3) Hul‘ periyodundaki kadının bekleme süresi (iddet) ne kadardır?
A. A. Boşanmış kadınla (mutallaka) aynıdır:
92
Ebû İyaz,
93
[Hz.] Ali,
Hasan el-Basrî, İbn el-Müseyyeb, [306] İbrâhim en-Nehaî, Hilâs,
94
Sâlim,
95
Şa‘bî, Süleyman bin. Yasir ve Urve.
B. Bir hayız dönemidir.
96
İbn Abbâs, İbn Ömer,
97
[Hz.] Peygamber
98
ve [Hz.] Osman.
Hz Peygamberin bu üç hukuki meseledeki pasifleştirilmiş rolü ve hul‘ sü-
reci tamamlandıktan sonra boşanmanın geçerliliği,
99
hul‘ gerçekleştiren kadı-
nın iddeti süresince nafakası ve barınması,
100
kocanın ölümcül hastalığı sıra-
sında başlatılan hul‘,
101
ve başka pek çok konuda tamamen bulunmayışı; el-
Musannef’teki hukuki hükümlerin büyük oranda pek çok tâbiî ve sahâbînin
kanaatlerinden elde edildiğine ve merfû hadislerin rolünün İbn Ebî Şeybe için
aslen ikinci planda olduğuna dair bulgumuzu takviye eder.
Sonuç
Teoriye göre ilk dönem İslâm hukuku büyük oranda tâbiînin ürünüdür ve
gelecek nesildeki âlimler ehl-i hadîsin ilk dönem çalışmalarını dikkate almak-
sızın, ehl-i re’yin ilk dönem mezhep kitaplarından yararlanmak suretiyle çalış-
malarını bu yönde müdaafa etmişlerdir.
102
Bu durum Harold [307] Motzki’nin
Abdürrezzâk’ın el-Musannef’i üzerine yaptığı çalışma, Susan Spectorsky’ın İbn
92
İbn Ebî Şeybe el-Musannef’te 6: 493-4 (Talâk: Bâb ma kalū fī iddet el-mukhtalia keyfe hiye)
Bir diğer deyişle onun iddeti üç adet döngüsü olarak devam eder veya hamileyse çocuğu
doğana kadardır.
93
Burada Ebû İyaz olarak bilinen iki kişi var. Birisi İbn Hacer’in ‘ indeki künyeye nispet edilen
kişidir ki bu Ebû İyaz el-Medeni olarak düşünülebilir. İbn Hacer, Tezhib el-tezhib 12 cilt.
(Beyrut: Dar Sadir, 1968 1907-9 Haydarabad); 12: 194-5.
94
Hilas b. Amr Basra’lı tâbiîn: Zehebî, Siyer, 4: 491. İbn Ḥacer onun 100/718-9 yıllarında öldü-
ğünü söylemiştir; Tezhib el-Tezhib, 3: 178.
95
Tam ismi: Sâlim b. Abd Allah b. Ömer b. el-Hattab.
96
İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 6: 594-5 (Ṭalâk: Bâb men kâle iddetuhâhayza).
97
Bir rivâyette İbn Ömer, [Hz]. Osman’ın Rubai isimli kadına bir döngü şeklinde söylediği
cevabı duyana kadar kadının bekleme süresinin üç döngüsü olması gerektiğini savunuyordu.
(boşanan kadın). Süleyman b. Yesâr bu olayı anlatıyor fakat bu durumdaki anlaşmayı gös-
termiyor.
98
Bu hadis İkrime’den Mürseldir.
99
İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 6: 497-500.
100
İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 6: 495, 500, 536-7
101
İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 6: 509-10.
102
Bu yaklaşım, Norman Calder tarafından özetlendi. Onun metodolojisi tüm büyük erken hu-
kuki metinlerden örnek geçişin yakın edebî analizi şeklindedir. Studies in Early Muslim Ju-
risprudence (Oxford: Clarendon, 1993), ix.
Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) ________________________________________________________
98
Hanbel ve İbn Rehaveyh’in
103
fıkıhların üzerine çalışması ve Christopher Melc-
hert’in hadis âlimlerinin fıkhı üzerine yazdığı makale ile biraz değişmiş görü-
nüyor.
104
Tüm bu değerli çalışmalar ehl-i hadîsin fıkhî düşünce ve metodunu
aydınlatmak için en belirgin kitaplardan ileri sürdüğüm çalışma ile İbn Ebî
Şeybe’nin el-Musannef’inin etrafında konumlanmıştır. İbn Ebî Şeybe’nin ri-
vâyetlerinin ekseriyetle mevzu olmadığı varsayılır,
105
el-Musannef’in önemi
tüm rivâyetlerinin 2/8. asırda ve büyük fâkihler Ebû Yûsuf, Muhammed bin
Hasan eş-Şeybâni ve Şâfiî ile çağdaş olmasıdır.
İbn Ebî Şeybe’nin el-Musannef’inin fıkhî bâblarında merfû hadisin oyna-
dığı rol ne kadar önem teşkil eder? [Hz.] Peygamber üçüncü en popüler otorite
olmasına rağmen dikkate alınan üç kitapta yalnızca 8, 7 oranında göze çarpar.
Merfû hadis zekât ve had kitaplarında öne çıkmış olsa da onların kullanılabi-
lirliği sadaka-i fıtrın düzenlenmesi, özellikle kazf durumundaki hadis yokluğu
ve hırsızlık durumunda hangi miktarda çalıntının el kesilmesini gerektirdiği
gibi hususlarda belirleyicilikten uzak olmasına gelince kenarda kalmıştır. Pey-
gamberi otoritenin boşanma hukukunda etkisinin olmaması, [Hz.] Muham-
med’e hul‘ işlemi için sadece dört durumda atıfta bulunulması ve bu konudaki
rivâyetlerin %3.3 ünde [308] görülmesi dikkat çekmektedir. Son olarak, el-Mu-
sannef’teki merfû hadis rivâyetlerinin pek çoğu illetli isnadlara sahiptir ve bu
özellik, İbn Ebî Şeybe’nin hocaları Veki‘, İbnü’l-Mübârek ve Yahyâ bin Sa‘îd
el-Kattan zamanından İbn Sa‘d, İbn Maîn, İbn el-Medenî ve İbn Hanbel za-
manına hadis tenkidinin çarpıcı gelişimini açıklamada yardımcı olabilir.
106
Merfû hadisin azlığı İbn Ebî Şeybe’nin rivâyetlerinde en çok atıfta bulun-
duğu üç hocasında da görülebilir. İbn Ebî Şeybe’ nin tüm hocalarının rivâyet-
lerini el-Musannef’in bünyesinde topladığını varsaymak gerçeklikten uzak olsa
da, en azından hocalarının ona neyi takdim etmekte olduğu fikrini kazanabi-
liriz. Birazdan göreceğimiz gibi, bu hocaların her biri benzersiz bir grup sahâbe
103
Susan Spectorsky, Chapters on Marriage and Divorce: Responses of İbn Ḥanbal and İbn
Rahwayh (Austin: Texas Üniversitesi, 1993); aynı yazar, “Ahmed İbn Hanbel’s Jurisrpru-
dence”, Journal of the American Oriental Society, 102, no. 3 (1982), 461-465; aynı yazar
“Hadīth in the Responses of Ishak b. Rahaveyh,” Islamic Law and Society, 8, no. 3 (2001),
407-431.
104
Melchert Gelenekçiler-Fakihler’.
105
İbn Ebi Şeybe, hocaları ile beraber çalışan pek çok alimin arasında hadis ve eserlerin rivâye-
tinin kalbinde yaşadı. Bütün malzemenin işlendiği gününün hadis rivâyeti tenkidi meto-
duyla, kendi rivâyetlerine dair onların yaptıkları cerhlerden bazılarını da kaydedecekti. İbn
Ebi Şeybe'nin el-Musannef’'i gibi kitaplardaki Peygamber sonrası dönemin haberlerinin sıh-
hati hakkında G. H. A. Juynboll da iyimserdir. Bir makalede, bu görüşlerin “gerçekten de
tarihsel olarak, isimleri korunmuş menkul malzeme kategorisinde olan 1. /7. asır şahsiyetle-
rine atfedilebileceğini" yazmıştır. Juynboll, “ilk İslâm fakihleri hakkındaki bazı belgelerin, er-
ken dönem hadis literatüründen süzüldüğü" görüşündedir.
“Some Notes on Islam’s First
Fuqahā Distilled from early Ḥadīt Literature,”
Arabica, 39 (1992) : 287-314, 300
106
Hadis tenkidinin yükseliş ve gelişmesi için bakınız: Lucas, Constructive Critics, 113-56.
__________________________________________________________ Ahkâm Hadisleri Nerede? …
99
ve tâbiînden nakilde bulunmuşlardır.
Veki‘ bin Cerrah’ın 663 rivâyeti, el-Musannef’in ahkam bölümünün %18
ini kapsar ve 60 dan fazla erken dönem âliminin de en azından bir görüşünü
zikreder. Veki‘ Şa‘bî’nin görüşlerini 75, İbrâhim en-Nehaî nin 61 ve [Hz.] Pey-
gamberin görüşlerini ise 59 kere zikretmiştir. İbn Ömer ve Ata 28 er kere gö-
rülürken [Hz.] Ali, [Hz.] Ömer, Hasan el-Basrî ve İbn Mes‘ûd sırasıyla 45, 39,
31 ve 30 kere görülmüşlerdir. Üçüncü halife [Hz.] Osman birçok kez anılsa da,
bu en önde gelen hocası Kûfeli Veki‘gibi olamaz.
İbn Ebî Şeybe’nin Hafs bin Giyas ve ‘Abd el-‘ala’dan aldığı rivâyetlerde
Veki‘ ’ninken ve birbirlerinden farklı profillere sahiptir. Hafs’ın 181 rivâyeti
İbrâhim en-Nehaî, Şa‘bî, Hasan el-Basrî, [Hz.] Ömer ve [Hz.] Ali’nin her bi-
rinden 17- 23 re’y içerir ve bunların %11’i merfû hadistir. Buna karşın, ‘Abd
el-‘ala’nın 174 rivâyetinin az bir çoğunluğu, sadece Zührî (48 rivâyet) ve Hasan
el-Basrî’ nin (45 rivâyet) re’y’idir ve İbn Ebî Şeybe ondan yalnızca bir merfû
hadis rivâyet etmiştir.
107
Hafs’ın isnadları Abd el-‘ala’dan daha farklıdır, onun
nerdeyse [309] tüm Zührî rivâyetleri Ma’mer’den, onun Yunus bin Ubeyd’den
(ö. 139/756-7) olan hasen rivâyetleri ve Hişam ed-Destavai’ dendir (ö. 153/770
or 154/771) . İbn Ebî Şeybe‘nin rivâyet aldığı üç hocası üzerine yapılan ince-
leme ehl-i hadîs in ona genel bağlamda sahâbe ve tâbiîn rivâyetlerini nakletti-
ğini ve merfû hadis rivâyetinin sık görülmeyecek şekilde yapıldığını gösterir.
el-Musannef analizi ehl-i hadîs in kendileri gibi dini otorite olan ehl-i re’yin
öğretilerine sıkı bir şekilde itimad ettiğini ortaya çıkarır. el-Musannef’te sıkça
anılan dört isim- Hasan el-Basrî, İbrâhim en-Nehaî, Şa‘bî ve Ata- Joseph
Schacht’ın The Origins of Muhammadan Jurisprudence kitabında da ilk dönem
fıkıh eserlerinde en çok anılan otoriter isimlerdendir.
108
Ehl-i hadîsin gözünde
[Hz.] Peygambere en yakın sahâbîler [Hz.] Ömer, [Hz.] Ali, İbn Ömer, İbn
Mes‘ûd ve İbn Abbâs, yine Schacht’a göre ehl-i re’y içinde en önemli peygam-
ber sahâbîleriydi.
109
Ebû Hanîfe’nin üstadı Hammâd bin Ebî Süleyman bile na-
diren İbn Ebî Şeybe’nin el-Musannef’inde, zaman zaman ehl-i hadîsin en muh-
terem mensuplarından biri olan Şu‘be bin Haccâc’ın (ö. 160/776) naklettiği
rivâyetlerde de görülür.
110
Bu muazzam külliyatın rivâyetlerinin sıhhati hak-
kında ne söylenirse söylensin, ehl-i hadîs ve ehl-i re’yin İslâm fıkhının özü
107
Katâde, İbn el-Müseyyeb ve el-Sîrîn 12, 11 ve 10 kez, sırasıyla Abd el-Ala’nın rivâyetleri.
108
Schacht, Origins, 228-37 ve 250-1. İbn el-Müseyyeb ve el-Zühri her ikisinde de; age., 243-6.
109
Schacht, Origins, 25, 30-1, 249-50
110
Christopher Melchert, Fesevi’nin gözlemini haber verir ve Şube’den: Hammâd re’y olarak
onların en mükemmeliyken el-Hakem hadis olarak daha fazlaydı. “How Ḥanafism came to
Originate in Kufe? 337. Şube’nin haberine gore Musannef’te Hammâd’ın amaçları 45 ana
kısma ayrılıyor. Örneğin Kitâb el-Hudud bâbları: Kitâb 22, 36, 38, 43, 46, 56, 63, 67, 80, 82,
118, 140, 149. Hammâd’ın kişisel görüşü söz konusu Musannef’te 79 kere (% 2) görünür.
Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) ________________________________________________________
100
hakkında aynı şeyi söylediği ve iki grubunda benzer ilk otoritelerin fıkhî görü-
şüne bağlı kaldığı inkâr edilemez. [310]
“Ashabu’l-hadis” ya da en azından İbn Ebî Şeybe’nin “ashabur rey”den ay-
rıldığı nokta, ikinci tarafın sahâbe ve tabiun tarafından değinilmemiş meseleler
grubu hakkında yorum yapma ve onların teamüllerini devirme konusundaki
istekliliğidir. Belirlenemeyen bazı nedenlerden dolayı, İbn Ebî Şeybe herhangi
bir kişisel görüşe bağlı kalmaktan kaçınmış, sadece Ebû Hanîfe’den değil, ken-
disine yakın olan Süfyân es-Sevrî, Evzâî ve Mâlik’ten de bu noktada kaçınmış-
tır.
111
2-8. asır dini otoritelerinin re’y bildirmelerine açıklık ve sonraki dönem
fâkihlerinin görüşlerinin boykot edilmesi İbn Ebî Şeybe’nin ve Abdürrezzâk’ın
arasındaki ince bir farklılıktır ki o Süfyân es-Sevrî nin birçok kişisel görüşüne
el-Musannef’inde yer vermiştir.
112
İlk dönem Abbasî devrindeki [Hz.] Peygam-
berin, sahâbenin ve tâbiînin görüşlerine bağlı olan ehl-i hadîs ile sonraki dö-
nem tâbiîn fukahâsının görüşlerinden faydalananlar arasındaki ayrımı tespit
etmiş gibi görünüyoruz. Hadis âlimlerinin bu anlayışı Buhari’nin İbn Ebî
Şeybe gibi, Sahîh’inde genellikle sonraki dönem tâbiîn öğretilerinden çekin-
mesini anlamakta yardım eder, öğrencisi Tirmizî’nin aksine ki o Sevrî, Mâlik,
Şâfiî ve Kûfelilerin ( Ebû Hanîfe ve öğrencileri) ve hatta İbn Hanbel, İbn Re-
haveyh’i dahi Câmi‘ine dâhil etmiştir.
Daha önemlisi İbn Ebî Şeybe’nin el-Musannef’inin araştırılmasından
Irak’ta 3./9. asrın erken dönemlerinde birçok âlim için İslâm fıkhında merfû
hadisin can alıcı bir yeri olmadığı sonucunu elde edebiliriz. Bunun basit ne-
deni ahkâm hadislerinin niceliğinin (ve niteliğinin) pek çok sahâbe ve tâbiînin
rivâyetine kıyasla az olmasıdır.
113
Daha ziyade, [311] asıl çekişme sonraki dö-
111
Süfyân es Sevrî’den 3628 rivâyetin yalnızca 10’u Sevrî’nin kişisel görüşlerini içeriyor. Onlar-
dan biri Ebû Hanîfe’den bahsederken, hiçbiri Mâlik ya da Evzai’nin fikirlerinden bahsetmez.
112
Motzki, Abdürrezzâk’ın Musannef’inde Sevrî’nin katkısını yaklaşık %19 buldu. Abdürrez-
zak’ın kişisel fikirleri Musannef’inde %4 olarak geçiyordu. Origins, 58-9.
113
İbn Hanbel’in Müsned’i 27, 600 haber içeriyor, erken dönem Irak’ta 3-9 yılları arasında bkz.
örneğin G. H. A. Juynboll, Muslim Tradition (Cambridge: Cambridge University Press,
1983), 24-30. Müsned’de, Christopher Melchert göre, son derece tekrarlayan birçok kusurlu
rivâyetler bulunmaktadır ve o zamandan beri ancak, bu muazzam sayıda içeriğinin yaklaşık
yarısı Müslüman hukuku ile alâkasız olup, hukuki hadislerle ilgili olarak ciddi yanıltıcıdır.
Christopher Melchert bkz: “Ahmed bin Hanbel ve Müsned: How it Was Composed and
What Distinguishes It from the Six Books,” Der Islam, 82 (2005) : 32-51, 45. Yasal hadis ölçeği
daha kesin bir resim Ebû Dâvûd el-Sicistânî’den gelir ve o 4800’den fazla haber bulamaz.
(günlük pratikler ve metin tekrarları). Bu materyaller için Müslüman topraklarında; Risalet
ebī Davūd ila ehl Mekke fī vasf Sünanih, ed. Muhammad el-Sabbah (Dar el-Arabiyya, 1975?),
32. Bir daha düşündüren istatistik sadece 2161 hadisler el-Rafi'ī en içinde olmasıdır el-Gha-
zalī el-Wajīz üzerinde büyük tefsir (d 623/1226. ); İbn-i Hacer, el-Talkhī tabīr fi tahrîci Ehadis
el-Rafi’ī el-Kebîr, ed. ‘Adil ‘Abd el-Mewjūd ve ‘Ali Mu‘awwa, 4 cilt. (Beyrut: Dar El-Kütüb el-
‘Ilmiyye, 1998). Yasal hadis İbn Hacer kendi koleksiyonu, Bulūğ el-marâm min edillet el-
Ahkâm, yasal bölümlerde sadece 1235 hadisleri ihtiva eder; Bulūgh el-meram (: Dârusselam,
__________________________________________________________ Ahkâm Hadisleri Nerede? …
101
nem tâbiînin yeni bir zemin şansı kazanması ve daha önce benzerine rastlan-
mamış olaylar ya da ilk dönem âlimlerinin içtihadı üzerine görüş bildirmeleri
üzerindendi. İlk dönem ve birkaç sonraki dönem ehl-i re’y mensubu tâbiîn
fukahâsı devrin otoriter âlimleriydi ve 3. asırda ehl-i hadîs in otoritesi de son-
raki dönem tâbiîn fukahâ tarafından kırılmıştı.
Bu çerçevede, onun çağdaşı İbn Hanbel ehl-i hadîsce sonraki dönem de
fıkhî otorite olarak kabul bulan ve ehl-i re’yin de içtihadını beğendiği en başa-
rılı hadis âlimi sayılabilecekken, İbn Ebî Şeybe’nin sonraki dönem fukahâ
tâbiînden gerçek manada bir girdi almaksızın geniş bir fıkhî alana işaret etmesi
hasebiyle sıkı bir ehl-i hadîs temsilcisi olduğunu öngörüyorum. Şâfiî’de, kendi
içtihadını ehl-i hadîse kabul ettirmiş ve Hanbelî ya da Mâliki okullara katıl-
mama kararı alan önemli bir figür olarak en büyük fâkihlerdendi.
114
Son ola-
rak, Mâlik [312] (Evzâî ya da Süfyân es-Sevrî) sonraki dönem tâbiînden ehl-i
re’y ve ehl-i hadîs için merfû, mevkuf ve maktu rivâyetleri sunan ve envâi çeşit
içtihadıyla ehl-i re’y içinde devlet taraftarlarını da etkilemek suretiyle ismiyle
anılacak bir fıkıh okulu olan ilk isimdir.
115
4/10. yüzyıl boyunca hepsi olmasa da pek çok ehl-i hadîs mensubu Sünni
fıkıh okullarının içinde asimile oldu. Christopher Melchert salt geleneksel fık-
hın neden çöküntüye uğradığını, hadis âlimlerinin gönülsüzlüğünden fıkıh
hocalarının otoriter kimliğine olan aralığı ve bu itikadın âlimi olarak vasıflan-
dırmak için kişinin ezberlemek zorunda olduğu kullanılmayan hadislerin sa-
yısını takdim etmiştir.
116
Melchert’e ehl-i hadîsin teorik zayıflıktan dolayı sı-
kıntı çekmesi konusunda katılıyorum fakat Şâfiî’nin karşı konulmaz ince man-
tığıyla onları bastırdığı noktasında ona katılmıyorum. Katı ehl-i hadisçiler, İbn
Ebî Şeybe ve ondan daha az oranla, İbn Hanbel gibi, fıkhî konularda ve [Hz.]
Peygamber, sahâbî ve tâbiînin fıkhî otoritesinin eşitliği hakkında ihtilafa düş-
tüler. Onlar için Wael Hallaq’ın ayakta kalan doktrinsel okulların önemli özel-
liği olarak gösterdiği sonraki dönem tâbiînden belirli müctehidlerin teorik ya-
pısını takip etmek kabul edilemezdi.
117
İlk grubun aksine, Tirmizî ve Taberî
gibi daha atılgan ehl-i hadîs ehl-i re’yin takdir ettiği bazı sonraki dönem tâbiîn-
lerinin fıkhî otoritesi hakkında fark edilen anlaşmazlıklara bağlı kalmışlardır.
Belki de sonraki [313] dönem hadis âlimleri için tâbiîn büyüklerinden her-
hangi bir meşhur fâkihe tabi olmak kaçınılmazdı ve üretken birçok muhaddis
2002 Riyad) Fermanlar, 2. Baskı kanıta göre amaç edinme.
114
Bu 3/9 yüzyılın büyük koleksiyonlarında bulunan ve çok az sayıda olan, onun hadislerini
kabul etmek hadis âlimleri için daha uzun sürdü.
115
Mâliki mezhebine bir dokunuş birkaç farklı rey ekolü sahâbîleri tarafından Mısır ve Kayra-
van’da bulundu. Daha sonra İslâm tarihinde büyük hadis âlimleri yetişti ki Abdilber, Ebî
Şeybe’nin Musannef’inin korunması için hayati rol oynamıştı.
116
Melchert, Formation, 22-7.
117
Hallaq, Origins and Evolution, 157-64; ayrıca, aynı yazar tarafından: Authority, Continuity,
Change in Islamic Law (Cambridge: Cambridge University Press, 2001), 24-56.
Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) ________________________________________________________
102
Şâfiî’nin kişiliğine ve fıkhına sadık bir bağlılık geliştirdi.
118
Diğerlerinin arasın-
dan, İbn Ebî Hatim, İbn Huzeyme, Ebû Abbas el-Âsım, İbn A’di, Dârekutnî ve
Hâkim en-Nîsâbûrî Jonathan Brown’un 4. asrın son dönemine isimlendirdiği,
ehl-i hadîs arasında Şâfiî’nin ününü göklere çıkararak kendi yollarına katkıda
bulunmuşlardır.
119
4. asrın hadis derlemelerinin büyük ölçüde keşfedilmemiş
bu külliyatının ayrıntılı incelemesi ehl-i hadîsin birçok kabiliyetli mensubu-
nun neden ve nasıl Şâfiî mezhebine mensup olduğu hakkında değerli bir bakış
açısı vermeli ve İbn Ebî Şeybe’nin metodolojisinin ve el-Musannef’in onların
tasavvurunu yakalamada neden başarısız olduğunu açığa vurmalıdır. [314]
118
Ahmed el-Şemsi el-Buvatī’nin Muhtasar’Inin bu süreçte önemli rol oynadığını iddia eder,
bkz. “The First Shafiī: The Traditionalist Legal Thought of Ebû Yakūb el-Buveytī (ö.
231/846),” Islamic Law and Society, 14, no. 3 (2007) : 301-41.
119
Jonathan Brown 3/9. asrın son dönemlerinden 5/11. asrın ortalarına kadar olan dönemde
Şâfiî okulunun zuhur etmesi ve Nişabur, Cürcan, Bağdad, Orta Asya ve İsfahan’da
Sahîhayn’ın otorite kazanma süreci arasında bir bağlantı kurar. Monografisi için 4. Bölüme
bakın, The Canonization of Buhari and Muslim (Leiden: Brill, 2007).
Dostları ilə paylaş: |