165
ÖZET
Kedi ve Köpeklerde Pleural Efüzyonun Tanısal Değerlendirilmesinde Radyografik,
Ultrasonografik ve Torakoskopik YaklaĢım
Pleura, göğüs kafesi duvarı içinde bulunan organların üzerini saran mezoepiteliyal kökenli bir
zardır. Bu zar, akciğerleri saran “visceral pleura” ve torasik duvarı saran “parietal pleura” olmak
üzere ikiye ayrılır. Parietal ve visceral pleural yapraklar arasında pleural boĢluk bulunmaktadır.
Bu pleural boĢlukta az miktarda (10 kg’lık bir köpekte yaklaĢık 2.4 ml) pleural sıvı bulunur.
Pleural boĢluk içerisindeki bu sıvı, respirasyon sırasında toraksın retraksiyonu için gerekli olan
kayganlığı sağlar.
Pleural boĢluk içerisinde, değiĢik hastalıklardan kaynaklanan her çeĢit sıvının miktar
olarak normalin üstüne çıkmasına “Pleural Effüzyon” denir. Pleural efüzyonlar; artan sıvının
klinikopatolojik özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır. Yangısal olmayan transudat ve seröz
efüzyonlar veya düĢük fibrin veya hücre içerikli yangısal transudatlar için “hidrotoraks”, yüksek
oranda nötrofil granülosit ve yüksek fibrin içerikli sıvı ihtiva eden efüzyonlar için “piyotoraks”
veya “empiyem”, artan sıvıda kanın bulunması durumunda “hemotoraks”, kilusun bulunmasında
ise “Ģilotoraks” olarak adlandırılır.
Kedi ve köpeklerde pleural efüzyonun tanısında rutin olarak klinik ve radyografik
muayeneler kullanılmaktadır. Ancak kalp dıĢındaki toraks hastalıklarının bazıları radyogramda
pleural efüzyonla aynı görüntüyü vermektedir. Özellikle diffuz akciğer neoplazileri, kist ve
apseleri pleural efüzyon tablosu ile karıĢabilmektedir. Çoğu zaman da pleural effüzyon bir
kitlesel lezyonla birlikte seyreder ve yine radyogramda efüzyon tablosundan dolayı kitle
süperpozisyona uğrar ve tespit edilemez. Son yıllarda kalp dıĢı toraks hastalıklarının tanısında
ultrasonografi de kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Özellikle ultrasonografik görüntüleme yöntemiyle
pleural efüzyonlar, akciğer kist ve apseleri, diffuz kitlesel lezyonlar birbirinden ayırt edilebilir.
Hatta radyogramda süperimpozisyona uğramıĢ kitlesel lezyonlar da ultrasonografik görüntüleme
ile ayırt edilebilir. Yine diğer bir tanı ve sağaltım yöntemi olan torakoskopide pleural efüzyonda
kullanılmaktadır. Torakoskopi, torasik boĢluk ve organlarını görüntülemek için kullanılan
minimal invaziv operatif endoskopik yöntem olarak tanımlanır. Torakoskopik yaklaĢım ile
pleural effüzyonda %100' e yakın kesin tanı ve sağaltım yapılmaktadır.
Bu çalıĢmada, pleural efüzyon ĢekillenmiĢ olan kedi ve köpeklerde; klinik muayene,
radyografik, ultrasonografik, torakoskopik muayene sonuçları ile Ģekillenen efüzyon sıvısının
laboratuar sonuçlarının birbirleri ile karĢılaĢtırılması amaçlandı.Tanısal yöntemlerin birbirine
olan üstünlükleri ve tutarlılıkları istatistiki açıdan değerlendirildi. Aynı zamanda henüz
ülkemizde çalıĢılmayan kalp dıĢı toraks ultrasonografisi ve torakoskopi yöntemlerinin
kullanımının rutin hale getirilmesi hedeflendi.
ÇalıĢmanın hayvan materyalini, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi ile özel
veteriner kliniklerinden, radyodiagnostik ünitesine solunum Ģikayetiyle sevk edilen ve toraks
grafisi istenilen çeĢitli ırk, yaĢ ve cinsiyette 25 kedi ve 15 köpek oluĢturdu.
Bu çalıĢma ile pleural efüzyon radyografik, ultrasonografik ve torakoskopik olarak tespit
edilerek, alınan pleural sıvı örneği ve biyopsi materyalleri ile hastalığın etiyolojisi saptandı ve
böylece uygun sağlatım planı oluĢturuldu. Aynı zamanda veteriner hekimlik alanında kalp dıĢı
toraks hastalıklarında rutinde kullanılmayan ama hastalığın tanısında çok önemli bir yer tutan
ultrasonografi ve torakoskopik görüntüleme yöntemleri de kullanılarak birbirlerine karĢı olan
üstünlükleri, birbirlerini destekledikleri durumlar değerlendirildi.
Dostları ilə paylaş: