Siyasi. İDeolojiler


D iğe r F u n d am e n talist A k ım ları



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə207/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   203   204   205   206   207   208   209   210   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

D iğe r F u n d am e n talist A k ım ları
İslâm ve Protestan Hıristiyanlık, çok farklı özellik ve amaçlarla da olsa kapsamlı siyasî yenilik prog­
ramları ortaya çıkarma yeteneklerinden dolayı ayrı bir yerde ele alınmıştır. Ancak diğer fundamen­
talist hareketler çoğu durumda millî veya etnik kimliği yeniden tanımlamak veya açığa kavuşturmak 
için daha çok uğraşmıştır. Bu anlamda birçok fundamentalist akım, etnik milliyetçiliğin alt türle­
ri olarak görülebilir. Söz konusu durum, düşman etnik veya dinî grupların büyümesi ya da tehdit 
edici bölgesel değişikliklerle ortaya çıkan millî kimlikteki değişikliğe bir tepki biçiminde kendini 
göstermiştir. Esas siyasî kimlik kaynağı olarak milletten ziyade dinin cazip olmasının sebebi, dinin 
grup üyeliği oluşturmak için ezelî ve değişmez bir temel sağlamasıdır; dinin azınlık kültürünün or­
taya çıkması ile ilişkilendirilmesinin sebebi budur. Ulster Protestanlarının fundamentalizmi -din- 
leri onlara millî kimliklerini kazandırır, Britanyalı olmak etnik bir özellikleridir- etnik kimlikleri 
ile pek ilişkili olmayan ABD Evanjeliklerinin fundamentalizminden farklıdır. Hindu, Sih, Yahudi 
ve Budist fundamentalizmleri de benzer millî seferberlik şekilleridir. Hindistan’ın birincil dini olan 
Hinduizm, dıştan bakınca nispeten fundamentalizme daha uzak görünüyor. Hinduizm resmî metin 
ve doktrinlerden ziyade gelenek ve sosyal uygulamanın vurgulandığı bir dinin en açık örneğidir. 
Yine de seküler Kongre Partisi için destek ile kıyaslandığında ılımlı kalsa da 1947’de elde edilen 
Hindistan bağımsızlığı çabasından fundamentalist bir hareket ortaya çıkmıştır. Ne var ki, bu hare­


ket, 1980’lerin ortasındaki Nehru-Gandhi hanedanının sona ermesi ve Kongrenin düşüşünden beri 
canlanmıştır. Ana hedefi Hinduizmi millî kimliğin temeli hâline getirerek Hindistan’ın çok-kültür- 
lü ve çok-milletli mozaiğine karşı koymaktır. Bu, “yabancı” din ve kültürlerin atılması, Müslüman, 
Sih, Cacin ve diğer toplulukların “Hindulaştırılması” anlamına geliyor. Bharatiya Janata Partisi (BJP, 
[Hint Halkının Partisi]) 1996’dan beri Hindistan parlamentosundaki en büyük partidir, ifade ettiği 
konular yeni zenginleşen orta sınıfın duygularını modernleştirmektir ve millî kimliğin zayıflama­
sıyla ilgili endişelerdir. Daha radikal Dünya Hindu Konseyi (W orld Hindu Council) “Hindistan 
Hindular içindir” propagandasını yapar ve onun bir üst kurulu, RSS, Burma’dan Irak a uzanan “Daha 
Büyük Hindistan’ı oluşturmayı ve Orta Asya’da Hindistan’ın j eopolitik hâkimiyetini kurmayı amaç­
lar. Hindu militanlığının en dramatik göstergesi, Ayodhya’daki Babri Mescidinin 1992’de yıkılma­
sı ile görüldü; Mescidin Roma tanrısının doğum yerinde inşa edildiği düşünülür. Bu, Hindular ile 
Müslümanlar arasındaki Gujarat’ta toplumsal şiddet gösterilerine neden olmuştur.
Sih fundamentalizmi farklıdır, çünkü mevcut bir kimlik içinde millî bir kimlik oluşturma ile 
ilgili değil bağımsız bir ulus devletini kurma çabası ile ilgilidir. Böyle olunca liberal milliyetçiliğin 
konuları ile örtüşmekte ve ondan sadece dinî bir birim olarak millete bakışı açısından farklılaşmak­
tadır. Bu yüzden, Sih milliyetçiler, Sihizmi devlet dini ve bu dinin ilerlemesini sağlamaktan sorum­
lu Sih hükümetini şimdiki Pencap’ta yerleşik bir “Khalistan” kurmayı hedeflerler. Hindu milliyet­
çiliğinin İslâm karşıtı bir niteliği olduğu gibi Sih milliyetçiliği de kısmen Hinduizme karşıdır. Bu, 
militan lider Jarail Singh Bhindranwale altında 1982’de Damdami Taksal tarafından Altın Mabet’in 
ele geçirilmesiyle ve de mabet baskınının ardından iki yıl sonra İndira Gandhi’nin öldürülmesiyle 
kendini gösterdi. Hindistan’da baş gösteren Hindu, Sih ve İslâm fundamentalizmindeki ayrı patla­
malar hiç şüphesiz birbirleriyle bağlantılı gelişmelerdir. Bunlar sadece tehdit ve kızgınlıktan oluşan 
zincirleme tepkileri meydana getirmediler, aynı zamanda etnik kimliği dinî tutkulara bağlayarak 
birbirlerine ilham kaynağı oldular.
Yahudi ve Budist fundamentalizmi de etnik çatışmaların sivriltilmesine bağlı gelişme gös­
termiştir. Aşırı-ortodoks Yahudilerin aksine, ki bunlardan bazıları Eski Ahit’te öngörülen Yahudi 
devleti olarak İsrail’i kabul etmeyi reddeder, Yahudi fundamentalistler Siyonizmi (bkz. s. 300), 
alansal saldırganlık özelliği taşıyan “Daha Büyük İsrail Devleti’ ni savunmaya dönüştürmüşlerdir. 
İsrail’in en bilindik fundamentalist grubunda, yani İnananlar Topluluğunda ( Gushmun Emunim), 
ise bu anlayış 1967 Altı Gün Savaşında işgâl edilen alanlarda Yahudi yerleşim yerleri kurma kam­
panyalarında ve ardından bu yerlerin resmî bir şekilde İsrail’e dâhil edilmesi ile kendini göster­
miştir. Katch gibi daha radikal gruplar, Yahudi ve Arapların asla birlikte yaşayamayacaklarını iddia 
ederler ve dolayısıyla “vaat edilmiş” topraklardan bütün Arapların çıkarılmasını isterler. Küçük de 
olsa İsrail’in aşırı-ortodoks partileri daha büyük etki yaratmaktadır, çünkü bunların desteği her iki 
büyük partinin, Likut ve İşçi Partisinin, hükümet kurması için gereklidir.
Sri Lanka daki Budist milliyetçiliğin yayılması, Budist Seylanlılardan oluşan çoğunluk ve Hin­
du, Hıristiyan ve Müslümanları içine alan Tamil topluluğundan oluşan azınlık arasında artan bir 
gerginlik sonucunda meydana gelmiştir. Yüzeyde -bireysel sorumluluk, dinî hoşgörü ve şiddet


Siyonizm 
[Zionism]
a
Siyonizm (Siyon Ibranicede Cennet Krallığı demektir) genelde Filistin olarak görülen Yahudi memleketinin ku­
rulmasını amaçlayan harekettir. Fikir, ilk kez 1897'de Theodore Herzl (1860-1904) tarafından Basel'deki Dünya 
Siyonist Kongresi'nde ileri sürülmüş ve Yahudi halkını eziyetten kurtarmanın tek yolu olarak görülmüştür. ilkSiyo- 
nistler, genelde sosyalizme sempati duyan seküler ve millî amaçlar güden kişilerdi. Ancak 1948'de İsrail devletinin 
kuruluşundan beri Siyonizm, bütün Yahudilere bir memleket sağlama vaadi ve İsrail'e sempatiyi artırma ve düş­
manlarına karşı onu savunma girişimleri ile ilişkili hâle gelmiştir, ikinci anlamda fundamentalizmle (bkz. s. 287) 
bağlantılı olduğu söylenmiştir, Filistinlilere göre ise Arap karşıtı, yayılmacı bir niteliğe sahiptir.
karşıtlığına bağlılık sonucunda- Budizm, büyük dinler içindeki en az fundamentalist olan din olsa 
da (Dalai Lama, 1996) Güney Asya’daki Theravada Budizmi, milliyetçilik ve dinî hareketlenme 
biribirine karıştığında fundamentalist türden gelişmeleri desteklemiştir.
Sri Lanka’da Halkın Özgürleşme Cephesi gibi militan grupların desteklediği millî kimliğin 
“Seylanlılaşması’ nın talebi; Budizmin bir devlet dini hâline getirilmesi talebiyle ifade edilmiştir. 
Ancak bu tür baskılar, Tamil ayrımcılığını daha çok tetiklemiş ve 1970’lerin sonunda başlayan Ta- 
mil Kaplanlarının gerçekleştirdiği bir terör kampanyasına imkân vermiştir.

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   203   204   205   206   207   208   209   210   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin