KALÇA EKLEM N LG LEND REN KASLAR
A)Kalçanın Dorsal Grup Kasları(Şekil 6):
1-M.Gluteus Maksimus:
Vücudun en büyük ve en kalın kasıdır. Bu bölgedeki en yüzeyel kas olup yağ
kitlesi ile birlikte buranın kabarıklılığını verir. Bu kas uyluğun en kuvvetli
ekstansörüdür. Ayrıca uyluğa dış rotasyon yaptırır. Üst lifleri abduksiyona, alt lifleri
adduksiyona yardım eder. Traktus iliotibialis vasıtasıyla diz ekleminin ekstansiyon
pozisyonunda kalmasını sağlar. Uyluk sabit iken gövdeye ekstansiyon yaptırır. Siniri
N.Gluteus inferior’dur.
2-M.Gluteus Medius:
Yelpaze şeklinde kalın bir kas olup M. Gluteus maksimusun altında bulunur.
Uyluğa abduksiyon ve iç rotasyon yaptırır. Uyluk tespit edildiği zaman, en kuvvetli
çalışır. Bu hareket yürüme sırasında, pelvisin yerden teması kesilmiş ekstremite
tarafına düşmesini önler. M.Gluteus medius felcinde ördekvari yürüyüş denilen
durum ortaya çıkar. Hasta vücudunu felçli tarafa eğerek yürür (Trendelenburg testi).
Siniri N. Gluteus superior’dur.
11
3- M.Gluteus Minimus:
M.Gluteus mediusun derininde bulunan ve ondan daha küçük olan yelpaze
ş
eklinde bir kastır. Görevi uyluğa abduksiyon ve iç rotasyon yaptırmaktır. Siniri N.
Gluteus superior’dur.
4-M.Tensor Fasciae Lata:
Uyluğa fleksiyon abduksiyon yaptırır. Sonlandığı tractus iliotibialis, diz
eklemininin transvers ekseninin önünden geçmesi nedeniyle, M.Gluteus maksimus ile
diz ekleminin ekstansiyon pozisyonunda kalmasını sağlar. Siniri N. Gluteus
superior’dur.
Ş
ekil 6: Kalçanın dorsal grup kasları (Clinically Oriented Anatomy; Keith
L.MOORE, Arthur F.DALLEY)
5-Uyluk Dış Rotator Kasları:
a)M.Piriformis:
Uyluğa dış rotasyon ve abduksiyon yaptırır. Siniri birinci ve ikinci sakral
sipinal sinirlerin ön dallarıdır.
12
b)M.Obturator nternus:
Uyluğa dış rotasyon ve abduksiyon yaptırır. Siniri sakral pleksus ve
N.quadratus femoris’dir.
c)M.Gemellus Superior:
Uyluğa dış rotasyon yaptırır. N.obturatorius internus tarafından innerve edilir.
d)M.Gemellus nferior:
Uyluğa dış rotasyon yaptırır. N quadratus femoris tarafından innerve edilir.
e)M.Quadratus Femoris:
Uyluğa dış rotasyon ve adduksiyon yaptırır. Siniri pleksus sacralis’in dalı olan
N.quadratus femoris’dir.
f) M.Obturator eksternus:
Uyluğa dış rotasyon ve adduksiyon yaptırır. N.obturatoriustur tarafından
innerve edilir.
B)Uyluk Kasları:
Uyluğu saran fasia lata’nın iç yüzünde linea aspera’ya uzanan üç fasial bölme
bulunur. Uyluk bu fasial bölmeler vasıtasıyla içerisinde kas, damar ve sinirlerin
bulunduğu üç kompartmana ayrılır. Bunlar anterior, medial ve posterior
kompartmanlar olarak isimlendirilir. (Şekil 7)
a)Uyluğun Anterior Fasial Kompartmanında Bulunan Kaslar:
1)M.Sartorius:
nce uzun şerit şeklinde bir kas olup vücudun en uzun kasıdır. Kalça ve dize
fleksiyon, uyluğa abduksiyon ve dış rotasyon hareketlerini yaptırır. Siniri
N.femoralis’dir.
2)M.Quadriceps Femoris:
Bu kas m.rectus femoris, m.vastus medialis, m.vastus lateralis, m.vastus
intermedius isimli dört kasın birleşmesinden oluşmuştur. Diz ekleminin en kuvvetli
ekstansör kasıdır. M.Rektus femoris kalça ekleminin fleksiyonuna yardım eder. Siniri
N.femoralis’dir.
3)M.Pectineus:
Uyluğa fleksiyon ve adduksiyon yaptırır. N.femoralis tarafından innerve olur.
13
4)M. liacus:
Yelpaze şeklinde bir kas olup, karın boşluğunda fossa iliacadan başlar.
M.Psoas major ile birleşerek m.iliopsoas’ı oluşturur ve trokanter minöre yapışarak
sonlanır. M. liopsoas uyluğa veya uyluk sabit iken gövdeye fleksiyon yaptırır. Ayrıca
uyluğa dış rotasyon yaptırır. Uyluğun en güçlü fleksörüdür. M. liacus N.Femoralis
tarafından innerve edilir.
5)M.Psoas Major:
Son torakal ve tüm lomber vertebraların transvers çıkıntılarının köklerinden,
gövdelerinden ve aralarındaki disklerden başlayıp, distalde m.iliacus ile birleşerek
m.iliopsoas’ı oluşturur. M.Psoas major pleksus lumbalis’ten gelen dallar tarafından
innerve olur.
Ş
ekil 7: Uyluk kasları (Sobotta nsan Anatomi Atlası)
14
b) Uyluğun Medial Fasial Kompartmanında Bulunan Kaslar:
1-M. Adduktor Longus:
Uyluğa adduksiyon ve fleksiyon yaptırır. Uyluk fleksiyonda iken dış rotasyon
yaptırır. N.Obturatorius tarafından innerve olur.
2- M. Adduktor Brevis:
Uyluğa adduksiyon ve birazda dış rotasyon yaptırır. Siniri N.Obturatorius’tur
3- M. Adduktor Magnus:
Adduktor bölümü uyluğa adduksiyon ve dış rotasyon, hamstring bölümü ise
ekstansiyon yaptırır. Adduktor bölümü N.Obturatorius tarafından, hamstring bölümü
ise N.ischiadicus’un n.tibialis dalı tarafından inerve olmaktadır.
4-M.Grasilis:
Uyluğa adduksiyon, bacağa fleksiyon ve fleksiyon pozisyonundaki bacağa iç
rotasyon yaptırır. N.Obturatorius tarafından innerve olmaktadır.
5-M.Obturatorius Eksternus:
c) Uyluğun Posterior Fasial Kompartmanında Bulunan Kaslar:
1-M.Biceps Femoris:
Uyluğun arka ve dış tarafında bulunur. Caput longum ve brevis olarak iki adet
başı vardır. Kalçaya ekstansiyon yaptırırken, dize fleksiyon ve bacağa dış rotasyon
yaptırır. Caput longum N.Tibialisten, caput brevis N.Peroneus (fibularis)
communis’ten inerve olur.
2-M.Semitendinosus:
Kalçaya ekstansiyon yaptırırken, dize fleksiyon bacağa iç rotasyon yaptırır.
N.Tibialis tarafından inerve edilir.
3-M.Semimembranosus:
Bu kas da semitendinosus gibi kalçaya ekstansiyon yaptırırken, dize fleksiyon
bacağa iç rotasyon yaptırır. N.Tibialis tarafından inerve edilir.
KALÇA ÇEVRES N N NÖROVASKÜLER YAPISI
A)NÖROLOJ K YAPI
N. schiadicus:
L 4-5, S1-2-3 ‘den gelen üst sakral pleksus köklerinin devamıdır. N.Tibialis ve
N.Peroneus (fibularis) communis’i içerir. ncisura ischiadica major’den geçerek
15
pelvisten çıkmadan önce M.Piriformisin anterior ve medialinden geçer. nfrapriformis
fossadan çıkarak asetabulumun arka kolonunun posterolateral yüzeyinden geçer.
Trokanter major ile tuber ossis ischii arasından m.obturator internus, m.gemellus
superior, m.gemellus inferior, m. quadratus femoris kasları üzerinden geçerek aşağıya
iner. N. schiadicus, incisura ischiadica major’dan geçerken, N peroneus communise
ait lifler lateralde yer alır ve daha kolay yaralanabilir, ayrıca bu lifler gerilmeye daha
hassastır (Şekil 8).
Ş
ekil 8: Kalça posterior nörolojik yapıları
N.Femoralis:
L 2, L3 veL 4 köklerinin dallarından oluşur. Femoral arterin lateralinde yer
alır. Pelviste iliopsoas üzerinde seyrederek uyluğa femoral üçgenden girer. Çok sayıda
dallara ayrılarak, M.iliacus, M.pectineus, M. sartorius ve M.quadricepsin motor
innervasyonunu sağlar. Uyluğun anteromedialinin duyusal innervasyonunu sağlar.
N.Gluteus Superior:
L 4, L5, S1’in köklerinin dallarından oluşan bu sinir, fossa suprapiriformeden
aynı adı taşıyan arter ve ven ile birlikte geçerek gluteal bölgeye gelir. Superior gluteal
damarların derin dalları ile birlikte M.gluteus medius ve M.gluteus minumus arasında
dışarıya doğru ilerler. M.gluteus medius, minumus ve tensor fascia latayı inerve eder.
N.Gluteus nferior:
L 5, S1, S2 köklerinin dallarından oluşur. Foramen infrapriformeden aynı adı
taşıyan arter ve ven ile birlikte n.ischiadicus, a., v. pudenda interna, n.pudentus ile
16
beraber geçerek gluteal bölgeye ulaşır. Bu bölgede M.gluteus maksimus’un ön
yüzünden aşağı ve dış yana doğru ilerler, M.gluteus maksimusa motor dallar, kalça
eklemi kapsülüne ise duyusal lifler verir.
B) VASKÜLER YAPI
Aorta L4 vertebranın ön yüzünde bifurkasyon yaparak iki a. iliaca
communis’e ayrılır. Her iki iliac arter biraz aşağı ve dışa doğru giderek lumbosakral
disk’in yanlarında a.iliaca eksterna ve a.iliaca interna olarak ikiye ayrılır. A.iliaca
interna pelvis içi ve gluteal bölge organlarının çoğunu besler(Şekil 9).
41,139
Ş
ekil 9: Kalça çevresinin vasküler görünümü (Clinically Oriented Anatomy;
Keith L.MOORE, Arthur F.DALLEY)
A. liaca Eksterna:
Ana iliac arterden lumbosakral bileşke seviyesinde ayrıldıktan sonra fossa
iliacayı öne doğru geçerek inguinal ligamanın orta noktasının altından uyluğa geçer.
Bu noktadan itibaren adı a. femoralis olur. A.femoralis, psoas kasının ön tarafında
bulunur ve kalça eklemi ile arasında m.psoas major bulunur.
17
A.Femoralis:
A.femoralis üst ön tarafta yüzeyel olup sadece fasia ve deri ile örtülüdür. Alt
bölümü ise m.sartorius ‘un derininde bulunur. A. femoralis m.psoas major,
m.pectineus ve m.adduktor longusun ön tarafında bulunur. A. femoralis ile kalça
eklemi arasında m.psoas major bulunur. Femoral arterin iç tarafında femoral ven, dış
tarafında ise n.femoralis yer alır.
A.Profunda Femoris:
Ana femoral arterden inguinal ligamentin yaklaşık 4cm altında dışa doğru
ayrılır. Femoral arterin önce dış sonra arkasında biraz indikten sonra, adduktor longus
kasının arkasından uyluğun arka lojuna geçer. Femoral arterden ayrıldıktan sonra
başlangıç kısmında arteria circumflexa femoris medialis ve lateralis dallarını
verir(Şekil 10).
Ş
ekil 10: Femur baş ve boynunun arteriyel beslenmesi (Clinically Oriented
Anatomy; Keith L.MOORE, Arthur F.DALLEY)
A. Circumflexa Femoris Medialis:
liopsoas ve pektineus kasları arasında içe doğru giderek uyluğun arkasına
geçer. Collum femoris ve caput femoris’in hemen tüm kanını verdiği için klinik
yönden önemlidir.
A. Circumflexa Femoris Lateralis:
Sartorius ve rektus femoris kaslarının derininden dışa doğru gider, uyluk dış
bölgesi ve caput femorisi besler.
18
A.Glutealis Superior:
Arteria iliaca interna’nın posterior bölümünün dalıdır. Asetabulumun posterior
kolonu ile aralarında çevre yağ dokusu ve ekstraperitoneal doku vardır. Kemikle
aralarında 2mm lik mesafe vardır.
A.Glutealis inferior:
Arteria iliaca interna’nın anterior bölümünün dalıdır. Posterior kolona en
yakın oldukları spina ischiadica ve insisura minör çevresindedir.
19
2.2. KALÇA EKLEM B YOMEKAN Ğ
Artroplasti yapılmış bir kalçada dislokasyon, aşınma, gevşeme gibi
komplikasyonların iyi anlaşılması ve önlenmesi için kalça biyomekaniğinin iyi bir
ş
ekilde bilinmesi ve uygulanması gerekmektedir. Biyomekanik üç başlık altında
incelenir:
2.2.1.Dokuların Mekanik Özellikleri:
Dokuların mekanik özelliklerini belirlemede yüklenme-gerilme eğrisinin
önemi büyüktür. Yükleme altındaki kortikal kemik/spongioz kemik/eklem
kıkırdağının birbirlerine göre göreceli elastisite modülleri sırasıyla 100/10/1’dir.
Buradan anlaşıldığı gibi biyolojik yapılar heterojen karektere sahiptirler.
64
2.2.2.Temel bölge özellikleri
Pauwells, yürüme esnasında femur proksimaline etki eden bileşke kuvvetleri
hesaplamıştır. Bileşke kuvvetler, yürüme esnasında femur başının anterosuperiorda
küçük bir alanını etkilemektedir. Femur boynundaki gerilme ve stress kuvvetlerinin
dağılımını belirlemede bileşke kuvvetlerin yönü yardımcı olmaktadır. Normal
aktivitelerde femur boynunun inferior kısmına yaklaştıkça kompresif kuvvetler artar.
Tek ayak üzerinde veya dengeli durma esnasında boynun süperiorunda gerilme
kuvvetleri görülmezken, dengesiz pozisyonda durma esnasında boynun süperiorunda
farklı germe kuvvetleri gözlenir.
64
Yürüme siklusunun değişik zamanlarında femur başının yük altında kaldığı
anatomik segmentler değişiklik gösterir. Topuğun yere değdirildiği anda
anterosuperomedial, parmakların yerden kaldırıldığı dönemde ise posterosuperolateral
bölge yük altındadır.
12
Pauwells tek bacak üzerinde dururken kaldıraç kolu üzerinden (b) etki eden
vücut ağırlığı (K) ile kendi kaldıraç kolu üzerinden (a) etki eden abduktorların kuvveti
(M) dengededir. Formül olarak Kxb=Mxa şeklinde gösterilir.
121,122
Burada b mesafesi,
a mesafesinden daha büyük olduğundan vücudu dengede tutmak için abduktor
adalelerin vücut ağırlığından daha fazla güç uygulaması gerekmektedir. Kaldıraç
kolların ölçümü, abduktorların kuvvet yönü, vücudun ağırlık merkezi ile femur
başının rotasyon merkezinin hesaplanması sonucunda Pauwells bileşke kuvvetinin(R)
dikey düzlemde 16° eğimle süperomedial’den, inferolateral’e doğru uzandığını
gösterdi.
13, 64, 121, 122
20
Pauwells’e göre ayakta dururken statik konumda, her iki kalçaya eşit yük
gelir. Tek kalçaya binen yük gövde ağırlığının yarısı kadar veya 1/3‘ünden daha azdır.
Yürümenin salınım fazında olduğu gibi sol alt taraf yerden kaldırıldığı zaman, sol alt
tarafın ağırlığı gövde ağırlığına eklenecek ve normalde tam gövdenin ortasından
geçen ağırlık merkezi sola kayacaktır. Dengeyi sağlamak amacı ile abduktor kaslar
karşı kuvvet ortaya koyarlar. Sağdaki femur başına gelen yük iki kuvvetin toplamına
eşittir. Oluşan her kuvvet, kaldıraç kollarının uzunluğu ile ters orantılıdır. Abduktor
kaldıraç kolu uzunluğu (BOçizgisi), femur başından yer çekim merkezine giden (OC
çizgisi) kaldıraç kolu uzunluğunun 1/3’üne eşitse dengeyi sağlamak için abduktor
kasların kuvvetinin üç katı kadar olmalıdır. Bu nedenle başa gelen kuvvetlerin toplamı
3+1=4 birim olacaktır. Abduktor kaldıraç kolun uzun olması durumunda, kaldıraç
kolları arasındaki oran küçülür. Dengeyi sağlamak için gerekli abduktor kuvvet daha
az ve femur başına gelecek yük daha küçük olacaktır (Şekil 11).
64
Ş
ekil 11: Ayakta(A) ve tek ayak üzerinde(B) femur başına etkili bileşke
kuvvet.(Pauwels F:Biomechanics of the Locomotor Apparatus, Springer Verlag, New
York, 1980)
21
Kalça biyomekaniğini klinik ile uyumlu hale getirirsek, koksa valga
deformitesinde abduktor kaldıraç kol kısalacağından, abduktor kas kuvveti artacak ve
başa binen bileşke yük taşınan ağırlığın 7-8 katına çıkacaktır. Hasta binen yük ve
ağrıyı azaltmak için gövdeyi o taraf kalçaya doğru eğecek ve ağırlık merkezi o yöne
doğru yer değiştirmiş olacak. Sonuçta abduktor kas kuvveti ve başa gelen bileşke yük
azalmış olacaktır. Böylece kalçaya gelen yükü azaltmaya yönelik paytak yürüyüş ve
aksama gelişir.
64
Total kalça artroplastisi uygulanırken femur boynunun normal uzunluğu,
mümkün olduğunca korunmalıdır. Yeterli uzunlukta abduktor kaldıraç kolu sağlanırsa
proteze binen yük azalır ve protez uzun süreli zorlanmalara karşı koyabilir.
2.2.3.Kinematik:
Kalça ekleminin kinematiğini incelerken femur başını yuvarlak bir top gibi
düşünmek gerekir. Topun yuva içinde dönüşü femur başı merkezinin ekseni
etrafındaki hareketle olur. Herhangi bir nedenle femur başı rotasyon merkezinin yer
değiştirmesi bu işlem sırasında sürtünme kuvvetinin artmasına neden olur. Kalçanın
çıkık veya sublukse olduğu durumlarda femur başı proksimale ve laterale doğru yer
değiştirir. Bunun sonucunda m.gluteus medius kasında gevşeme ile birlikte abduktor
kaldıraç kolunda azalma olur. Sonuçta gövde ağırlığını dengelemeye yönelik çalışan
abduktor kas kuvvetinde azalma olur. Yürümenin yere basma döneminde pelvis o
taraf kalçaya gelen yükü dengeleyemeyeceği için karşı kalça eklem tarafına doğru
eğilir ki buna Trandelenburg topallaması denir.
Kalça eklemi artrozunda ise eklem kıkırdağının aşınması sonucu m.gluteus
medius kasında gevşeme olur. Bu gevşemeyi kompanse etmek için femur adduksiyon
ve dış rotasyona getirilir, böylece abduktor kuvvet artırılır. Ayrıca kişi gövde ağırlık
merkezini o taraf kalçaya yönlendirir. Böylece antaljik topallama gözlenir.
22
2.3.TOTAL
KALÇA
ARTROPLAST S NDE
KULLANILAN
B YOMATERYALLER
Biyomateryaller Hakkında Genel Bilgiler:
Clarke’a göre inert bir materyal, komşu dokuların vitabilitesini bozmayan,
yerleştirilmesine neden olan travmaya karşı olandan daha fazla inflamatuar yanıt
oluşturmayan, fibröz ve osteojeniteyi etkilemeyen bir materyaldir.
29
Akrilik sement (PMMA=Polimetilmetakrilat), çok yüksek molekül ağırlıklı
polietilen (UHMWPE), paslanmaz çelik, krom ve titanyum total kalça artroplastisinde
sıklıkla kullanılan materyallerdir. Yapılan çalışmalara rağmen, klasik metal-
UHMWPE kombinasyonu değişmeden kalmıştır. Alüminyum oksit ve zirkonyum
oksit gibi seramiklerin kullanılması, polietilenle olan sürtünme ve aşınma özellikleri
mükemmel olduğu için, giderek yaygınlaşmaktadır.
Sıradan metaller tek ana kimyasal elementten oluşurlar ve küçük kristallerden
yapılmışlardır. ki metal, aynı kimyasal kompozisyona sahip ancak değişik
mikrostrüktel yapıda olabilirler. Kimyasal ve mikrostrüktel yapı, maddelerin mekanik
özelliklerini, korozyon dirençlerini ve daha pek çok niteliklerini belirler.
Metal bir implantın kırılması hastanın ağırlığı ve aktivitesi, komponentin
fiksasyon şekli, dizaynı, büyüklüğü, hangi metalden yapıldığı gibi pek çok değişkene
bağlıdır. Ancak en önemli faktör metalin gücüdür. Bir implant gerilme kuvvetlerinin
en yüksek olduğu yerden kırılır. Bu olayların tümüne yorgunluk denir. Metalin kristal
büyüklüğü, yorgunluğa direncini belirleyen en önemli faktördür. Kristal yapı ne kadar
küçükse, metalin direncide o kadar fazladır.
Her ne kadar çok yabancı ve uzak gözükse de, biyomühendislik
terminolojisine küçük bir giriş yapmak, metallerin özelliklerini anlamak için şart
gözükmektedir.
69
Stress: Birim alana düşen yük miktarı.
Strain: Bir maddenin boyundaki değişimin, maddenin orijinal uzunluğuna
bölümüdür.
Elongasyon: Bir gerilme kuvveti karşısında gösterilen deformasyon.
Elastik modülüs: Maddenin bükülmeye karşı direncinin göstergesi olup
yüksek elastik modülüsü olan maddeler rijittir. Herhangi bir total kalça implantının
sertliği, yapıldığı maddenin elastik modülüsüne ve geometrisine bağlıdır(Şekil 12).
23
Ş
ekil 12: Stres-gerilme diyagramı (Campell’ Operative Orthopaedics, 2007,
Türkçe Baskı)
Elastik Limit: Deforme olmadan bir maddenin karşı koyacağı maksimum
strestir. Stres kalktığında madde yay örneğinde olduğu gibi ilk haline döner (Şekil
12).
Esneme Gücü: Elastik deformasyonun bitip, plastik deformasyonun başladığı
strestir (Şekil 12).
Sünebilirlik: Metalin kırılmadan plastik deformasyona uğrama kabiliyetidir.
Kırılgan bir madde sünebilirliği olmayan bir maddedir.
Dayanıklılık: Maddenin kırılmadan deforme olarak enerji absorbe etme
kabiliyetidir.
Nihai Gerilme Gücü: Maddenin, bir defada kırılmadan karşı durabileceği
maksimum strestir (Şekil 12).
Yorgunluk kırığı: Maddenin esneme gücünü geçmeyen, tekrarlayan yükler
altında oluşan kırık.
Yorulma gücü: Metalin kırılmadan karşılayabileceği maksimal siklik yüktür.
Genelde metaller, nihai gerilme güçlerinin 2/3’ü kadar bir siklik kuvvete maruz
kalırlarsa yorulurlar. Femoral stemin sahip olması gereken en önemli özelliklerden
biridir.
24
Yorulma süresi: Siklik kuvvetler altında metalin kırılmadan dayanabileceği
süredir.
Sementli bir komponent için ideal metal, yüksek yorulma gücü, yüksek
esneme gücü ve yüksek dayanıklılığı olandır. Sementsiz bir stem ise düşük elastik
modülüse sahip olmalıdır, böylece kemikle beraber yükü paylaşabilir. Sement, kemik,
titanyum ve paslanmaz çelik için elastik modüluslar verilecek olursa sırasıyla
2/20/100/200’dür(Şekil 13). Eğer kemik ve titanyum implant, aynı kesit alanı ve
ş
ekille, yük altında birlikte deforme olacak şekilde birleştirilirse titanyum yükün
5/6’sına karşı koyar.
Ş
ekil 13: Elastik modülüsler (Campell’ Operative Orthopaedics, 2008)
Korozyon implantı zayıflatan ve aynı zamanda sistemik ve bölgesel olarak az
miktarda da olsa metal iyonunun açığa çıkmasına neden olan elektrokimyasal bir
reaksiyondur. Cilalı yüzeylerde korozyon daha az görülmektedir, kaba ve poroz kaplı
yüzeylerde yüzey alanını artmış olması ve sıvıların küçük izole alanlarda hapsolmaları
nedeni ile korozyon daha etkin olmaktadır.
Kısaca biyomateryallerdeki hedef şöyle özetlenebilir:
1-Mekanik olarak ağırlık taşıma streslerine karşı uygun direnç göstermeli ve
sürtünme direncini azaltarak aşınma minimal olmalı.
2-Kullanılan biyomateryaller komşu dokuların canlılığını bozmamalı.
3-Yeni ortamda biyomateryaller iç ve dış etkenlere bağlı olarak kimyasal
yapısında en az değişim göstermelidir.
25
4-Hipersensitivite reaksiyonu ve yabancı cisim reaksiyonu en az olmalı, hatta
olmamalı.
5- nsan anatomisine en uygun ve yaşam boyunca herhangi bir problem
çıkarmaksızın rahat bir hayat kalitesi sağlayacak bir biyomateryal olmalıdır.
6-Kullanılan biyomateryaller mümkün olduğu kadar ucuz olmalı, kolay
üretilebilmeli, sterilizasyonuda kolay olmalıdır.
Dostları ilə paylaş: |