1880
İlyas TOPSAKAL
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
olmadı aynı zamanda Buhara emiri Abdullah‟ın desteğiyle Ġslamı da Sibir bölgesinde yayan han
oldu. Küçüm hanın bu çabaları Kırım, Kazan Astrahan ve Sibir Tatarları arasında etkisinin
artmasına neden olmuĢ, özellikle Türkistan‟da uzak kalan bölgelerin dini önderlerinin Buhara ve
Semerkant‟da eğitilmelerini sağlamıĢtır.
138
Aslında merkezden uzak kuzeyde Sibir bölgesinde
yaĢayan Türk kabileleri 12. yüzyıla kadar atalar ruhunu kutsayan eski Ģaman kültürüne bağlı
tabiatın ruhuna saygılı bir dini anlayıĢla yaĢıyorlardı. Bu anlayıĢ, Ural‟dan Altay‟a bütün Türk
kavimlerinde aynıydı, Ġslamın geliĢiyle bu anlayıĢ Ġslam ile kaynaĢmıĢ ve ona uyumlu hale
gelmiĢtir. Sibir‟in Türk kökenli olmayan toplumları Mansi, Hanti ve Selkuplar Türk kavimlerine
nazaran Ġslama daha az meyil ettiler. Bu tavırda, Küçüm Hanın Ruslara karĢı yaptığı mücadeleyi
din savaĢı olarak kurgulaması etkili olduğu söylenebilir.
139
Ancak Küçüm Han, Türk kavimleri
arasında birliği sağlamak için en etkili gücün din olduğuna inanmıĢ stratejisini de bu yönde
uygulamıĢtır.
Sonuç olarak Sibirya tarihi 16. yüzyıla kadar birinci el kaynaklardan takip edilemese de,
hiç Ģüphesiz Türk tarihi ve kültürü açısından ana ocaklardan biri olarak çok önemlidir. Nitekim
Rusların SSCB döneminde yaptığı arkeolojik kazılar burada var olan tarihi kültürün Türklerin
kültürüyle eĢdeĢ olduğu görülmektedir. Yine söylenmesi gereken en önemli sonuç, Sibirya üzerine
yapılan en geniĢ değerlendirmeler Ruslar tarafından yapıldığıdır. Ancak Rus değerlendirmesinde
Türk kültürü sonradan gelen kültür yerel unsurların farklılığı tezi göze çarpmaktadır. Bu nedenle
sayıları binlerle sınırlı kabileler hakkında geniĢ malumatlar verirken genel kültürü yansıtan Türk
kavimleri, ġor, Teleüt, Hakas, Yakut ve Tuva hakkında fazla ayrıntı vermemiĢler, yerel ve
sonradan gelen ayırımını dikkatlice iĢlemeyi amaçlamıĢlardır. Bay Mirza Hayıt‟ın ifadesiyle Ruslar
Ģarka yayılma içgüdüsüyle siyasi bir istekle bu meseleye sarılmıĢlardır. Arkeolojik bulguların
desteğiyle ortaya koyulabilecek ne varsa araĢtırmacılar ortaya koymaya çalıĢmıĢlardır. Hem tarihin
hem de dünyanın kıyısında kalan bu bölgenin tarihi Ruslar kadar Batının da dikkatini çekmiĢtir.
Son olarak Forsyth‟nin Sibir Tarihi bu alanda yapılan en yetkin çalıĢmalardan biridir. Ülkemizde
ise Sibirya ile ilgili müstakil çalıĢmalar oldukça sınırlıdır, Radloff ile Katanov‟un bu konuda
yaptığı çalıĢmalar hayati derecede önemlidir ve bütün dünyada kaynak olarak gösterilmektedir.
Yine, Özellikle 16. yüzyılda baĢlayan Rus istilasının anlayabilmek ve Sibirya‟yı derinlemesine
incelemek için ilk dönemin bilinmesine ihtiyaç vardır, bu yönüyle de çalıĢma gereklidir.
Dostları ilə paylaş: