"Saygınlık ve güvenli bir hayat/' dedi.
"Bu iki şeyi sağlayan diğer 10 meslek veya makamı yaz,
yarın gel!" dedim.
Arkadaşım çok şaşırdı! Çözüm bu muydu yani? Bir gün sonra
34 maddelik listeyle geldi. Bir yıl sonra çok saygın bir işi ve bir ban
ka şube müdürünün iki kaü maaşı vardı. Aklınızı çıkmaz sokağa
sürüp sonra da 'yolum tıkalı' diye söylenmek yerine, zihninizi
geri vitese takıp
temel varsayımlarınızı sorgulamaya ne dersiniz?
Çoğu durumda çaresizlik hiçbir seçeneğin olmamasından
değil,
kapalı akıl nedeniyle
açık seçeneklerin görülememesinden
kaynaklanır. Tıkanıklık
doğada değil, aklımızdadır.
Yaşlı adam hapisteki oğluna mektup yazar: "Patates ekmek
için tarlanın kazılması gerekiyor. Yaşlı ve hastayım, yapamıyo
rum.
Yanımda olsaydın, ne iyi olurdu..."
Oğlu mektubu okur ama hapistedir. Bu 'gerçek çaresizlik'
durumunda yapılacak bir şey yok gibi görünmektedir.
Neyse ki, genç adam bizim gibi düşünmez. Hemen babasına
cevap yazar:
"Baba, sakın tarlayı kazma, cesetleri oraya gömdüm!"
Polis mahkûmun mektubunu okuyunca hemen harekete geçer,
cesetleri bulmak için tüm tarlayı kazar. Fakat ceset bulamaz!
Birkaç gün sonra yaşlı adam oğlundan bir mektup daha alır:
"Baba, bu şartlarda elimden gelenin en iyisini yaptım!"
Aşılamaz görülen engelleri
zekâ ve
yaratıcı düşünce gücüyle
aşmak,
yaratıcı başarı tarzıdır.
Yaratıcı başarı eldeki imkânlara bağlı
olmadığı için, çok sınırlı imkânlarla sınırsız sonuçlar aldırabilir. Hiçbir
şeyiniz yok ama engelleriniz çoksa, zekânız tek sermayenizdir.
Engelleri aşmak için aklınızı kullanmayı öğrenin.
Aklınızın önünü
ze koyduğu iç engelleri aşmak için bile aklınızı kullanmanız gerekiyor.
Aklımızın ikametgâhı beynimizdir. Beynimiz en değerli orga
nımız olduğu için, vücudumuzun en üst kısmına konulmuştur.
Tabii bir de önümüzü daha geniş görüp, kaplumbağadan hızlı ilerle
yebilelim diye!
Sıkıcı olmak pahasına, çok sayıda öğrenilmiş çaresizlik örne
ğini anlatmamın nedeni, iç engellerinizi her açıdan görmenizi
sağlamak.
28
İç engellerimiz sadece 'ben yapamam' inancından ibaret
değildir. Düz mantıkla düşünme alışkanlığı da
çeşitli şekillerde
bizi çözümsüz yollara düşürür. Akıl yürütme biçimimizdeki
körlükleri görmek için körlerle konuşmak çok yararlıdır!
Hayatımdaki en büyük çuvallamam, bu duruma bir örnek
tir. Gözleri görmeyen şarkıcı Metin Şentürk'e bir sohbette
sordum: "Anadolu'ya konsere gittiğinizde otel odalarındaki
elektrik düğmelerinin yerini nasıl buluyorsun? Öyle garip yer
lere koyuyorlar ki, ben gördüğüm halde bulamıyorum." Ne
'mantıklı' soru değil mi?
Şentürk'ün cevabı beni bitirdi:
"Ben ışıkları yakmıyorum ki! Bir
kör niye ışık yaksın?"
Dostları ilə paylaş: