DOI: 10.4274/tod.94830
Derleme /
Review
Summary
Vitamin D is not only a fat-soluble vitamin, but also a group of hormone and hormone precursor sterols that can be synthesized endogenously
in appropriate biological conditions. Its most profound effect is on calcium and phosphorus metabolism, and on bone mineralization. In
recent years, it was reported that Vitamin D deficiency and insufficiency are related with many chronic diseases such as widespread cancers,
cardiovascular diseases, metabolic syndromes, infectious diseases and autoimmune diseases. Vitamin D deficiency is also a defined risk factor
for osteoporosis, falls and fractures. Vitamin D deficiency is now recognized as a global epidemic. 25(OH) Vitamin D levels under 20 ng/mL is
accepted as Vitamin D deficiency, levels between 21-29 ng/mL as insufficiency, over 30 ng/mL as sufficient levels (preferred range is between
40-60 ng/mL), and over 150 ng/mL as Vitamin D intoxication. Vitamin D deficiency leads to ricketts clinics in children and osteomalacia clinics
in adults. In this review, we aimed to define Vitamin D deficiency and insufficiency which is currently widespread in adults, and to provide a
current approach to the treatment methods. (Turkish Journal of Osteoporosis 2014;20: 71-4)
Key words: Vitamin D, 25(OH) Vitamin D, osteomalacia
Çağın Pandemisi: D Vitamini Eksikliği ve Yetersizliği
Pandemic Era: Vitamin D Deficiency and Insufficiency
D vitamini; yağda eriyen vitaminler arasında yer almakta olup aynı zamanda endojen olarak uygun biyolojik ortamda sentezlenebildikleri için
hormon ve hormon öncüleri olan bir grup steroldür. En önemli etkisi kalsiyum, fosfor metabolizması ve kemik mineralizasyonu üzerinedir.
Son yıllarda, D vitamini eksikliği ve yetersizliğinin, yaygın kanserler, kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom, enfeksiyöz ve otoimmun
hastalıkların dahil olduğu bir çok kronik hastalıklarla ilişki içinde olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda D vitamini eksikliği osteoporoz, düşme
ve kırıklar için tanımlanmış bir risk faktörüdür. D vitamini eksikliği artık küresel bir salgın olarak kabul edilmektedir. 25(OH)D düzeyi 20 ng/
mL’den düşük ise D vitamini eksikliği, 21 ile 29 ng/mL arasında ise D vitamini yetersizliği, 30 ng/mL’den yüksek ise yeterli düzey (tercih edilen
aralık 40-60 ng/mL) ve 150 ng/mL’den yüksek ise D vitamini intoksikasyonu olarak kabul edilmektedir. D vitamini eksikliği çocuklarda rikets,
erişkinlerde ise osteomalazi klinik tablosuna neden olmaktadır. Bu derlemede; günümüzde çok yaygın olan yetişkinlerdeki D vitamini yetersizliği
ve eksikliğinin tanımlanması ve tedavi yönetimine güncel bir yaklaşım sunmayı amaçladık. (Türk Osteoporoz Dergisi 2014;20: 71-4)
Anah tar ke li me ler: D vitamini, 25(OH)D vitamini, osteomalazi
Yaz›flma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Fatma Fidan, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Ankara, Türkiye
GSM: +90 505 350 75 75 E-posta: drfatmafidan@hotmail.com Geliş Tarihi/Received: 06.01.2014 Kabul Tarihi/Accepted: 25.04.2014
Türk Osteoporoz Dergisi, Galenos Yayınevi taraf›ndan bas›lm›flt›r. / Turkish Journal of Osteoporosis, published by Galenos Publishing.
Özet
71
Giriş
D vitamini; yağda eriyen vitaminler arasında yer almakta
olup aynı zamanda endojen olarak uygun biyolojik ortamda
sentezlenebildikleri için hormon ve hormon öncüleri olan bir
grup steroldür. En önemli etkisi kalsiyum, fosfor metabolizması
ve kemik mineralizasyonu üzerinedir (1,2). Bununla birlikte son
yıllarda, D vitamini eksikliği ve yetersizliğinin yaygın kanserler,
kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom, enfeksiyöz ve
otoimmun hastalıkların dahil olduğu bir çok kronik hastalıkla ilişki
içinde olduğu bulunmuştur (3,4). Bu yaygın hastalıkların spektrumu
özellikle endişe vericidir çünkü gözlemsel çalışmalar göstermiştir
ki; sanayileşmiş ülkeleri içeren dünyanın kuzey bölgelerinin
birçoğunda D vitamini yetersizliği yaygındır (5). D vitamini eksikliği
artık küresel bir salgın olarak kabul edilmektedir (6). İngiltere’de
yakın zamanda yapılan bir çalışmada; kış ve bahar dönemlerinde
erişkin popülasyonun %50’sinden fazlasında D vitamini yetersizliği,
%16’sında da ciddi D vitamini eksikliği saptandığı bildirilmiştir (5).
Ülkemizden Uçar ve ark. son yıllarda Ankara bölgesinde yaptıkları
bir çalışmada; oldukça yüksek oranda (%51,8) D vitamini eksikliği
ve %20,7 oranında D vitamini yetersizliği tespit edilmiştir (7).
Fatma Fidan, Berat Meryem Alkan, Aliye Tosun
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Ankara, Türkiye
Fidan ve ark.
Çağın Pandemisi: D Vitamini Eksikliği ve Yetersizliği
Türk Osteoporoz Dergisi
2014;20: 71-4
72
Yeterli D vitamini alımı ve serumda optimum D vitamini düzeyinin
korunması sadece kemik, kalsiyum ve fosfor metabolizması
için değil aynı zamanda genel sağlık ve iyilik hali için de çok
önemlidir. Global sağlık problemi olarak D vitamini eksikliği
ve yetersizliğinin, geniş spektrumlu akut ve kronik hastalıklar
için bir risk olması muhtemeldir (8). Bu bilgilerden yola çıkarak
bu derlemede; günümüzde çok yaygın olan yetişkinlerdeki
D vitamini yetersizliği ve eksikliğinin tanımlanması ve tedavi
yönetimine güncel bir yaklaşım sunmayı amaçladık.
D Vitamini Kaynakları ve Metabolizması
Başlıca D vitamini kaynağı; endojen olarak ultraviyole B (UVB)
ışınlarının deride fotokimyasal olarak 7 dehidrokolesterolden
vitamin D3 (kolekalsiferol) oluşturmasıdır. Güneş ışığına fazla
maruz kalınmasıyla vitamin D3 inaktif ürünlerine çevrilmektedir.
Diyetle D vitamini, bitkilerde bulunan ergokalsiferol (vitamin
D2) ve hayvan dokularında bulunan kolekalsiferol (vitamin D3)
şeklinde alınabilmektedir. D vitamini en fazla balık, karaciğer ve
yumurta sarısında bulunmaktadır. Diyetle alınan vitamin D2 ve
D3 şilomikronlarla birleşerek lenfatik sistem aracılığı ile venöz
dolaşıma taşınmaktadır. Diyetle alınan veya endojen olarak
yapılan vitamin D2 veya vitamin D3 yağ hücrelerinde depo
edilmekte ve gerektiğinde dolaşıma salınmaktadır (6,9).
Deride yapılan veya diyetle alınan D vitamini biyolojik olarak
aktif değildir. Önce karaciğerde 25 hidroksilaz enzimi ile 25
hidroksivitamin D’ye [25(OH)D], daha sonra da böbreklerde 1 alfa
hidroksilaz enzimi ile biyolojik olarak aktif form olan ve kalsitriol
olarak da bilinen 1,25 dihidroksivitamin D’ye [1,25(OH)2D]
dönüşmektedir. 1 alfa hidroksilaz enzimi D vitamini sentezinde
anahtar enzimdir. Bu enzimin düzenlenmesinde parathormon
(PTH), kalsiyum (Ca), fosfor ve fibroblast growth faktör 23 (FGF
23) rol oynamaktadır (6,9). 1,25(OH)2D ince barsak, böbrek
ve diğer dokularda bulunan vitamin D reseptörleri üzerinden
etkisini gösterir. İnce barsaktan Ca absorbsiyonunu arttırarak,
böbreklerden de Ca kaybını azaltarak genel fonksiyonu olan
kan kalsiyum düzeyini korur. Ayrıca 1,25(OH)2D vitamininin,
hücre proliferasyonu inhibe edici, terminal diferansiasyonu
uyarıcı, anjiogenezi inhibe edici, insülin üretimini uyarıcı ve renin
üretimini inhibe edici biyolojik etkileri mevcuttur (9,10). D vitamini
ve metabolitleri birçok dokuda bulunan 24 hidroksilaz enzim
tarafından inaktive edilerek safra yoluyla atılmaktadır (2,6).
D Vitamini Düzeyleri
Kişideki vitamin D düzeyini değerlendirmek için yarı ömrü 2-3
hafta olan, hem vitamin D alımını hem de endojen yapımı
gösteren 25(OH)D düzeyine bakılmalıdır. Biyolojik aktif form
1,25(OH)2D ideal ölçüm için uygun değildir. Çünkü yarı ömrü
4-6 saat kadar kısa ve dolaşımdaki düzeyleri 25(OH)D’den
1000 kat daha düşüktür. D vitamini eksikliği ve yetersizliğinin
tanımlanması ve 25(OH)D düzeyinin normal aralığının
saptanması için birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların
ışığında; 25(OH)D düzeyi 20 ng/mL’den düşük ise D vitamini
eksikliği, 21 ile 29 ng/mL arasında ise D vitamini yetersizliği, 30
ng/mL’den yüksek ise yeterli düzey (tercih edilen aralık 40-60
ng/mL) ve 150 ng/mL’den yüksek ise D vitamini intoksikasyonu
olarak kabul edilmektedir (6,10).
Kimlerde D Vitamini Düzeyine Bakılmalıdır?
• Kemik hastalığı olan kişiler (osteomalazi, osteoporoz, paget
vs.),
• D vitamini eksikliğini düşündüren kas-iskelet sistemine ait
semptomları olan kişiler,
• D vitamini eksikliği ve yetersizliği konusunda risk faktörleri
olanlar (koyu tenli kişiler, güneş ışığından yeterince
yararlanamayanlar, yaşlılar, obezler, kısa aralıkla sık hamile
olanlar, emziren kadınlar, malabsorbsiyon durumları, anti-
konvülsan ve glikokortikoid ilaç kullanımı vs.).
D Vitamini Yetersizliğinin/Eksikliğinin Klinik, Radyolojik ve
Biyokimyasal Bulguları
D vitamini eksikliği çocuklarda rikets, erişkinlerde ise osteomalazi
klinik tablosuna neden olmaktadır. Osteomalazide en belirgin
yakınma; pelvis, omurga ve kostaları içeren yaygın ağrıdır. Ağrı
genellikle belden başlayıp, pelvis, kalça, uyluk, sırt ve kostalara
yayılır. Kemik korteksinin incelmesi sonucu tibia, sternum, spinöz
çıkıntılar, pelvis ve kostaların derin palpasyonu ile hassasiyet ve
ağrı ortaya çıkabilir. Yetişkinlerde görülen osteomalazinin diğer
bir klinik bulgusu da antaljik yürüyüş veya yürüme güçlüğüne
neden olan proksimal kas güçsüzlüğüdür. Hastalar kollarını
kullanmadan sandalyeden kalkmakta, merdiven inip çıkmakta
ve yürümekte güçlük çekerler (11,12). Ağır osteomalazide ilk
belirti kırık olabilir. Osteomalazinin tipik radyolojik bulgusu
yaygın osteopeni ve Looser çizgileri olarak adlandırılan
psödofraktürlerdir. Psödofraktürler genellikle uzun kemikler,
pubik ve iskiyal ramus, ulna, kosta ve skapulada görülür (11).
Osteomalazide biyokimyasal olarak; serum kalsiyum normal
veya düşük, serum fosfor düşük, PTH yüksek, ALP yüksek,
25(OH)D düşük, 1,25(OH)2D normal veya yüksek olabilir.
Ancak D vitamini eksikliği 1 alfa hidroksilaz eksikliğine bağlı
ise 1,25(OH)2D düşük, 25(OH)D ise normal veya yüksek
bulunabilmektedir (9).
Osteomalazi Nedenleri
1. Deride sentezin azalması
• Güneş ışınlarına yetersiz maruziyet
• 70 yaş üzeri kişiler
• Koyu tenli kişiler
2. Biyo yararlanımın azalması
• Malabsorbsiyon (Postgastrektomi, Gluten enteropatisi,
Pankreatik yetersizlik, Kistik Fibrozis, Crohn Hastalığı, Bilier
Obstrüksiyon vs.)
• Obezite
3. Katabolizmanın arttığı durumlar
• Glikokortikoid ve antikonvülzan ilaç kullanımı
4. 25(OH)D sentezinin azalması
• Karaciğer yetmezliği
5. 25(OH)D atılımının artması
• Nefrotik sendrom
6. 1,25(OH)2D vitamini sentezinin azalması
• Kronik böbrek yetmezliği
• Hiperfosfatemi
7. Tümör kaynaklı osteomalazi
• Tümörün Fibroblast Growth Faktör 23 salgılaması
Fidan ve ark.
Çağın Pandemisi: D Vitamini Eksikliği ve Yetersizliği
Türk Osteoporoz Dergisi
2014;20: 71-4
73
8. Genetik Hastalıklar
• Vitamin D Bağımlı Rikets (Tip 1, Tip 2 ve Tip 3)
• Otozomal Dominant Hipofosfatemik Rikets
• X linked Hipoposfatemik Rikets
D Vitamini, Osteoporoz, Düşme ve Kırık
Düşük 25(OH)D vitamin düzeyleri sekonder hiperparatiroidizme
yol açarak osteoklastlar üzerinden kemik rezorbsiyonuna
neden olduğundan yetişkinlerdeki osteopeni ve osteoporozu
hızlandırıp kötüleştirebilirler (13). D vitamini; PTH seviyelerini
fizyolojik sağlıklı düzeylerde tutarak osteoblastik aktiviteyi artırıp
kemik mineralizasyonunu destekler ve bunun sonucunda da
düşme ve kırık oluşma riskini belirgin olarak azaltırlar (13,14).
25(OH)D vitamin düzeyi >30 ng/mL olan hastalarda kırık riskinin
daha düşük olduğuna dair kanıtlar vardır (6). Otuz binden fazla
katılımcının olduğu bir meta analiz göstermiştir ki; yaklaşık 800
IU/gün D vitamini ilavesi non-vertebral kırık riskini %14, kalça
kırık riskini ise %30 azaltarak kırık riskinde önemli bir düşüşe
neden olmuştur (15).
25(OH)D vitamini ile alt ekstremite fonksiyonları, proksimal kas
gücü ve fiziksel aktivite arasında müspet bir ilişki mevcuttur
(16,17). Vitamin D eksikliği özellikle postural denge ve
yürüyüş için gerekli olan alt ekstremitenin antigravite kaslarını
etkilemektedir (18). Yaşlılarda 25(OH)D vitamini düzeyleri ile
düşmeler arasında anlamlı korelasyon bulunmaktadır. Kas gücü,
postüral ve dinamik denge D vitamini takviyesi ile artırılabilir
(16,17). Gerdhem ve ark. 986 ambulatuvar kadını dahil edip,
3 yıl takip ettikleri çalışmalarında; düşük 25(OH)D vitamin
seviyesinin düşük fiziksel aktivite düzeyi, yürüme hızında azalma
ve dengede bozulma ile ilişkili olduğunu saptamışlardır. 25(OH)
D <20 ng/mL olan grupta kırık riskinde artışa yatkınlık olduğunu
gözlemlemişlerdir (19).
Sonuç olarak, D vitamini eksikliği osteoporoz, düşme ve kırıklar
için tanımlanmış bir risk faktörüdür (20).
D Vitamini Eksikliği Önleme ve Tedavi Yaklaşımı
Normal koşullar altında insan vücudunda bulunan D vitaminin
%90-%95’i güneş ışınlarının etkisi ile deride sentez edilir.
Özellikle içine katılmadıkça besinlerle alınan vitamin D’nin
büyük bir önemi yoktur. Güneş ışığı temel kaynaktır ve
yeterince faydalanılırsa ilave D vitamini almaya gerek yoktur.
Amerika’nın kuzeyinde (Boston, 42° kuzey) haftada 2-3 defa
el, yüz ve kolları 5-15 dakika güneşe tutmanın vücudun
D vitamini ihtiyacını karşılamak için yeterli olduğunu ortaya
koyan çalışmalar mevcuttur (18,21). Bununla birlikte, güneş
ışınlarıyla ciltte D vitamini sentezinde mevsimsel ve coğrafik
farklılıklar olduğunu da unutmamak gerekir. Yaklaşık 33°
enlemin kuzeyinde ve güneyinde yaşayanlarda kış aylarında
D vitamini sentezi hemen hemen hiç olmamaktadır (22).
Bunun yanı sıra, artmış deri pigmentasyonu, ileri yaş ve topikal
güneş kremleri kullanılması gibi birçok faktör derideki bu
üretimi azaltmaktadır (10,21). Otuz faktörlü güneş koruma
(sun protection factor, SPF) kremlerin ciltte D vitamini üretimini
%95-%98 oranında azalttığı bilinmektedir. Sekiz SPF güneş
kremlerinin bile kandaki D vitamini düzeyini dramatik olarak
azalttığı bidirilmiştir (22). Yaşlılarda UV sonrası D vitamini yapma
kabiliyetinin 30 yaş altı erişkinlere göre dörtte bir ila beşte
bir azalmış olduğunu gösteren kanıtlar mevcuttur. D vitamini
kaynağı olarak güneşin kullanılmasını, güneş ışımasını etkileyen
bulutlu hava, ozon yoğunluğu, hava kirliliği, rakım, mevsim,
günün saati, deri rengindeki farklılıklar ve benzeri diğer faktörler
oldukça zorlaştırmaktadır (23).
D vitamini eksikliğini önlemek için Tıp Enstitüsü (Institute of
Medicine; IOM); ilk bir yıl infantlara günlük 400 IU D vitamini
desteğinin hemen başlanılmasını, 1-70 yaş arasındakilere 600
IU/gün ve 70 yaşın üzerindekilere de 800 IU/gün D vitamini
desteğini önermektedir. IOM tarafından önerilen bu dozlar,
25(OH)D düzeyini kemik sağlığı için yeterli olduğu düşünülen
20 ng/mL seviyelerine çıkarabilir fakat Endokrin Topluluğu’nun
önerdiği 30 ng/mL seviyeleri için yeterli değildir. Bu yüzden
D vitamini eksikliğini önlemek için, Endokrin Topluluğu kendi
uygulama rehberlerinde; infantlarda ilk bir yıl için günlük 400-
1000 IU (2000 IU’ye kadar güvenli), 1-18 yaş arasındaki çocuk
ve adölesanlar için günlük 600-1000 IU (4000 IU’ye kadar
güvenli), 18 yaş üzeri erişkinler için ise günlük 1500-2000 IU
(10,000 IU’ye kadar güvenli) D vitamini desteği önermektedir.
Bununla birlikte obez kişilerde, Malabsorbsiyon sendromu olan
hastalarda, glikokortikoid ve antiepileptik ilaç kullanan kişilerde
daha yüksek dozlar gerekebilir (6).
Endokrin Topluluğu, uygulama rehberlerinde yaş ve altta yatan
tıbbi durumlara göre D vitamini eksikliği olan hastalar için çeşitli
tedavi stratejileri önermişlerdir (10).
• 0-1 yaş arasında D vitamini eksikliği olan bebeklerde; 2000
IU/gün ya da 50,000 IU/hafta vitamin D2 veya D3 altı hafta
süreyle, bunu takiben kan 25(OH)D seviyesini 30 ng/mL’nin
üzerinde tutabilmek için 400-1000 IU/gün idame tedavisi,
• 1-18 yaş arasında D vitamini eksikliği olan çocuklarda; 2000
IU/gün ya da 50,000 IU/hafta vitamin D2 veya D3 altı hafta
süreyle, bunu takiben kan 25(OH)D seviyesini 30 ng/mL’nin
üzerinde tutabilmek için 600-1000 IU/gün idame tedavisi,
• D vitamini eksikliği olan bütün erişkinlerde; 6000 IU/gün ya
da 50,000 IU/hafta vitamin D2 veya vitamin D3 sekiz hafta
süreyle, bunu takiben kan 25(OH)D seviyesini 30 ng/mL’nin
üzerinde tutabilmek için 1500-2000 IU/gün idame tedavisi,
• Obez hastalarda, malabsorbsiyon sendromu olan hastalarda
ve D vitamini metabolizmasını etkileyen ilaç kullanan hastalarda
yüksek doz, en azından 6000-10,000 IU/gün D vitamini ile tedavi
ve 3000-6000 IU/gün dozda idame tedavisi önerilmektedir.
Ayda iki kez 50,000 IU D vitamini verilme stratejisi altı yıla
kadar herhangi bir toksisite olmaksızın D vitamini eksikliği veya
yetersizliğini tedavi etmekte ve rekurrensi önlemektedir (6). Son
zamanlarda yapılan bir çalışmada; erişkinlerde altı yıl boyunca
her iki haftada bir 50,000 IU ya da eşdeğer olarak 3000 IU/gün
D vitamini alınması, herhangi bir toksisite olmaksızın kan 25(OH)
D düzeyini 40-60 ng/mL arasında tutmada etkili bulunmuştur.
Çocuk ya da erişkin, D vitamini alımının arttırılmasının sarkoidoz
ve tüberküloz gibi hastalıkları içeren granulamatoz durumlar
hariç bilinen hiçbir zararı yoktur. Bütün erişkinler 2000 IU/
gün D vitamini almalıdır (24). Bununla birlikte, granulamatoz
hastalıklar, genetik hastalıklar ya da nadir olarak D vitamini
Fidan ve ark.
Çağın Pandemisi: D Vitamini Eksikliği ve Yetersizliği
Türk Osteoporoz Dergisi
2014;20: 71-4
74
metabolizmasını etkileyen enzimlerin polimorfizmi gibi belli
durumlarda D vitamini toksisite riski artmıştır (6).
Sonuç
Ülkemizde ve dünyada D vitamini eksikliği/yetersizliği yaygın
olarak görülmektedir. Günümüzde de çeşitli nedenlerle güneş
ışınlarından yeterince faydalanılmadığı aşikar olup, bu durumda
D vitamininden zenginleştirilmiş yiyecekler veya D vitamini
destek tedavisinin önemi artmaktadır.
Kaynaklar
1. Champe PC, Harvey RA, Ferrier DR. Biyokimya. Çeviri Editörü:
Ulukaya E. Lippincott’s Illustrated Reviews Serisinden. 3. Baskı.
Nobel Tıp Kitapevleri; 2007.
2. Bringhurst FR, Demay MB, Krane SM, Kronenberg HM. Bone
and Mineral Metabolism in Health and Disease. In: Kasper DL,
Braunwald E, Fauci AS, Hauser SL, Longo DL, Jameson JL, editors.
Harrison’s Principles of Internal Medicine. 16th edition. New
York:MCGraw-Hill Companies; 2005. p. 2238-86.
3. Holick MF. Vitamin D: a D-lightful health perspective. Nutr Rev
2008;66:182-94.
4. Hyppönen E, Boucher BJ, Berry DJ, Power C. 25-hydroxyvitamin D,
IGF-1, and metabolic syndrom at 45 years of age: a cross-sectional
study in the 1958 British Birth Cohort. Diabetes 2008;57:298-305.
5. Pearce SHS, Cheetham TD. Diagnosis and management of vitamin
D deficiency. BMJ 2010;340:b5664.
6. Wacker M, Holick MF. Vitamin D-Effects on Skeletal and Extraskeletal
Health and the Need for Supplementation. Nutrients 2013;5:111-48.
7. Uçar F, Taşlıpınar MY, Soydaş AÖ, Özcan N. Ankara Etlik
İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi’ne Başvuran Hastalarda 25-OH
Vitamin D Düzeyleri. Eur J Basic Med Sci 2012;2:12-5.
8. Pludowski P, Holick MF, Pilz S, Wagner CL, Hollis BW, Grant WB,
et al. Vitamin D effects on musculoskeletal health, immunity,
autoimmunity, cardiovascular disease, cancer, fertility, pregnancy,
dementia and mortality- a review of recent evidence. Autoimmun
Rev 2013;12:976-89.
9. Öngen B, Kabaroğlu C, Parıldar Z. D Vitamini’nin Biyokimyasal
ve Laboratuvar Değerlendirmesi. Türk Klinik Biyokimya Dergisi
2008;6:23-31.
10. Holick MF, Binkley NC, Bischoff-Ferrari HA, Gordon MC, Hanley
DA, Heaney RP et al. Evaluation ,Treatment, and Prevention
of Vitamin D Deficiency: an Endocrine Society Clinical Practice
Guideline. J Clin Endocrinol Metab 2011;96:1911-30.
11. Uğurlu H. Osteomalazi, Paget Hastalığı. In: Beyazova M, Gökçe-
Kutsal Y, editörler. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Güneş Kitabevi
Ankara; 2000. p.1894-902.
12. Lane NE. Metabolic Bone Disease. In: Firestein GS, Budd RC,
Harris ED, Mclnnes IB, Ruddy S, Sergent JS, editors. Textbook of
Rheumatoogy Kelley’s, Saunders Elsevier; 2009. p.1579-99.
13. Holick MF. Optimal vitamin D status for the prevention and
treatment of osteoporosis. Drugs Aging 2007;24:1017-29.
14. Dawson-Hughes B, Heaney RP, Holick MF, Lips P, Meunier PJ,
Vieth R. Estimates of optimal vitamin D status. Osteoporos Int
2005;16:713-6.
15. Bischoff-Ferrari HA, Willett WC, Orav EJ, Lips P, Meunier PJ, Lyons
RA, et al. A pooled analysis of vitamin D dose requirements for
fracture prevention. N Engl J M 2012;367:40-9.
16. Bischoff-Ferrari HA. Relevance of vitamin D in muscle health. Rev
Endocr Metab Disord 2012;13:71-7.
17. Bischoff-Ferrari HA, Dietrich T, Orav EJ, Hu FB, Zhang Y, Karlson
EW, et al. Higher 25-hydroxyvitamin D concentrations are
associated with better lower-extremity function in both active and
inactive persons aged≥60 y. Am J Clin Nutr 2004;80:752-8.
18. Akpınar P, İçağasıoğlu A. The Relation Between Vitamin D and
Quality of Life. Türk Osteoporoz Dergisi 2012;18:13-8.
19. Gerdhem P, Ringsberg KA, Obrant KJ, Akesson K. Association
between 25-hydroxy vitamin D levels, physical activity, muscle
strength and fractures in the prospective population-based OPRA
Study of Elderly Women. Osteoporos Int 2005;16:1425-31.
20. Mosekilde L. Vitamin D and the elderly. Clin Endocrinol (Oxf)
2005;62:265-81.
21. Holick MF. Vitamin D and bone health. J Nutr 1996;126:1159-64.
22. Wacker M, Holick MF: Sunlight and Vitamin D: A global
perspective for health. Dermato-Endocrinology 2013;5:51–108.
23. Tsiaras WG, Weinstock MA. Commentary: Ultraviolet irradiation
and oral ingestion as sources of optimal vitamin D. J Am Acad
Dermatol 2010;62:935-6.
24. Holick MF. Vitamin D: extraskeletal health. Rheum Dis Clin North
Am 2012;38:141-60.
20>
Dostları ilə paylaş: |