Yayın Danışmanı Dr. Erol Barın Editör Dr. Mehmet Yalçın Yılmaz Dil Uzmanı
Yüklə 0,88 Mb. Pdf görüntüsü
|
|
TÜRK HİKÂYELERİ I
13 diyi görmedi. Bu sebeple koşmuyor ve telaş göstermiyordu. O önde, Hayrullah Efendi arkada çamurlu sokakları döndüler. Nihayet aydınlık bir meydana, köyün ufacık çarşısına geldiler. Orada iki açık bakkal dük- kânıyla bir kahve vardı. Hırsız dosdoğru bir bakkala girdi. Hayrullah Efendi, duvar dibinden sinsi sinsi yürüyüp cama yaklaştı. Eğilip iki turşu kavanozunun arasından içeriye baktı. Adam atkısının ucu ile terlerini siliyordu. Beti benzi uçmuş, hasta yüzlü, uzun sakallı, zayıf, perişan bir adamdı. Üzerinde asker paltosu gibi bir palto vardı. Bakkal raftan bir ekmek aldı ve ona uzattı. Hırsız bunu derhal kaptı, bir ucundan koparıp koca bir lokmayı hemen ağzına attı. Hem yiyor hem de başka şeyler işaret edip sipariş veriyordu. Bu hem acemi, hem 14 TÜRK HİKÂYELERİ I 14 aç, hem de zavallı bir hırsızdı... Hayrullah Efendi çok üzüldü ve adamın çıkmasını bekledi. Adam dükkândan çıkıp uzaklaştıktan sonra Hayrullah Efendi dük- kâna girdi: “Bu adam kimdi?” diye sordu. Bakkalın cevabından sonra Hayrullah Efendi her şeyi anladı. Yedi yüz liranın içinden beş lirasını alıp kaçmıştı, bu bir hırsız değil, namuslu bir aç adamdı. Kim bilir ne durumdaydı? Savaştan hemen sonraki yıl- lardı ve askerden binlerce aç, yoksul ve işsiz adam yaralı bir şekilde geri dönmüştü. Bu adam da bir savaş gazisi olabilirdi. Az önce gırtlağına sarılmıştı. İşte bu adam, Hayrullah Efendi rahat etsin diye dört yıl savaş meydanlarında çarpışmıştı. Bu para onun hakkıydı. Hayrullah Efendi, ertesi gün çok fazla erzak hazırlattı ve onun evine gönderdi. O adam döndükten sonra şöyle anlatıyordu: “Kapıyı bir kadın açtı, ‘Olamaz, kocamın şimdi bunları almak için parası yok, yanlış getirdiniz!’ diyordu. O sırada kocası geldi, ‘Kim gön- derdi?’ diye sordu, biz söylemedik, fakat anlamıştı. Bu sebeple ısrar et- medi, başını diğer yana çevirdi. Çok iyi göremedik ama galiba ağlıyor- du!” |