Turgay Dalkara: Prion hastal›klar› (Transmissible
spongiform ensefalopatiler, TSE) insanlar› ve
hayvanlar› etkileyen bir grup nörodejeneratif
hastal›kt›r. Genetik çal›flmalar hastal›¤›n
patogenezinde ve aktar›m›nda prion proteinlerinin
ana rolü üstlendi¤ini göstermifltir. Bu grupta yer alan
bütün hastal›klar süngerimsi ensefalopatiyle
karakterize bir patolojik görüntü sergiler. Prion
hastal›klar› demans, insomni ve ataksiye yay›lan
genifl bir yelpazede nörolojik belirtilerle ortaya
ç›karlar. Klinik bulgular›n ortaya ç›kmas› prion vücuda
girdikten sonra aylar hatta y›llar alabilir. Prion
proteinin (PrP) metabolizmas›ndaki de¤ifliklikler
sonucu ortaya ç›kan nörolojik hastal›klar prion ad›
verilen enfeksiyöz maddenin aktar›m›, defektif prion
proteinin genetik geçifli ya da sporadik olarak
bilinmeyen mekanizmalar ile ortaya ç›kabilir (1, 2,
3).
T . D a l k a r a : P r i o n h a s t a l › k l a r › n › n
patogenezinde rol alan faktörler nelerdir?
Y. Gürsoy-Özdemir: Prion hipotezine göre
patogenezden sorumlu olan olay normal prion
proteinin (PrP
C
) proteaza dayan›kl› formu olan PrP
Sc
’ye
dönüflmesidir. Bu formun proteaza dayan›kl› k›sm›n›n
uzunlu¤u veya konformasyonu ve glikozilasyon
özellikleri, de¤iflik klinik ve patolojik fenotiplerin
ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r (2).
‹nsan prion geni üç ekzondan oluflur ve
kromozom 20’nin k›sa koluna lokalizedir. Prion geni
sa¤l›kl› bireylerde beyinde ve di¤er dokularda yap›sal
olarak eksprese edilir. Hastal›¤a neden olan PrP
Sc
proteazlara dayan›kl› olmas› nedeni ile çözünmez
ve agregatlar halinde beyinde birikerek
nörodejeneratif hastal›klara neden olur. PrP
C
ve PrP
Sc
proteinlerinin primer yap›lar› ayn›d›r ve hastal›¤a
neden olan formda post-translasyonel de¤iflikliklerin
mevcut oldu¤u düflünülmektedir. Yap›lan çal›flmalar
PrP
C
proteininde alfa sarmal yap›s›n›n %40 oran›nda
bulundu¤unu, bununla birlikte beta tabaka yap›s›n›n
ise neredeyse hiç olmad›¤›n› göstermifltir. Oysa
patolojik olan PrP
Sc
proteinin %50’sini beta tabaka
olufltururken alfa sarmal yap›s› ancak %20
oran›ndad›r (1,2).
Hastal›¤›n ortaya ç›kmas›nda endojen PrP
C
proteinin varl›¤› gereklidir. Endojen protein için
gerekli geni ç›kar›lm›fl hayvanlar›n hastal›¤›
gelifltirmedikleri gösterilmifltir. Ayr›ca hastal›¤›n
inokülasyon döneminde bol miktarda PrP
Sc
proteini
yap›lmakta ve bu da var olan PrP
C
proteini ile orant›l›
olmaktad›r. PrP
S c
proteini kendi toksik
konformasyonunu normal proteine aktararak
ço¤almaktad›r. Ancak bu çevrim iflleminin ana
mekanizmas› tam olarak bilinmemektedir (1, 2).
PrP proteininin beyinde baz› görevleri oldu¤u
düflünülmektedir. Yap›lan çal›flmalar bu proteinin
SOD (süperoksit dismutaz) aktivitesine sahip
oldu¤unu göstermektedir. PrP geni silinmifl fareler
bu nedenle oksidatif strese daha hassas
bulunmufllard›r (4).
Bütün prion hastal›klar› afla¤›daki üç özellikten
en az birini gösterir (34):
1) Prion proteinin (PrP) geninde missense
mutasyon
2) Proteza rezistan PrP birikimi
3) Laboratuvar konakç›s›na aktar›m
138
Hacettepe T›p Dergisi 2001; 32(2): 138 - 147
Dalkara, Gürsoy - Özdemir, Söylemezo¤lu, Demirpençe, Haz›ro¤lu: Prion hastal›klar›
139
T.Dalkara: ‹nsanda tan›mlanan prion
hastal›klar› nelerdir ve bunlar›n klinik özellikleri
nas›ld›r?
Y.Gürsoy- Özdemir: ‹nsanda tan›mlanan prion
hastal›klar› Creutzfeldt-Jacobs hastal›¤› (CJD),
Gerstmann-Straussler-Scheinker hastal›¤› (GSS), Fatal
ailevi insomnia (FFI), Kuru hastal›¤› ve CJD’n›n
varyant›d›r (3, 5-7). (Tablo 1)
CJD insan prion hastal›klar›n›n en s›k formudur.
Popülasyonda sporadik olarak ortaya ç›kar. Y›ll›k
insidans› milyonda birdir. Daha seyrek olarak ailelerde
dominant geçiflli bir hastal›k olarak görülür. Lübnan
yahudilerinde ailevi geçifl nedeni ile en yüksek
oranda rastlan›r. Her iki form da primatlara ve
laboratuvar rodentlerine aktar›labilir. Doku
transplantasyonu ve kontamine insan büyüme
hormonu preperatlar› ile de geçifl tespit edilen vakalar
bildirilmifltir. Klinik olarak hastal›k orta ve ileri yaflta,
çok nadir olarak da erken eriflkinlik döneminde
(ortalama ortaya ç›k›fl yafl› 60) yavafl ilerleyen demans
ile ortaya ç›kar. Anksiyete, yorgunluk, bafla¤r›s›,
karar verme yetisinde bozulma ve al›fl›lmad›k
davran›fllar prodromal belirtilerdir. Haf›za kayb› tespit
edildikten sonra h›zla ilerler ve karakteristik bulgular
ortaya ç›kar. Demans d›fl›nda en s›k rastlanan bulgular
piramidal yolun tutulufluna ait bulgular (güçsüzlük,
ekstremitelerde sertlik ve refleks de¤ifliklikleri),
ekstrapiramidal bulgular (tremor, rijidite, dizartri ve
hareketlerde yavafllama), serebellar bulgular ve
TABLO 2. Farkl› yöntemlerin kanda PrP
SC
taramas› için deteksiyon eflikleri (9).
Test yöntemi
Test materyali
Duyarl›l›k efli¤i
Western blot
Kobay beyni
100 pg-1 ng/mL
Rekombinant kobay veya
300 pg/mL
insan PrP
Kapiller elektroforez
Sentetik PrP peptidi
5-10 ng/mL
Rekombinant insan PrP
50-100 ng/mL
CDI
Kobay beyni
<1ng/mL
Rekombinant insan PrP
<5pg/mL
DELFIA
Kobay beyni
100-500 pg/mL
Rekombinant insan PrP
160 pg/mL
Rekombinant s›¤›r PrP
100 pg/mL
Konfokal çift renk floresans
Kobay beyni
50-100 pg/mL
korelasyon spektroskopisi
TABLO 1. Prion Hastal›klar›n›n Klinik Özellikleri:
Hastal›k Ad›
Ortalama bafllama Yafl›
Belirgin Bulgular
Seyir
CJH
60 Yafl
Demans,
H›zl› (2-7 ay)
Ekstrapiramidal bulgular
Serebellar bulgular
Myoklonus
GSS
60 Yafl
Ataksi
Yavafl (7-36 ay)
Demans
FFI
18-61 yafl
Uykuda azalma
Otonom bozukluk
Yavafl (7-36 ay)
Kuru
–
Dengesizlik
4-24 ay
‹stemsiz hareketler
VCJH
29 yafl
Psikiyatrik semptomlar
6-22 ay
Dizestezi
Ataksi
Demans
uyarana hassas myoklonustur. Di¤er bulgular ise
amyotrofi, kortikal körlük ve nöbetlerdir. Laboratuvar
incelemelerinde hastal›¤›n orta ve ileri dönemlerinde
EEG’de karakteristik olarak 0,5-2,0 saniyede bir
görülen periyodik deflarjlar vard›r. Hastal›k h›zl›
seyreder ve bir y›l içinde hastalar›n %90’› ölür.
Genetik geçifl gösteren formda vakalar›n %60’›nda
kodon 200’de mutasyon vard›r. Kodon 129’da ve
daha baflka pek çok mutasyon tan›mlanm›flt›r.
GSS hastal›¤› otozomal dominant ailevi bir
hastal›kt›r. 2 ile 10 y›l aras›nda süren uzun bir seyri
vard›r. Klinik olarak ataksi ile bafllar demans onu
takip eder. Ancak mutasyon tiplerine göre spastik
paraparezi, ekstrapiramidal sendrom veya presenil
demans ile de bafllayan formlar› vard›r. Beyin sap›
tutulumu daha belirgin oldu¤u için hasta bafllang›çta
olivipontoserebellar atrofisi var gibi de¤erlendirilebilir.
EEG’de genellikle periodisite yoktur ve yayg›n
yavafllama vard›r. ‹lk tan›mlanan genetik mutasyon
kodon 102’de prolin–lösin yer de¤ifltirmesidir.
FFI ailevi bir prion hastal›¤›d›r. Hastal›k toplam
uyku zaman›nda ilerleyici azalma ile karakterizedir
ve otonom fonksiyonlarda erken dönemlerde
bozulma gözlenir. Daha sonra piramidal, serebellar
bulgular ve demans ile myoklonus geliflebilir. 18 ile
61 yafl aras›nda bafllar ve 7 ile 36 ay sürer. EEG’de
yayg›n yavafllama vard›r. Bu hastal›¤a kodon 129’daki
mutasyonlar neden olabilmektedir. Kodon 129’da
metionin ile asparajin yer de¤iflimi daha yavafl seyirli
hastal›¤a neden olurken burada ortaya ç›kan aspartat
de¤iflimi daha k›sa süreli ve erken bafllang›çl› formun
ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r. FFI’da belirgin
olarak talamus tutulumu görülür.
Kuru hastal›¤› ilk olarak Yeni Gine yerlilerinde
tan›mlanm›flt›r. Yürümede dengesizlik, ataksi,
istemsiz hareketler, flafl›l›k ve hastal›¤›n ilerleyen
dönemlerinde bunama ile karakterizedir. Hastal›k
4 ile 24 ay aras›nda ölümle sonlan›r. Burada
kannibalizm ana geçifl nedenini oluflturmaktad›r.
Kannibalizmin azalmas›yla birlikte kuru hastal›¤›da
h›zla azalm›flt›r. Tarihi aç›dan önemli bir hastal›kt›r
çünkü insanda tan›mlanan ilk prion hastal›¤›d›r.
T.Dalkara: CJD’n›n varyant formu nas›l ortaya
ç›km›flt›r?
Y.Gürsoy-Özdemir: ‹ngiltere’de ineklerde bovine
spongiform ensefalopati (BSE) epidemisinin ortaya
ç›kmas›n› takiben 1990 y›l›nda CJD tarama üniteleri
aktif hale getirilmifltir. Buradaki amaç koyunlarda
olan scrapie ile ineklerdeki BSE aras›nda bir iliflkinin
olup olmad›¤›n›n ve insana geçifl ihtimalinin tespit
edilmesidir. O tarihten itibaren yap›lan taramalar
sonras›nda 1996 y›l›nda CJD öntan›s› ile izlenen ve
patolojik ve biyokimyasal incelemeleri yap›lan ancak
klasik CJD’na hastal›¤›n ortaya ç›k›fl yafl› ve
nöropatolojik bulgular› ile uymayan 10 vaka Lancet
dergisinde yay›nlanm›fl ve bunun CJD’n›n yeni bir
formu oldu¤u duyurulmufltur (8).
T.Dalkara: BSE nedir ve nas›l ortaya ç›km›flt›r?
R. Haz›ro¤lu: Veteriner patolojide nonmyelinik
spongiform ensefalomyelopatiler içerisinde
de¤erlendirilen s›¤›rlar›n spongiform ensefalopatisi
(BSE), santral sinir sistemini etkileyen kronik
dejeneratif ölümcül bir hastal›kt›r (9). Deli inek
hastal›¤› (mad cow disease) fleklinde (10)
tan›mlanmas›na karfl›n ülkemizde “deli dana” olarak
bilinmektedir.
Hastal›k Nisan 1985’den beri bilinmesine karfl›n
ilk kez Kas›m 1986’da ‹ngiltere’den bildirilmifltir (9-
11). Daha sonra birçok ülkeden varl›¤›na iliflkin
raporlar devam etmifltir (10, 11, 14).
‹lk epidemiyolojik çal›flmalar BSE’nin genifl bir
co¤rafik bölge üzerinde ayn› anda fakat genellikle
tek olgu fleklinde ortaya ç›kan bir epidemi fleklinde
oldu¤unu göstermifltir (12). BSE; insanlarda kuru,
CJD, GSS, FFI, çiftlik minklerinde görülen transmisibl
mink ensefalopati, geyiklerin kronik zay›flama
hastal›¤› (CWD), kedilerde spongiform ensefalopati,
koyun ve keçilerde scrapie gibi di¤er spongiform
ensefalopatilerle genelde uyumlu birçok özelli¤e
sahiptir (9, 11). Besi s›¤›rlar›nda hastal›¤a %4,7
oran›nda rastlan›rken süt ineklerinde bu oran
%33’dür. ‹nkübasyon süresi 2-8 y›ld›r. Hastal›k en
fazla 4-5 yafll› s›¤›rlarda görülür. Difliler erkeklere
oranla hastal›¤a daha fazla yakalan›r. Olgular›n ço¤u
Friesian-Holstein ›rk› ineklerdedir (9, 10).
Hastal›k deneysel olarak s›¤›r ve farelere
tafl›nabilmifltir. BSE etkeninin horizontal tafl›nd›¤›na
iliflkin bir kay›t yoktur. Maternal tafl›nman›n %5-15
oran›nda olabilece¤ine iliflkin yay›nlar (14)
bulunmas›na karfl›n bu konu tam olarak
ayd›nlat›lamam›flt›r. Embriyo transfer çal›flmalar›nda
intrauterin tafl›nma bulgular› yoktur. BSE enfektivitesi
sadece beyin, omurilik ve retinada bilinmektedir
(12). Plasenta, süt, kolostrum, meme dokusu,
sperma, testis, kas, kan ve jelatinde de etkene
rastlanmam›flt›r (10, 14).
Hastal›¤a hayvanlara et unu, kan unu, kemik
unu gibi geviflgetiren hayvan kökenli protein içeren
yemlerin yedirilmesi neden olmaktad›r (9-11).
Günümüzde genel kabul gören bu görüflün yan›nda
genetik duyarl›l›k (9, 11) ve çok küçük viral
partiküllerin hastal›k nedeni olabilece¤ine iliflkin
görüfller de vard›r. Etkenin abnormal prion proteini
(PrP
Sc
) oldu¤u, DNA ya da RNA içermedi¤i, Proteinaz
K’ya, iyonizan ›fl›nlara, ultraviyole ›fl›nlar›na, yüksek
kuru ›s›ya, nükleazlara ve dezenfektanlara
140
Hacettepe T›p Dergisi
Dalkara, Gürsoy - Özdemir, Söylemezo¤lu, Demirpençe, Haz›ro¤lu: Prion hastal›klar›
141
(formaldehit, betapropiolaktan) dirençli oldu¤u,
proteolitik enzimlere duyarl› oldu¤u ve otoklav ›s›s›
gibi nemli yüksek ›s›da (135-140°C) en az 1/2 saatte
y›k›mland›¤› bilinmektedir (9, 10, 14). Etken
dokularda yang›sal ya da immunolojik bir reaksiyon
oluflturmaz. Sadece dejeneratif karakterli nonmyelinik
spongiform ensefalomyelopati meydana getirir.
Konakç›da antikor oluflturmad›klar›ndan serolojik
tekniklerle etkeni saptama ya da etkene karfl›
koruyucu afl› haz›rlama olas›l›¤› da bulunmamaktad›r.
Hayvan›n baflka antijenik uyar›mlara karfl› immun T
ve B hücre fonksiyonlar› tamd›r. ‹mmun bask›lanma
ya da immun güçlenme hastal›¤›n kuluçka süresini
ya da seyrini de¤ifltirmemektedir (10, 14). Elektron
mikroskopta scrapie-iliflkili fibriller (SAFs) benzeri
oluflumlar özellikle beynin bazal ganglionlar
bölgesinde gözlenir. Bu fibriller 10-20x100-300 nm
boyutlar›nda olup PrP’lerin esas›n› oluflturmaktad›r.
Fibrillerin amiloid karakterde olduklar› da aç›klanm›fl
ve bunlara ›fl›k mikroskopta amiloid plaklar› ad›
verilmifltir (9).
T.Dalkara: BSE ay›r›c› tan›s› nas›l
yap›lmaktad›r?
R.Haz›ro¤lu: ‹neklerde davran›flta görülen
de¤ifliklikler hipomagnezemi ve sinirsel ketozisten
ay›rt edilmelidir. Ayr›ca listeriozis, kurflun
zehirlenmesi, serebrospinal apseler, ya da beyin
boflluklar›nda yer alan di¤er lezyonlar ve spinal
travmalar gözönünde bulundurulmal›d›r (14).
Beyinde gözlenen vakuolleflme tam olarak
aç›klanamam›flt›r. Küçük ve çok say›daki sitoplazmik
vakuoller, viral ensefalomyelitislerde s›kça görülür.
Bunlar iskemik hücre y›k›m›n›n ilk devrelerindeki
mitokondriyal fliflmelerdir. Nöronal ince
vakuolleflmeler ise otolitik artefaktlarla ilgili
olabildikleri gibi birçok lizozomal depo hastal›klar›nda
dikkati çekmektedir. Az say›daki nöronlarda tek ve
büyük intrasitoplazmik vakuoller bazen yafll› bo¤alar›n
k›rm›z› ve okulomotor nükleuslar›nda normalde de
görülebilmektedir (9, 14).
Etyolojik olarak ise status spongiozusla
karakterize spongiform myelinopatiler; kimyasal,
bitki toksikasyonu, metabolik ve kal›t›ma ilgili olarak
flekillenebilmektedir. Bunlar da ay›r›c› tan›da gözden
uzak tutulmamal›d›r (9).
T.Dalkara: BSE’nin insan sa¤l›¤› aç›s›ndan
önemi nedir?
R.Haz›ro¤lu: 20 Mart 1996’da ‹ngiltere Sa¤l›k
Sekreteri Mr.Stephen Dorrell’in insanlarda CJD
hastal›¤›n›n yeni bir fleklinin vCJD (variant CJD)
s›¤›rlardaki BSE ile iliflkili olabilece¤ini bildirmesi
dünyada panik oluflturmufltur. ‹nsanlarda gözlenen
vCJD’›n, klasik CJD’den farkl› oldu¤u bildirilmifltir
(8, 10, 11 13). Variant CJD ile BSE’den sorumlu
birbirine yak›n etkenlerin do¤al ve deneysel yolla
farkl› hayvan türlerine tafl›nmas› Dünya Sa¤l›k Örgütü
uzmanlar›n› 1996’dan beri tart›fl›lan vCJD vakalar›n›n
BSE’ye neden olan etken ile ayn› etken oldu¤u
fleklinde bir sonuca götürmüfltür (11).
‹nsanda görülen klasik CJD PrP’leri BSE PrP’den
30’dan fazla aminoasit yeri aç›s›ndan farkl›d›r. Bu
nedenle uzun y›llar hastal›¤›n insanlara geçmedi¤i
düflünülmüfltür. Günümüzde ise PrP molekülünün
baz› bölümlerinin türler aras› engellerle k›r›labildi¤i
ve s›¤›r PrP’nin kritik noktada insan PrP’lerine
benzeyebildi¤i kabul edilmifltir. BSE PrP’i insan ve
s›¤›rlar›n genetik materyalleri çok farkl› olmas›na
karfl›n engelleri aflabilir (10). Ya da normal bir sinir
hücresinde bulunan normal PrP (PrP
C
), bilinmeyen
bir nedenle abnormal PrP’ne (PrP
Sc
) dönüflebilir ve
di¤er normal PrP’leri abnormal PrP’lere dönüfltürür
(11, 14).
T.Dalkara: Koruma ve kontrolde neler
yap›labilir?
R.Haz›ro¤lu:
•
BSE gündemde tutulmal›d›r.
•
BSE bulgular› gösteren hayvanlar yok
edilmeli ve hiçbir ürünü tüketime
sunulmamal›d›r.
•
‹thallerin BSE gözlenmeyen ülkelerden
yap›lmas›na özen göstermelidir.
•
Ülkemizde varl›¤›na iliflkin bir kay›t
bulunmamas›na karfl›n kökeni bilinmeyen
e t v e ö z e l l i k l e s a k a t a t ( b e y i n ,
o m u r i l i k , d a l a k , b ö b r e k , k a r a c i ¤ e r )
tüketiminde dikkatli olunmal›d›r.
•
Geviflgetiren hayvanlarda gözlenen scrapie
(koyun, keçi) ve CWD (geyik, elk) gibi di¤er
PrP hastal›klar›ndan dolay›, geviflgetiren
hayvan ürünlerinin kesin kan›tlar
bulunmamas›na karfl›n risk oluflturmas›
bak›m›ndan tüketilmemesi Dünya Sa¤l›k
Örgütü taraf›ndan önerilmektedir (11).
•
Etkenin henüz saptanmad›¤› iskelet
kaslar›ndan görülebilen sinir ve lenfatik
dokular uzaklaflt›r›larak yeniden kazan›m
sa¤lanabilir (11).
•
Süt ve süt ürünlerinin güvenli olduklar›
düflünülmektedir. Ayr›ca kozmetik sanayinde
kullan›lan ya¤ ve jelatin de gerekli iflleme
sistemlerinden geçti ise güvenlidir (11).
•
‹nsan ve Veteriner afl› haz›rlanmas›nda
k u l l a n › l a n s › ¤ › r m a t e r y a l l e r i r i s k
tafl›yaca¤›ndan kullan›lmamal›d›r. ‹laç
endüstrisinde de s›¤›r ve di¤er hayvan
142
Hacettepe T›p Dergisi
materyallerinin kullan›lmamas›, ancak çok
gerekli ise hastal›¤›n görülmedi¤i
ülkelerinden ithalat›n yap›lmas› tercih
edilmelidir (11).
•
Hayvanlar›n beslenmesinde geviflgetiren
hayvan kökenli g›dalar kullan›lmamal›d›r.
•
Hayvansal kökenli g›dalar› iflleyen tesislerin
çal›flma durumlar› kontrol edilmelidir.
•
Konu ile ilgili çal›flmalar desteklenmelidir.
T.Dalkara: vCJD’n›n klinik özellikleri nelerdir?
Y.Gürsoy-Özdemir: Bu vakalar›n klinik seyirleri
farkl›d›r. Tan›mlanan vakalar›n yafl ortalamas› 29’dur.
Bu rakam yafl ortalamas› 60 olan sporadik CJD’dan
oldukça düflüktür. Ancak hastal›k seyri bu yeni
formda daha uzundur (6-22 ay vs 2.5-6.5 ay).
Ço¤unda bafllang›ç semptomlar› davran›fl
de¤iflikli¤idir ve psikiyatriste gönderilmifllerdir. Bir
k›sm›nda ise dizestezi vard›r. Hastal›¤›n erken
evrelerinde hastalarda ataksi gözlenmifltir ve hastal›k
ilerledikçe demans ortaya ç›km›flt›r. Oysa klasik
CJD’da bafllang›ç semptomu genelde demanst›r.
Ayr›ca vakalar›n hiçbirinde CJD’da rastlanan tipik
EEG bulgular› yoktur. Bu vakalar›n nöropatolojileri
de sporadik CJD’dan oldukça farkl›d›r. fiimdiye kadar
yaklafl›k 100 vaka tan›mlanm›flt›r (8, 15).
T.Dalkara: vCJD ile BSE aras›nda bir iliflki
var m›d›r?
Y.Gürsoy-Özdemir: Yap›lan epidemiyolojik
çal›flmalar bu yeni form ile BSE aras›nda bir iliflki
oldu¤unu göstermektedir. BSE’nin insana geçiflinde
doz, maruz kal›nan süre, genetik yatk›nl›k ve türler
aras›ndaki bariyer önemlidir. Prion hastal›klar›n›n
aktar›m›nda doz önemlidir ve oral al›mdan çok
inokülasyon daha infektiftir. Ancak ortaya ç›kan yeni
formdaki vakalar›n hiçbirinde anormal diyet veya ifl
yaflam›nda BSE’ye ekspozisyon yoktur. Bu nedenle
hastal›¤a yatk›nl›k bu formun ortaya ç›kmas›nda
daha önemli gibi görünmektedir. Tan›mlanan bütün
hastalar kodon 129’da metionin için homozigotturlar.
‹lginç olarak beyaz ›rk›n %38’i bu homozigot yap›y›
tafl›maktad›r. Yap›lan inokülasyon çal›flmalar›
inkübasyon periyodunun belirlenmesinde bu genetik
yap› d›fl›nda baflka genetik özelliklerin de önemli
oldu¤unu göstermektedir. Hastal›¤›n oral yolla
geçiflinde rol oynayabilecek di¤er faktörler bukkal
lezyonlar, tonsil ve gastrointestinal enfeksiyonlar
olabilir. Deneysel scrapie modellerinde erken prion
ço¤al›m›n›n lenforetiküler sistemde oldu¤u ve
nöroinvazyonun inkübasyonun geç dönemlerinde
ortaya ç›kt›¤› gösterilmifltir. S›¤›r eti d›fl›nda bu yeni
formun insana aktar›m›nda kan ve kan ürünleri,
kontamine cerrahi ürünler rol oynayabilir. Ayr›ca
s›¤›rlardan koyunlara geri geçifl olabilir ve klinik ve
patolojik olarak scrapieden ay›rt edilemeyebilir. Tüm
bu geçifl yollar›n›n hastal›¤›n yay›lmas›nda nas›l rol
oynayabilece¤i ise henüz bilinmemektedir (15).
T.Dalkara: vCJD’nin histopatolojik özellikleri
nelerdir? CJD ile farkl›l›klar göstermekte midir?
F.Söylemezo¤lu: vCJD, BSE etkeninin
insano¤lunda oluflturdu¤u bir spongiform
ensefalopatidir. Ve tüm prion hastal›klar›n›n ortak
nöropatolojik triad› olan spongiform de¤iflme, gliozis
ve nöron kayb› ile karakterizedir. Bu bulgulara ek
olarak baz› prion hastal›klar›nda da izlenen PrP
Sc
plaklar› mevcuttur.
Spongiform de¤iflme. Putamen ve kaudat
nükleusda a¤›r gliozisin efllik etti¤i yo¤un spongiform
de¤iflme izlenmektedir. Anterior talamus, tüm
serebral kortikal laminalar yan›s›ra serebellar
moleküler tabakada da spongiform de¤iflme
mevcuttur. vCJD’da izlenen bu spongiform de¤iflme
ve gliozis patterni, daha ziyade serebral kortikal
tutulum ile karakterize CJD’dan oldukça farkl›d›r
(16, 17).
PrP
Sc
plaklar›. vCJD ile CJD aras›ndaki bir di¤er
önemli farkl›l›k da, serebral ve serebellar kortikal
yerleflimli eozinofilik plaklar›n varl›¤›d›r. Plaklar,
yuvarlak, eozinofilik koru olan, periferal radiyer
spiküllerin oluflturdu¤u, PAS pozitif, kongofili ve
arjirofili gösteren yap›lard›r. ‹mmünhistokimyasal
olarak bu plaklar›n santralinde PrP
Sc
depolanmas›
saptanmaktad›r. Kuru plaklar› olarak da bilinen bu
plaklar›n CJD olgular›n›n çok küçük bir k›sm›nda
izlenebildi¤i bildirilmektedir (16, 17).
Bugün için prion hastal›klar›nda izlenen klinik
ve patolojik fenotipik heterojeniteden, hostun
genotipi mi, prion suflu mu, yoksa bulaflma yolunun
mu sorumlu oldu¤u kesin de¤ildir. Bildirilen tüm
vCJD olgular›nda PRNP geninde 129. kodonda
metiyonin homozigositesi saptanm›flt›r. PrP
Sc
plaklar›
ile PRNP 129. kodon polimorfizminin iliflkili oldu¤u
öne sürülmektedir (18). Periferal inokulasyonun
ortak bulaflma mekanizmas› oldu¤u kuru ve vCJD’n›
karfl›laflt›ran bir baflka çal›flmada da, prion sujunun,
kliniko-patolojik fenotipin belirleyicisi oldu¤u görüflü
öne sürülmüfltür (19).
T.Dalkara: ‹mmünhistokimyasal olarak prion
p r o t e i n i d o k u d a h a n g i p a t t e r n l e r d e
izlenmektedir?
F.Söylemezo¤lu: vCJD olgular›nda, PrP
Sc
yükünün di¤er baz› insan TSE’lerine oranla çok
yüksek oldu¤u immünhistokimyasal olarak
demonstre edilmifltir (19). PrP
Sc
dokuda sferik plak
veya difüz plak formunda birikebildi¤i gibi, difüz
sinaptik patern ve perinöral bir da¤›l›m sergileyebilir
(16). Sferik plak veya difüz plak formunda PrP
Sc
birikimi, serebral ve serebellar korteksde
izlenmektedir. Difüz sinaptik patern ve perinöral
PrP
Sc
birikimi, serebral ve serebellar korteks yan›s›ra
kaudat nükleus, putamen, beyin sap› ve spinal
kordda saptanm›flt›r (17).
Tüm insan prion hastal›klar› içinde vCJD’ye özgü
bir di¤er önemli bulgu da immünhistokimyasal olarak
PrP
S c
birikiminin lenforetiküler sistemde
gösterilmesidir (16). Tüm vCJD otopsilerinde lenfoid
dokuda PrP
Sc
birikimi izlenmektedir. Literatürde bir
olguda vCJD klini¤inden 8 ay önce lenforetiküler
PrP
Sc
birikimi gösterilmifltir (20). ‹ngiltere’de bu
bulgudan yola ç›k›larak 3000 tonsilektomi ve
appendektomi materyali üzerinde gerçeklefltirilen
retrospektif çal›flmada pozitif sonuç elde edilememifl
olmakla birlikte, olas› vCJD epidemisinin boyutunu
saptamakta ekstranöronal PrP
Sc
birikiminin önemli
bir araç olabilece¤i vurgulanmaktad›r (21).
T.Dalkara: Tedavi için neler düflünülmektedir?
Y.Gürsoy-Özdemir: Yak›n gelecek için önemli
olan nokta tedavi stratejileri gelifltirebilmektir.
Konformasyonlar›ndaki de¤ifliklikler nedeni ile toksik
hale gelip nörodejeneratif hastal›klara neden olan
baflka proteinler de bilinmektedir. Bütün bu
hastal›klarda proteinin beta tabaka yap›s› artmaktad›r.
Bu yüzden beta tabaka yap›s›n› k›ran peptitler umut
verebilir. Bu tür peptitler Alzheimer hastal›¤›nda
denenmifl ve baflar›l› sonuçlar al›nm›flt›r. Genetik
mühendislik yolu ile proteinlerin bozulmufl
konformasyonunu eski haline getirebilecek flaperon
proteinler de tedavi yaklafl›m› olarak ele al›nabilir
(1).
T.Dalkara: TSE flüphesi olan hastaya
yap›lacak otopside al›nmas› gerekli önlemler
neler olmal›d›r?
F.Söylemezo¤lu: TSE’nin kesin tan›s›n›n otopsi
ile konulabilece¤i göz önüne al›n›rsa, bu olgulara
otopsi uygulaman›n da kaç›n›lmaz bir gerçek oldu¤u
ortaya ç›kmaktad›r. Avrupa Toplulu¤unun “‹nsan
prion hastal›klar›” grubu taraf›ndan yay›mlanan
konsensus raporunda otopsi ve nöropatoloji
uygulamalar›nda, ve dekontaminasyon konusunda
uyulmas› gerekli kurallar bildirilmektedir (22).
Otopsinin sadece beyinin ç›kart›lmas› ile
s › n › r l a n d › r › l m a s › m ü m k ü n d ü r . O t o p s i y i
gerçeklefltirecek ekibin uymas› gerekli kurallar flöyle
özetlenebilir:
1.
Otopsi ekibi gözlük ve a¤›z maskesi takmal›,
lastik eldiven alt›na teflon veya metal eldiven
giymelidir.
2.
Otopsi masas›n›n kontaminasyonunu
engellemek amac›yla otopsi, geçirgen olmayan
dispos›bl plastik bir örtü üzerinde yap›lmal›d›r.
3.
Beynin ç›kart›lmas›: Kafan›n alt›na kal›n
selülöz örtü yerlefltirildikten sonra kafaya ola¤an
pozisyonu verilir. Kafatas› mekanik el testeresi ile
aç›ld›ktan sonra beyin ç›kart›lmadan önce
dondurulmak üzere serebrum ve serebellumdan 2-
3 cm3’lük dokular›n in situ al›nmas› önerilmektedir.
Al›nan taze dokunun iki kat plastik torba içine
yerlefltirildikten sonra a¤z› s›k›ca kapanan bir plastik
kapta, üzeri iflaretlenerek dondurulmas›
gerekmektedir. Normal yöntemler ile ç›kart›lan beyin
tamponlanm›fl %4’lük formaldehit ile dolu kapakl›
plastik bir kaba yerlefltirilir. Fiksatifin, içindeki tesbit
olan beynin enfektif oldu¤u unutulmamal›, üzerine
not düflülmelidir.
4.
Arzu edilirse iç organlar in situ incelenir ve
örneklenebilir.
5.
Otopsi tamamland›ktan sonra plastik ve
selülöz örtüler di¤er enfekte dispos›bl materyalle
birlikte yak›lmak üzere hastanenin di¤er enfekte
at›klar› aras›na kat›l›r.
6.
Kullan›lan tüm materyal dekontamine
edilmelidir.
7.
O t o p s i s › r a s › n d a m e y d a n a g e l e n
kontaminasyona neden olabilecek tüm kazalar
kaydedilmelidir.
T.Dalkara: Histolojik olarak incelenmek üzere
örneklenen doku bloklar›nda CJD enfektivitesi
nas›l deaktive edilebilir?
F.Söylemezo¤lu: Formaldehit ile tesbit edilmifl
beyin hala enfektiftir. Beyinden küçük doku bloklar›
haz›rlanmas› sürecinde de otopsi yap›l›rken
uygulanan tüm önlemler al›nmal›d›r. Doku
örneklemesi 5 mm’yi geçmeyecek kal›nl›kta yap›lmal›,
ve örneklenen doku %95-100’lük konsantre formik
asit içinde bir saat bekletilmelidir. Bunu takiben
dokular 48 saat taze %4’lük formaldehitte tesbit
edilmeli ve bu ifllemlerden sonra bloklanmal›d›r.
Bloklar ve kesitler TSE oldu¤u bilinecek flekilde
saklanmal›d›r (22).
T.Dalkara: TSE’li hastalar›n doku materyalleri
veya vücut s›v›lar› ile kontamine olmufl
materyaller nas›l dekontamine edilebilir?
F.Söylemezo¤lu: Bu konuda önerilen
yöntemlerden biri, 134°C’da 1 saat buhar otoklav
Dalkara, Gürsoy - Özdemir, Söylemezo¤lu, Demirpençe, Haz›ro¤lu: Prion hastal›klar›
143
uygulamas›d›r. Baz› laboratuvarlar 1er saatlik iki
siklus veya NaOH uygulamas›n› takiben 1 saatlik
otoklav›n ancak yeterli olabilece¤i görüflündedirler.
Otoklavlanamayacak materyal ve yüzeyler için
önerilen bir di¤er yöntem de kimyasal
dekontaminasyondur. Enfekte materyalin, 2N NaOH
(80 mg/lt) içinde 1 saat veya 1N NaOH içinde 2 saat
bekletilmesi önerilmektedir. NaOH alüminyum
materyalde kullan›lmamal›d›r. Bir di¤er kimyasal
dekontaminasyon yöntemi de %5’lik NaOCl
solüsyonunda 1 saat bekletmektir ki bu solüsyon
da çelik için koroziftir (22).
T.Dalkara: TSE’lerin laboratuvar tan›s›nda
kullan›lan testler nelerdir?
E.Demirpençe: BSE ve vCJD gibi epidemi
oluflturabilen TSE’lerin ortaya ç›kmas›, erken tan›
ve hatta tarama amac›yla kullan›labilecek testlerin
gelifltirilmesi gere¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Bu
hastal›klara özgü merkezi sinir sistemi lezyonlar›n›n
histopatolojik olarak tan›nmas› “gold standard”
olarak tan›mlan›r; yani kesin tan› koydurucu
niteliktedir. Ancak bu amaçla antemortem olarak
al›nan biyopsi örne¤inde lezyonun saptanamamas›
olas›l›¤› da vard›r. Bunun nedeni henüz histopatolojik
lezyonlar›n geliflmemifl olmas› veya biyopsi al›nan
bölgede lezyon bulunmamas› olabilir. Oysa hastal›¤›n
ayn› evresinde dokuda hastal›k etkeni olan PrP
Sc
proteini bulunmaktad›r. Dolay›s›yla TSE’lerin
laboratuvar tan›s›nda kullan›lan yöntemler esas
olarak PrP
Sc
proteininin tan›nmas›na yöneliktir. Bu
amaçla de¤iflik merkezlerde özgül antikorlar
gelifltirilmifl ve antijen-antikor etkileflimine dayal›
yöntemler kurulmufltur.
Bu yöntemlerden birincisi yukar›da da belirtildi¤i
gibi immünohistokimyasal yöntemdir (16). Avantaj›,
histolojik rezolüsyonunun yüksek olmas›d›r. Klasik
histopatolojiden daha duyarl› oldu¤u düflünülen bu
yöntemin geliflmifl bir flekli ise histoblot olarak
adland›r›lan yöntemdir (23). Burada dokudan al›nan
kesitin nitroselüloz membrana aktar›lmas›, proteinaz
K ile muamele edilmesinin ard›ndan önce PrP
Sc
antikoru ile, daha sonra da bu ilk antikora karfl›
gelifltirilmifl enzim-ba¤l› ikinci bir antikorla inkübe
edilmesi gerekmektedir. Enzimatik reaksiyon sonucu
oluflan renklenme mikroskopta saptanabilmektedir.
Bu yöntem parafin blokta bulunan dokulara da
uygulanabilmektedir (paraffin-embedded tissue blot,
PET blot) (24).
Bir di¤er yöntem, proteinlerin kalitatif tayini için
çok s›k kullan›lan Western blot yöntemidir (16, 24).
Bu ve bundan sonraki yöntemlerde doku homojenize
edilmekte ve proteinaz K ile muamele edilerek
proteazlara dirençli PrP
Sc
proteininin saptanmas›
kolaylaflt›r›lmaktad›r. Western blot yönteminde doku
homojenat› elektroforeze tabi tutulur ve bu flekilde
proteinler büyüklüklerine göre ayr›lm›fl olur. Daha
sonra elektroforez jelinden nitroselüloz veya benzeri
bir membrana aktar›lan proteinler, yukar›da anlat›lan
flekilde iki aflamal› olarak antikorlarla inkübe edilir.
Burada da enzimatik reaksiyon sonucu –genellikle
kemilüminesans ile- PrP
Sc
proteinine özgü bantlar
görünür hale gelir. Bu yöntemin üstünlü¤ü farkl›
boyuttaki PrP
Sc
proteinlerinin saptanmas›na olanak
sa¤lamas›d›r. PrP
Sc
proteininin farkl› proteolitik kesime
u¤ram›fl veya farkl› oranda glikozillenmifl flekilleri
bu yöntemle ayr›labilmektedir. Ancak henüz hangi
protein izoformunun hangi klinik veya patolojik CJD
ile korele oldu¤u kesinlik kazanmam›flt›r.
Antijen-antikor etkileflimine dayanan
yöntemlerden bir di¤eri olan ELISA (enzyme-linked
immunosorbent assay) farkl› flekillerde uygulanm›flt›r.
Bu yöntemde antikorla kapl› plastik mikrotitrasyon
plaklar›na örnek uygulanmakta ve antikora ba¤l› bir
d e t e k s i y o n s i s t e m i i l e a n t i j e n m i k t a r ›
ölçülebilmektedir. Bunun en çok kullan›lan flekli
olan sandviç ELISA’da, örnek antikorla kapl› plaklara
uyguland›ktan sonra deteksiyon sistemine ba¤l›
ikinci bir antikorla inkübasyon yap›l›r. Deteksiyon
sistemi enzim-ba¤l› bir kolorimetrik veya
kemilüminesan reaksiyon olabilir.
Sandviç ELISA yöntemi ile ayn› prensibe sahip,
ancak enzim-ba¤l› bir deteksiyon sistemi kullanmayan
geliflmifl bir yöntem ise DELFIA (dissociation-
enhanced lanthanide fluoroimmunoassay) olarak
adland›r›lmaktad›r (25). Burada ikinci antikor
europium ile iflaretlenmifltir. Floresans› h›zland›ran
bir çözeltinin kullan›lmas›ndan sonra florometrede
ölçüm yap›l›r. Çok hassas olan bu yöntem,
konformasyon de¤iflikli¤inin izlenmesi ve PrP
Sc
-PrP
C
ay›r›m›n›n yap›lmas› amac› ile de kullan›labilir
(conformation-dependent immunoassay, CDI). Bu
yöntemde proteinaz K uygulamas›na gerek yoktur.
Sadece örne¤in bir k›sm› önce denatüre edilir, daha
sonra hem denatüre edilmifl hem de edilmemifl
örnekler yukar›daki ifllemlerden geçirilir. ‹ki proteinin
denatürasyon ifllemine yan›tlar› farkl› oldu¤u için,
son konformasyonlar› ve antikorla etkileflimleri de
farkl› olacakt›r. DELFIA yönteminin bir baflka fleklinin
de plaklar›n bir antikor yerine, PrP
Sc
proteininin
reseptörü oldu¤u ileri sürülen “protocadherin-2” ile
kaplanmas› olabilece¤i düflünülmektedir.
Antijen-antikor etkileflimine dayanan bir baflka
duyarl› yöntem ise kapiller immunelektroforez (CIE)
yöntemidir (26). Burada örnekteki PrP
Sc
ile floresan
iflaretli sentetik bir PrP’nin ayn› antikor için yar›flmas›
144
Hacettepe T›p Dergisi
söz konusudur. Floresans, lazer ile indüklenen bir
floresans detektörü ile ölçülür. Örnek, proteinaz K
ile muamele edilmifl ve edilmemifl olarak çift çal›fl›l›r.
PrP
Sc
miktar› artt›kça, proteinaz K ile muamele edilmifl
örnekte floresans azalacakt›r.
Bu grupta son olarak söz edebilece¤imiz yöntem,
konfokal çift-renk floresans korelasyon spektroskopisi
olarak adland›r›lan yöntemdir (27). Tek bir molekülü
saptayabilen, çok duyarl› bir yöntem oldu¤u ileri
sürülmektedir. Burada örne¤in proteinaz K ile
muamele edilmesine gerek yoktur. Örnek, farkl›
renkte floresan boyalarla iflaretlenmifl ve agregat
oluflumlar›n› tan›yabilen iki antikorla inkübe
edilmekte, daha sonra oluflan yo¤un floresans bir
konfokal lazer tarama cihaz› ile ölçülmektedir. Bu
yöntem ile serebrospinal s›v›da %100 do¤rulukla
PrP
Sc
saptanabilmifltir.
Avrupa Toplulu¤u’nun 29 Aral›k 2000 tarihli
komisyon karar› ile, 30 aydan büyük ve besin
zincirine girecek olan bütün s›¤›rlarda postmortem
BSE taramas› yap›lmas› zorunlulu¤u vard›r ve bu
amaçla kullan›labilecek üç test belirlenmifltir (28).
Bunlardan biri (Prionics Check) Western blot
yöntemini, di¤er ikisi (Enfer ve Platelia) ELISA
yöntemini kullanmaktad›r. Bu testlerin hepsi de
duyarl›l›¤› yüksek ve k›sa sürede çok say›da örne¤i
sonuçland›rabilme özelli¤ine sahip testlerdir; o
nedenle de tarama testi olarak kullan›lmaktad›rlar.
Bunlardan herhangi biri ile konacak olan tan›n›n
histopatolojik olarak ta konfirme edilmesi
gerekmektedir.
Yukar›da sözü edilen testlerin tamam› vCJD
tan›s› için de kullan›labilir.
T.Dalkara: Vücut s›v›lar›ndan tan›
koydurabilecek laboratuvar testleri var m›d›r?
E.Demirpençe: Vücut s›v›lar›ndan al›nan
örneklerle tan› koyulabilmesi hem örnek alma
kolayl›¤› bak›m›ndan, hem de bu yolla oluflabilecek
bulaflmalar› izleyebilmek bak›m›ndan önemlidir.
Özellikle kan ve kan ürünleri ile yap›lm›fl çok say›da
çal›flma vard›r (29). Bulafl›c›l›kla ilgili çal›flmalarda
kan ürünlerinin tam kandan daha bulaflt›r›c› oldu¤u,
iv yolla verildiklerinde di¤er yollara (beyin içi, ic, sc,
im, ip) k›yasla bulaflma oran›n›n çok azald›¤›, ancak
s›f›r olmad›¤› görülmüfltür. Ayr›ca hastal›¤›n hem
inkübasyon döneminde, hem de klinik faz›nda
bulafl›c›l›k vard›r. Bu çal›flmalar –al›nan örnek insan
kaynakl› olsa bile- laboratuvar hayvanlar›na
inokülasyonla gerçeklefltirilmektedir ve henüz
epidemiyolojik olarak kan veya kan ürünü ile olufltu¤u
kan›tlanm›fl bir olgu yoktur. Ancak, özellikle vCJD’de
lenforetiküler organ tutulumu nedeniyle kanda PrP
Sc
proteini bulunma olas›l›¤›n›n yüksek oldu¤u
düflünülmüfl ve yukar›da anlat›lan yöntemlerden
baz›lar› kullan›larak PrP
Sc
aranm›flt›r. Western blot
yöntemi ile yap›lan çal›flmalar çöktürme, süzme veya
kolon kromatografisi gibi saflaflt›rma ifllemlerinin
PrP
Sc
düzeyini azaltt›¤›n› göstermifltir. Bu yöntemlerin
kanda PrP
Sc
taramas› için deteksiyon eflikleri Tablo
2’de gösterilmifltir.
Erken tan› ve tarama amac›yla, örnek olarak
vücut s›v›lar›ndan birini kullanabilen bir test
gelifltirilmesi için çal›flmalar sürmektedir. Ne yaz›k
ki, bu hastal›klarda saptanabilen bir immun yan›t
olmad›¤› için serolojik testler gelifltirilmesi mümkün
olmam›flt›r. Serebrospinal s›v›da veya serumda
saptanabilen baz› proteinlerin ise belirleyici
olabilece¤i öne sürülmüfltür. Bu proteinlerden biri
14-3-3 proteinidir. Bu grup proteinler protein
fosforilasyonunun regülasyonunda ve MAP kinaz
(mitogen-activated protein kinase) yolunda rol al›rlar.
Özellikle g izoformu sinir dokusuna spesifiktir. Bir
di¤er protein S100 proteinidir. S100 asidik bir
kalsiyum ba¤lay›c› proteindir ve iki altbirimin (a ve
b) homodimer ve heterodimerleri olarak bulunur.
Bunun beyine özgü formu S100b olarak adland›r›l›r
ve esas olarak glial hücrelerde bulunur. Kafa
travmalar›ndan sonra serum ve serebrospinal s›v›da
yükselir. Astrositik aktivite ile iliflkili olmas›, CJD
tan›s›nda kullan›labilece¤ini düflündürmüfltür.
Çal›flmalarda önerilen di¤er iki protein ise nöron
spesifik enolaz (NSE) ve tau proteinidir. NSE sinir
dokusuna özgü bir enzimdir, tau ise mikrotübül-
birleflik bir proteindir. Alzheimer hastal›¤›nda tau
proteininin hiperfosforile formu çift sarmal filamentler
halinde beyinde birikmektedir. Bu proteinler ayr›
ayr› pek çok çal›flmaya konu olmufl ve özellikle 14-
3-3 ve S100b için ümit verici sonuçlar elde edildi¤i
öne sürülmüfltür (30, 31). Ancak, de¤iflik
nörodejeneratif hastal›klarda serebrospinal s›v›da
bu dört parametreyi ayn› anda karfl›laflt›ran yeni bir
çal›flma, hiçbirinin yeterince özgül ve duyarl›
olmad›¤›n› ortaya koymufltur (32). Bu testlerin hiçbiri
sporadik CJD ile vCJD’nin ay›r›c› tan›s›nda
kullan›lmamal›d›r. Hatta en güçlü aday olan 14-3-3
proteininin negatif olmas›n›n, vCJD tan›s›n›
elememesi gerekti¤i sonucuna var›lm›flt›r.
Son olarak henüz kullan›ma girmemifl iki testten
söz edilebilir. Bunlardan biri immunoPCR olarak
adland›r›lan ve PrP
Sc
proteinine uyguland›¤› takdirde
di¤er yöntemleri silece¤i düflünülen bir yöntemdir.
Burada ölçülecek antijene karfl› gelifltirilmifl bir
antikor ile bir DNA parças›n›n birbirine ba¤lanmas›
ve daha sonra bu DNA’n›n PCR ile amplifiye edilmesi
söz konusudur (29). Di¤eri ise daha çok toplumda
vCJD’ye yatk›nl›¤› taramak amac›yla kullan›labilecek
Dalkara, Gürsoy - Özdemir, Söylemezo¤lu, Demirpençe, Haz›ro¤lu: Prion hastal›klar›
145
bir testtir. Bugüne de¤in incelenen vCJD olgular›
129. kodonda metiyonin için homozigot olarak
bulunmufltur (33). Henüz kesin bir sonuca varmaktan
kaç›n›lsa da, bu genetik özelli¤e sahip kiflilerin
izlenmesinin önemli oldu¤u düflünülmektedir.
KAYNAKLAR:
1. Soto C, Sabario GP. Prions: disease propagation
and disease therapy by conformational
transmission. Trends in Molecular Medicine
2001; 7: 109-14.
2. Hope J. Prions and neurodegenerative diseases.
Current opinion in genetics and development
2000; 10: 568-74.
3. Prion Diseases. Merritt's Textbook of Neurology,
Ninth eds. Williams and Wilkins, Baltimore 1995.
Ed. By Lewis P. Roland.: 169-73.
4. Brown RD. Prion and prejudice: normal protein
and the synapse. Trend in Neuroscience: 2001;
24: 85-90.
5. Richardson EP, Masters JL. The Nosology of
Cruetzfeldt-Jacob Disease and conditions related
to the accumulation of PrP
cjd
in the nervous
system. Brain Pathology 1995: 33-41.
6. Ghetti B, Dlouhy SR, Giaccone G, Bugiani O,
Frangione B, Farlow MR, Tagliavini F. Gerstmann-
Straussler-Scheinker Disease and the India
Kindred. Brain Pathology 1995; 61-75.
7. Gambetti P, Parchi P, Peterson RB, Chen SG,
Lugaresi E. Fatal Familial Insomnia and Familial
Creutzfeldt-Jacob Disease: Clinical, Pathological
and Molecular Features. Brain Pathology 1995;
43-51.
8. Will RG, Ironside JW, Cousens SN, Estibeiro K,
Poser S, Pocchiari M, Hofman A, Smith PG. A
new variant of Creutzfeldt-Jacob disease in UK.
Lancet 1996; 347- 921-25.
9. Milli UH ve Haz›roglu R. Veteriner Patoloji, I.Cilt,
‹kinci Bask›, Özkan Matbaac›l›k Ltd fiti. Ankara,
2000.
10. Internet www.accessexcellence.org/WN/
NM/madcow96.html Eriflim Tarihi 09.04.2001.
11. Internet www.who.int/inf-fs/en/fact113html
Eriflim Tarihi 09.04.2001.
12. Willesmith, JW, Wells, GAH, Cranvwell, MP and
Ryan, JBM. Bovine spongiform encephalopathy:
Epidemiological studies. Vet Rec 1988; 123:
638-44.
13. Internet. www.aces.uiuc.edu/AnSci/BSE/
cjdlink.htm Eriflim Tarihi 09.04.2001.
14. Yaz›c›o¤lu, Ö. Seminer, 1997, s.23.
15. Collinge J. Variant Creutzfeld-Jakob Disease.
Lancet 1999; 354: 317-23.
16. Ironside JW, Head MW, Bell JE, McCardle L, Will
RG. Laboratory diagnosis of variant Creutzfeldt-
Jakob disease. Histopathology 2000; 37: 1-9.
17. Mikol J. Neuropathology of prion disease. Biomed
& Pharmacother 1999; 53: 19-26.
18. Schulz-Schaffer WJ, Giese A, Windl O,
Kretzschmar HA. Polymorphysim at codon 129
of the prion protein gene determines cerebellar
pathology in Creutzfeldt-Jakob disease. Clin
Neuropathol 1996; 15: 353-7.
19. McLean CA, Ironside JW, Alpers MP, et al.
Comparative neuropathology of kuru with the
new variant of Creutzfeldt-Jakob disease:
Evidence for strain of agent predominating over
genotype of host. Brain Pathol 1998; 8: 429-37.
20. Hilton DA, Fathers E, Edwards P, Ironside JW,
Zajicek J. Prion immunoreactivity in appendix
before clinical onset of variant Creutzfeldt-Jakob
disease. Lancet 1998; 352: 703-4.
21. Ironside JW, Hilton DA, Ghani A ,et al.
Retrospective study of prion-protein accumulation
in tonsil and appendix tissues. Lancet 2000;
355: 1693-4.
22. Budka H, Aguzzi A, Brown P, et al. Tissue handling
in suspected Creutzfeldt-Jakob disease (CJD)
and other human spongiform encephalopathies
(Prion Diseases). Brain Pathol 1995; 5: 319-22.
23. Schulz-Schaeffer WJ, Tschöke S, Kranefuss N,
Dröse W, Hause-Reitner D, Giese A, Groschup
MH, Kretzchmar HA. The paraffin-embedded
tissue blot detects PrPSc early in the incubation
time in prion diseases. Am J Pathol 2000; 156:
51-6.
24. Asher DM, Padilla AM, Pocchiari M. Meeting
Report: WHO consultation on diagnostic
procedures for transmissible spongiform
encephalopathies: need for reference reagents
and reference panels. Biologicals 199; 27: 265-
72.
25. MacGregor I, Hope J, Barnard G, Kirby L,
Drummond O, Pepper D, Hornsey V, Barclay R,
146
Hacettepe T›p Dergisi
Dalkara, Gürsoy - Özdemir, Söylemezo¤lu, Demirpençe, Haz›ro¤lu: Prion hastal›klar›
147
Bessos H, Turner M, Prowse C. Application of a
time-resolved fluoroimmunoassay for the analysis
of normal prion protein in human blood and its
components. Vox Sang 1999; 77: 88-96.
26. Scmerr MJ, Jenny AL, Bulgin MS, Miller JM,
Hamir AN, Cutlip RC, Goodwin KR. Use of
capillary electrophoresis and fluorescent labeled
peptides to detect the abnormal prion protein
in the blood of animals that are infected with a
transmissible spongiform encephalopathy. J
Cromatogr A 1999; 853: 207-14.
27. Bieschke J, Giese A, Schulz-Schaeffer W, Zerr
I, Poser S, Eigen M, Kretzchmar H. Ultrasensitive
detection of pathological prion protein aggregates
by dual-color scanning for intensely fluorescent
targets. Proc Natl Acad Sci USA 2000; 97: 5468-
73.
28. Commission decision of 29 December 2000.
Official Journal of the European Communities,
5.1.2001. Document number C 2000; 4411.
29. Brown P, Cervenakova L, Diringer H. Blood
infectivity and the prospects for a diagnostic
screening test in Creutzfeldt-Jakob disease. J
Lab Clin Med 2001; 137: 5-13.
30. Poser S, Mollenhauer B, Krauss A, Zerr I, Steinhoff
BJ, Schroeter A, Finkenstaedt M, Schulz-Schaeffer
WJ, Kretzchmar HA, Felgenhauer K. How to
improve the clinical diagnosis of Creutzfeldt-
Jakob disease. Brain 1999; 122: 2345-51.
31. Otto M, Wiltfang J, Schütz E, Zerr I, Otto A,
Pfahlberg A, Gefeller O, Uhr M, Giese A, Weber
T, Kretzchmar HA, Poser S. Diagnosis of
Creutzfeldt-Jakob disease by measurement of
S100 protein in serum: prospective case-control
study. Br Med J 1998; 316: 577-82.
32. Green AJE, Thompson EJ, Stewart GE, Zeidler
M, McKenzie JM, MacLeod MA, Ironside JW, Will
RG, Knight RSG. Use of 14-3-3 and other brain-
specific proteins in CSF in the diagnosis of
variant Creutzfeldt-Jakob disease. J Neurol
Neurosurg Psychiatry 2001; 70 : 744-8.
33. Will RG, Zeidler M, Stewart GE, MacLeod MA,
Ironside JW, Cousens SN, McKenzie J, Estibeiro
K, Green AJE, Knight RSG. Diagnosis of new
variant Creutzfeldt-Jakob disease. Ann Neurol
2000; 47: 575-82.
34. Cell death mechanisms in prion diseases. Cell
Death and Diseases of Nervous Sytem. Humana
Press, New Jersey, 1999. Ed by Vassilis E.
Koliatsos, Rajiv R. Ratan: 325-43
Dostları ilə paylaş: |