Vitaminler sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan organik bileşiklerdir. Vitamin Latince yaşam anlamına gelen "vita" sözcüğünden kaynaklanır. Vitaminler vücut tarafından üretilemeyen, besinlerin enerjiye dönüşümüne ve vücudun normal işlevini sürdürmesine yardımcı olan maddelerdir. Yapılan araştırmalar, minerallerin de vücut işlevleri için vitaminler kadar önemli olduğunu ve ikisinin de vücutta belirli oranlarda bulunması gerektiğini ortaya koymuştur.
Vitamin ve mineral desteği niçin gerekir?
Özellikle hızlı ve ayaküstü yemek yeme, öğün atlama, tek tip beslenme gibi günümüzün dengesiz beslenme alışkanlıkları ve sebze, meyve, et, süt ve yumurtanın yeterli alınmadığı beslenme durumlarında vücudumuz gereksinimi olan vitamin ve minerallerin tamamım besinlerden alamayabilir. Özellikle yoğun fiziksel ve zihinsel aktivite, spor, sürekli ilaç kullanımı (doğum kontrol hapı, bazı antibiyotik ya da idrar söktürücülerin kullanımı), sigara ve alkol kullanımı, stres, gebelik, emzirme, menstrüel dönem ve yaşlılıkta bazı vitamin ve minerallere gereksinim artar. Gereksinim olan vitamin ve minerallerin dışarıdan alınması gerekir. Sigaranın özellikle C vitamininde yaptığı hasar önemli boyuttadır. Günde ortalama bir paket sigara içen bir kişinin en az 500 mg. ekstra C vitaminine gereksinimi vardır.
Yeterince vitamin ve mineral alınmazsa ne olur?
Yetersiz alım kendini başlangıçta huzursuzluk, iştahsızlık ve yorgunluk gibi bulgularla belli eden gizli vitamin eksikliğine neden olabilir. Kısa ya da orta dönemde genel durumun bozulmasına yol açar. Uzun dönemde ise kronik hastalık gelişimine neden olabilir.
1830 yılında havuçların sarı rengini karoten adı verilen bir maddenin verdiği belirlendi. Bundan 89 yıl sonra bilim adamları, Karoten ile A Vitamini arasındaki bağlantıyı keşfetti. Vitamin A aktivitesi taşıyan molekülleri iki grupta toplayabiliriz; Birincisi ; Hayvansal dokularda A vitamini aktivitesi taşıyanlar: Retinol, Hidroretinol, Retinal ve Retinoik Asit. Diğeri ; Bir çok bitki ve meyvelerde bulunan Karotenler vücutta retinole dönüşerek A vitamini aktivitesi gösterirler. A vitamini aktivitesini taşıyan moleküller suda erimezler. Eter, Benzin ve Kloroform gibi yağ çözücülerinde erirler. Isıya ve alkaliye dayanıklıdırlar. Aside, ultraviyole ışınlarına ve oksidasyona duyarlıdırlar. A vitamini donuk sarı renkte ve başlıca alkol yapıda karoten türevi bir maddedir. A-vitamini , C20H300 brüto formülünü verir. Her biri beş karbondan oluşan dört izopren kalıntısıdır. İki izopren, kalıntısından, bir beta iyonon halkası ve geri kalan iki izopren kalıntısından da bir yan kol olur, ve bu yan kol , bir primer alkol grubu ile sonlanmıştır .
A VİTAMİNİ NELERDE BULUNUR ?
Besinlerle alınan A vitamini ; Retinol ve Karoten halinde bulunur. Ancak alınan besinlerin cinsine göre bunların oranı değişik olabilir. Hayvansal besinleri fazla tüketen bir kişide A vitamininin çoğu Retinolden gelirken, bitkisel gıdaları fazla tüketen bir kişinin diyetindeki A vitamininin çoğu Karotenden sağlanır. Karoten; Havuç , Karnabahar , Kabak , Ispanak , Domates, Lahana , Tatlı Patates , Hindiba ,Tere gibi sarı ve yeşil sebzelerde, Kiraz (Mango) ,Şeftali , Kayısı , Papaya gibi meyvelerde bol bulunur .Retinol ; ot yiyen organizmalarda ; Süt , Tereyağı , Peynir , Yumurta , Karaciğer , Böbrek , Balık, Et yağı gibi hayvani gıdalarda bol bulunur. Önerilen Tüketim Standardı ; diyetteki Beta Karoten oranına göre verilmiştir. A vitamini gereksinmesi diyetin ortalama % Beta Karoten miktarına göre hesaplanmalıdır. A vitamini ( Retinol , Beta Karoten ); Erkeklerde 5000 İÜ ( = 3 mg Beta Karoten ), Kadınlarda 4000 İÜ ( = 2-4 mg Beta Karoten) günlük doz önerilir. ( önerilir = eksiklik gelişimini önleyecek günlük asgari doz ) Gebeler için " Retinol "önerilmez. Retinol alımının 15.000 İÜ’yi geçmemesi gereklidir. Besinlerdeki Retinol’ü İÜ yerine, "Retinol Eşdeğer" ağırlığı ile tanımlamak önerilir. Buna göre 1 RE (Retinol Eşdeğeri) = 1 mcg Retinol= 6 mcg Beta Karoten = 3,33 İÜ A Vitamini aktivitesi Retinol= 10 İÜ A Vitamini aktivitesi Beta Karoten =12 mcg. Diğer Karotenler Diyetin , A vitamini değeri ve günlük gereksinim buna göre hesaplanır. Ön madde ; Karotendir. Türlü Karoten formülleriyle karşılaştırıldığında Beta Karoten’den iki mol, alfa ve gamma Karotenden birer mol A vitamini oluşumu olanaklı görülür. Beta Karotenin izopren zincirinin ortasındaki çift bağ, dioksijenaz etkisiyle oksidasyona uğrayarak, iki aldehid (= retinal) oluşturur. Retinaller de NADH’ya bağlı bir redüksiyonla primer alkol haline geçer. Bu, A vitamini ' dir. Bu değişme, insan da yalnız karaciğerde ve hayvanlarda bağırsak hücrelerinde olur ve oluşan A vitamini, karaciğere, böbrek, akciğer ve yağ dokusuna, yüksek yağ asidleriyle esterleşmiş olarak, depolanır. Kanda taşınması, özel bir protein olan Retinol Bağlayan Protein ile olur. Fakat, Karotenin taşınması, lipoproteinlerle olur. Mide ve barsağa gelen bitkisel besinlerdeki Karotenlerin ufak bir kısmı (% 30-35 kadarı) besinle emilebilir. Ama, A vitamini ince barsaktan tam emilir. Yağ asidi esteri halinde şilomikron tarafından lenf yoluyla karaciğere taşınır. Karaciğerden, 1 mol A vitamini , 1 mol A vitamin yani retinol bağlayan protein ile bağlanır, bu kompleks de prealbümine bağlanır, böylece plazmada istenilen yere taşınır.
A VİTAMİNİ NE İŞE YARAR ?
A vitamini ; D vitamini , B vitamini , E vitamini , Çinko , Kalsiyum ve Fosfor ile beraber görev yapar. A vitamini vücudun sağlıklı olabilmek için ihtiyacı olan önemli vitaminlerdendir. Bağışıklık uyarıcıdır ; Beta Karotenden zengin yiyecekler Akciğer Kanseri ve Ağız Boşluğu Kanserleri riskini azaltır , soğuk ve gribe karşı vücudu korur . A vitamini , büyüme ve vücut dokularının yenilenmesi için gereklidir. Akne gibi bazı cilt problemlerinde , cildin yumuşak ve hastalıksız olmasını sağlar. Ağız, burun , boğaz ve akciğerlerde muköz membranların enfeksiyonlara ve hava kirliliğine karşı korunmasını sağlar. Kemik ve dişlerin sağlıklı yapısını oluşturur. Aynı zamanda görme gücünü sağlar ve gece körlüğünü önler; gece ve karanlıkta görmeyi sağlayan retinanın görme işinde anahtar rol oynayan Rodopsin adlı maddeye yardımcıdır. Antioksidandır; A vitamini , normal hücre faaliyetleri ile oluşan serbest radikaller olarak adlandırılan gerekli enzimleri bozan ve hücrelere zarar veren değişmeler ve hücre zararına sebep olan maddelerin temizlenmesinde kanser ve yaşlanmanın getirebileceği hastalıkların önlenmesinde yardımcıdır . Hipertiroidi , müzmin başağrıları, böbrek , kuru , kolay kırılır saçlar için iyileştirici özelliktedir.Hayvansal besinlerle alınan Retinol esterleri sindirim sisteminde safra ve pankreastan salgılanan lipazın etkisi ile hidrolize edilir ve emilime uğrar. Bitki kaynaklı Beta Karotenin ikiye parçalanması sonucu, 2 retinaldehit molekülü ortaya çıkar. Retinaldehit indirgenerek, Retinole dönüşür. Emilen Retinol yağ asitleriyle esterleşerek kana karışır. Dolaşımla karaciğere taşınan Retinol , Retinil esterleri olarak depolanır. Gerektiğinde hidrolizlenerek ‘Retinol Bağlayan Protein” (RBP) 'e bağlanır ve dolaşıma verilerek dokulara ulaşır. Dolaşımda Retinol, retinal ve retinoik asit şeklinde bulunur. İnsan vücudundaki A Vitamin ’in %90’ı karaciğerde depolanmış olarak bulunur. Kandaki Retinol düzeyi; 20-60 mcg/dl, Beta Karoten düzeyi; 80-220 mcg/dl ‘ dir. Karotenler içerisinde en yüksek A vitamini aktivitesine sahip olanı Beta Karotendir. Diğerlerinin aktivitesi daha düşüktür. Retinol, rodopsin yapısına katılarak görmemize yardımcı olur. Gözün retina tabakasında karanlıkta görmeyi sağlayan Rodopsin pigmenti vardır. Retina üzerine gelen ışığın etkisi ile Rodopsin, Opsin ve Trans- retinale dönüşür. Bu sırada hücrede kalsiyum kanalları aktive olarak, uyarı oluşmasını sağlar. A vitamini yetersizliğinde rodopsin rejenerasyonu gecikeceğinden gece körlüğü olur. Retinoik asit ve metabolitleri epitel diferansiyasyonunu sağlar ve glikoprotein sentezinde oligosakkarit taşıyıcısı olarak rol alırlar. Retinol , hücrede steroid hormon benzeri etki gösterir ve cinsel organların gelişmesinde rol oynar. A Vitamini'nin kemiklerin büyüme ve gelişmesinde rolü vardır. Vitamin A yetersizliğinde önemli bozukluklar olmaktadır. A vitamininin çocuk ölümlerini azalttığı gözlenmiştir. Kızamık olan çocuklarda A vitamininin hastalığın şiddetinde azalmaya neden olduğu gözlenmiştir. A vitamini desteği ile ishallerin ciddiyetinde belirgin azalma olduğu bulunmuştur. A vitamini , mesane tümörlerinin önlenmesinde ve çeşitli bronşiyal displazilerin de tedavisinde önemli rol oynar.
A VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNDE NE OLUR ?
Kandaki Retinol miktarı 20 mcg/dl altına düştüğünde depoların yetersiz olduğu, 10 mcg/dl altına düştüğünde depoların boşaldığı kabul edilir. Belirtiler, genellikle kornea ve konjonktivada; gözde, kuruma ve ülserasyon, solunum sistemi enfeksiyonlarında artış, deride keratinizasyon, kuruma şeklinde ortaya çıkmaktadır. En erken eksiklik belirtisi , gece körlüğüdür ( karanlığa adapte olmakda güçlük ), kseroftalmi (korneanın lipid dejenerasyonu; kornea, mukoza ve gözyaşı bezleri epitel bozukluğu ;eksik bir beslenme ile 3-3,5 ay sonra ortaya çıkar) başlıca körlük nedenidir. Gece körlüğü eksik diyetle 7 ay sonra görülür. Deride ter bezlerinin bozulmasına bağlı kuruluk ve kabalaşma ve kıl foliküllerinde keratoz ; solunum yolları enfeksiyonlarının artması , böbrek epiteli bozukluğu sonucu böbrek taşı oluşumunun artması, bütün salgı bezleri ve yollarında atrofiler ve üretim yolları atrofisi sonucu kısırlık, vajina mukozası keratinleşmesi gelişir. Diş ve kemik üzerine de, A vitamininin etkisi vardır. Eksikliğinde, dişte ameloblast ve odontoblastların güçsüz gelişmelerinin sonucu olarak dentinin yoksulluğu ya da anormal oluşumu meydana gelir. Yine A vitamini eksikliğinde, kemik büyümesinin duraklaması ya da anormal oluşumları sık görülür. Safra yolları, Pankreas Hastalıkları, “sprue” ve Ülseratif Kolit, A vitamini eksikliğinin birinci ve en çok görülen nedeni olmaktadır. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde A vitamini yetersizliği hastalıkları önemli bir sağlık sorunudur. A Vitamininin genel metabolizmadaki başlıca fonksiyonlarından biri hücreler arası maddelerin ve kollajenin sentezini ve zarlarının (hücre zarlarının, mitokondri, lizozom gibi hücre parçacıklarının zarlarının) dokusal bütünlüğünü ve normal geçirgenliğini korumaktır. Epitel dokunun çalışmasındaki işlevinden dolayı; A vitamini yetersizliklerinde bir çok organda fonksiyon yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır. A vitamininin suda eriyen formu ; tedavide daha önem taşır. 13 .cis retinoik asit (İsotretinoin) kistik akne tedavisinde uygulanmaktadır. Bir çok vitamin ve vitamin olmayan maddenin noksanlığında görülen büyüme bozukluğu (iskelet büyümesi durması) da A vitamini için bir belirtidir. Önce kemik büyümesi durur. Bu durma, eğer uzun ve büyükse, kafa ve omurgayı da ilgilendirir. İçindeki beyini ve bulbusu da zararlandırabilir. Daha sonra yumuşak doku katılır, ön sırada bağ dokusu (kollajen yapısı ve mukopolisakkarid oluşumu) bozulur.
A VİTAMİNİ AŞIRI DOZUNDA NELER OLUR ?
A vitamini ( Retinol ) güvenlidir, çünkü yağda çözünen vitaminlerdendir ve karaciğerde depo edilir. Dikkatli kullanılmaz ve uzun süre çok yüksek doz alınırsa toksik olabilir. Çok uzun süreli, çok yüksek dozlarda A vitamininin alınması toksik olabilir.Günlük dozun; 8000-10000 İÜ yi geçmemesi tavsiye edilir . Karaciğer hastasıysanız günde 10.000 İÜ üzerinde A vitamini almamanız gereklidir . Çocuklar , bir aydan uzun süre ile günlük 18.000 İÜ’den fazla A vitamini almamalıdır. Besinlerle alınan Beta Karotenin toksik etkisi yoktur. Kısa sürede alınan (bir kaç gün) 100.000 İÜ/gün veya daha yüksek dozdaki A vitamininin toksik etkisi vardır. Uzun zamanda (birkaç ay) 25.000 - 50.000 İÜ/gün alındığında toksik etkisi vardır. Günde 50.000 İÜ veya daha fazla A vitamini alınmasıyla ortaya çıkan ve 6 ay veya daha uzun sürede gelişen belirtiler; sinirlilik, iştah kaybı ve cilt döküntüleri , deri kaşıntıları, kas ve kemik ağrıları, vücut kıllarında değişiklik, saç kaybı,karaciğer ve dalak büyümesi, bulanık görme, bulantı ,kusma, baş ağrısı , diyare, anemi , gut artriti , sarılık, kadınlarda menstrüasyon bozuklukları gibi belirtiler vitaminin kesilmesiyle düzelir. Hamile kadınlarda günlük 25.000 - 50.000 İÜ gibi yüksek dozlarla bebekte konjenital malformasyonlar oluşur. A vitamini ile zehirlenme olabilirken , Beta Karoten ile bu çok nadirdir. Çünkü ; Beta Karoteni vücudun A vitaminine çevirmesi gereklidir. Pek çok uzman ; A Vitamini yerine, Beta Karoten alımını daha güvenli ve etkili olarak görmektedir. Beta Karotenden zehirlenme olmaz. Fenitoin ( etkinin azalması ) , Oral Antikoagülanlar, Nitratlar ( A vitamininin yüksek dozlarında etki artar.)
A Vitamini İçin Miktarlar
|
Yiyecek
|
Miktar
|
Retinol Equivalant
|
Karaciğer (Dana)
|
6 gr
|
9124
|
Balıkyağı
|
1 kaşık
|
4080
|
Yumurta sarısı
|
1 büyük
|
97
|
Peynir
|
2 gr
|
86
|
Süt
|
1 Fincan
|
76
|
Kaymak (Krema)
|
1 Kaşık
|
63
|
Beta Karoten İçin Miktarlar
|
Yiyecek
|
Miktar
|
Retinol Equivalant
|
Patates
|
1 orta boy
|
2487
|
Havuç
|
1 orta boy
|
2025
|
Brokoli
|
1 fincan
|
136
|
Kayısı
|
1 tane
|
92
|
Yetişkin Erkeklerde Vitamin A ihtiyacı 1000 Retinol Equivalant
|
Yetişkin Kadınlarda Vitamin A ihtiyacı 800 Retinol Equivalant
|
1926 yılında sentezle elde edilen ilk vitamindir. C vitamininden sonra , bozulmaya karşı en hassas olan kimyasal yapıya sahiptir. B1 vitamini suda kolay çözülür. Asit ortama dayanıklıdır. Isıya dayanıklıdır. Ancak, Alkali ortamda ısıya duyarlıdır. Alkali konup yumuşatılarak pişirilen etlerde ve Sodyum Bikarbonat koyularak pişirilen pastalarda önemli ölçüde B1 vitamini kaybı olur. B1 vitamini kükürt atomu içeren bir amindir. B1 vitamini (= Tiamin), bir metil (CH2) köprüsü ile bağlanmış bir aminometil-pirimidin ve bir metilhidroksietil tiyazol halkalarından oluşur. Tiamin'in metabolizmada etkinlik gösteren şekli Tiamin Pirofosfat'tır. Tiamin Pirofosfat, Tiaminin tiyazol halkasındaki alkol grubuna iki mol fosforik asit bağlanması ile meydana gelir. Tiamin Pirofosfat'a; ko-karboksilaz da denir. Yapay olarak hazırlanan vitamin; Tiamin hidroklorid şeklindedir.
B1 VİTAMİNİ NELERDE BULUNUR ?
Bitkisel besinlerde çok yaygın olarak yer alsa da miktar olarak fazla değildir. Tohumlarda toplu halde yer almakla beraber , yaprak,kök,dal ve meyvelerinde de bulunur.B1 vitamini en çok bitki tohumlarında bulunur.Ancak bu buğday , pirinç , arpa gibi tohumlar terbiye edilip kabuklarından ayrılırsa B1 vitamin içeriklerini büyük ölçüde kaybederler. B1 vitamini en çok mayada bulunur.Bakla, nohut , fasulye gibi baklagillerde bol olarak bulunur. Ispanak, Patates , Bezelye, Soya Fasulyesi , Yerfıstığı , Portakal; B1 vitamin içeriği olarak zengindir. Hayvansal besinler de de B1 vitamini yeterince vardır. Yumurta Sarısı , Balık , Karaciğer, Kümes hayvanlarının etinde bol olarak vardır. Önerilen Tüketim Standardı ; 0.2 - 1.5 mg günlük doz önerilir. ( önerilir = eksiklik gelişimini önleyecek günlük asgari doz ) Gebeler için özellikle kullanılması gerekir. ( Gebelik ve Lohusalık dönemleri için önerilen günlük doz 3 mg'dır.) Besinlerle alınan tiamin, incebarsaklardan emilir. Dokularda pirofosfat şekline dönüşür. Kandaki tiaminin çoğu pirofosfat şeklinde kırmızı kan hücrelerinin içindedir. Plazmada 1 pg/100 ml ve kan hücrelerinde 6-12 mcg/100 ml düzeylerinde tiamin ve Tiamin Pirofosfat bulunur. En yoğun olarak karaciğer, kalp ve böbreklerde yer alır. İskelet kasları ve beyinde daha az miktarda bulunur. Günlük gereksinmeyi karşılayacak kadar alındığı zaman bunun %10'u idrarla atılır.
B1 VİTAMİNİ NE İŞE YARAR ?
Tiamin, "moral vitamini" olarak da bilinir. Çünkü ; sinir sisteminde yararlı etkilere sahiptir. Tiamin düzeyi düşük olan kişilerde karıncalanma ve uyuşma problemleri daha çok gözlenir. Kalp hastası olan kişilerin kalp kaslarında tiamin normal seviyesinden daha düşük olarak bulunmuştur. Tiamin , kan dolaşımının düzenlenmesinde , hidroklorik asit üretimiyle sindirimin kolaylaştırılmasına, kan yapımına ve karbonhidratların metabolize edilmesine yardım eder. Tiamin , vücut enerji düzeyini ve öğrenme yeteneğini artırır. Barsaklar, mide ve kalpte normal kas tonusunun korunabilmesini sağlar. İştah ve büyüme-gelişmeye uyarıcı etkiye sahiptir. Karbonhidratlar, yağ ve alkolden enerji sağlanması zihinsel uyanıklığı sağlar. Gebelik sırasında, bebeğin büyümesini sağlar. Sindirimi kolaylaştırır. Kaza gibi travmalar sonrası, ameliyatlarda, alkoliklerde , yaşlılarda ve hamile kişilerde ve sigara kullananlarda tiamin'in ek olarak kullanılması şarttır. Ayrıca tiamin, tedavi amaçlı olarak; yüksek karbonhidratla beslenenler ve fizik ve zihinsel gerginliklerde kullanılır.
B1 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNDE NE OLUR ?
Tiamin'in idrardaki miktarının 27 mcg/g kreatininin altına düşmesi yetersizlik olarak kabul edilmektedir. Tiamin yetersizliğinde, tiamin yardımcı enziminin rol aldığı kimyasal tepkimeler çalışamayacağı için biyokimyasal ve klinik değişiklikler görülür. Biyokimyasal değişikliklerin başında kanda pirüvik asidin artması, idrardaki tiamin ve metabolizma ürünlerinin azalması, enzimlerinin aktivitelerindeki değişmeler gelir. Tiamin yetersizliğindeki sindirim sistemi belirtileri; hazımsızlık, şiddetli kabızlık, mide hareketlerinde bozukluk, hidroklorik asit sekresyonunda azalma şeklindedir. Periferik sinir sistemi tutulumu, periferik nörit olarak bilinir. Belirtileri ise ; artmış ağrı, his kaybı, sızı veya yanma hissidir. Eklemlerde şişlikler ve ağrılar yüzünden refleks hareketinin durmasıyla denge kaybolur. İleri derecede alkol alan bireylerde merkezi sinir sistemi tutulur.Kalp ve damar sistemi belirtileri; yeterli enerji salınamamasına bağlı kalpten pompalanan kan miktarı artar, kılcal damarlar genişler ve kılcal damar - toplardamar arasında kan akımı hızlanır. Bütün bunlara karbonhidrat metabolizmasının yetersizliği de eklendiğinden, solunum yetmezliği, çarpıntı hissi, artmış kalp atım hızı ve atım bozukluğu ile seyreden kalp yetmezliği gelişir. Kalp büyür, yeterli şekilde kanı pompalayamaz hale gelir . Batı ülkelerine ciddi eksiklik durumları çok nadirdir. Düşük Tiamin düzeyi Beriberi hastalığına yol açar. Beriberi hastalığının belirtileri , kas güçsüzlüğü , bulantı, iştah kaybı ve su kaybı şeklindedir. Beriberi Hastalığı iki tipe ayrılmıştır ; ödemle birlikte ve ani olarak görülen tipe yaş ve ödemsiz, müzmin şekline kuru beriberi denir. Tiamin gereksinimi metabolik hız ile ilişkili olduğundan yetersiz gıda alımı ve hipermetabolik durumlar hastalık belirtilerini ortaya çıkarır. Alkoliklerde tiamin emilimi azalır, gereksinme artar ve karaciğerde tiamin pirofosfat şekline dönüşümü azaldığından beriberi hastalığı görülebilir. Hafif eksikliklerde konsantrasyon güçlükleri, depresyon , hafıza kaybı gibi zihinsel problemler oluşur. Aynı zamanda kilo kaybı olur. Tiamin eksikliğinin en erken belirtisi , mide bulantısıdır .
B1 VİTAMİNİ AŞIRI DOZUNDA NELER OLUR ?
Tiamin zehirlenme korkusu olmaksızın büyük dozlarda ağızdan emniyetle verilebilir. İntravenöz yolla verildiğinde, ancak çok yüksek dozlara çıkıldığında anafilaktik şoka ait reaksiyonlar görülür.
Sarı portakal renginde kristal halde bir maddedir. Eriyik içinde yeşilimsi sarı floresans gösterir. Hidrojen eklenerek indirgenmiş şekli renksiz, hidrojen ayrıldığında turuncu sarı renk gösterir. B2 vitamini suda kolay çözülür. Işık, karşısında dayanıksızdır.Asit ortama dayanıklıdır. Isıya dayanıklıdır. Ancak, Alkali ortamda ısıya duyarlıdır. Riboflavin, 5 değerli bir alkol olan ribitol'ün heterosiklik dimetil izoalloksazin; dimetil benzen + pterin halkasiyle oluşturduğu bir bileşiktir. Riboflavin, doku solunumunda elektron transfer zincirinde koenzim olarak görev yapar. Genel olarak 'dehidrogenaz"lar olarak adlandırılan bu enzimler substrattan veya başka bir taşıyıcıdan hidrojeni alarak sitokrom sistemine taşırlar. Bunlara genellikle "sarı enzimler" de denir. Buna göre riboflavin; protein, karbonhidrat, yağ ve nükleik asitlerin metabolizması için gerekli bir yardımcı enzimdir.
B2 VİTAMİNİ NELERDE BULUNUR ?
Hem bitkisel hem de hayvansal besinlerde çok yaygın olarak yer alsa da miktar olarak fazla değildir. En yüksek oranda maya ve karaciğerde bulunur.B2 Vitamini ; süt ve süt ürünleri ; yoğurt, peynir, yumurta, balık, et, ıspanak , karnıbahar, Brüksel lahanası baklagiller - bezelye,fasulye,mercimek - , avokado, yerfıstığı, şeker pekmezi , mantarda bol bulunur. Hayvansal besinlerde de B2 vitamini vardır. Yumurta beyazı , Karaciğer , böbrek , yürek , balıkta vardır. Önerilen Tüketim Standardı ; 0.5 mg/1000 kalori ( erişkinler için ortalama 3 mg ) günlük doz önerilir. ( önerilir = eksiklik gelişimini önleyecek günlük asgari doz ) Büyüme, gebelik, lohusalık, hipertiroidizm gibi vücut metabolizmasının hızlanması riboflavin ihtiyacını artırmaktadır. Diyetle alınan proteinin kalitesi de önemlidir. Kalitesiz proteinli bir diyette karaciğerde riboflavin tutulamaz. Böyle diyetlerde riboflavine ihtiyaç artar. Yiyeceklerle alınan riboflavin, riboflavin fosfat ve dinükleotidler ince barsaklardan emilir. Alkol, emilimini azaltır. Plazmadaki normal düzeyi 2,5 - 4,0 mcg/100 ml'dir. Kırmızı kan hücrelerindeki riboflavin yoğunluğu 15,- 30 mcg/100 ml'dir. Diğer dokularda proteinlere bağlı olarak bulunur. En yoğun bulunduğu organ karaciğer ve böbreklerdir. Dokuların riboflavin biriktirme yetenekleri sınırlıdır. İdrarla riboflavin atılımı alınan miktarla orantılıdır. İdrarla atılan riboflavinin yarısı serbest, kalanı nükleotid şeklindedir. Dışkıda bulunan riboflavinin çoğunluğu barsaklarda yapılan vitamindir. Günde ortalama dışkıdaki riboflavin miktarının 500-700 mikrogram kadar olduğu bulunmuştur.
Dostları ilə paylaş: |