TÜRK HİKÂYELERİ I
17
Hazırlıklar çok güzeldi. Bahçe, çiçek tarlasına dönmüştü. Erkek ço-
cuklar, yeni ayakkabılarını siliyorlar, kızlar birbirlerinin saçlarını düzel-
tiyorlardı. Altı yaşında bir kız, taş merdivenin basamağına oturmuştu.
Dört yaşındaki bir öksüz çocuk, arkadaşının sökük gömleğini dikiyordu.
Nihayet hazırlık bitti, kafile yola çıktı. Bir elleriyle, arkadaşlarının el-
lerini tutuyorlar, ötekiyle yiyeceklerini, oyuncaklarını taşıyorlardı.
İnsanlar kapı önlerine, pencerelere çıkıp onlara bakıyorlardı.
Anaokulu öğrencilerinin önünde, herzamanki gibi “Gamsız” yürü-
yordu.
Gamsız, sarı tüylü ihtiyar bir mahalle köpeğiydi. İnsan gibi anlayışlı,
fakat insandan daha
vefakâr bir mahlûktu.
Gamsızın dört yavrusu birkaç sene önce gözünün önünde ölmüştü.
Bu olaydan sonra o, bir hafta kaybolmuş daha sonra geri dönmüştü.
Ama biraz daha ihtiyar ve uzun sarı tüyleri biraz daha çamurluydu.
Gamsız, çocuklarının ölümünden sonra mahalleye darılmış, anaoku-
lunun arkasındaki
viraneye yerleşmişti. Sokakta hemen hiç dolaşmaz,
18
TÜRK HİKÂYELERİ I
yalnız zaman zaman okulun bahçe duvarından içeri atlar, çocuklarla oy-
nar, öğle vakti onların artıklarını yerdi.
Öğretmenler de bu ihtiyar sokak köpeğini kovmamışlar, gizli gizli
himaye etmişlerdi. Gamsız, küçüklerin en iyi arkadaşı olmuştu.
Kafile, mahalleden çıkmış, yeşil tarlaların arasındaki bir yolda yürü-
yordu. Gamsız, en önde, mağrur tavrıyla gidiyordu. Fakat bugün onda
bir neşesizlik, bir durgunluk vardı.
* * *
Nihayet, bayram yerine geldiler. Burası, gölgeler içinde serin bir ır-
mak kenarıydı. Suların içinde yeşil söğütler vardı.
Küçüklerin sesinden kuşlar korkup kaçmıştı. Şimdi gün onlarındı.
Koşuyorlar, ağaçlara tırmanıp çimenlerde yuvarlanıyorlardı. Akşama
daha dünya kadar zaman vardı.
Gamsız da bir ara canlanmış, çocuklarla beraber oynamak istemişti.
Fakat birdenbire durdu, başını kaldırarak uludu. Sonra yavaş yavaş çe-
kildi, iki büyük taşın arasında kıvrılıp yattı.
|