Siyasi. İDeolojiler


parti organizasyonu ilkesi



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə226/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   222   223   224   225   226   227   228   229   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)


parti organizasyonu ilkesi.
Derin Ekoloji [Deep Ecology]: 
insan-merkeziyetçiliği 
reddeden ve önceliği doğanın korunmasına veren 
Yeşil bir ideolojik perspektif; derin ekoloji biyosentrik 
eşitlik, çeşitlilik ve adem-i merkeziyetçilik gibi değer­
lerle ilişkilendirilir.
Devlet [State]: 
Bölgesel bir alanda tanımlanan ve 
genellikle zor kullanma tekeline sahip, egemenlik 
gücünü kabul ettiren bir kurum.
Devlet Sosyalizmi [State Socialism]:Jeonde, 
devle­
tin, toplum yararına, ekonom ik hayatı ve ekonom ik 
kararları kontrol altına alması ve yönlendirmesi.
Devletçilik [Statism]: 
Problemlerin çözüm ünde ve 
ekonomik ve sosyal gelişimin garanti altına alınmasın­
da en uygun aracın devlet olduğu inancı.
Devrim [Revolution]: 
Kökten ve dönüşü olmayan 
bir değişim, genellikle kısa ama çarpıcı bir kargaşa 
dönemi; sistematik değişim.
Diğerkâmlık [Altruism]: 
Başkalarının iyiliği ve esen­
liğiyle ilgili olmak, diğerkâm, ya aydınlanmış kişisel 
çıkara ya da ortak insanlık inancına dayalıdır.
Dirimselcilik / Canlıcılık 
[Vitalism]:
Yaşayan or­
ganizmaların karakteristik özelliklerini evrensel bir 
'hayata-gücü'nden aldıklarını varsayan teori; vitalizm, 
yetenek ve akıl yerine güdü ve dürtülere vurguyu ima 
eder.
Diyalektik [Dialectic]: 
Çarpışan iki güç arasındaki 
etkileşimin bir sonraki veya daha ileri bir aşamaya 
önderlik ettiği gelişim süreci; bir toplum un içindeki 
içsel çelişkilerin yol açtığı tarihsel değişim.
Diyalektik Materyalizm [DialecticalMaterialism]:
Ortodoks komünist devletlerde entelektüel hayata 
hâkim olan, Markslzmin kaba ve deterministik biçimi.
Doğa Hâli [State o f Nature]: 
Sınırlandırılmamış 
özgürlük ve kurumsallaşmış otoritede yokluğuyla 
karakterize edilen siyaset öncesi toplum.
Doğal Aristokrasi [NaturalAristocracy]: 
Yeteneğin 
ve liderliğin gayret veya kişisel gelişim sayesinde 
kazanımı dışında doğuştan ya da irsi olduğunu iddia 
eden görüş.
Doğal Haklar [Natural Rights]: 
insana Tanrı tarafın­
dan bahşedilen tem el ve devrolunamaz (elinden 
alınamaz) haklar.
Doğrudan Demokrasi [Direct Democracy]: 
Hükü 
met etme görevinde, vatandaşın doğrudan ve sürekli 
katılımıyla şekillenmiş yaygın özerklik.
Doğrudan Eylem [Direct Action]: 
Anayasal ve yasal 
sınırlamaların dışında uygulamaya konulan siyasî 
eylem; terörizme pasif direnişten kaynaklanabilir.
Düzen [Order]: 
Kişisel güvenliği destekleyen, yerleşik,


öngörülebilir ve barışçıl sosyal şartlar.
Egemenlik [Sovereignty]: 
Karşı çıkılmaz yasal otorite 
veya sorgulanamaz siyasî güç olarak da ifade edilen 
mutlak veya sınırlandırılmamış gücün ilkesi.
Eko-Sentrizm [Ecocentrism]: 
İnsanî amaçları başar­
maktan ziyade ekolojik dengeyi korumaya öncelik 
veren teorik oryantasyon.
Ekoloji [Ecology]: 
Yaşayan organizmalarla çevre 
arasındaki ilişkinin incelenmesi; ekoloji, tüm hayat 
formlarının hayatlarını devam ettirecek ilişkiler ağına 
vurgu yapar.
Seçkincilik [Elitizm]: 
Bir elit veya azınlık tarafından 
yönetilm enin gerekliliğine olan inanç; elitin yöneti­
minin cazip -e lit, üstün yetenek ve hünere sahiptir—
veya kaçınılmaz olduğu düşünülebilir, demokrasi 
ve sosyalizm gibi egalitaryan fikirlerin uygulaması 
basitçe imkânsızdır.
Emperyalizm [Imperialism]: 
Açık siyasî araçlarla ya 
da ekonom ik hâkimiyet yoluyla, bir ülkenin diğeri 
üzerindeki kontrolünü genişletmesi.
Enternasyonalizm [Globalism]: 
Küreselleşmeyi 
modern top lum u n arzu edilir veya karşı durulamaz 
bir özelliği olarak destekleyen ideolojik duruş.
Eşitlik [Equality]: 
insanların eşit/özdeş değere sahip 
olduğu ya da ayını şekilde muamele görmeye hakları 
olduğu İlkesi; eşitliğin geniş çapta farklı uygulamaları 
olabilir.
Eşitlikçilik [Egalitarianism]: 
Eşitliği destekleme 
arzusu üzerine temellenmiş bir teori veya pratik; ega- 
literyanizm bazen, eşitliğin temel siyasî değer olduğu 
yolundaki İnanç olarak görülür.
Etnik M illiye tçilik [Ethnic Nationalism]: 
Aslen keskin 
bir etnik ayırt edicilik ve bunu koruma İsteğiyle dol­
durulmuş bir milliyetçilik biçimi.
Etnisite [Ethnicity]: 
Belirli bir nüfusa, kültürel bir gru­
ba veya mahallî bir alana karşı duygusal bir bağlılık; 
İlişkiler ırksal olmaktan ziyade kültüreldir.
Evrenselciliki(7n/Ve/'so//'sm7:Tarihsel, kültürel ve 
diğer farklılıklara bakmaksızın, tüm insanlara ve tüm
toplumlara uygulanabilecek değerler ve ilkelerin 
ortaya çıkartılabileceği İmkânına duyulan İnanç.
Fayda [Utility]: 
Kullanım değeri; iktisatta, fayda, m ad­
dî ürünlerin ve hizmetlerin tüketilmesinden alınan 
doyum u tarif eder.
Faydacılık [Utilitarianism]: 
İyilik'i zevk ve açı terim le­
rinin kapsamında yorumlayan ve sonuçta da 'en çok 
İnsan için en büyük mutluluğu'başarmayı hedefleyen 
ahlâkî ve siyasî bir felsefe, (bkz. s. 63)
Federalizm [Federalism]: 
Egemenliğin merkezî 
(genellikle millî) kurumlarla çevresel kurumlar ara­
sında paylaştırılması üzerine kurulmuş olan iktidarın 
bölgesel dağılımı.
Feodalizm [Feudalism]: 
Değişmez sosyal hiyerarşi­
lerle ve sert yüküm lülük kalıplarıyla şekillendirilen 
tarımsal üretim temelli bir sistem.
Fundamentalizm / K öktenicilik [Fundementalism]:
Bir itlkatin orijinaline veya en temel ilkelerine olan 
Inaç; genellikle keskin taahhütlerle illşkilendirlllr ve 
bazen fanatik coşkuda yansımasını bulur, (bkz. s. 287)
Gelenek [Tradition]: 
Zamanla geçerliliğini koruyabil­
miş bir uygulamanın veya bir kurumun böylece daha 
önceki dönemden miras alınması.
Gelenekçilik [Traditionalism]: 
Özellikle uzun ve 
devamlılığı olan bir geçmişe sahip, miras kalmış 
kurumların ve uygulamaların insan davranışına en iyi 
rehberliği sağlayacağına duyulan inanç.
Gericilik [Reactionary]: 
insanlık tarihine çöküşün ve 
çürüm enin damgasını vurduğuna olan inanç üzerine 
kurulan, değişime direnç veya bir önceki sisteme 
dönm eye duyulan özlem.
Genel İrade [General Will]: 
Kolektif bütünün hakikî
çıkarları, kamusal iyiliğe denk gelir; her bireyin bencil 
olmayan hareketlerinin toplamıyla sağlanan iyilik.
Görecelilik [Relativism]: 
Ahlâkî veya olgusal cüm lele­
rin yalnızca İlişkili oldukları bağlamda değerlendirile­
bileceğine, çünkü hiçbir nesnel ya da'kesin'standar­
dın bulunmadığına duyulan İnanç.
Haklar [Rights]: 
Belirli bir yönde davranmaya ve 
muamele görmeye verilen ahlâkî yetki.
Hegemonya [Hegemony]: 
Bir sistemin bir öğesinin 
diğerleri üzerindeki üstünlüğü veya hâkimiyeti; 
Markslstlere göre, hegomaonya ideolojik hâkimiyet 
anlamına gelir.


Hıristiyan Demokrasisi [Christian Democracy]:
Sosyal piyasa ve nitelikli İktisadî müdahale vaadiyle 
karakterize edilen, Avrupa muhafazakârlığı içindeki 
ideolojik bir gelenek.
Hiyerarşi [Hierarchy]: 
Sosyal mevkilerin ve statülerin 
derecelenmesi; hiyerarşi mevkiinin bireysel yetenekle 
bağlantılı olmadığı yerlerde yapısal veya değişmez 
eşitsizliği ima eder.
Holizm [Holism]: 
Bütünün parçalarından daha önem ­
li olduğuna olan inanç; holizm, kavrayışın parçalar 
arasındaki ilişkileri inceleyerek kazanılacağını ima 
eder.
Hoşgörü [Toleration]: 
Müsamaha; ihtilâflı görüş veya 
eylemleri kabul etme istekliliği.
Hukuk [Law]: 
Devlet mekanizması: polis, m ahkeme­
ler ve hapishaneler tarafından desteklenen sosyal 
davranışların yerleşik ve kamusal kuralları.
Hümanizm (İnsancılık) 

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   222   223   224   225   226   227   228   229   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin