KADERİNİZİN EFENDİSİSİNİZ Kadere inanır mısınız? Hayat oyununda bir piyon oldu
ğunuza, ne yaparsanız yapın başarısızlığa mahkûm olduğu
nuza mı inanıyorsunuz? Yaşadığınız hayat size doyum sağla
mamasına karşın koşulları değiştirmenin olanaksız olduğu
nu mu düşünüyorsunuz?
Bu çeşit düşünceler bana öğle yemeklerini her gün bir
likte yiyen iki yapı işçisinin, Bill ve Mack'ın hikâyesini hatır
latır. Her gün saat tam on ikide yapımı devam eden binanın
gölgesinde oturup yemek kutularını açarlardı. Bir pazartesi
günü Bill dikkatle sandviçini çıkardı ve içinde ne olduğuna
baktı.
"Yine fıstık ezmesi!" dedi tiksinerek.
Mack hiçbir yorum yapmadan sandviçini yemeye koyul
du.
Salı günü Bill yine sandviçini araladı ve daha büyük bir
kızgınlıkla "Yine fıstık ezmesi..." dedi.
Çarşamba günü aynı sahne tekrarlanınca Mack daha
fazla dayanamadı: "Fıstık ezmesini sevmiyorsan neden karı-
124
na söylemiyorsun?" dedi.
"Bak" dedi Bill, "karımı bu işe karıştırma, sandviçimi
kendim hazırlıyorum!"
Biraz saçma bir hikâye, kabul ediyorum, ama bazen
aptal bir hikâye gerçeği ortaya koyabilir. Merak ediyorum
kaçımız artık katlanamadığı şeylerden sırf yapabileceği baş
ka bir şey olmadığını düşündüğünden dolayı kurtulamıyor.
Kendimiz için ne çeşit "sandviçler" hazırlıyoruz?