Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Mehmet Murat TAŞKIN *
ÖZET
Normal basınçlı hidrosefali, idiyopatik veya sekonder nedenlerle olabilen, ileri yaşlarda görülen ve yürüme
bozukluğu, demans ve inkontinans şeklinde bir klinik triadı bulunan, tedavi edilebilir bir ilerleyici psikomotor
bozukluktur. ilk kez 1965 yılında, Hakim ve Adams tarafından tanımlandığı için, bu otörlerin adıyla da anılmak-
tadır. Tanısında CT ve MRI yanı sıra tedavi planlaması için de gereken, BOS drenajı yöntemlerinden yararlanılır.
Klinik triadından en az ikisinin bulunduğu, ventrikülomegalisi bulunan ve BOS basıncı normal olan hastalardan,
drenaj tedavisinden yarar görenleri, şant veya endoskopik üçüncü ventrikülostomi ameliyatı yapılarak tedavi
edilebilmektedir. Ayırıcı tanıda, benzer klinik bulgulara yol açan diğer merkezi sinir sistemi dejeneratif hastalık-
ları ekarte edilmelidir. Cerrahi tedaviden en fazla yürüme bozukluğu yakınması ön planda olanlar ve semptom-
ların süresi kısa olan hastalar yarar görmektedir.
Anahtar kelimeler: Normal basınçlı hidrosefali, şant, endoskopik üçüncü ventrikülostomi
Düşünen Adam; 2008, 21(1-4):45-58
ABSTRACT
Normal Pressure Hydrocephalus: New Concepts
Normal pressure hydrocephalus is a treatable syndrome seen in elderly patients who show the classical triad of
gait disorder, dementia and urinary incontinence. It may be due to idipathic or secondary causes and is a prog-
ressive psychomotor disorder. It was first described by Hakim and Adams in 1965, and sometimes referred as
Hakim-Adams syndrome. Brain CT or MRI are used to diagnose this syndrome and cerebrospinal fluid (CSF)
drainage gives the additional clue about the probable benefit from a shunt operation. Minimum requirments for
the shunt replacement or endoscopic third ventriculostomy operations are, the presence of at least two compo-
nents of the clinical triad, presence of ventriculomegaly, and normal opening pressure of CSF. In the differential
diagnosis of this syndrome, other possible causes of degenerative CNS disorders must be ruled out. The patients
whose main presenting symptom is gait disturbance and patients with a short duration of symptoms benefit mostly
from these treatment modalities.
Key words: Manuel pressure hydrocephalus, shunt, endoscopic third ventriculostomy
* Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1. Nöroşirürji Klinik Şefi, Doç. Dr.
Normal basınçlı hidrosefali (NPH) terimi, ilk
kez Hakim, Adams ve ark.
(2,17)
tarafından, 1965
yılında kullanılmış ve tanımlanmıştır. Bu neden-
le, bu sendroma Hakim Adams veya Adams
Hakim sendromu da denir. Klinik triadı yürüme
bozukluğu, ilerleyici demans ve idrar inkonti-
nansı olan bir ileri yaş hastalığıdır. Tanımlandığı
zaman, bu sendroma, nasıl olduğu bilinmese de,
beyin omurilik sıvısının (BOS, CSF) araknoid
granülasyonlar düzeyinde emiliminin bozuldu-
45
ğu düşünülmüştür. Komünikan hidrosefali görü-
nümünde olduğundan, yani araknoid granülas-
yonlara kadar olan BOS dolaşım yollarında,
hidrosefaliye neden olabilecek bir engel bulun-
madığından, patogenezi için ileri sürülen bu
olasılık yaygın taraftar bulmuştur
(1)
.
Bilinen bir nedene bağlı olmadan ortaya çıkan
bu NPH türüne idiyopatik NPH (INPH) adı
verilmiş, bilinen bir hastalık sonrasında gelişen
cinsine de sekonder NPH (SNPH) denmiştir. Bu
ayırımın yapılmasındaki ana etken, her iki
durumda prognozda farklılıklar olmasıdır. SNPH
olgularına en sık olarak travmalar sonrası geli-
şen subaraknoid kanamalar neden olmaktadır.
Diğer nedenleri arasında ise menenjit, serebral
infarkt, kranyumun Paget hastalığı, meninksler-
deki mukopolisakkaridozlar ve akondroplazide
rastlanmaktadır. Bu olgulardaki hidrosefali
nedeni, araknoid granülasyonlar düzeyinde olu-
şan emilim direncinin artmasıdır. INPH olgula-
rındaysa belirgin bir nedene rastlanmaz. Bununla
ilgili olarak serebral kan akımı (CBF) ve sereb-
ral metabolizmada (CMR) azalma, periventrikü-
ler beyaz cevherde oluşan gerilme veya trans-
mantle basınç artışı da denen beyin kabuğundaki
BOS akım direncindeki artıştır
(9)
. Asemptomatik
fibrozan menenjitlerde veya transkortikal suba-
raknoid aralıktaki yetmezliklerde BOS emilimi
azalabilmektedir
(3)
. Ayrıca, INPH, periventrikü-
ler iskemik olaylar sonucunda, ventrikül duvarı-
nın zayıflayarak genişlemesiyle veya hipertansi-
yon, iskemik kalp hastalığı, diyabet ve HDL
kolesterol düşüklüğü durumlarında da bildiril-
miştir
(33)
.
SNPH her yaşta görülebilirse de, INPH’a daha
sık 50-70 yaşları arasında rastlanmaktadır. NPH
nin en etkili tedavisi, ventriküloatriyal veya
ventriküloperitoneal veya lumboperitoneal gibi
şant ameliyatlarıyla sağlanabilirse de bu ameli-
yatların başarı şansı SNPH olgularında daha
yüksek olmaktadır. İlerleyici demansa yol açan
ve klinik belirtileri NPH belirtilerine benzeyen
durumlarda yapılan şant ameliyatları başarısız
olmaktadır. Özellikle subkortikal aterosklerotik
ensefalopatiden ayırılması güç olmaktadır. NPH
tanısında kullanılan başlıca yöntemler radyolo-
jik incelemeler, BOS dinamiğine yönelik araştır-
malar, nöropsikolojik araştırmalar ve metaboliz-
ma incelemeleri şeklindedir. NPH den şüphele-
nildiğinde ise hastalara şant tedavisinin uygun
olup olmayacağına karar vermede en sık kullanı-
lan yöntem ise, LP yoluyla LP yaparak BOS
basıncına azaltmak ve hastanın kliniğinde düzel-
me olup olmadığını gözlemektir. NPH’leri diğer
demans türlerinden ayırmaya yarayacak kesin
bir tanı yöntemi henüz bulunmamaktadır. Şant
tedavisi ise, NPH ve klinik bulgularının görül-
düğü diğer hastalarda, ventrikül genişlemesi
giderilmesine rağmen, hiçbir iyileşmeye neden
olamamaktadır. Bu olgularda, şant yalnızca has-
talığın ilerlemesini durdurabilmektedir. NPH
tedavisinde ana amaç, NPH tanısının doğru kon-
ması ve şant tedavisinden önce, hastanın bu
tedaviden yarar görüp görmeyeceğinin belirle-
nebilmesidir.
Klinik
NPH, erişkin yaşlarda görülen ve apraksi (yürü-
me bozukluğu), demans ve idrar inkontinansın-
dan oluşan karakteristik semptom triadına sahip,
az görülen bir hastalıktır. Ventriküllerde genişle-
me olmasına rağmen, LP ile ölçülen BOS basın-
cı normal düzeyde bulunur. NPH in en sık ve
erken görülen belirtisi, yürürme bozukluğudur.
Bu belirtiye herhangi bir motor veya duyu
bozukluğu eşlik etmez. Yürüyüş bozuklukları
NPH gelişiminde, erken dönemde ortaya çıkan
bir belirtidir ve hastaya ameliyat gerekip gerek-
mediği kararı vermek için BOS basıncının düşü-
rülmesinden sonra yürüyüşün düzelip düzelme-
diği kontrol edilir. Hastalar, genellikle dengesiz-
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
46
likten ve yürürken, özellikle merdivenden çıkar-
ken veya inerken zorluktan yakınır. Kısa ve
sendeleyerek adım atarlar, sıklıkla düşerler ve
yürüme sırasında sık sık durmak zorunda kalır-
lar. Dönüşlerde ve yürümeye başlamada zorla-
nırlar. Yürüme zorluğu nedeniyle, sıklıkla yardı-
ma gerek duyarlar ve yaşam kaliteleri bozulur
(39)
.
INPH’de görülen yürüme bozukluğunun anato-
mik nedeni halen tartışmalıdır. Buna neden ola-
rak ileri sürülen mekanizmalar ventriküllerin
gerilmesi nedeniyle, beyin korteksinden aşağıya
doğru ilerleyen projeksiyon liflerinin sıkışması
veya derindeki yapıların bası altında kalmaları-
dır. Bu nedenle INPH olgularında, radyolojik
olarak ortabeyin ölçümleri yapıldığında, ortabe-
yin çapının aynı yaştaki normal popülasyona
göre daha küçük olduğu görülmüştür
(30)
. Bir
çalışmada da ortabeynin ön-arka çapının, INPH
hastalarında, yürüme bozukluğu derecesiyle
uyumlu olacak biçimde küçüldüğü ve tedavi
sonrasında da düzeldiği gösterilmiştir. Mezense-
falik lokomotor bölge (MLR) adı verilen ve
posterior tegmentumda, inferior kollikulusun
hemen ventralinde yer alan bölgenin lezyonla-
rında da aynı INPH de görülene benzer yürüme
bozuklukları tespit edilmektedir
(18,25)
.
Buna göre INPH derecelendirmesi, Grade 0-9
arasında olmaktadır. Gangemi ve ark.’nın çalış-
malarında, Grade 0 ve 9 hasta bulunmamaktaydı
(15)
.
Tanı Araçları
Klinik bulgular ışığında, hastalığın tanısı için en
çok kullanılan yöntemler, bilgisayarlı beyin
tomografisi (CT) ve manyetik rezonans beyin
görüntülemesidir (MRI).
CT
Hidrosefali tanısı koyabilmek için önerilen yön-
temlerden en çok kullanılanı Evans indeksidir.
Çok kolay uygulanabilen bu yöntemde, yan
ventriküllerin frontal hornlarının dış duvarları-
nın en geniş kısımdaki birbirine olan uzaklığın,
kranyumun iç tabulalarının arasındaki uzaklığa
olan oranı hesaplanır. Evans değerinin yüksekli-
ği (>% 30) hidrosefali varlığına işaret etse de,
hastanın şanttan yararlanma yüzdesini belirle-
Tablo 1. INPH belirtileri ve beraber bulunan diğer patolojik
durumlar
(20)
.
Başlangıç belirtileri
Başvuru sırasındaki belirtiler
Komorbidite
Bozukluk
Yürümede bozulma
Denge bozukluğu
Hafıza bozukluğu
İnkontinans
Baş ağrısı
Yürümede bozulma
Denge bozukluğu
Hafıza bozukluğu
İnkontinans
Baş ağrısı
Kardiyovasküler
Hipertansiyon
Diyabet
Birlikte
Epilepsi
%
48
38
26
17
2
100
98
52
48
5
26
21
14
43
2
Tablo 2. INPH olgularının takipleri ve tedavi sonuçlarının
incelenmesi için kolaylık sağlamak amacıyla önerilen dere-
celendirme skalası aşağıdadır
(15)
.
Grade
Yürüme bozukluğu
0
1
2
3
Demans
0
1
2
3
İnkontinans
0
1
2
3
Tanım
Normal
Dengesiz fakat kendi başına yürür
Tek bastonla yürür
Yürüteçle yürüyebilir
Normal
Aşikâr demans yok ama apatik
Evde bağımsız, dışarıda bağımlı
Evde de kısmen bağımlı
Yok
Yok fakat pollakiüri veya sık sık idrara çıkma
Ara sıra var
Sık
47
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
memektedir. Normal basınçlı hidrosefali tanısı
için Evans oranının % 30’dan fazla olması gere-
kir.
Primer kortikal atrofi durumunda (ex vacuo)
ventriküller ve kortikal sulkuslar genişler.
Serebral kortikal sulkusların genişlemediği
durumlarda ise, şant öneren otörler vardır. Bu
hastaların % 50-66 arasındaki bir kısmı, şant
ameliyatlarından yarar görmektedir. CT’de ras-
tanan periventriküler düşük dansite alanlarının
varlığı, şant operasyonundan yarar görme lehin-
de bulunmuştur, ancak bunlar NPH dışı olgular-
da da rastlanabileceğinden, prognoz değerleri
tartışmalıdır
(31,37)
.
MRI
Manyetik rezonans inceleme, beyaz cevher lez-
yonlarının ayırıcı tanısında daha hassastır ve bu
nedenle multi infarkt demansların tanısı kolay-
laşmaktadır. Multiplan inceleme (sagittal, koro-
nal ve aksiyel) olanağı veren MRI ile BOS
dinamiğine ilişkin akım çalışmaları da yapılabil-
mektedir. NPH olgularında, ventrikül etrafında-
ki ve beyaz cevherdeki lezyonlar T2 ağırlıklı
(T2-W) kesitlerde sinyal artışı şeklinde görülür-
ler. Bunların varlığında şant takılan hastalarda
iyileşme oranı % 57 kadardır
(22)
. NPH olguların-
da BOS akımının azalmasını göstermek için faz
kontrast sine manyetik inceleme yapılabilir. Bu
yolla tanı konarak şant uygulanan hastalardaki
iyileşme oranı % 88’e kadar çıkmaktadır
(11)
.
Glukoz Metabolizması ve Serbral Kan Akımı
(CMRO, CBF)
NPH olgularında, beyin dokusunda glukoz kul-
lanım oranı ve kan akımı hesaplamaları yapmak
için pozitron emisyon tomografisi (PET) kulla-
nılabilir. Bu yöntemle NPH olguları, normal
olgulardan, % 90’a yakın bir oranda ayırt edile-
bilmektedir, ancak şant tedavisi prognozu konu-
sunda hassasiyeti yoktur. Benzer şekilde, global
veya bölgesel CBF çalışmaları da NPH olguları-
nı diğer demanslardan ayırmaya veya prognoz
belirlemeye yararlı olmamaktadır
(27)
.
Radoizotop Sisternografi
Uzun yıllar önce uygulana gelen ventrikülogra-
filerin modern bir versiyonu olan radyoizotop
sisternografi ile komünikan hidrosefali tanısı
koymak olasıdır, ancak tanı veya prognoz açı-
sından bir değeri yoktur. Sonucun normal bulun-
ması da NPH tanısını ekarte etmemektedir
(27)
.
Dinamik BOS Akım İncelemeleri
Yan yatar pozisyonda BOS basıncı, NPH hasta-
larında, 60-240 mm H
2
O kadardır. Lomber
ponksiyon yoluyla veya serebral ventriküllerden
40-50 cc BOS alınması, şant takılması etkisi
yapar ve bu işlemden sonra Doppler incelemesi
yapılacak olursa, karotis arterde akım artışı tes-
pit edilebilir ve bu olguların şant tedavisinden
yararlanma olasılıkları daha yüksek bulunmuş-
tur
(22,34)
. Hastaların bir kısmında, BOS drenajını
takiben, yürümenin iyileştiği gözlenebilmekte-
dir. Eğer bu iyileşme, belirgin bir derecede fark
edilebiliyorsa, bu hastaların şant tedavisinden
yarar görme olasılıkları çok yüksek olmaktadır
(39)
. Ancak, LP dan sonra yürümede iyileşmenin
olmadığı hasta grubunda da şanttan yarar görme
olasılığı % 50 civarındadır.
Bu yalancı negatifliği azaltmak gayretiyle, bazı
yazarlar, 5 güne kadar uzayan sürede, her gün
yineleyici LP yapmayı önermişlerdir. 5-6 güne
uzayan LP tedavisinde, şanttan yarar görme ola-
sılığı % 100’e varan bir doğruluk oranına çık-
maktadır
(8)
.
INPH hastalarında, akuaduktustan geçen BOS
48
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
hızı artar. Luetmer ve ark.
(26)
göre, buradaki
BOS hızı >18 mL/dk ise, bu hastaların şant teda-
visinden yararlanma olasılıkları yüksek olmak-
tadır.
CSF RO Testi (Emilim Direnci)
Bu testle BOS emilim yollarının akım empedan-
sı ölçülmesi hedeflenir. Kondüktans ve direnç
birbirlerinin tamamlayıcısı terimlerdir. Direncin
yüksek olması, kondüktansın düşük olması anla-
mına gelir (1/r). RO ölçümü (dışa akım direnci)
için bazı yöntemler önerilmiştir. Bunlardan biri
olan Katzman testinde, bilinen bir hızla LP iğne-
sinden serum fizyolojik veya BOS enjeksiyonu
yapılır. RO değerinin hesaplanması için ise, eri-
şilen son sabit basınç değeri ile başlangıç basın-
cının farkı olan değer, infüzyon yapılan akım
hızına bölünür. Bunun benzeri şekilde uygula-
nan bolus yöntemindeyse, bilinen hacimdeki
sıvı (genellikle 4 mL) lomber subaraknoid aralı-
ğa 1 mL/s hızla enjekte edilir. Diğer bir yöntem-
de bilinen infüzyon hızına karşılık gelen yükse-
len basınç eğrisi elde edilir. Bunlardan başka
sabit basınç yöntemi ve ventrikülosisternal
ölçüm yöntemleri de vardır. Katzman tekniği ile
elde edilen değerler, bolus yöntemiyle elde edi-
lenden daha yüksek bulunduğundan, kullanılan
yöntemin normal değerini bilmek gerekir. RO,
hastalık olmasa da, ilerleyen yaşla birlikte yük-
selir. Otuz beş hastada yapılan direnç testinde,
INPH grubunda direnç değeri 8.2 mmHg/mL/
min olarak bulunmuştur ve bu değer yüksektir
(düşük kondüktans). Ancak, bu yöntem hem
uzun zaman aldığından hem de standardize
olmadığından, pek kullanılmamaktadır
(27)
.
Tedavi ve Planlama
INPH tanısında yaralanılacak sınıflama
(33)
:
Hastalık öyküsü, görüntüleme, fizik bulgular ve
fizyolojik kriterlerle desteklenmelidir.
I. Hastalık Öyküsü
Belirtier, yavaş gelişmiş olmalı, hasta 40 yaşın-
dan büyük olmalı, belirtilerin süresi en az 3-6
aydır devam ediyor olmalı, daha öncesinde kafa
travması, beyin kanaması, menenjit gibi hidro-
sefaliye neden olmuş olabilecek bir olay bulun-
mamalı, belirtiler zaman geçtikçe artmış olmalı,
belirtilerini açıklayabilecek başka nörolojik, psi-
kiyatrik veya genel hastalık durumları olmamalı.
II. Beyin Görüntüleme Bulguları
CT veya MRI incelemesinde; ventriküllerde
genişleme olmalı ve bu genişleme atrofi veya
konjenital nedenlerle olmamalı, Evans indeksi
>0.3 veya daha fazla olmalı. BOS akımına engel
olacak lezyon bulunmamalı, ve aşağıdaki des-
tekleyici belirtilerden en az birisi bulunmalı,
1. Temporal hornlardaki genişleme, hipo-
kampal atrofi nedeniyle olmamalı,
2. Kallozal açı 40 derece veya üzerinde
olmalı,
3. Periventriküler sinyal değişiklikleri dem-
yelinizan veya mikrovasküler yetmezlik
nedenleriyle olmamış olmalı,
4. MRI da, akuaduktus veya 4. ventrikülde
akım görülmemeli (flow void).
Ayrıca, eğer belirtilerden önce yapılmış olan bir
beyin görüntüleme çalışması varsa, ventriküller
küçük bulunmalı, radyoizotop sisternogram
yapılmışsa, ilaç 48-72 saat süreyle beyin yüze-
yinde kalmalı, sine MRI tetkiki yapılmışsa vent-
rikül akım hızında artma olmalı, SPECT-
acetazolamide testi yapılmışsa, periventriküler
perfüzyonun azalması durumunun acetazola-
midden etkilenmemesi.
III. Denge veya yürüyüş bozukluğunun yanı sıra
demans veya inkontinans bulgularının birisi
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
49
veya her ikisi de eşlik etmeli. Yürüme bozuklu-
ğu ile ilgili olarak da, aşağıdaki belirtilerin en az
ikisinin bulunması gereklidir:
A. Adım yüksekliğinin azalması,
B. Adım uzunluğunun kısalması,
C. Yürüme hızında azalma,
D. Yürüme sırasında gövdede yalpalamanın
artması,
E. Geniş tabanlı duruş,
F. Yürürken parmakların dışarıya dönük
olmaları,
G. Geriye doğru kaykılma,
H. Bütün halinde dönmeler (en bloc),
I. Yürürken sık sık dengenin bozulması, 8
adımda iki veya daha fazla müdahelede
bulunmak.
Algılamayla ilgili olarak, aşağıdakilerden en az
ikisi olmalı:
A. Psikomotor yavaşlama (tepki süresinde
uzama),
B. İnce hareketlerin hızında yavaşlama,
C. İnce hareketlerin doğruluğunda azalma,
D. Dikkati sürdürme veya bölmede güçlük
çekmek,
E. Özellikle yakın geçmişi anımsama güçlükleri,
F. Birkaç basamaklı emirleri uygulayama-
ma, içgörü bozuklukları gibi,
G. Davranış veya kişilik değişiklikleri.
İnkontinansla ilgili, aşağıdakilerden en az biri
olmalı:
A. İdrar ve gaita inkontinansı,
B. Sürekli idrar inkontinansı,
C. Ürolojik nedenlere bağlı olmayan geçici
veya kalıcı idrar inkontinansı veya aşağı-
dakilerden herhangi ikisinin var olması,
A. Sık sık idrara çıkma isteği duymak,
B. On iki saatte, 6 veya daha fazla sayıda
idrar boşaltmak,
C. Noktüri, gece iki veya daha fazla sayı-
da idrar yapmak.
Fizyolojik
LP açılış basıncının 5-18 mmHg (70-245 mm
H
2
O) düzeyinde olması. Bu değerlerden belirgin
derecede farklı çıkan sonuçlar, INPH tanısıyla
uyuşmamaktadır.
INPH Tanısıyla Uyuşmayan Durumlar
A. Ventriküllerde genişleme olmaması,
B. Papilödemi veya benzeri KİBA belirtisi
olması,
C. NPH triadının hiçbir belirtisinin bulunma-
ması,
D. Spinal stenoz veya benzeri bir durumla
belirtilerinin anlatılması.
INPH benzeri belirtilere neden olabilen veya
INPH ile birlikte görülebilen hastalıklar:
Nörodejeneratif hastalıklar
• Alzheimer
• Parkinson
• Lewy cisimi hastalığı
• Huntington koresi
• Frontotemporal demans
• Kortikobazal dejenerasyon
• Progresif supranükleer palsi
• ALS
• Multisistem atrofisi
• Spongioform ensefalopati
Vasküler demans
• Serebrovasküler hastalkıklar
• Stroke
• Multi-infarkt durumu
• Binswanger hastalığı
• Serebral otozomal dominant arteriyopati,
subkortikal infarktlar ve lökoensefalopati
• Vertebrobaziler yetmezlik
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
50
Diğer hidrosefali nedenleri
• Akueduktal stenoz
• Arrest hidrosefali
• Uzun süreli belirgin ventrikülomegali
sendromu
• Nonkomünikan hidrosefali
İnfeksiyonlar
• Lyme
• HIV
• Sy
Ürolojik
• İdrar yolu infeksiyonları
• Mesane veya prostat kanseri
• BPH
Diğer
• B
12
eksikliği
• Kollajen vasküler hastalıklar
• Epilepsi
• Depresyon
• Travmatik beyin hastalığı
• Spinal stenoz
• Chiari malformasyonu
• Wernicke ensefalopatisi
• Karsinomatöz menenjit
• Spinal kord tümörü
Alzheimer hastalığı (AD) ve INPH’daki kog-
nitif fonksiyon bozukluklarındaki farklar:
Bozulma
AH: Bellek, öğrenme, oryantasyon, dikkat, iş
yapabilme, yazma
INPH: Psikomotor yavaşlama, ince hareketler-
de yavaşlama ve hata.
Sınırda bozulma
AH: Motor ve psikomotor yeteneklerde, görerek
hedefi bulma yetisinde azalma, dil, okuma.
INPH: İşitsel bellek, dikkat, konsantrasyon, iş
yapabilme, davranış ve kişilik bozuklukları.
Ayırıcı tanı
1. Ventrikülomegali, demans ve yürüme bozuk-
luğunun görüldüğü durumlar:
- Servikal spondiloz
- Büyük eklem artriti
- Periferik nöropati
- Görme bozuklukları
- Vestibüler bozukluklar
- Antipsikotik ilaçlar
2. Vasküler demanslar
- Subkorrtikal iskemik ensefalopati
3. Parkinson hastalığı (demans ve ventrikülo-
megali ile birlikte olan)
4. Parkinson sendromları ile birlikte genişle-
miş ventriküller
• Lewy cisimli demans,
• Kortikobazal ganglionik dejenerasyon
• Progresif supranükleer palsy
• Multipl sistem atrofisi
Resim 1.
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
51
5. Frontotemporal demans, kaudat atrofiyle
beraber
(16)
.
Şantlar
Klinik uygulamada kullanılan şantlar, akıma izin
verdikleri açılış basınç değerlerine göre düşük,
orta ve yüksek basınçlı olarak sınıflandırılır.
Bunlara ek olarak takıldıktan sonra, dışarıdan
müdaleyle çalışma basınç aralığı değiştirilebilen
ayarlı şantlar da kullanılabilmektedir. Bazı
yazarlar, NPH olgularının düşük basınçlı şant-
lardan daha fazla yarar gördüklerini ama bu
olgularda da subdural effüzyon oluşma şansının
daha yüksek olduğunu bildirmektedir. Düşük
basınçlı şantlarda subdural effüzyon görülme
şansı % 71, orta basınçlı şantlardaysa % 34 ola-
rak yazılmıştır
(6)
.
INPH tanısıyla şant operasyonuna hasta kabul
kriterleri
(29)
:
1. Ventrikülomegali,
2. INPH kriterlerinden en az ikisinin bulun-
ması,
3. CSF basınç takibinde A veya B dalgaları
bulunması,
4. Sekonder NPH oluşumuna yol açabilecek
diğer faktörlerin bulunmaması (SAH,
menenjit, ensefalit, travma, serebral
infarkt, venöz tromboz, Paget hastalığı
veya akondroplazi),
5. Hastaların 3-6 günlük BOS drenajı uygu-
lamasından yarar görmüş olmaları.
Çalışmaya dahil edilen 179 şant hastasının ame-
liyattan 3, 6 ve 24 ay sonra yapılan kontrollerin-
de bulunan iyileşme oranları, % 33, 60 ve 75
olarak bulunmuş. Yürüme hastaların % 93’ünde
iyileşmiş, demens ve inkontinanstaki düzelme
iki kat daha az olmuş. Iyileşebilmeye işaret eden
faktörler olarak, korpus kallozumda gerilme,
ana belirti olarak yürüme bozukluğu olması ve
semptomların kısa süreli olması tespit edilmiş
ve INPH nedeni olarak araknoid granülasyonlar-
dan emilimin bozulması veya BOS’un SAS’deki
iletiminin yavaşlaması ileri sürülmüştür
(29)
.
Eğer şant operasyonundan sonra, 6 ay geçmesi-
ne rağmen yeterli veya hiç iyileşme olmamışsa,
valf düşük basınçlı valfle değiştirilmiş. Toplam
şant revizyonu oranı % 33 olarak bulunmuş.
Bunların % 47’sinde distal uçta tıkanma, % 20
sinde de proksimal uçta tıkanma olduğu görül-
müş. % 15 olguda klinik yanıt alınamamış olma-
sı, % 12’sinde infeksiyon ve % 5’inde aşırı dre-
Resim 2. INPH tedavi algoritması: Basitleştirip, değiştiri-
lerek
(27)
.
INPH
Şüphesi
CT/MRI
Muayene ve
Klinik
Triad
Ventriküller geniş,
Evans >0.3
YOK
Takip
YOK
Takip
VAR
Ameliyat Kararı İçin
LP ile
BOS Boşaltımı Sonrası
İyileşme
ICP
>18
Şant
ICP
5-18
BOS
dinamiği incelemesi
Başka HC
nedeni ara
Drenaj
RO
düşük
RO
yüksek
Olumsuz
takip
Olumlu
Şant
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
52
naj nedeniyle revizyon yapılmış. Tüm serideki
infeksiyon oranı ise % 6.7 olarak bulunmuştur.
Şant Uygulamasında Rastlanan
Komplikasyonlar
Şant uygulamasıyla ilişkili olarak gelişen komp-
likasyonlar ya işlem sırasında olur ya da geç
dönemde ortaya çıkar. Uygulama sırasında anes-
teziye bağlı (myokard iskemisi gibi) komplikas-
yonlar olabilirse de, en önemlilerinden birisi de
intraserebral kanama olmasıdır. Bu komplikas-
yon, hem erken dönemde CT kontrolünün rutin
olarak yapılmayışından hem de başka nedenler-
den, çoğu kez göz ardı edilmektedir. Bunun
belirtildiği bir çalışmadaki intraserebral kanama
olasılığı % 3 olarak bildirilmiştir
(5)
.
Şant takıldıktan sonra, geç dönemde ortaya
çıkan komplikasyonlar ise, başlıca, infeksiyon,
epileptik nöbet, tıkanma, subdural sıvı toplan-
ması veya kronik subdural hematom, aşırı dre-
naja bağlı başağrıları veya şantın az drenaj yap-
masıdır. Bunlardan en önemlilerinden birisi sub-
dural hematomdur ve ilerleyici nörolojik defisit
ortaya çıkmasına ve KİBA’na neden olur.
Subdural aralıkta sıvı toplanmasına effüzyon
(higroma) adı verilir. Subdural hematom geliş-
me olasılığı çeşitli serilerde % 2-17 arasında
değişmektedir. Subdural hematom gelişmesinin
ventriküllerden BOS drenajının çabuk olmasına
ve ICP’un ani azalmasına bağlı olabileceği
düşünülerek, hastalara uygulanan farklı basınçlı
şantların ve antisifon özelliğinin bulunup, bulun-
mamasının (ASD) sonuca etki edip etmediği
araştırılmış ve belirleyici, önemli bir neden
bulunamamıştır. Ancak, bu araştırmalar yeterli
düzeyde olmayıp, konu tartışmaya açıktır
(38)
.
Şant infeksiyonları % 3-6 oranında bildirilmek-
tedir. Postoperatif dönemdeki epileptik nöbet
oranı % 3-11, şant revizyon oranı (5 yılda) % 21,
şanta bağlı mortalite % 2 olarak yazılmıştır
(38)
.
Şant Tipinin Seçilmesi
INPH tedavisinde en sıklıkla kullanılan şant tip-
leri, ventrikülo-peritoneal (VP), lumbo-perito-
neal (LP) ve ventrikülo-atrial (VA) şantlardır.
VP ve VA şantların karşılaştırmasının yapıldığı,
128 hastalık bir seride, iki grup arasında, komp-
likasyon oranlarında fark bulunamamıştır
(24)
.
Daha önceden epileptik hastalığı olanlarda veya
ventriküle şant takılmasına herhangi bir engeli
olanlarda, LP şantların takılması önerilmiştir. LP
şantların çok yaygın kullanılmamasının neden-
leri, bunlarda mekanik problemlerin daha sık
olması ve valf tipi bakımından pek seçenek
olmamasıdır. Subdural hematom, aşırı drenaj,
infeksiyon, tıkanma, kopma gibi komplikasyon-
lara LP şantlarda da rastlanmaktadır. LP şantla-
rın avantajı, merkezi parçasının bir toughy iğne-
si ile perkütan olarak takılabilmesi, kafatasına
burr hole açılmaması ve beyne ponksiyon yapıl-
mamasıdır. Bu üç tip şanttan başka, eskiden
daha sık olarak kullanılan bir şant tipi daha var-
dır. Ventriküloplevral şantlar olarak bilinen bu
şantların uygulanmasında sıklıkla plevral efüz-
yonlar geliştiğinden, ancak başka seçenek kal-
madığında tercih edilir olmuşlardır. Teorik ola-
rak ventriküller herhengi bir sıvı kabul edebile-
cek organla birleştirilerek şant sistemi oluşturu-
labilir. Bu amaçla üreter, barsaklar, mesane,
superior sagittal sinüs gibi çok farklı opsiyonlar
denenmiştir. Uygulama pratikliğinin olmaması
nedeniyle bu teknikler marjinal teknikler olarak
kalmış ve ancak diğer standart şant yöntemleriy-
le başarılı olunamadığı durumlarda düşünülebi-
lecek diğer seçenekler arasında yer almışlardır.
Nonkomünükan hidrosefalilerde, özellikle akua-
dukt düzeyindeki tıkanmalarda uygulanagelen
bir diğer teknik olan endoskopik üçüncü ventri-
külostomi, önceden beri inanıla gelen patogenez
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
53
teorilerine uymamasına rağmen, INPH hastala-
rında da denemiş ve Gangemi ve ark.
(14)
bu
yöntemin uygulandığı 25 hastada % 72 oranında
iyileşme sağladıklarını iddia etmiştir.
Farklı Şant Valflerinin Prognoza Etkileri
Şant uygulanacak olan hastalarda karşılaşılan en
önemli iki kritik soru vardır. Bunlar hangi tip
şantın seçileceği (VP, VA, LP gibi), ve şant val-
finin basıncının ne olacağıdır (düşük, orta, yük-
sek veya ayarlı). Bunlardan başka sistemde fark
yaratabilen diğer seçeneklerin başlıcaları ise
sifonaj etkisinin engellenmesi (ASD-anti siphon
device, SCD- siphon control device gibi), slit
distal valve ve antibiyotik emdirilmiş şantlardır.
Şant pompasını dizaynı, tek veya çok parçalı
olması gibi faktörler de seçimde göz önüne alı-
nır. Bu kararlardan en kritik olanların başınday-
sa, şant pompasının (valf) açılış basıncının
seçimi gelir.
Şant valfleri başlıca üç özellik taşır: Çalışma
basıncı farklı tasarlanmış olan valfler, sifonaj
engelleyici mekanizmalı olanlar ve akım kont-
rollü valfler. Açılış basıncı farklı olarak tasarlan-
mış olan valfler düşük basınçlı (20-40 mmH
2
O),
orta basınçlı (50-90 mmH
2
O) ve yüksek basınçlı
(100-140 mmH
2
O) olarak yapılırlar. Bunlar
ventrikül BOS basıncı bu değerleri geçtiğinde
BOS akımına izin verir, aksi halde kapalı kalır-
lar. Basınca duyarlı valflerin, özellikte hasta
ayaktayken oluşan sifonaj etkisi karşısında
yetersiz kalmaları sonucunda distal slit valf kav-
ramı gelişmiş ve peritona giren ucun en alt kıs-
mına yarıklar yapılmıştır. Bu yarıkların uzunluk-
larının değişmesi de basınca hassas bir kontrol
mekanizması oluşturur. Yarıklar kısa ise yüksek
basınç, uzunsa düşük basınçta açılırlar. Sifonaj
etkisi için düşünülen bir diğer önlem ise, ikisi
birbirinin tersi yönde, ama aynı amaç için tasar-
lanmış olan sifonaj kontrolü yapan parçalardır.
Antisifon (ASD) olarak bilinen parçalar, basınca
duyarlı valflere benzer ve bir basınç değerine
ulaşıldığında akıma izin verir. SCD denen sifo-
naj kontrolü yapanlarsa, normalde açıktır, yani
akıma izin verir ama akım belli bir değeri geçin-
ce sistemi kapatırlar, böylece fazla drenaja engel
olurlar
(23)
.
Ayarlanabilen valfli şantlar kullanıldığında, şan-
tın valf basınç ayarı dışarıdan yapılan ayarlama
ile değiştirilebilmektedir. Ayarlama nedenleri
% 24 olguda aşırı drenaj, % 54 olguda yetersiz
drenaj ve % 9 olguda subdural efüzyon nedeniy-
le olmaktadır. Olguların % 50’si kadarında 30-130
mmH
2
O düzeyinde uygun olarak bulunmuştur
(32,40)
. Bir diğer çalışmada, düşük basınçlı valfle-
rin, orta basınçlılara göre daha etkili oldukları
gözlenmiştir (% 80 ve % 50, sırasıyla 28). Bu ve
benzeri çalışmalarda, düşük basınçlı valflerin
daha başarılı olması sonucu şaşırtıcı değildir, zira
bu hastaların ventrikül içi BOS basınçları zaten
normal aralıktadır ve bu nedenle daha yüksek
basınç ayarlarında drenaj olması da zor olacaktır.
INPH Olgularında Prognoz
INPH olgularında şanttan yarar görme oranı
% 59, uzun süreli yararlanım ve önemli ölçüde
iyileşme oranı da % 29 olarak bulunmuştur
(19)
.
INPH hastalarında şant sonrasında rastlanabilen
komplikasyon oranı ise % 38, ikinci bir ameliyat
gereği ise % 22 olarak bulunmuştur. % 6 oranın-
da da kalıcı nörolojik defisit veya ölüm gözlen-
miştir. Boon ve ark.
(6)
yaptıkları çalışmalarda,
INPH hastalarının şanttan sonraki iyileşmeleri
şu şekillerde olmuştur: Hastaların yarısı kadarı
ilk ayda önemli derecede düzelme gösternmekte
ve bu durumlarını korumaktadır. Kalan hastala-
rın yarısı ise ya yararlanmamakta ya da daha
kötüye gitmektedir. Geriye kalan 1/4’lik grup ise
ya geçici bir düzelme göstermekte ya da uzun
zaman içinde yavaş iyileşme göstermektedir.
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
54
Şant uygulanan hastalardaki düzelme 24 aya
kadar devam etmektedir
(31)
.
İyileşme üzerinde etki yapan bir faktör de hasta-
ların belirtilerinin ortaya çıkışı ile şant tedavisi
arasında geçen süredir. Sürenin kısa olduğu
olgularda şant tedavisinden yarar görme oranı
daha fazla olmaktadır. Caruso ve ark.
(7)
yaptık-
ları çalışmada, eğer belirtiler 6 aydan kısa bir
süredir varsa, iyileşme tam olmakta, 3 yıldan
fazlaysa iyileşme olmamaktadır.
INPH tanısı konmuş ama şant tedavisini kabul
etmemiş veya şant tedavisi uygulanmamış olan
hastaların prognozları hakkında güvenilir veriler
bulunmamaktadır, ancak bir çalışmada incele-
nen 12 hastanın 7 ay ila 3 yıl arasında değişen
sürelerde yapılmış olan takiplerinde % 50’sinin
durumunun aynı kaldığı bildirilmiştir
(10)
. INPH
hastalarında periventriküler beyaz cevher lez-
yonlarına sık rastlanır. İlerlemiş serebrovasküler
hastalığı olan hastalar, şant tedavisinden pek
yarar görmez. Şant tedavisinden yarar görmeyen
hastaların bir kısmında, birlikte bulunan diğer
serebrovasküler hastalığın ilerliyor olması olası-
lığı vardır. INPH nedeniyle şant takılan bir hasta
grubunda, erken dönemdeki yararlanma oranı-
nın % 64 olduğu, ancak bu oranın 3 yıl sonra
% 26’ya gerilemesi de bu düşünceyi destekle-
mektedir. Şant, ya INPH gidişini durdurmamak-
tadır ya da beraberinde bulunan diğer hastalıklar
ilerlemeye devam etmektedir
(4)
.
INPH ve SNPH olgularının karışık olduğu 90
olguluk bir seride, hastaların % 89’unun önemli
derecede iyileşme gösterdikleri, bu iyileşme ora-
nının INPH olgularında daha yüksek (% 100) ve
CVD hastalarındaysa daha düşük % 85 olduğu
yazılmış ve CVD hastalığı olan olguların da,
daha az oranda da olsa şant tedavisinden yarar-
landıkları öne sürülmüştür. Uzun dönem sonuç-
lara bakıldığında INPH olgularının % 79, SNPH
olgularının da % 52 oranında iyileşme göster-
dikleri görülmüştür
(35)
.
NPH olgularında kısa dönemde görülen % 80
civarındaki iyileşme oranı, postoperatif 5 yılda
% 20 gerilemiştir. Hastaların % 37’si, postopera-
tif 6 ay - 5 yıllık dönem içerisinde eks olmuş ve
yıllık ortalama % 7.4 olarak bulunan bu eks
oranı, normal popülasyonda görülen % 3.2’lik
orandan yüksek olarak bulunmuştur. Ölüm oranı,
şant takılan ve takılmayan gruplarda fark göster-
memiş ve şanta bağlı olmayıp, hastalığın tabii
seyri ile ilgili olduğu kanısına varılmıştır. Ölüm
nedenleri daha çok vasküler nedenlerle olmuş,
bunu malin hastalıklar takip etmiştir
(21)
.
Gangemi ve ark. INPH tanısıyla 110 hastaya
endoskopik üçüncü ventrikülostomi ameliyatı
yapmış ve ortalama 6.5 yıl (2-12) takip etmiştir.
İyileşme üzerinde yaşın etkisi görülmemiş,
ancak belirtiler ne kadar kısa süreliyse, ameli-
yattan yararlanma oranı da o kadar fazla olmuş.
Ayrıca, esas yakınması yürüme bozukluğu olan-
larda iyileşme daha fazla olmuş
(15)
.
Eskiden kronik hidrosefalinin BOS’un geri emil-
mesindeki bir bozukluk nedeniyle olduğuna
inanılırdı, ancak yapılan çalışmalar bunun böyle
olmayabileceğine işaret etmiştir. Artan BOS
nabız basıncı ventriküllerde genişleme meydana
getirir. Genişleme olduktan sonra, ventrikülleri
bu durumda tutmak için gereken basınç da aza-
lır, basitçe, balon şişirirken de fark edebileceği-
niz bu yasa Paskal yasası olarak bilinir. Bu
nedenle, INPH hastalarında ölçülen BOS basıncı
normal düzeyde bulunur.
Kronik hidrosefali olgularında, ventrikül içinde-
ki BOS nabız basıncının, BOS basıncında artma
yapmadan, dört kata kadar yükseldiği gösteril-
miştir
(12,13)
. Modern teoride, ventriküllerdeki
genişleme ventrikülden, subaraknoid aralığa
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
55
doğru yönelen bölgesel basınç farkından olmak-
ta ve buna transmantle basınç farkı adı verilmek-
tedir. Bu kronik pulsasyonlu basınç nedeniyle
beyin dokusunun kompliansı azalarak ventrikül-
ler genişlemektedir. Ventrikül duvarlarının zayıf-
laması ve genişlemeleri, periventriküler beyaz
maddede oluşan iskemik lezyonlar nedeniyle de
olabilmektedir. Bu nedenlerle, kronik hidrosefa-
linin nedeni emilim bozukluğundan değil, beyin
dokusunun kompliansının azalmasından dolayı
olmaktadır. Endoskopik üçüncü ventrikülostomi
yapılması, ventriküldeki sistolik nabız basıncını
azaltacağından, BOS nabız basıncı düşecek ve
ventrikülleri genişletecek neden ortadan kalka-
caktır. Böylece sıkışık durumdaki kapillerler de
açılacak ve intrakranyal kompliansı artıracaktır.
Genişleyen kapillerler nedeniyle kan akımı arta-
cak ve BOS emilimi hızlanacaktır. Bu teori ame-
liyat bulgularıyla da desteklenmiştir. Ameliyat
sırasında, üçüncü ventrikül tabanı fenestre edil-
dikten sonra, BOS nabız basıncıyla 3 ventrikül
duvar ve tabanında nabız hareketinin görülebil-
diği olgular, ameliyattan daha fazla yarar gör-
müş, pulsasyonların başlamadığı olgularsa
yararlanmamışlardır. Bu olgularda büyük olası-
lıkla beyin kompliansı geri dönüşümsüz olarak
bozulmuştur
(15)
.
NPH hastalarda CBF ölçümleri yapılarak, beyin
kan akımını artırdığı bilinen asetozolamide ver-
dikleri yanıt incelendikten sonra şant tedavisi
yapıldığında elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış
ve önceden hemisferik kan akımının 20 ml/100
g/dk’dan fazla olduğu ve yalnızca periventrikü-
ler beyaz cevherin asetazolamid testine yanıt
vermediği olguların iyileştikleri görülmüştür.
Ancak, hemisferik kan akımının 20 ml/100g/dk
dan az olduğu fakat asetozolamide yanıt alındığı
olgularda iyileşme olmamıştır. Bu nedenle, NPH
hastalarda, klinik bulguların iskemiye bağlı
olduğu, periventriküler beyaz cevherde otoregü-
lasyonun bozulduğu düşünülmüştür
(36)
.
İki sistem arasında prognozda fark görülmemiş.
Hastaların % 90’a yakın kısmı şanttan yarar gör-
müş yürümeleri düzelmiştir
(38)
.
SONUÇ
İleri yaşlarda ortaya çıkan ve tedavi edilebilir bir
psikomotor bozukluk olan idiyopatik normal
basınçlı hidrosefalinin patogenezi ve tedavi
seçenekleri konusundaki bilgilerimiz son yıllar-
da yapılan çalışmalarla daha da çeşitlilik kazan-
mıştır. Hastalığın basit bir emilim bozukluğu
olmadığı anlaşılarak, bildiğimiz şant uygulama-
larına, minimal invazif bir yöntem olan ve
vücutta herhangi bir yapay protez taşıma gereği
oluşturmayan, endoskopik üçüncü ventrikülos-
tomi tekniği ilave edilmiştir. Gelişen günümüz
olanaklarıyla, tartışmalı konuların patogenezle-
rinin defalarca gözden geçirilmesi, yeni tedavi
olanaklarına kapı açabilecektir.
KAYNAKLAR
1. Hebb AO, Cusimano MD: Idiopathic normal
pressure hydrocephalus: A systematic review of
diagnosis and outcome. Neurosurgery 49:1166–
1186, 2001.
2. Adams RD, Fischer CM, Hakim S, Ojemann RG,
Sweet WH: Symptomatic occult hydrocephalus
with ‘normal’ cerebrospinal fluid pressure: A tre-
atable syndrome. N Eng J Med 273:117-126,
1965.
3. Bech RA, Waldemar G, Gjerris F, Klinken L,
Juhler M: Shunting effects in patients with idio-
pathic normal pressure hydrocephalus: Correlation
with cerebral and leptomeningeal biopsy findings.
Acta Neurochir 141:633-639, 1999.
4. Bergsneider M, Black P McL, Klinge P, Marmarou
A, Relkin N: Surgical management of idiopathic
normal-pressure hydrocephalus. Neurosurgery
57:S2/29-S2/39, 2005.
5. Black PMcL, Ojemann RG, Tzouras A: CSF
shunts for dementia, incontinence, and gait distur-
bance. Clin Neurosurg 32:632-651, 1985.
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
56
6. Boon AJ, Tans JT, Delwel EJ, Egeler-Peerdeman
SM, Hanlo PW, Wurzer JA, Avezaat CJ, de Jong
DA, Gooskens RH, Hermans J: Does CSF outf-
low resistance predict thge response to shunting
in patients with normal pressure hydrocephalus?
Acta Neurochir Suppl 71:331-333, 1998.
7. Caruso R, Cervoni L, Vitale AM, Salvati M:
Idiopathic normal pressure hydrocephalus in
adults: Result of shunting correlated with clinical
findings in 18 patients and review of the literatu-
re. Neurosurg Rev 20:104-107, 1997.
8. Chen IH, Huang CI, Liu HC, Chen KK:
Effectiveness of shunting in patients with normal
pressure hydrocephalus predicted by temporary,
controlled-resistance, controlled lumbar drainage:
A pilot study. J Neurol Neurosurg Psychiatry
57:1430-1432, 1994.
9. Conner ES, Foley L, Black PMcL: Experimental
normal-pressure hydrocephalus is accompanied
by increased transmantle pressure. J Neurosurg
61:322-327, 1984.
10. Cook SW, Bergsneider M: Why valve opening
pressure plays a relatively minor role in the pos-
tural ICP response to ventricular shunts in normal
pressure hydrocephalus: Modeling and implicati-
ons. Acta Neurochir Suppl 81:15-17, 1999 (let-
ter).
11. Egeler-Peerdeman SM, Barkhof F, Walchenbach
R, Valk J: Cine phase-contrast MR imaging in
normal pressure hydrocephalus patients: Relation
to surgical outcome. Acta Neurochir Suppl
71:340-342, 1998.
12. Foltz E, Blanks J, Morton ME: Experimental
transcerebral fistula. Perineural olfactory CSF
flow in the normal, hydosefalic, and postoperati-
ve hydrocephalic dog shown by radionuclide
ventriculography. J Neurosurg 61:355-364, 1984.
13. Foltz EL, Aine C: Diagnosis of hydrocephalus by
CSF pulse-wave analysis: A clinical study. Surg
Neurol 15:283-293, 1981.
14. Gangemi M, Maiuri F, Buonomassa S, Colella G,
de Divitis E: Endoscopic third ventriculostomy in
idiopathic normal pressure hydrocephalus.
Neurosurgery 55:129-134, 2004.
15. Gangemi M, Maiuri F, Naddeo M, Godano U,
Mascari C, Broggi G, Ferroli P: Endoscopic third
ventriculostomy in idiopathic normal pressure
hydrocephalus: An Italian multicenter study.
Neurosurgery 63:62-69, 2008.
16. Graff-Radford NR: Normal pressure hydrocepha-
lus. Continuum Lifelong Learning Neurol 13:144-
164, 2007.
17. Hakim S, Adams RD: The special clinical prob-
lem of symptomatic hydrocephalus with normal
serebrospinal fluid pressure: Observations on
cerebrospinal fluid dynamics. J Neurol Sci 2:307-
327, 1965.
18. Hathout GM, Bhidayasiri R: Midbrain ataxia: An
introduction to the mesencephalic locomotor regi-
on and the pedunculopontine nucleus. AJR
184:953-956, 2005.
19. Hebb AO, Cusimano MD: Idiopathic normal
pressure hydrocephalus: A systemic review of
diagnosis and outcome. Neurosurgery 49:1166-
1186, 2001.
20. Hellström P, Edsbagge M, Archer T, Tisell M,
Tullberg M, Wikkelsø: The neuropsychology of
patients with clinically diagnosed idiopathic nor-
mal pressure hydrocephalus. Neurosurgery
61:1219-1228, 2007.
21. Kahlon B, Sjunnesson J, Rehncrona S: Long-term
outcome in patients with suspected normal pres-
sure hydrocephalus. Neurosurgery 60:327-332,
2007.
22. Krauss JK, Droste DW, Vach W, Regel JP,
Orszagh M, Borremans JJ, Tietz A, Seeger W:
Cerebrospinal fluid shunting in idiopathic normal-
pressure hydrocephalus of the elderly: Effect of
periventricular and deep white matter lesions.
Neurosurgery 39:292-299, 1996.
23. Krauss JK, Regel JP: The predictive value of
ventricular CSF removal in normal pressure
hydrocephalus. Neurol Res 19:357-360, 1997.
24. Lam CH, Villemure JG: Comparison between
ventriculoatrial and ventriculoperitoneal shunting
in the adult population. Br J Neurosurg 11:43-48,
1997.
25. Lee PH, Yong SW, Ahn YH, Huh K: Correlation
of midbrain diameter and gait disturbance in pati-
ents with idiopathic normal pressure hydrocepha-
lus. J Neurol 252:958-963, 2005.
26. Luetmer PH, Huston J, Friedman JA, Dixon GR,
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
57
Petersen RC, Jack CR, McClelland RL, Ebersold
MJ: Measurement of cerebrospinal fluid flow at
the cerebral aqueduct by use of phase contrast
magnetic resonance imaging: Technique validati-
on and utility in diagnosing idiopathic normal
pressure hydrocephalus. Neurosurgery 50:534-
544, 2002.
27. Marmarou A, Bergsneider M, Klinge P, Relkin N,
Black P McL: The value of supplemental prog-
nostic tests for the preoperative assessment of
idiopathic normal-pressure hydrocephalus.
Neurosurgery 57:S2-17-S2-28, 2005.
28. McQuarrie IG, Saint-Louis L, Scherer PB:
Treatment of normal pressure hydrocephalus with
low versus medium pressure cerebrospinal fluid
shunts. Neurosurgery 15:484-488, 1984.
29. McGirl MJ, Woodworth G, Coon AL, Thomas G,
Williams MA, Rigamonti D: Diagnosis, treat-
ment, and analysis of long-term outcomes in idi-
opathic normal-pressure hydrocephalus.
Neurosurgery 57:699-705, 2005.
30. Mocco J, Tomey MI, Komotar RJ, Mack WJ,
Frucht SJ, Goodman RR, McKhann GM:
Ventriculoperitoneal shunting of idiopathic nor-
mal pressure hydrocephalus increases midbrain
size: A potential mechanism for gait improve-
ment. Neurosurgery 59:847-851, 2006.
31. Petersen RC, Mokri B, Laws ER Jr: Surgical tre-
atment of idiopathic hydrocephalus in elderly
patients. Neurology 35:307-311, 1985.
32. Reinprecht A, Czech T, Dietrich W: Clinical
experience with a new pressure-adjustable shunt
valve. Acta Neurochir 134:119-124, 1995.
33. Relkin N, Marmarou A, Klinge P, Bergsneider M,
Black P McL: Diagnosing idiopathic normal-
pressure hydrocephalus. Neurosurgery 57:52-
4_52-16, 2005.
34. Schoonderwaldt HC, Cho Chia Yuen G, Colon
EJ, Hommes OR, Notermans SL, Walder HA:
The preselection value of the Doppler LP test for
shunt-therapy in patients with normal pressure
hydrocephalus. J Neurol 225:15-24, 1981.
35. Spagnoli D, Innocenti L, Bello L, Pluderi M,
Bacigaluppi S, Tomei G, Gaini SM: Impact of
cerebrovascular disease on the surgical treatment
of idiopathic normal pressure hydrocephalus.
Neurosurgery 59:545-552, 2006.
36. Tanaka A, Kimura M, Nakayama Y, Yoshinaga S,
Tomonaga M: Cerebral blood flow and autoregu-
lation in normal pressure hydrocephalus.
Neurosurgery 40:1161-1167, 1997.
37. Thomsen AM, Børgesen SE, Bruhn P, Gjerris F:
Prognosis of dementia in normal-pressure hydro-
cephalus after a shunt operation. Ann Neurol
20:304-310, 1986.
38. Weiner HL, Constantini S, Cohen H, Wisoff JH:
current treatment of normal-pressure hydrocepha-
lus: Comparison of flow-regulated and differential-
pressure shunt valves. Neurosurgery 37:877-884,
1999.
39. Williams MA, Thomas G, de Lateur B, Imteyaz
H, Rose JG, Shore WS, Kharkar S, Rigamonti D:
Objective assessment of gait in normal-pressure
hydrocephalus. Am J Phys Med Rehabil 87:39-
45, 2008.
40. Zemack G, Romner B: Adjustable valves in
normal-pressure hydrocephalus: A retrospective
study of 218 patients. Neurosurgery 51:1392-
1400, 2002.
Normal Basınçlı Hidrosefali: Yeni Kavramlar
Taşkın
58
Dostları ilə paylaş: |