Uluslararasi ekonom‹ pol‹T‹k yazar Prof. Dr. Mehmet altan (Ünite 1-8) Editör



Yüklə 3,93 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/37
tarix24.04.2020
ölçüsü3,93 Mb.
#30956
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   37
10 UA EKONOMI POLITIK


Tek Tarafl›l›k
ABD’de tek tarafl›l›k görüflüne sahip olanlara göre, her ne kadar Rusya, hâlâ nük-
leer silahlara sahip olsa da dünyada So¤uk Savafl’›n ard›ndan tek bir süper güç kal-
m›flt›r: O da ABD’dir ve ABD, liberal bir hegemonik güç olarak davranma ve küre-
sel güvenli¤in ve bar›fl›n sa¤lanmas› için di¤er devletlere kurallar empoze etme im-
kân›na sahiptir. ABD, gerekirse zorla, özgürlük, demokrasi ve bireysel haklar gibi
liberal de¤erleri desteklemeli ve Haiti, Sierra Lone ve Balkan devletleri gibi mede-
nileflmemifl, demokratik olmayan fakir ülkelere düzen dayatmal›d›r. 
2001 y›l›n›n 11 Eylül’ünde, Dünya Ticaret Merkezi’ne yap›lan sald›r›, Bush hü-
kûmetine bu görüfllerini test etme imkân› verdi. ABD ve ‹ngiltere, El Kaide örgü-
tüne destek veren Taliban yönetimine karfl› Afganistan’a sald›rd›lar. Daha sonra da
yine El Kaide’ye destek verdi¤i ve kitle imha silahlar›na sahip oldu¤u gerekçesiy-
le Irak’a sald›r›p Saddam Hüseyin’in iktidar›na son verdiler.
Baflkan Bush’un çevresinde toplanm›fl olan ve tek tarafl›l›k görüflünü benimse-
yen neoconlara göre, 11 Eylül sald›r›lar› ABD aç›s›ndan, terörizme karfl› önleyici
bir savafla girmeyi gerektirmekteydi. Ancak, Birinci Körfez Savafl›’nda oldu¤u gibi
kolay bir zafer bekleyen neoconlar çok farkl› bir durumla karfl› karfl›ya kald›lar.
Ayr›ca, Bush yönetimi Anti-Balistik Füze Anlaflmas›’ndan tek tarafl› olarak çekildi-
¤inde ciddi elefltirilerle karfl›laflt›. Bunlara ek olarak, Bush yönetimi, Kyoto Antlafl-
mas›’ndan ve uluslararas› ceza mahkemesini desteklemekten çekildi¤inde de tek
tarafl› olarak hareket etmekteydi.
Çok Tarafl›l›k
Çok tarafl›l›k görüflünü benimseyenler, ABD’nin, büyük güçlerin ç›karlar›n› savu-
nacak bir güvenlik ortam› oluflturmak için, çok kutuplu bir güçler dengesi içinde
oluflacak bir ittifaka liderlik etmesi taraftar›yd›lar. Dünyan›n tek süper gücü olan
ABD, birkaç büyük güçle birlikte hareket etmeliydi. Çünkü ABD, kendisini askerî
güç bak›m›ndan tekel olarak hissetse de bu gücü etkin bir flekilde kullanma kabi-
liyeti, Irak Savafl›’nda görüldü¤ü üzere, s›n›rl›yd›. 
71
3. Ünite - Uluslararas› Ekonomi Politik ile ‹lgili Temel Yap›lar: Üretim, Finans, Güvenlik ve Bilgi
Resim 3.7
Sald›r› sonras› ‹kiz Kuleler
“Bir karikatür, bir film veya bir söz,
11 Eylül 2001 sald›r›lar›ndan bu ya-
na dinler aras› diyalogun bir anda
ç›kmaza girmesine neden olabiliyor.
Türkiye'nin de aralar›nda bulundu¤u
47 Avrupa devletini bünyesinde top-
layan Strasbourg merkezli Avrupa
Konseyi, 11 Eylül olaylar› sonras› din-
ler ve kültürler aras› diyalogu Avrupa
devletlerinin gündemine tafl›yan ilk
uluslararas› ve devletleraras› teflkilat
oldu. O tarihten bu yana düzenli ara-
l›klarla de¤iflik dinlerin temsilcilerini
bir araya getirerek diyalog kurmalar›-
n› sa¤lad›.” 
Kaynak: http://www.dw.
de/avrupa-dinleri-
diyalogla-dinliyor/a-
16248869

Bu görüflte olanlara göre, askerî güç, tek bafl›na ABD ve di¤er devletler için gü-
venlik sa¤layamazd›. Mesela, teröristler ve intihar bombac›lar›, iflgal alt›ndaki Irak
ve ‹srail’in Bat› fieria’daki yerleflim yerleri gibi askerî aç›dan iyi korunan yerleri bi-
le vurabilmekteydiler. Yumuflak güç bu bak›mdan, güvenlik oluflturmak aç›s›ndan
daha etkiliydi. Bu görüflte olan baz› insanlara göre, gelecekte savafllar, daha önce
oldu¤u gibi savafl alanlar›nda yap›lmayacakt›. Daha çok, iletiflim sistemlerini etki-
leyen ve devletlerin askerî kapasitelerini ciddi ölçüde zay›flatan virüsler yoluyla sa-
nal savafllar fleklinde olacakt›. 
IMF, DTÖ ve Dünya Bankas›n›n liberal ekonomik politikalar›, büyük güçlerin
güvenlikle ilgili konularda kullanabilecekleri bir di¤er arac› oluflturmaktad›r. Aç›k
s›n›r politikas›, serbest ticaret, esnek döviz kurlar› sayesinde piyasalar›n sihirli giz-
li eli, az geliflmifl ülkelerde ekonomik büyümeye ve bu ülkelerin uluslararas› eko-
nomi ve demokratik kurumlara yat›r›m yapmas›na yol açacakt›r. Böylece, bu ülke-
lerin ilgileri savafllardan baflka alanlara çevrilecektir. Ancak, ço¤u kifliye göre ise
küreselleflmenin yaratt›¤› karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve politik ve ekonomik ç›karlar›n bir-
biri içine geçmesi bir dizi güvenlik problemi yaratmaktad›r. 
Çok tarafl›l›k ile ilgili bir problem de hangi güçlerle çok kutuplu bir sistem ya-
rat›labilece¤idir. Bu konuda, ekonomik kapasitesi ve etkisine karfl›l›k askerî kapa-
sitesi s›n›rl› olan Almanya ve Japonya düflünülmemektedir. Bu noktada baz›lar›
Hindistan ve Brezilya gibi baz› geliflmekte olan ülkeleri büyük güçler kapsam›nda
ele alman›n vaktinin geldi¤ini düflünmektedirler. 
‹zolasyonculuk
‹zolasyonculuk taraftarlar›na göre, ABD ve di¤er büyük güçler, uluslararas› sistem-
le askerî bir iliflki içinde olmay› b›rak›p ancak kendilerine do¤rudan sald›r›ld›¤›n-
da güç kullanmal›d›rlar. Güçleri dengelemeye çal›flmak ABD ve müttefiklerini afl›-
r› bir yük alt›na sokarak, büyük finansal maliyetlerle karfl› karfl›ya b›rakabilir. ABD
dünyada özgürlefltiren de¤il, iflgal eden bir güç olarak görülebilir.
Baz› izolasyoncular savafllar›n art›k meydana getirdi¤i maliyetlere de¤medi¤ini
iddia ederken; baz›lar› da pek çok asker ve sivilin hayat›n› kaybetmesine sebep
olan “topyekün savafl” fleklindeki çat›flmalar›n, uluslararas› hukuk ve uluslararas›
ekonomi politik aç›s›ndan manevi ve ahlaki bak›mdan kabul edilebilir olmad›¤›n›
iddia etmektedirler. Nihayet bir baflka izolasyoncu görüfle göre de özellikle gelifl-
mekte olan ülkeler aras›ndaki çat›flmalara olan müdahalesindeki baflar›s›zl›¤›n›n da
gösterdi¤i gibi ABD her yönüyle güçlü bir ülke de¤ildir. 
‹K‹NC‹ KATMAN: ULUSLARARASI 
ORGAN‹ZASYONLARIN DE⁄‹fiEN ROLÜ
1970’lerin bafl›na kadar, BM’de güvenlik konusunda anlaflmalar ve gelenekler
mevcut de¤ildi; iki süper güç olan ABD ve Sovyetler Birli¤i, silah stoklar›n› art›r-
mak ve di¤erini sald›r›dan cayd›rmakla meflgul olmaktayd›lar. Vietnam Savafl›’n›n
sonlar›na do¤ru ABD ile Sovyetler Birli¤i aras›ndaki iliflkiler geliflince; her iki süper
güç de BM’nin, nükleer silahlar›n yay›lmas› ve silahlanma yar›fl›n›n kontrol alt›na
al›nmas› gibi konularda gelenekler, anlaflmalar ve protokoller oluflturmas›n› arzu
etmeye bafllad›lar. 
BM ilk olarak, çeflitli güvenlik konular›nda birkaç anlaflma ile sonuçlanan pa-
zarl›klar›n yer ald›¤› bir forum olarak hizmet verdi. 1968 y›l›nda var›lan nükleer si-
lahlar›n yay›lmamas›na dair anlaflma, bu silahlara sahip olan devletlere bunlar› di-
¤er devletlere transfer etmeme flart› getirdi. Bu anlaflma ile ayn› zamanda, Ulusla-
72
Uluslararas› Ekonomi Politik
Liberal bak›fl aç›s›na ba¤l›
baz› küreselleflme
taraftarlar›na göre
küreselleflmenin getirece¤i
faydalar çat›flmalar›
azaltacakt›r. Ancak birçok
kifliye göre ise
küreselleflmenin ortaya
ç›kard›¤› karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k
birçok yeni güvenlik
problemi yaratacakt›r.

raras› Atom Enerjisi Ajans› (IAEA) kuruldu. Bu kurum üye devletlerin nükleer güç
imkânlar›n› denetleyecekti.
Bir baflka önemli anlaflma, 1972 y›l›nda 100’den fazla devlet taraf›ndan imzala-
nan Biyolojik ve Toksik Silahlar Anlaflmas› idi. Bu anlaflma biyolojik silahlar konu-
sunda araflt›rma yap›lmas›n› k›s›tl›yor fakat biyolojik silahlar› saklamak kolay oldu-
¤undan bu konuda her hangi bir denetim flart› getirmiyordu. 1992 y›l›nda imzala-
nan ve 1997 y›l›nda yürürlü¤e giren Kimyasal Silahlar Anlaflmas›’na göre, 157 ülke,
bütün kimyasal silahlar› 2007 y›l›na kadar ortadan kald›rmay› ve asla kimyasal si-
lah üretmemeyi, depolamamay› ve kullanmamay› taahhüt ediyordu. 
Bu seviyede, güvenlik meselelerini etkileyen konulardan biri de silah sat›fllar›d›r.
Birçoklar›na göre korsan devletlerin de içinde bulundu¤u birçok devlet kolayca si-
lah elde edebilmektedir. Dünyada al›n›p sat›lan silahlar›n büyük ço¤unlu¤u konvan-
siyonel silahlar olup, toplam silah ithalat›n›n üçte ikisini az geliflmifl ülkeler yapmak-
tad›r. Bunlar›n da yar›s› Ortado¤u’da yer almakta olup petrol ihracat›ndan sa¤lanan
gelirler bu silah al›mlar›n›n finansman›nda kullan›lmaktad›r. Silah sat›fllar›n›n yar›s›n›
ABD gerçeklefltirmekte olup kalan miktar›n üçte ikisi de Fransa ve Rusya taraf›ndan
sat›lmaktad›r. Dünyada yüz milyarlarca dolar her y›l silah al›mlar›na gitmektedir.
NATO ve BM’nin Bar›fl› Koruma Çabalar›
‹kinci katman içinde uluslararas› organizasyonlarla ilgili önemli bir geliflme, 1990’la-
r›n ortalar›ndan itibaren NATO ve ABD’nin çeflitli bölgesel çat›flmalarda bar›fl› ko-
ruma faaliyetlerine girmeleri olmufltur. NATO’ya yönelik çeflitli elefltirilere karfl›l›k,
1990’lar›n sonlar›nda Kosova’da oynad›¤› rol, bu kurulufla yeniden hayat vermifltir.
1998 y›l›nda S›rbistan, güçlerini Kosova’dan çekmeyi reddedince, NATO S›rp aske-
rî hedeflerine hava sald›r›lar› düzenledi. Bunun üzerine S›rbistan, kuvvetlerini Ko-
sova’dan çekmeye raz› oldu ve böylece Kosoval› Arnavutlara yönelik etnik temiz-
lik harekât› önlendi.
1990’lar›n ortalar›nda, eski Yugoslavya ülkeleri aras›nda meydana gelen çat›fl-
malar›n bafllang›c›nda, NATO’nun bu meselelere müdahale etme iste¤i olup olma-
d›¤› sorgulanmaktayd›. Buna göre, bu konularla ilgili olarak NATO’nun aç›k bir as-
keri stratejisi ve politik hedefleri yoktu. NATO’nun, So¤uk Savafl’›n ard›ndan daha
çok görülmeye bafllayan iç savafllar ve di¤er konvansiyel olmayan çat›flmalar kar-
fl›s›nda nas›l bir strateji takip etmesi gerekti¤i konusunda bir mutabakat mevcut de-
¤ildi. Ayr›ca NATO’nun, uyuflturucu, terörizm, silahlanman›n artmas›, göç gibi ko-
nularla yeterince ilgilenebilece¤i aç›k de¤ildi.
So¤uk Savafl’›n bafllar›nda, Güvenlik Konseyinde, nerelerde kuvvet kullan›lma-
s› gerekti¤i konusundaki görüflmeler t›kand›¤›nda, BM süper güçlerin ve güvenlik
konseyinin daimi üyesi olan di¤er ülkelerin do¤rudan dâhil olmad›klar› çat›flmala-
r›n önlenmesine yönelik olarak bar›fl gücü mekanizmas›n› oluflturmufltu. Bar›fl gü-
cü kuvvetleri, talep oldu¤unda, çat›flan taraflar aras›nda ateflkesin sa¤lanmas› ve
düzenin korunmas› görevini yürütüyordu.
So¤uk Savafl’›n sonuna do¤ru BM’nin bar›fl ve güvenlik konular›ndaki rolünde
ciddi bir de¤iflme meydana geldi. Buna göre BM kuvvetleri etnik ve dinî çat›flma-
larla, salg›n hastal›klarla ve çevre problemleriyle mücadelede daha iddial› ve önle-
yici tedbirler alacakt›. Ancak, BM Güvenlik Konseyi Somali’deki ve Balkanlar’daki
çat›flmalarda bir varl›k gösteremedi çünkü büyük güçlerden her biri, çat›flmalarda
yer alan gruplardan birinin taraf›nda yer al›yordu. NATO’nun çabalar›n› destekle-
mek d›fl›nda BM, Ruanda, Kosova, Do¤u Timor ve daha sonra Irak’taki çat›flmalar-
da önemsiz roller oynad›.
73
3. Ünite - Uluslararas› Ekonomi Politik ile ‹lgili Temel Yap›lar: Üretim, Finans, Güvenlik ve Bilgi
Dünya silah ihracat›n›n
yüzde 70’ini, BM Güvenlik
Konseyi’nde veto hakk›na
sahip olan befl ülke ABD,
Rusya, Fransa, ‹ngiltere ve
Çin gerçeklefltiriyor.

So¤uk Savafl’›n ard›ndan BM’nin bar›fl ve güvenlik konular›ndaki rolünde nas›l bir de¤ifl-
me meydana gelmifltir?
‹nsan Haklar› ve Uluslararas› Ceza Mahkemesi (ICC)
Güvenlik ve insan haklar› ile ilgili meseleler aras›ndaki ba¤lant› yeni küresel güven-
lik yap›s› içinde daha bir kuvvet kazand›. BM üyesi birçok ülke, savafl suçlar› ve in-
sanl›¤a karfl› suçlar gibi konularda, çeflitli insan haklar› meselelerinde, otoritelerinin
bir k›sm›n› BM’ye devretmeye raz› oldular. 1990’larda BM, Balkanlar’da ve Ruan-
da’da ifllenen vahfletlerle ilgili olarak iki uluslararas› savafl suçlar› mahkemesi olufl-
turdu. Daha sonra bunlara, Sierra Lone’de ifllenen suçlarla ilgili mahkeme eklendi. 
2000 y›l›na kadar 138 ülke, 1 Temmuz 2002’den sonra dünyan›n her hangi bir
yerinde ifllenen soyk›r›m, savafl suçlar› ve insanl›¤a karfl› suçlarla ilgilenmek üzere
daimi bir Uluslararas› Ceza Mahkemesi (ICC) oluflturulmas› için bir anlaflma imza-
lam›flt›. Clinton yönetimi anlaflmay› imzalamas›na ra¤men, ondan sonra gelen Bush
yönetimi, ABD’li yetkililerin savafllarda yapt›klar›yla ilgili olarak suçlanabilece¤i
gerekçesiyle anlaflmaya karfl› ç›kt›.
Baz› realist görüfl sahiplerine göre oluflturulan bu yeni mahkemelerin uluslara-
ras› kanunlara ve anlaflmalara riayeti sa¤lama konusunda bir otoritesi yoktur çün-
kü bu kanunlar› ihlal eden ülkeleri ve ülkeler içindeki çeflitli gruplar› cezaland›r-
ma konusunda gerçek bir güce sahip de¤ildir. Di¤er taraftan bu mahkemeler, sa-
vafllar s›ras›ndaki davran›fllar›n ve adaletin ülkelerin gündemlerinde üst s›ralara
yükselmesini ve devletlerin otoritelerinin bir k›sm›n›n, bireylerin haklar› ve karfl›-
laflt›klar› davran›fllar gibi nispeten yeni güvenlik meseleleriyle ilgilenen uluslarara-
s› organizasyonlara devrini göstermesi bak›m›ndan önem tafl›maktad›r.
Sonuç olarak, ikinci seviyedeki güvenlik yap›s›nda, NATO ve BM gibi uluslara-
ras› organizasyonlar, s›n›rlar›n korunmas›n›n ötesindeki birçok güvenlik mesele-
sinde gittikçe artan ölçüde rol oynamaktad›rlar. Bu organizasyonlardan baz›lar› hâ-
lâ otorite elde etme konusunda büyük güçlere ba¤›ml› olsalar da giderek daha faz-
la politik güç sahibi olmaktad›rlar. ICC göstermektedir ki birçok farkl› ülke taraf›n-
dan desteklenen yeni kurallar, normlar ve beklentiler oluflturmak suretiyle, bu or-
ganizasyonlar, güvenlik ortam›n›n de¤iflmesine de katk›da bulunmaktad›rlar.
74
Uluslararas› Ekonomi Politik
Resim 3.8
Uluslararas› Ceza
Mahkemesi
2002 y›l›nda kurulan Ulus-
lararas› Ceza Mahkeme-
si'nin verdi¤i ilk karar
Kongo’da çocuklar› asker
olarak kullanmaktan dola-
y› suçlu bulunan Kongolu
isyanc›lar›n lideri Thomas
Lubanga hakk›ndayd›.
NATO ve BM gibi
uluslararas›
organizasyonlar›n
uluslararas› güvenlik
meselelerinde oynad›klar› rol
giderek artmaktad›r.
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
M A K A L E
M A K A L E
6

ÜÇÜNCÜ KATMAN: ANARfi‹YE DO⁄RU MU?
Bu katmanda yer alanlar ço¤unlukla zay›f devletler olup güvenliklerine yönelik
pek çok iç ve d›fl tehditle bafla ç›kmada yetersizdirler. Bunlar›n birço¤u, “müflis”
devlet olarak nitelendirilmekte olup önemli oranda ülke içi fliddet ve çat›flmayla
karfl› karfl›yad›rlar. Ayr›ca, sürüp giden fakirlik, kolonyal dönemden kalan çeflitli
problemler ve büyük güçlerin müdahaleleri sebebiyle ekonomik geliflmelerini de
sa¤layamamaktad›rlar. Bu ülkelerin bir baflka özelli¤i de güvenlik problemlerini
çözmek için, BM’nin bar›fl gücüne ve K›z›l Haç, K›z›lay, Uluslararas› Af Örgütü gi-
bi hükûmet d›fl› organizasyonlara karfl› giderek artan ba¤›ml›l›klar›d›r.
Güvenlik ve Ekonomik Geliflme
Fakir ülkelerdeki güvenlik-kalk›nma iliflkisi s›cak tart›flmalar›n yafland›¤› bir konu-
dur. Güvenlik problemleri kaynaklar›n israf›na sebep olarak kalk›nmay› engelle-
mekte ya da en az›ndan geciktirmektedir. Kaynak yetersizli¤i, uluslararas› banka-
lara ve finans kurulufllar›na olan a¤›r borçlar, kalabal›k nüfus, yetersiz altyap›, sal-
g›n hastal›klar›n yayg›n olmas› ve di¤er problemler bu ülkelerde ekonomik gelifl-
meyi yavafllatmakta ve fakir ülkelerle geliflmifl sanayi ülkeleri aras›ndaki gerilimin
t›rmanmas›na sebep olmaktad›r. 
Birçok kalk›nma uzman›na göre ticaret, yabanc› yat›r›m ve yeni teknolojilerin
ve iletiflim sistemlerinin geliflimi geliflmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi
ortaya ç›karacak, gerilim ve çat›flmalar› azaltacakt›r. Buna karfl›l›k, yap›salc›-Mark-
sist görüfle sahip olanlara göre ise uluslararas› ticaret ve finans kurulufllar›n›n libe-
ral ekonomi politikalar› ile birinci ve ikinci katmanlardaki devletlerin yürüttü¤ü
küreselleflme kampanyalar› bu ülkelerin kalk›nma çabalar› üzerinde felaketle so-
nuçlanan olumsuz etkiler meydana getirmektedir. 
Hemen hemen bütün üçüncü katman ülkelerinde, fakirlik veya ekonomik ba-
k›mdan geri kalm›fll›k; farkl› etnik ve dini gruplar aras›ndaki gerginlikleri art›rmak-
ta ve insan haklar› ihlallerine yol açmaktad›r. 1980’lerin sonu ile 1990’lar›n bafl›n-
da, BM üçüncü katman ülkelerinde bar›fl› korumaya yönelik faaliyetlerini art›rd› fa-
kat ço¤u durumlarda baflar›l› olamamas› BM’nin bir iç savafl ortam›nda bar›fl› sa¤-
lama kabiliyetinin sorgulanmas›na yola açt›.
Üçüncü katman ülkelerinde ortaya ç›kan geliflmeler aras›nda en belirgin olan-
lardan biri hükûmet d›fl› organizasyonlar›n öneminin giderek artmas› olmufltur.
Bunun sonucunda, çeflitli insani, ideolojik ve pratik kayg›lara dayanan K›z›l Haç,
K›z›lay, Uluslararas› Af Örgütü ve Greenpeace gibi kurulufllar›n faaliyetleri ulusla-
raras› güvenlik yap›s› içinde giderek artan bir önem kazanmaktad›r. Hükûmet d›fl›
kurulufllar›n güvenlik yap›s› üzerindeki etkisine güzel bir örnek, kara may›nlar›n›n
yasaklanmas›na yönelik uluslararas› kampanyad›r.
B‹LG‹ VE TEKNOLOJ‹: ZENG‹NL‹K VE GÜCÜN TEMEL‹
Sanayi Devrimi küresel zenginlik ve güç düzenini de¤ifltirdi¤i için uluslararas› eko-
nomi politik üzerinde muazzam bir etki meydana getirmiflti. Bilim ve teknolojide
bugün yaflanan devrim Sanayi Devrimi’nden çok daha önemli etkiler ortaya ç›kar-
maktad›r. Çünkü Sanayi Devrimi ile k›yasland›¤›nda bugünkü de¤ifliklikler çok da-
ha genifl çapl› olup, hayat›n daha fazla alan›n›, çok daha h›zl› bir flekilde ve küre-
sel ölçekte etkilemektedir. Bilgiye eriflimi kontrol eden birey, flirket ve devletler,
bugün aç›k bir biçimde dünya piyasalar›nda rekabet avantaj› yakalamakta ve poli-
tik ve ekonomik süreçler üzerinde hâkimiyet kurmaktad›r.
75
3. Ünite - Uluslararas› Ekonomi Politik ile ‹lgili Temel Yap›lar: Üretim, Finans, Güvenlik ve Bilgi
Ekonomik bak›mdan geri
kalm›fll›k ve fakirlik,
dünyada farkl› etnik ve dinî
gruplar aras›nda gerilimi
art›rmakta ve çeflitli insan
haklar› ihlallerine yol
açmaktad›r.
Bugün yaflanan teknolojik
devrimin uluslararas›
ekonomi politik üzerindeki
etkisi Sanayi Devrimi’nin
etkisinden de büyüktür.
Bilgiye eriflimi kontrol etmek
dünya piyasalar›nda rekabet
avantaj› ve üstünlük
sa¤lamaktad›r.

Son dönemlerde bu konularda ortaya ç›kan üç adet e¤ilimden söz etmek
mümkündür:
1.  Bilgi ve teknoloji, zenginlik ve gücün belirleyicileri olarak giderek önem ka-
zanmaktad›r. Ekonomik baflar› ve politik etkinlik, do¤al kaynaklardan çok
teknolojik üstünlük gerektirmektedir.
2.  Teknolojik de¤iflme h›z› artm›flt›r. Bilgisayarlar›n ve makinelerin fiziki ömrü
uzarken ekonomik ömrü k›salm›flt›r. Çünkü daha k›sa sürede, daha güçlü ve
faydal› olanlar mevcutlar›n yerini almaktad›r.
3.  Bilgi ve teknoloji eskiye göre daha çok ve h›zl› bir flekilde yay›lmaktad›r.
Bilgisayar ve iletiflim devrimi verilerin ve fikirlerin h›zl› bir flekilde bütün
dünyaya yay›lmas›n› sa¤lamaktad›r.
Bilgi ile ilgili yap›, aynen üretim, finans ve güvenlik yap›lar›nda oldu¤u gibi
devletler ve piyasalar aras›nda bir ba¤lant›lar seti ortaya ç›karmaktad›r. Dolay›s›y-
la, bir ülkenin uluslararas› ekonomi politik içindeki konumu üst üste binmifl bu
dört yap›n›n meydana getirdi¤i a¤ içinde nerede bulundu¤una ba¤l› olmaktad›r.
TEKNOLOJ‹K YEN‹L‹KLER‹N DO⁄ASI VE ETK‹LER‹
Teknoloji, kaynaklar›n mal ve hizmet üretiminde ne flekilde bir araya getirilece¤i
konusundaki bilgidir. Teknolojik yenilikler iki flekilde ortaya ç›kar: Ürün ve süreç
yenilikleri. Ürün yenili¤i yeni ve daha iyi ürünlerin üretilmesi olup, tamamen ye-
ni piyasalar yaratarak tüketicilere çok büyük faydalar sa¤lar. Bu konuda kiflisel
bilgisayar, otomatik para çekme makineleri (ATM), cep telefonlar› ve yeni geliflti-
rilen ilaçlar örnek olarak verilebilir. Süreç yenili¤i ise daha etkin ve düflük mali-
yetli üretim teknikleri bulunmas› anlam›na gelmektedir. Bu konuda Japonlar›n
önderlik ettikleri robot kullan›m› ve iflletme yönetimi konusundaki yeniliklerden
bahsedilebilir.
H›zl› teknolojik de¤iflim dünyada çok önemli etkiler meydana getirmektedir.
Afla¤›da bunlardan özellikle en dikkate de¤er olan üçünden bahsedilecektir: Ürün
yaflam dönemi, yüksek teknoloji endüstrilerinin ve bu endüstrilerdeki rekabetin
yap›s› ve bir ülkenin bilgi ve teknoloji konusunda yapaca¤› stratejik yat›r›m vas›ta-
s›yla karfl›laflt›rmal› üstünlük yaratma kabiliyeti.
76
Uluslararas› Ekonomi Politik
Resim 3.9
Tablet bilgisayarlar
Bir zamanlar elektronik ci-
hazlar›yla bütün dünyada
ad›n› duyuran Japon elek-
tronik endüstrisi flimdi za-
rar rekorlar› k›r›yor. Çünkü
ak›ll› telefon ve tablet bil-
gisayarlar alan›nda k›ran
k›rana bir savafl veren ra-
kipleri Güney Koreli ve
ABD’li firmalarla rekabet
edemiyorlar.

Ürün Yaflam Dönemi
Bu teori 1970’lerde Raymond Vernon taraf›ndan gelifltirilmifltir. Vernon, bir za-
manlar ABD taraf›ndan üretilip ihraç edilen baz› ürünlerin zamanla baflka ülkeler-
de üretilip ABD’ye ihraç edildi¤ini gözlemlemifltir. Ürünün bu yaflam dönemi (ih-
racattan ithalata) k›smen ürün ve süreç yenilikleri aras›ndaki karfl›l›kl› etkileflime
dayanmaktad›r. Yeni bir ürün keflfeden ABD’li firmalar bunu yurt içi piyasan›n ih-
tiyaçlar›na uygun olarak gelifltirmekte ve üretiminin bir k›sm›n› baflka ülkelere ih-
raç etmektedir.
Japonya gibi baflka baz› ülkelerse süreç yenilikleri konusunda daha büyük bir
baflar› göstermekte ve mevcut mal› üretmenin daha iyi yollar›n› bulmaktad›rlar. Bu
flekilde mal›n üretimi ABD’den baflka ülkelere kaymaktad›r. Yeni üretici, süreç ye-
nili¤i yapan Japonya gibi ülkeler veya özellikle yenilikler ürünü standart hâle ge-
tirmiflse düflük maliyetli bir yeni endüstrileflen veya azgeliflmifl ülke olabilir. Bu du-
rumda ABD, bir zamanlar ihraç etti¤i ürünü düflük fiyatla ithal etmeye bafllar.
Eskiden, muhtemelen, ürün yenili¤i konusunda baflar›l› olmak ülkeler için ye-
terliydi. Yeni bulunan ürünler uzun y›llar üretilir ve bundan y›llar boyunca kâr ve
ifl sahas› yaratma bak›m›ndan fayda elde edilirdi. Hâlbuki bugün, h›zl› teknolojik
de¤iflim ve yeni fikirlerin büyük bir h›zla dünyada yay›lmas› sebebiyle süreç yeni-
li¤i en önemli teknolojik avantaj hâline gelmifltir.
Yüksek Teknoloji Endüstrileri (Schumpeteryan Endüstriler)
Schumpeter kapitalist sistemin iflleyifl dinamizmini ortaya ç›karmak amac› ile kapi-
talist ekonomik geliflmenin büyük ölçekli analizini yapm›fl ve bu iflleyiflte teknolo-
jik yenili¤i merkezî bir konuma yerlefltirmifltir.
Yüksek teknolojili endüstriler Joseph Schumpeter’in (1883-1950) ismi ile an›l-
maktad›rlar. Ona göre ancak bir tekel gücüne sahip olan firmalar, riskli, pahal› ve
uzun zaman alan araflt›rma-gelifltirme faaliyetlerine yat›r›m yapma istek ve kabi-
liyetine sahiptirler. Bu yüzden, birçok kilit sektör tekelci bir yap›ya sahip olacak-
t›r. Ancak, zaman içinde yeni firmalar bir zamanlar piyasaya hakim olan firmala-
r›n yerini almaktad›rlar. “Yarat›c› y›k›m” (creative destruction) rüzgârlar› mevcut
tekelleri y›karak yeni hakim firmalar meydana getirmektedir. Bu yüzden, Schum-
peter’e göre piyasada as›l önemli olan rekabet, birbirinin ayn› mallar üreten fir-
malar aras›ndaki fiyat rekabeti de¤il, mevcut firmalar›n varl›klar›n› tehlikeye dü-
flüren rekabettir.
Teknolojik yenili¤in
(inovasyonun) ekono-
mik büyüme konusun-
daki önemine ilk de¤i-
nen ve “yeni ürünlere
dayanan rekabetin, var
olan ürünlerin fiyatlar›
üzerindeki marjinal de-
¤iflikliklerden daha
önemli” oldu¤unu vur-
gulayan ilk Schumpeter
olmufltur.                  
Bu yaklafl›ma göre teknolojik yenilik ekonomik geliflmenin ve ekonomideki
dalgalanmalar›n da ana unsurudur.
77
3. Ünite - Uluslararas› Ekonomi Politik ile ‹lgili Temel Yap›lar: Üretim, Finans, Güvenlik ve Bilgi
Eskiden ürün yenili¤i
uluslararas› piyasalarda
baflar›l› olmak için yeterliydi.
Bugün ise bilgi ve
teknolojinin h›zl› yay›lmas›
sebebiyle süreç yenili¤i daha
önemli hâle gelmifltir.
Resim 3.10
Joseph Alois Schumpeter
(1883 - 1950)
“Teknolojik yenili¤in (inovasyonun)
ekonomik büyüme konusundaki öne-
mine ilk de¤inen ve ‘yeni ürünlere da-
yanan rekabetin, var olan ürünlerin fi-
yatlar› üzerindeki marjinal de¤ifliklik-
lerden daha önemli’ oldu¤unu vurgu-
layan Schumpeter olmufltur. Bu yakla-
fl›ma göre teknolojik yenilik ekonomik
geliflmenin ve ekonomideki dalgalan-
malar›n ana unsurudur.”
Schumpeter’e göre, bugün
as›l önemli olan rekabet
fiyat rekabeti de¤il,
firmalar›n piyasalardaki
varl›klar›n› tehlikeye
düflüren rekabettir.

Schumpeter’›n yaklafl›m›nda teknolojik yenilik süreklili¤i olmayan, mevcut tek-
nolojiden bir kopufl ifade eden, radikal bir de¤iflikliktir. Yeni bir mal›n, yeni bir
üretim metodunun sunulmas›, yeni bir pazar›n aç›lmas›, yeni bir ham madde kay-
na¤›n›n bulunmas› ya da piyasada yeni bir pazar örgütlenmesini de kapsar.
Müteflebbis ortaya ç›kard›¤› teknolojik yenilik sayesinde normalin üstünde bir
kâr marj› sa¤lar ve monopol konumuna gelir. Bu yenili¤in zamanla di¤er firmalar-
ca da adapte edilmesiyle beraber kâr normal düzeye iner ve bu durum baflka bir
müteflebbis taraf›ndan baflka bir teknolojik yenilik yarat›lana kadar devam eder.
Bu da ekonomide ifl çevrimlerine (business cycles) sebep olur. Dolay›s›yla, giri-
flimcilerin ola¤anüstü gayretleri ile ortaya ç›kan teknolojik yenilik, ekonominin iç-
sel bir unsuru olarak, ekonomik geliflmenin dinami¤ini sa¤layan en önemli faktör
konumuna yerleflir.
“Yarat›c› y›k›m” kavram›na göre teknolojik de¤iflim süreci yenilikler taraf›ndan
sürdürülen “yarat›c›” bir süreçtir fakat bu süreç ayn› zamanda “y›k›c›d›r” çünkü bu
süreç kaynaklar›n firmalar, meslekler, sanayiler ve hatta ülkeler aras›nda yeniden
da¤›l›m›n› öngörür. Bu sürece ayak uyduramayanlar yok olacakt›r.
Ölçek ekonomileri sebebiyle, bugün birçok endüstride rekabet, pazar pay› için
de¤il pazar›n bütünü için yap›lmaktad›r. Kazanan pazar›n tamam›n› ya da en az›n-
dan ço¤unu almaktad›r. Bu durum, çok aç›k baz› ekonomi politik sonuçlar do¤ur-
maktad›r. Merkantilist zihniyete sahip politika uygulay›c›lar› Schumpeteryan en-
düstrilerde hakim olacak firmalar yaratmak için devletin kaynaklar›n› seferber ede-
ceklerdir. Liberal zihniyetli olanlar bile kendi ülkelerinde Schumpeteryan endüstri-
lerde rekabet edebilecek giriflimcilerin geliflmesini teflvik edecek flartlar› olufltur-
maya çal›flacaklard›r. 21’inci yüzy›lda teknolojiyi elde etme, yaratma ve kontrol et-
me kabiliyeti uluslararas› rekabetin merkezinde yer almaktad›r. 
Yüklə 3,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin