Verdiği ilham ve sevgi dolu destek ile bu kitabın yazilmasini


NEDEN BİRİ BAŞARILI OLURKEN BİR BAŞKASI



Yüklə 0,71 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə62/103
tarix29.12.2021
ölçüsü0,71 Mb.
#48652
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   103
Düşünce Gücü ( PDFDrive.com )

NEDEN BİRİ BAŞARILI OLURKEN BİR BAŞKASI 
BAŞARISIZLIĞA UĞRAR 
Emmet Fox'un "Yapıcı Düşünce Yoluyla Elde Edilen 
Güç" adlı kitabında şöyle bir bölüm var: 
Şans diye bir şey yoktur. Hiçbir şey şans eseri olmaz. İyi ya 
da kötü, yaşadığınız her şey değişmeyen, kaçınılmaz yasanın bir 
sonucudur. Ve o yasayı yöneten de yalnızca sizsiniz. Hiç kimse 
size hiçbir zarar veremez, fakat çoğu zaman öyle görünür. Bilinçli 
ya da bilinçsiz olarak bugünkü arzu ettiğiniz ya da etmediğiniz ko­
şulları siz hazırladınız ve sonuç fiziksel sağlığınıza ya da bugünkü 
durumunuza yansıdı. Siz, yalnızca siz bunları ısmarladınız ve tes­
lim aldınız. Kendiniz ve hayat hakkında yanlış düşünmeye devam 
ettiğiniz sürece aynı güçlüklerle karşılaşmaya devam edeceksiniz. 
Her tohumun kendi cinsinden meyve vermesi kaçınılmazdır ve dü­
şünce de kaderin tohumudur. 
Durup bunun üzerinde bir süre düşünelim. Yaşadığınız 
sorunlar hakkında ne düşünüyorsunuz? 
Bir adam hastayken diğeri neden sağlıklı? Bir adam iyi 
düzenlenmiş cazip bir evde yaşarken neden diğeri gecekondu 
mahallesinin kederli havasıyla yüz yüze geliyor? 
125 


Bazıları bu farklılıklardan ırk ayrımını sorumlu  t u t u ­
yorlar, ama azınlıklardan olup da iyi maaş alan ve lüks bir 
yaşam süren birçok insan tanıyorum. Bazıları başarabiliyor-
larsa diğerleri neden başaramasınlar? 
Bazıları çok popüler olurken neden aynı geçmişe ve 
özelliklere sahip diğerleri hor görülüp dışlanırlar? Bir sürü 
iyi insanın neden mutsuz ve bunalımda olduğunu hiç düşün­
dünüz mü? Birçok zeki entelektüel, neden mutsuz bir aile ya­
şamına ve doyumsuz kişisel ilişkilere sahiptir? Bilgi güçse 
neden bütün üniversite mezunları mutlu ve başarılı değiller? 
Bugün bir eğitim tanrısı yaratmak eğilimindeyiz. Eğitim 
tüm hastalıkların şifası olmuş. Ama gerçekte öyle mi? Ger­
çek şudur ki bazı üniversite mezunu insanlar herkese eşit 
şans sağlayan bugünkü sistemi mutsuzca protesto ederler­
ken, eğitimsiz ya da kendi kendini eğitmiş birçok insan başa­
rının sırrını bulmuş görünüyor ve zengin bir yaşam sürüyor. 
TÜM Y A Ş A M SİZİN HİZMETİNİZDE 
Burada bir sır mı var acaba? Evet! Hayat aynasının 
önüne konan her şeyin bize geri yansıyacağını söyleyen bir 
yaşam yasası vardır; her sonuç için bir neden, her aksiyon 
için bir reaksiyon vardır; hayat toprağına ekilen her düşünce 
tohumu düşüncenin çeşidine göre meyve verir. Her şey kendi 
türünü tekrar üretir. Havuç tohumundan turp olmayacağı 
gibi başarısızlık düşüncesinin ürünü de başarı olamaz. Ken­
dimiz hakkındaki inancımız, kaderimizi belirler. Dünya ken­
di değerlendirmemize göre muamele eder bize; ama daha 
önemlisi; yaşam yasası, sahip olabileceğimize inandığımız, 
kendimiz için kabullenebildiğimiz her şeyi şaşmaz bir doğru­
lukla bize geri verir -ne eksik ne de fazla. 
"Pekâlâ" diyorsunuz "Doğru olduğunu varsayalım. Ne 
yapmam gerekiyor şimdi? Hayat boyu yenildiğimi ve insanla-
rın ve hayatın bana karşı olduğunu düşündüğümü kabul edi­
yorum. Belki yanlış tohumlar ektim. Ama onları nasıl kazıp 
çıkaracağım ve yeniden başlayacağım." 
İşte bu harika! Yapabileceğiniz bir şey var. Bugünden 
başlayarak gerçekten yaşamak istediğiniz hayatı yaratmaya 
koyulabilirsiniz. Hiçbir şey size karşı değil. Tüm Yaşam hiz­
metinizde. 
KADERİN MERHAMETİNE BAĞLI DEĞİLİZ 
Olay şu, çok azımız kendimizi ve kaderimize yön ver­
mekteki rolümüzü gerçekten biliyoruz. İnsanın hayatındaki 
en önemli  a n , kaderin merhametine bağlı olmadığını, düşün­
celerinin, hayatın özünün sürekli onun içine akıtıldığı bir 
kalıp olduğunu anladığı andır. Gerçek şu, inandığımız, ka­
bullendiğimiz ve güvenle beklediğimiz her şeye sahip oluruz. 
Bu hayat tarafından doldurulmak üzere elimizde tuttuğu­
muz kalıptır. 
Bu büyük yaşam yasasını açıklamanın birçok yolu var. 
Bu ektiğini biçmek, neden-sonuç ve benzer benzerini çeker 
yasaları olarak da adlandırılabilir. 
ZİHİNSEL EŞİTLİKLER 
Edison başarısızlığı kabullenmeyi reddetti. Ampulü ça­
lıştırmak için binlerce yol denedikten sonra: "Çalıştırama-
manın binlerce yolunu keşfettik" dedi. Bildiğiniz gibi sonun­
da başardı. Edison başarının zihinsel eşitliğine sahipti. Ba­
şarısızlığı kabullenmeyi reddetti. Zihinsel eşitlikler düşünce 
'mosferi oluşturan düşünce gruplarıdır. William James 
"Her düşünce sonuca ulaştıran bir motordur" demiştir. Dü­
şünce atmosferi ona şekil veren aksiyonu kendisine çeker. 
126 
127 


Şimdiye kadar hastalık, umutsuzluk, sefalet ve başarı­
sızlık için zihinsel eşitlikler kurmuşsak, gelin bunlan tersine 
çevirelim. Başarılı bir yaşam sağlayacak olumlu zihinsel eşit­
likler kullanma fikri üzerinde çalışalım. Kendi hayatımızı 
kendimiz kurarız, ama bazen yarattığımız zihinsel imajlar, 
yaşamak istediğimiz şeylerden çok uzak olur. 
YANLIŞ İMAJLARI İYİLERİYLE DEĞİŞTİRMEK 
Kendimiz için oluşturduğumuz yanlış imajları nasıl de­
ğiştirebiliriz? Gerçekten çok basittir bu. Eski imajı silip yeni­
sini oluşturmak konsunda biraz ısrarlı davranmamızı gerek­
tirir o kadar. Projektörün diyasını değiştirirsek başarabiliriz 
bunu. Bundaki başarımızı, eski imajı yenisiyle değiştirmek 
için gereken güce sahip olup olmamamız belirler. Örneğin, 
korku ve endişe imajına sahipsek, bunlari yeni ve olumlu bir 
yaklaşım geliştirerek nötralize edebiliriz. Korkunun kayr 
cehalettir ve cehalet ışığa teslim olur. Karanlık ışığa dönüse-
mez. Işık karanlıkla mücadele etmek zorunda değildir. Işık 
yakıldığında karanlık kaybolur. Karanlık gibi cehalet de güç­
süzdür. Kendimizle ilgili olumlu imajı oluşturduğumuz an, 
hayat onları bizim için üretmek üzere harekete geçer. Demek 
ki, sahip olduğumuz imajdan hoşlanmıyorsak onu hemen de­
ğiştirmeye başlayabiliriz. 
DÜŞÜNCE MADDEYE HAKİMDİR 
Kendini-yönetmeyi bir yaşam tarzı olarak anlamanız 
çok önemlidir. Yeni kavramı gözümüzde canlandırıp kabulle­
nir ve inanırsak hayatımız değişir ve uzun zamandır kurtul­
mak istediğimiz başarisızlıkları ardımızda bırakabileceğimi­
zi görürüz. 
Bütün teori, görünen ve görünmeyenin tek ve aynı oldu­
ğunu varsaymaya dayanıyor. Einstein bilimsel bir dille, küt­
leyle enerjinin eşit ve birbirine dönüşebilir olduğunu söyledi. 
Burada düşünce enerjidir ve düşüncenin etkisi hayatımızda 
kütle ya da dışsal şekillenmeyi yaratır. Düşünce ve madde­
nin farklı şeyler olmadığını söyleyen Spinoza da aynı şeyi 
söylüyordu. Phineas Parkhurst Quimby de, "Düşünce çözül­
müş madde, madde ise şekillenmiş düşüncedir" derken aynı 
teoriyi vurguluyordu. 
Başka bir deyişle, yaşamın birliğinden söz ediyoruz. 
Düşünce ve madde birdir; her şey bir olduğu için aslında 
madde yoktur; görünen ve görünmeyen enerjiden oluşmakta­
dır her şey. îçsel ve dışsal görüntü bir ve aynıdır. Dışarıdaki 
içeridekini yansıtır. Buna, dışarıdaki içeridekinin görünen 
bölümüdür de diyebiliriz, "içerdeki neyse dışarıdaki de odur" 
diyor Hermes. Bazıları da "Beden ruhun görünen bölümü­
dür" derler, içerideki resmi değiştirdik mi dışarıdaki de de­
ğişmek zorunda; çünkü devam etmesi için bir neden kalmaz. 
Gücünü elinden almış oluruz. Dışarıdaki direnemez, çünkü o 
sadece içeridekinin yansımasıdır. Projektördeki diyanın per­
dedeki resmi belirlemesi gibi, düşünce de yaşadığımız sonuç­
lan üretir. Dışarıdaki, belirleyici sebebin gölgesidir; yani 
onu üreten düşüncenin. Bunun ne demek olduğunu anlıyor 
musunuz? Düşünceyi ve böylece yaşadıklarımızı değiştirecek 
güce sahibiz. Düşüncelerimizi değiştirerek hayat için yeni 
bir kalıp hazırlamış oluruz. Ardından deneyimler yaşanır ve 
bu da yeniden düşünce üretir. 

Yüklə 0,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   103




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin