Özbek’İn ateşLİ ŞAİRİ



Yüklə 22,31 Kb.
tarix21.09.2022
ölçüsü22,31 Kb.
#63921
otashqalb shoir


ÖZBEK’İN ATEŞLİ ŞAİRİ


Habibulla KABİLOV
Özbekistan Devlet Sanat ve Kültür Enstitüsü Öğretim Üyesi


Özet
Makalede Özbekistan Halk Şairi Muhammed Yusuf’un sanatıyla ilgili analizler paylaşılmış, şiirlerinden örnekler verilmiştir.


Anahtar Sözcükler
Klâsik edebiyat, irfan, sembolik, şiir muhtevası.


Аннотация: В статье анализируется поэзия народного поэта Узбекистана Мухаммеда Юсуфа. Цитируются поэтические отрывки.
Ключевые слова: классическая литература, познание, символический, поэтичекая композиция.


Annotation: This article analyzes the poetry of the рeople's National poet of Uzbekistan Muhammad Yusuf. Poetic passages are quoted.
Key words: classical literature, cognition, symbolism, poetry composition.

Klâsik Özbek şiiri, asırların çeşmesinden su içmiş, yılların ateşinde kıvama gelmiş, uzun süre boyunca sağlamlığını ve dayanıklılığını koruyagelmiştir. Bu şiirin temellerini büyük atalarımız Ali Şir Nevaî, Babür, Gencevî, Ataî, Enber Âtin, Meşreb, Lütfî gibi büyüklerin yanında sanatıyla tüm dünyada nam salan ve ilahi bir nuru ile sayısız gönüllere huzur veren üstatlar attılar. Bu edebiyatta ilim ve irfan, muazzam saadet, insanî düşünce, ilahi gayeler, felsefi görüşler, derin anlamlı ideolojiler aksetmiştir. Atalarımız tarafından verilen olgun eserlerin ölümsüz ve sönmez hatırası, hayat yollarında saadet menziline doğru götürür.


Bağımsızlık sayesinde diğer alanların yanı sıra Özbek şiirinin de kolları, diğer bir ifadeyle platformu değişti. Artık Vatana övgü yağdıran, barış ve asayişi metheden güzel dizeler ortaya çıkmaya başladı. Bu dizeleri kıvamına getirerek yazan şairlerden biri hiç kuşkusuz Özbekistan Halk Şairi Muhammed Yusuf’tur. Şiir, has edebiyat, onun hayranları da has kişiler olup onlar edebiyattan saadet ararlar, karanlığı aydınlatan, uzağı yakın kılan edebiyattan güç alırlar. Muhammed Yusuf’un yazdıkları, insanın kalbine işlemesi, saf ve güzelliği, parlak ve hazinliği ile diğer şiirlerden ayrılır.
Menden nime kalar, ikki mısra şiir,
İkki sandık kitab, bir uyum toprak.
Adamlar ardımdan nime dise der,
Men seni sevemen özimden köprak.
Şair, şiirlerinde her şeyden önce insanın duygularını resmeder. Bazen hayatın geçici olduğunu söylerken bazen aşkın sonsuzluğundan bahseder. Dizeleri okurken gerçekten de insanı saadete kavuşturan aşk duygusunun ne kadar aziz olduğunu kavrarsınız. Şiirin gücü de buradadır. Dizeleri gözünüzle okur kalbinizle hissedersiniz. Bu hisler zihninize düşünce olarak geçer. İnsan düşündüğü için fark eder, fark ettiği için de iyi ve kötüyü ayırt eder. Muhammed Yusuf’un şiirlerindeki gayeler ve anlam; aşkın özgün bir şekilde ortaya konuşu, poetik bir ifadesi diyebiliriz. Özellikle bu hayatın geçici olduğu, zamanın hiç durmadan ilerlediği farklı çerçevelerden bakılarak ele alınır, hayattan örnekler sunulur.
Mening kimligimni bilmeydi hiç kim,
Men bir galatimen, men alahide.
Közimni yaşini keledi içgim,
Tilimni çeynegim keler gahide.
Şairin “Surat” (Resim) adlı şiirinde insanın hayal gücünü zorlayan ruhsal evrimleri ele alan tasvirler vardır. “Ay mening yelkemge otirib algan, âftab gavga salar yürgen yolimge.” gibi. Burada âşık ve meczup delikanlının gönül tınılarına uygun hali, alev alev gönlü, ince hisleri tecessüm etmiştir. İnsanın hislerinin belirsiz menzile doğru sürüklenmesi, galeyanlı hayatın kucağıda yaşayan apayrı dünyası, mutluluk ve hayaller, hileci zamana, açık ve gizli düşmanlara karşı isyan aksetmiştir. Muhammed Yusuf hepsini basit ve anlaşılır bir dille kaleme alır. Basit kelimeler alışıldık olduğu için hemen kalbe işler. “Uygansam körpem – kül, yığlar sevgilim” dizesindeki betimlemeye bakın. Aşk ateşinin yaktığı yorgan temel anlamda yatak ise, mecaz anlamda kalptir, şairin sevgilim dediği yâr ve mecaz anlamda ateşli aşkı temsil etmektedir. Âşığın gaflette kalarak ateşli bir hisle yârine sarıldığı ve onu da ateşte yaktığı ifade edilmektedir. Şiirin özünde âşık hatasını ve bu hata ardındaki halini resmeder ve okuyucu bu resme hayranlıkla bakarken anlar ki âşığın hali perişandır.
Muhammed Yusuf’un sanatında doğa tasviriyle ilgili birçok şiire rastlanır; Bülbül, Tarlada, Gelincik, Hayvanat Bahçesi, Beyaz At, Kuşlar da Ağlar, Kırmızı Elma, Kelebekler bunlardan bazılarıdır ve listeyi devam ettirmek mümkündür. Şair, eserlerine başlık seçerken özellikle çok dikkatlidir. Sembolik anlamlarla duygularını ortaya koyar. Kırmızı Elma dizelerinde kullanılan sembolik ifadeler de gönüldeki sevgiliye, vefasız dilbere aittir. “Kızıl elma kızıl elma men yengildim. Dünyai dün digenlerin indi bildim.” gibi dizelerde şair dünyanın bir çark gibi döndüğünü, geçici ve vefasız olduğunu vurgulamakta, aynı zamanda aşkın karşısında çaresiz kaldığını ve yenildiğini itiraf etmektedir. Özbek sözlü geleneğinde kızıl elma, kırmızı elma öteden beri yârin, yani güzel dilberin sembolü olagelmiştir. Kırmızı renk, insanın duygularını uyandırır, tutkuyu tetikler. Yukarıdaki şiirde âşık ağacın yüksek dalındaki bir elmayı aldığını, elmaya baktığında ise elmada kurt olduğunu, yani onun acılı ve kederli olduğunu dile getirmektedir. Kurt, elmayı yiyip bitirdiği gibi ukde ve dert de insanı perişan eder, kalbini yaralar. Şiir kahramanı o elmayı yere atıverir, yani dilberden vazgeçer. Elma orada bırakılınca kendisini yüksek daldan koparan âşığa sitem eder. Burada dilber sevilmediği halde ve vefa görmeyip ayrılığa maruz bırakılacağını bile bile neden seçildiğini, sahte ilişkiye uğradığını söyleyerek isyan eder. Muhammed Yusuf’un mahareti; basit ve anlaşılır kelimelerle asıl itibarıyla insan kalbinin derin katmanlarında bulunan kader çizgilerini sembolik olarak resmetmesidir. Edebiyatın vazifesi, insanın duygularını yansıtmaktır. Sanat da edebiyat da bunun için vardır. Bunu derinden kavrayan şair, dizelerine âşıklık duygusunun dargın sitemlerini, vefa özlemi, şefkat ve aşk isteklerini sindirmeye çalışır. “Sevgiga yol bolsin bizge bu çarbağda” dizesi ile yanıldığını, kırmızı elmayı dalından kopararak hata yaptığını belirtir. Bu dizeler şiir muhtevasının doruk noktasıdır. Bu, tıpkı hayat formulü gibi. Hayatta da insan hatalarını ömrünün sonlarına doğru anlar. Bu bağlamda şairin basit ama muhteva bakımından sağlam ve nefis şiir yarattığını söyleyebiliriz. Son dizelerde âşık, “Bizning başga şunday sevda tüşgen iken” diyerek ömrünün hesabını yapar ve her şeyi anlar. Ömür, insana verilmiş bir uğraşı, alın yazısı da Yaradan’ın hediyesidir. Demek ki dizelerde ilahi yaklaşım söz konusudur. Kendine özgü bir bakış açısı ve maharet ile dile getirilen görüşleri hissederek okur, manevi haz duyarız.
İnsanın maneviyatı, ruh dünyası zengin ve derin anlamlarla dolu olmalı. Edebiyat işte bu anlamları takdim eder. Manevi zevkle dünya görüşümüz daha da genişler, ruhsal tatmin hissi şiirin hayat verici dizelerinden elde edilir.
Çoğ nimedir? Çoğ ham tüteb,
Kül boladi.
İnsan bir kün öz meylige
Kul boladi…
Şayet şair, yaşadıklarını yazıya aktarabilirse yazdıkları hayati olur. Muhammed Yusuf’un mahareti ve hayal gücü bu açıdan kusursuzdur. Yukarıdaki dizelerde insanın arzularının kölesi olduğu vurgulanmaktadır. Arzu, insanın içinde duyduğu istektir. O, gönülden çıkar. İnsan her ne kadar zeki ve bilge olsa da gün gelir gönlünün fermanına baş eğer. İsteklerini gerçekleştirmek için yaşar. Ömür yollarından hayallerle geçer. Şiirin gücü, insana manevi dünyasını zenginleştirmesine ve ruhunun katmanlarını yeniden keşfetmesine yardımcı olmaktır. Dünyadaki her insanın hayatı, keşfetmeye layıktır. Edebiyat ve sanat temsilcileri işte bu keşifleri eserlerinde tecessüm ettirirler.
Yıldızlardan hem âlis a, sen büyük gam,
Bugün özing yoksan fakat yanımda.
Muhammed Yusuf’un şiirlerindeki tasvirler insan kalbinin tasvirleri gibi inanılır ve etkileyicidir. Yıldızlar bizden çok uzakta bulunan cisimler olduğuna göre onlara elimizle ulaşamayız. Şair, kalbinin derinliklerindeki hüznü bu yıldızlara benzetmekte, hatta o hüznün daha büyük olduğunu belirtmektedir. Çünkü o, ilk aşktan kalan üzüntüdür. Onun yarası da bu kadar derin ve acılı olabilir. Biz, yıldızların yanımızda olmadığını biliriz ama onlarla gizli gizli sohbet eder, onlara içimizdeki galeyanları ve elemleri anlatırız. Şair, kaleme aldığı o iki satırla büyük bir hadiseyi, insanın hayatında meydana gelen olayı dile getirmektedir. Ve onun çok ince çözümü ve betimini ortaya koymaktadır.
Özetle, Muhammed Yusuf’un bereketli sanatı ve güzel şiirleri yüzyıllar boyunca yaşamaya devam edecektir. Hoş ve gönülleri okşayan teranelere dönüşmüş sayısız şiirleri hep kalplerin gözdesi olarak kalacaktır. Edebiyat meydanına yeni adım atan genç sanatçılar, onun sanatından zevk ve esin alarak kalem oynatacaklardır. İnsanlar bazen ateşli, alev alev yanan kıvılcım gibi yakıcı heyecanları, bazen de buz gibi soğuk ukdeleri bağrına basarak yaşarlar. Muhammed Yusuf’un şiirleri o ateşlerden daha sıcak ve o buzlardan daha soğuktur. Her bir okuyucu dizeleri kalbine sabitleyerek meftun hayallerle yaşamaya devam eder.
P.S Şairin şiirleri iki yerde, yani kitaplarda ve kalplerde yaşamaya devam edecek. Kendimizi ve saadetimizi aradığımız ömür yolunda onları hep bularak yaşarız.
Yüklə 22,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin