Cilt 9, Sayı 3 : 2015 Bilimsel Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon ve Nöralterapi Dergisi



Yüklə 53,85 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix05.03.2017
ölçüsü53,85 Kb.
#10235

www.barnat.com.tr

Cilt 9, Sayı 3 : 2015  Bilimsel Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon ve Nöralterapi Dergisi | 5

geçtikten sonra, vitamin D bağlayıcı proteinler aracılığı ile 

karaciğere taşınır. Vitamin D hepatositlerde, 25 hidroksivi-

tamin D (kalsidiol) formuna hidroksillenir. Bol güneşlenme 

veya besin kaynaklı vitamin D alındığında serum 25 hidrok-

sivitamin D (kalsidiol)seviyesi yükselir. 25 hidroksivitamin 

D (kalsidiol), dolaşımda bulunan vitamin D’yi en iyi şekilde 

yansıtır. Böbrekte, 25 hidroksivitamin D 1 alfa hidroksilaz 

enzimi ile ikinci büyük hidroksilasyon reaksiyonu gerçek-

leşir ve 25 hidroksivitamin D’yi, 1,25 dihidroksivitamin D 

(kalsitriol)’e dönüştürür. Böbrekte 1,25 dihidroksivitamin D 

(kalsitirol)’nin üretimi, serum fosfor, kalsiyum, parathormon 

(PTH), fibroblast büyüme faktörü 23 (FGF-23) ve kalsitrio-

lün kendisini de içeren çok sayıda faktör tarafından regüle 

edilir. 1 alfa hidroksilaz aktivitesinin esas kaynağının böbrek 

olmasına rağmen, deri, paratiroid bez, meme dokusu, kolon, 

prostat, immun sistem ve kemik hücrelerinde de ekstrarenal 

olarak 1,25 dihidroksivitamin D üretilmektedir. Vücutta vita-

min D2nin fizyolojik etkilerinin çoğu, 1,25 dihidroksivitamin 

D’nin aktivitesi ile ilgilidir (2, 3, 4).

VİTAMİN D’NİN FORMLARI

D2 Vitamini (Kalsiferol, Ergokalsiferol): Bir provitamin 

olan bitkisel kaynaklı ergosterol besinler içinde alınır ve cilt-

21. yüzyılda, ilerleyen tüm sağlık teknolojisi ve beslenme sa-

nayisine rağmen D vitamini yetersizliği sessiz bir salgın şek-

linde yayılmaktadır. Yakın zamana kadar sanılanın aksine D 

vitamini yetersizliği sadece kemik hastalığına değil, kanser, 

otoimmün hastalıklar, enfeksiyon hastalıkları, romatizmal 

hastalıklar, nörolojik hastalıklar, kalp hastalıkları gibi çok sa-

yıda sistemik hastalığa yol açabilmektedir.

D vitamininin bilinen 5 formu vardır: D1 (lumisterollü 

ergokalsiferol), D2 (ergosteroolü ergokalsiferol), D3 (kole-

kalsiferol), D4 (22 dihidrokalsiferol) ve D5 (sitokalsiferol). 

Bunların arasından D2 ve D3 vitaminleri 1930’lu yıllarda bu-

lunmuştur (1).



VİTAMİN D METABOLİZMASI

Vitamin D’nin biyolojik inaktif prekürsörleri olan kolekalsi-

ferol ve ergokalsiferol, karaciğer ve böbrekte aktif formları-

na dönüşürler. Gerek besinler ile alınan ya da UVB etkisi ile 

epidermiste sentezlenen her iki form D vitamini, dolaşıma 

Özet

D vitamini, kemik yapımı, kalsiyum ve fosforun sindirim yollarında emilimi, kullanımı ve dengesi, kalsiyumun aktif taşınması, kalsi-

yum-bağlayıcı proteinlerin oluşumu ve çocuklarda özellikle büyüme için gerekli bir vitamindir. D vitamini, vücuda bitkisel ve hayvan-

sal kaynaklı besinler yoluyla provitamin olarak alınır, güneş ışınlarının etkisiyle deride ve vücutta sentez edilir.



Anahtar Sözcükler: 

Kalsiyum, D vitamini, kalsitriol, kalsidiol, disbiyozis, hastalıklar, D vitamini eksikliği, UV, provitamin, VDR, kemik, 

hidroksilasyon.

Abstract

Vitamin D is essential vitamin for normal bone development and maintenance, absorbtion, metabolism and balance of calsium and 

phosphorus at digestive tract, active transport of calcium, producing od calcium binding protein and especially on for growing child-

ren. Vitamin D taken to body as herbal and animal sources as provitamin, synthesized in the skin upon exposure to sunlight and is 

then metabolized in the liver and kidney to the metabolically active form.

Key words: 

Calsium, Vitamin D, Calsitirol, calsidiol, dysbiozis, diseases, Vitamin D defficency, UV, provitamin, VDR, bone, hidroxi-

lation.

D VİTAMİNİ

VITAMIN D

Tijen ACARKAN, MD

1, 2, 3 


*

1

Özel Muayenehane / Private Practice; İstanbul - Turkey

2

Bilimsel Nöralterapi ve Regülasyon Derneği, İstanbul - Turkey

3

Internatinal Federation Medical Associations of Neuraltherapy, Meiringen - Switzerland

*  Yazışma Adresi (Adress for Correspondance):  

    Tijen Acarkan, MD

    Hakkı Yeten Caddesi Vital Fulya Plaza No:23 Kat:3 D:10  

    Fulya İstanbul Turkiye

    Tel: 00 90 212 219 19 12

    tijenacarkan@naturelsaglik.com.tr



DERLEME / REVIEW

D Vitamini

6 | Journal of Complementary Medicine, Regulation and Neural Therapy  Volume 9, Number 3 : 2015

www.barnat.com.tr

öğle saatlerinde olur. UVB ışınları cilde temas ettiğinde de-

rinin stratum basale, stratum spinosum tabakasında bulunan 

7-dehidrokolesterolden ilk olarak kolekalsiferol (D3) oluşur. 

UVB ışınları fazla pigmentasyon yapmaz ve antikanserojen 

etkisi vardır (10).



Uzun Dalga Boylu Işınlar (UVA) (400 – 315 nm): En-

gellere takılmayan ve dağılmayan, hedefe kolaylıkla ulaşan 

ışınlardır. Ciltteki melanin hücrelerini uyararak bronzlaşmayı 

beraberinde cildin yaşlanmasını artırır. Bronzlaşma UVB ışın-

larının deriye temasına engel oluşturarak, D vitamini sentezini 

azaltır. Aynı zamanda UVA (UVB’nin tersine) deride sentez-

lenen kolekalsiferolü parçalar ve D vitamini sentezini bozar. 

Yani  güneş ışınlarının yatık geldiği saatlerde güneşlenildiğinde 

çoğunlukla UVA ışınları etkisiyle bronzlaşılır ama D vitamini 

seviyeleri düşük kalır. UVA ışınları deride serbest radikalleri 

artırır, DNA hasarı yaparak deri kanserine neden olur. Bu ra-

dikaller yaşlanmayı ve deri buruşmasını da hızlandırırlar (10).



KALSİTRİOLÜN ETKİLERİ

Kalsiyum Dengesi: Serum kalsiyum seviyelerinin belli ve 

dar bir aralıkta tutulması kemik gelişimi ve yoğunluğu için 

olduğu kadar sinir sisteminin normal fonksiyonu için de ha-

yatidir. Vitamin D, kalsiyumun vücut tarafından kullanımı 

için esansiyeldir (1).

Paratiroid bezler serum kalsiyum seviyesine duyarlıdır ve 

kalsiyum seviyesi azaldığında parathormon (PTH) salgılar. 

PTH’nun yükselmesi, böbrekte 1 alfa hidroksilaz enzimini 

aktive ederek, 1,25 dihidroksivitamin D üretimini arttırır. Ar-

tan 1,25 dihidroksivitamin D, VDR aktivasyonu ve bağırsak-

lardan kalsiyum emiliminin artışı; böbreklerden kalsiyumun 

reabsorbsiyonunun artışı ve kemikten kalsiyum salınmasını 

sağlayacak gen ekspresyonunu sağlar. Amaç kan kalsiyum 

seviyesini dengede tutmaktır (2, 3, 19).



Fosfor Dengesi: Kalsiyum ve fosforun regülasyonu birbi-

ri ile çok ilişkilidir. PTH ve 1,25 dihidroksivitamin D, serum 

fosforunu kontrol eder. 1,25 dihidroksivitamin D, ince bağır-

saklardan sodyum - fosfat kotransportu ile fosfor absorbsi-

yonunu arttırır. PTH arttığı zaman, beöbreklerden fosforum 

reabsorbsiyonun azaltarak üriner ekskreksyonunu arttırır. 

Yine de 1,25 dihidroksivitamin D’nin renal fosfor transpor-

tunu direk olarak nasıl etkilediği tam olarak bilinmemekte-

dir; osteoblastlardan sentezlenen, fosfatürik bir hormon olan 

fibroblast büyüme faktörü (FGF-23), 25 dihidroksivitamin 

D-1 alfa hidroksilaz inhibisyonu ile 1,25 dihidroksivitamin D 

sentezini azaltır (20).



Hücre Diferansiyasyonu: Hücre farklılaşması: Hücreler 

hızla bölünerek sayılarını artırırlar (proliferasyon). Hücre-

lerin özel görevler almasına ise farklılaşma (diferansiasyon) 

denir. Hücreler farklılaştıkça proliferasyon hızı yavaşlar.  

Böylece denge sağlanır. Proliferasyon yararlı bir işlemdir ama 

kontrol edilmezse kanser gibi hastalıklara sebep olur. 1,25- 

dihidroksivitamin D proliferasyonu kontrol ederken farklı-

laşmayı uyarır ve kanser oluşumunu önler (1, 9). 

te toplanır. UVB’nin etkisi ile derinin stratum basale, stratum 

spinosum tabakasında ergokalsiferol’e dönüşür. Bu madde ka-

raciğerde ve böbreklerde hidroksilasyon reaksiyonuna girer. 

D3 Vitamini (Kolekalsiferol): Kısmen hayvansal besin-

lerle alınır ve vücutta sentez edilir. Gerçek vitamin değil bir 

hormon analoğu prekürsörüdür. Kolekalsiferol iki basamak-

lı bir biyoaktivasyon sonrası, D vitamininin en etkin formu 

olan 1,25-dihidroksikolekalsiferol’a kalsitriol’e dönüştürülür. 

Vitamin D aktivitesinin hepsi olmasa da çoğu, VDR (vi-

tamin D reseptörü) olarak bilinen bir nükleer transkripsiyon 

faktörü aracılığı ile gerçekleşir. 1,25 dihidroksivitamin D 

hücre çekirdeğinin içine girerek VDR ile birleşir ve retinoik 

asit X reseptörü (RXR) adında bir başka nükleer reseptör bu 

birleşmeyi güçlendirir. 1,25 dihidroksivitamin D’nin varlığın-

da, VDR/RXR kompleksi, DNA’nın D vitaminine cevap ve-



ren elementler (VDRE) adı verilen küçük dizilerine bağlanır 

ve çok sayıda spesifik genin transkripsiyonunu modüle ede-

cek moleküler etkileşim reaksiyonlarını başlatır. Genomların 

üzerinde binlerce VDRE’ler tanımlanmıştır ve 1,25 dihidrok-

sivitamin D tarafından aktive edilen VDR’lerin 100 ila 1250 

adet geni direk ya da indirek yolla regüle ettikleri düşünül-

mektedir (5, 6).

Önceleri D vitamini sadece kemik ve kas yapısını güçlen-

diren bir vitamin olarak bilinirdi ancak son yıllarda yapılan 

araştırmaların sonucuna göre VDR’ların beyin, kalp, mide, 

pankreas, lenfositler, prostat, meme, kolon, deri ve gonadlar, 

bağırsak ve çok sayıda organda bulunduğu gösterilmektedir. 

Gerek VDR gen hasarlı ya da gen hasarsız D vitamini eksikliği 

hücre farklılaşması, oksidasyon bozuklukları, T hücre farklılaş-

masına neden olarak tüberküloz, enfeksiyon hastalıkları, astım, 

diyabet, kanser, romatizmal hastalıklar, otoimmün hastalıklar, 

miyokart enfarktüsü, alerjik hastalıklar ve otizm olmak üzere 

birçok hastalık için risk faktörü oluşturmaktadır (7).

Östrojen ve testosteron hormonlarının  VDR’leri ve re-

nal-1 hidroksilaz aktivitesini östrojen arttırırken testoste-

ron azaltması (yada etkilememesi) birçok kronik hastalığın 

erkeklerde daha fazla kadınlarda daha az görülme sebebini 

oluşturmaktadır (8).

ULTRAVİOLE IŞINLAR VE VİTAMİN D 

SENTEZİ

İnsan vücudunda bulunan D vitamininin yaklaşık % 90’ı gü-

neşten gelen ultraviole (morötesi) ışınlardan UVB’nin etkisi 

ile oluşur. UVA ise tam tersine D vitamini sentezini azaltır. 

Mor ötesi (UV) ışınlar dalga boylarına göre UVAUVB ve 

UVC (280 – 100 nm) olmak üzere 3 ana tipe ayrılır (9).

Kısa Dalga Boylu Işınlar (UVB) (315 – 280 nm): Bu-

lutlu havada, cam arkasında kolayca dağılan, engeli yeterince 

aşamayan ışınlardır. Pencere ardında güneşlenirseniz esmer-

leşirsiniz ama yeterli UVB alamadığınız için yeterli D vita-

mini sentezi yapamazsınız. UVB’nin hedefe ulaşabilmesi için 

açık havada atmosfere dik açıyla gelmesi ve başka bir fizik-

sel etkenle karşılaşmaması gerekir. En iyi D vitamini sentezi 


D Vitamini

www.barnat.com.tr

Cilt 9, Sayı 3 : 2015  Bilimsel Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon ve Nöralterapi Dergisi | 7

yaçlarını giderebilirler. Depo D vitamininin güvenli olduğu 

gösterilmiştir (16).

D vitamini eksikliğinin önlenmesi için: 1 yaş altı be-

beklere günde 400 IU/gün; 1-70 yaş arası 600 IU/gün; 70 yaş 

üzeri 800 IU/gün vitamin D verilmelidir. Ek hastalıklarda bu 

doz yükseltilmelidir. 



D vitamini eksikliğinin tedavisi için: Çocuklarda 

2000IU/gün veya haftada bir kez 50.000 IU (6 hafta); Erişkin-

lerde 6000 IU/gün veya haftada 1 kez 50.000 IU (8 hafta); Sis-

temik hastalıklar varlığında 6000-10.000 IU/gün ve duruma 

göre fazlası önerilmektedir.

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ İLE İLİŞKİLİ 

HASTALIKLAR 

(15)

Osteoporoz, kanser (kolorektal kanser, meme kanseri ve di-

ğer kanserler), otoimmun hastalıklar (MS, tip 1 DM, roma-

toid artrit, SLE), kardiyovasküler sistem hastalıkları (Hiper-

tansiyon, endotelyal disfonksiyon), tip 2 DM, nörodejeneratif 

hastalıklar (Parkinson, alzheimer), akut solunum sistemi has-

talıkları, atopik dermatit, irritabl bağırsak sendromu...

TAMAMLAYICI TIP AÇISINDAN  

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ

Bol kaynağı olan, hem besinlerle alınan hem endojen olarak 

sentezlenen, sentezlenmesi için güneş ışının yeterli olduğu 

(belli koşullar olsa da), yüksek dozlarının bile güvenli olduğu 

bir vitaminin eksikliğinin bu kadar geniş yelpazede hastalıkla 

ilişkisinin olması, göz ardı edilen başka sistem ya da sistemler 

düşündürmeli. 

Günümüzde kronik hastalıkların hemen hepsinin altın-

da farklı sebeplerle gelişebilen ortak disfonksiyon disbiyo-

zistir. Kronik hastalıklarda disbiyozisi en sık izleyen ikinci 

durum ise latent asidozdur. Hem disbiyozis hem de latent 

asidoz farklı sebepler ile D vitamini eksikliği yaratır. Disbi-

yozis varlığında bağırsak florasına ev sahipliği yapan bağırsak 

mukozasının bozulan geçirgenliği, D vitamininin yeterince 

emilmesini temin edemez. D vitaminin henüz bağırsaklardan 

emilememesi eksikliğin en önemli sebeplerinin başında gelir. 

Disbiyozis ya da ilave başka sebepler kaynaklı olarak gelişen 

latent asidoz, tampon sistemlerin kompansasyonu sırasında 

oluşan mineral dengesizliği ile D vitaminin hidroksilasyon 

basamaklarında disfonksiyona sebep olur. Aynı zamanda 

latent asidoz varlığında asit metabolitleri bağlamak, asit yü-

künü kompanse etmek için beden tüm kaynaklarını kullana-

rak kalsiyum temin eder ve kalsiyum eksikliği oluşur. Oysa 

D vitamininin özellikle ince bağırsaklardan emilmesi kalsi-

yuma bağlıdır (Parathormonun asli görevi de budur). Latent 

asidozda meydana gelen kalsiyum eksikliği bu şekilde D vita-

mini eksikliğine sebep olur (17, 18, 21, 22).

Çok uzun yıllardır D vitamini metabolizması ile ilgili çok 

merkezli ve çok büyük hasta grupları üzerinde çok fazla çalış-

ma araştırma yapılmış ve hala yapılmaktadır. Bu çalışmaların 



İmmünite: 1,25 dihidroksivitamin D güçlü bir bağışıklık 

modülatörüdür (3). D vitamini reseptörü başta T hücreleri ve 

antijen sunan hücreler (dendritik hücreler, makrofajlar) ol-

mak üzere bağışıklık hücrelerinin birçoğunda bulunur. Bazı 

durumlarda makrofajlarda kalsidiolden kalsitriol oluşturabi-

lirler. Kalsitriol doğal bağışıklığı güçlendirirken otoimmün 

hastalıkların gelişimini de engeller (11).

İnsulin Salgılanması: VDR insülin salgılayan pankreas 

hücrelerinde (beta hücreleri) de bulunur ve yapılan invitro 

çalışmalarda artan insülin talebine karşı salgılanan insülin 

sekresyonunda 1,25 dihidroksivitamin D’nin rol oynadığını 

göstermektedir. D vitamini eksikliği insülin salgısını azalta-

rak tip 2 diyabet gelişimine sebep olabilir (12).



Kalp Hastalığı ve Hipertansiyon: D vitamininin aktif 

formu olan 1,25 dihidroksivitamin D, tansiyonu yükselten 

renin aktivitesini azaltır. Damarların düz kas hücrelerinde 

bulunan 1,25 dihidroksivitamin D, kas hücre büyümesini, 

enflamasyon ve trombozu azaltır. Hipertansiyon D vitami-

ni yetersizliğinin kalp üzerindeki olumsuz etkilerini şiddet-

lendirir. Bunun tersi de doğrudur; D vitamini yetersizliğinin 

kendisi de hipertansiyona yol açar (13, 14). 



VİTAMİN D EKSİKLİĞİ İÇİN RİSK 

FAKTÖRLER 

(15)

Çevresel ve kültürel faktörler D vitamini değişikliğinde farklı 

rol oynarlar:

1.  İklimsel Faktörler: Güneşi az gören kuzey ülkeleri

2.  Giyinme şekilleri: Kara çarşaf giyen orta Asya kadınları

3.  Güneşten korunma metotları

4.  Aşırı korunaklı yenidoğanlar

Vitamin D’nin sentez, absorbsiyon ve metabolizmasını 

etkileyen çok sayıda biyolojik faktör vardır: 

1.  Cildin pigmentasyonu

2.  Genetik çeşitlilik

3. Yaşlılık

4.  Kronik Böbrek Hastalığı

5.  Yağ Malabsorbsiyon Sendromları

6.  İnflamatuar Bağırsak Hastalıkları

7. Obezite

8.  Magnezyum eksikliği

D VİTAMİNİ DÜZEYLERİ

Vücudun D vitamini düzeyini en iyi gösteren parametre kara-

ciğerde depolanan 25-hidroksi kolekalsife rol (kalsidiol)’dür. 

Normal değerler 30-110 ng/mL kabul edilir. En aktif D vi-

tamini olan 1,25-dihidroksikolekalsiferol (kalsitriol) ise D 

vitamini deposunu göstermez. T.C Sağlık Bakanlığı 1 yaşına 

kadar günde 400 İÜ D vitamini verilmesini önermektedir. 

Ancak Amerika’a yapılan pek çok çalışmanın sonucuna göre 

önerilen doz günlük 4000-10000 İÜ arasındadır. Erişkinler 

günlük 5000 İÜ (40 damla kadar D vitamini) alabilecekleri 

gibi 300,0000 İÜ’lik 1 ampul depo D vitamini içerek de ihti-


D Vitamini

8 | Journal of Complementary Medicine, Regulation and Neural Therapy  Volume 9, Number 3 : 2015

www.barnat.com.tr

ortak bir diğer noktası da hiçbir vakada bağırsak emilim yü-

zeyine, bağırsak florasına ve latent asidoza bakılmamış olma-

sı. Tüm kronik hastalıklara yaklaşımımızda olduğu gibi amaç 

bedenin kendisini regüle edebilecek olduğu alt yapıyı yeniden 

sağlamaktır. Bunun için latent asidozun düzeltilmesi, bağ do-

kusunun temizlenmesi ve bağırsak florasının dengelenmesi 

gerekir. Bu sürecin sonunda hala eksiklik varsa, yapılacak 

olan replasman tedavisi etkin bir tedavi sağlayacaktır. 

Kaynaklar

1.  http://www.naturalremedies.org/vitamin-d4/

2.  Bikle DD. Vitamin D metabolism, mechanism of action, and clinical app-

lications. Chem Biol. 2014;21(3):319-329

3.  Volmer DA, Mendes LR, Stokes CS. Analysis of vitamin D metabolic mar-

kers by mass spectrometry: Current techniques, limitations of the “gold

standard”  method,  and  anticipated  future  directions.  Mass  Spectrom

Rev. 2015;34(1):2-23

4.  Holick  MF.  Vitamin  D:  A  millenium  perspective.  J  Cell  Biochem.

2003;88(2):296-307

5.  Sutton AL, MacDonald PN. Vitamin D: more than a “bone-a-fide” hormo-

ne. Mol Endocrinol. 2003;17(5):777-791.

6.  Grober U, Spitz J, Reichrath J, Kisters K, Holick MF. Vitamin D: Update

2013: From rickets prophylaxis to general preventive healthcare. Derma-

toendocrinol. 2013;5(3):331-347. (PubMed)

7.  Sutton AL, MacDonald PN. Vitamin D: more than a “bone-a-fide” hormo-

ne. Mol Endocrinol. 2003;17(5):777-791.

8.  Liel Y, Shany S, Smirnoff P, Schwartz B Estrogen increases 1,25-dihydroxy-

vitamin D receptors expression and bioresponse in the rat duodenal mu-

cosa. Endocrinology. 1999 Jan;140(1):280-5.

9.  Chen TC, Persons KS, Lu Z, Mathieu JS, Holick MF. An evaluation of the

biologic activity and vitamin D receptor binding affinity of the photoiso-

mers of vitamin D3 and previtamin D. J Nutr Biochem.2000; 11: 267-272.

10.  1 Boulch Le N, Cancela L, Miravet L. Cholecalciferol sulfate identification

in human milk by HPLC. Steroids. 1982;39 (4): 391-398

11.  Griffin  MD,  Xing  N,  Kumar  R.  Vitamin  D  and  its  analogs  as  regula-

tors  of  immune  activation  and  antigen  presentation.  Annu  Rev  Nutr.

2003;23:117-145

12.  Borissova AM, Tankova T, Kirilov G, Dakovska L, Kovacheva R. The effect

of vitamin D3 on insulin secretion and peripheral insulin sensitivity in

type 2 diabetic patients. Int J Clin Pract. 2003;57(4):258-261.

13.  Vitamin  D  Deficiency  and  Risk  of  Cardiovascular  Disease.  Circulation.

Published online before print January 7, 2008.

14.  Merke J, Hofmann W, Goldschmidt D, Ritz E. Demonstration of 1,25(OH)2

vitamin D3 receptors and actions in vascular smooth muscle cells in vit-

ro. Calcif Tissue Int. 1987;41:112–114

15.  Micronutrient Information Center-Linus Pauling Institude

16.  Beslenme Bülteni (Prof. Dr. Ahmet Aydın)

17.  Nazlıkul H. Gerçek Detoksu Keşfet

18.  Nazlıkul H. Nöralterapi Kitabı Nobel Kitabevi 2010 İstanbul

19.  DeLuca  HF.  Overview of  general  physiologic  features  and  functions  of

vitamin D. Am J Clin Nutr. 2004;80(6 Suppl):1689S-1696S. (PubMed)

20.  Fukumoto  S.  Phosphate  metabolism  and  vitamin  D.  Bonekey  Rep.

2014;3:497.

21.  Nazlıkul H. Tamamlayıcı Tıp ve Regülasyon (Komplementär und Regulati-

onsmedizin) S6-9 Barnat 5/2006

22.  Nazlıkul H. Barnat Bilimsel Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon ve Nöralterapi

Dergisi, Fibromiyalji Yıl 2 Sayı 3 S: 10-22 Eylül 2007.



Yüklə 53,85 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin