Prion Hastalıkları Terapötik Yaklaşımları
Therapeutic Approaches for Prion Diseases
Prion hastalıkları, insan ve hayvanları etkileyen konak prion proteininin
(PrPC), hatalı katlanmış izoformu olan patojenik prion proteininin (PrPSc),
merkezi sinir sisteminde ve çoğu kez lenforetiküler sistemde akümülas-
yonu ile karakterize, nörodejeneratif hastalıklardır. İnsanlar arasında ve
belirli koşullar altında hayvanlardan, insanlara bulaşabilmeleri nedeniyle
büyük ilgi görmektedirler. Prion protein geninin polimorfizmi veya mutas-
yonu, hücresel prion proteinin, proteinaz K dirençli forma dönüşmesine
katkıda bulunabilmektedir. Hızlı bir hastalık progresyonunu takiben bir-
kaç ay içinde ölüme neden olan prion hastalıklarının tedavisine yönelik
etkili bir terapötik geliştirmek için deneysel modellerde farklı çok sayıda
araştırma yapılmıştır. Bu derlemede, prion hastalığı terapötikleri geliştir-
mek için geçmişte ve günümüzde yapılan çalışmalar özetlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Prion, insan, merkezi sinir sistemi, nörodejeneratif
hastalıklar, terapötikler
Prion diseases are neurodegenerative disorders that affect both humans
and animals and are characterized by the accumulation of a misfolded iso-
form of the host encoded prion protein (PrP
C
) and pathogenic prion protein
(PrPS
c
) in the central nervous system and, in many instances, in the lym-
phoreticular system. These diseases have received great interest due to the
fact that they can be transmissible among humans and, in certain condi-
tions, from animals to humans. Polymorphism or mutations of the prion
protein gene can influence the conversion of cellular prion protein into a
protease-K-resistant form. A large number of studies have been performed
in experimental models to develop effective therapeutics for the therapy
of prion diseases that cause death after several months following a rapid
disease progression. This review summarizes past and current assays for the
development of prion disease therapeutics.
Key Words: Prion, human, central nervous system, neurodegenerative
diseases, therapeutics
Giriş
Halk sağlığı açısından potansiyel risk teşkil eden prion hastalıkları (bulaşıcı spongiform ensefalopa-
tiler), prion olarak adlandırılan enfeksiyöz, patojen proteinlerin (PrP
Sc
) neden olduğu, hem insanları
hem de hayvanları etkileyen fatal, bulaşıcı nörodejeneratif hastalıklardır (1). İnsanlarda tespit edil-
miş olan prion hastalıkları, 3 farklı etiyolojiye sahiptir. Hastalık, çevresel prionlara maruz kalarak
(insan ve hayvan prion diyetleri veya tıbbi, cerrahi işlemler sırasında kazara insan prionlarına maruz
kalma), otozomal dominant kalıtsal koşullara bağlı olarak veya sporadik olarak ortaya çıkabilir (2).
Hastalığın progresyonu sırasında, spongiform dejenerasyon, gliozis, nöron kaybı ve beyinde prion
birikimi gibi progresif nörodejeneratif değişiklikler görülür. Merkezi sinir sisteminde PrP
Sc
birikimi,
bulaşıcı spongiform ensefalopatiler (BSE) için karakteristik bir bulgudur (1).
Prion Proteini
Hücresel prion proteini (PrP
C
), hücrenin dış yüzeyine glikozile fosfatidil inozitol (GPI) kancaları
ile mono, di ve non-glikolize formlarda bağlanan, α heliks yapısında bir yüzey proteinidir. Hüc-
re membranının kolesterolden zengin lipid tabakasına lokalize olan PrP
C
, insanda sadece 20’nci
kromozomdaki
PRNP geninin tek bir kopyasının ekzonundan kodlanır (3). PRNP geni, kodon 129
polimorfizminin (metionin veya valin homozigot/ heterozigot olması) hastalık duyarlılığını, feno-
tipini ve inkübasyon süresini etkilediği, metionin homozigotluğun, sporadik Creutzfeldt- Jakob
hastalığı (sCJD) için bir risk faktörü olduğu bildirilmiştir (4).
Olgun bir PrP
C
, 208-209 amino asitten oluşmaktadır (3). PrP
C
, büyük ölçüde yapısal olmayan
N-terminal bölgesi ve 3 α heliks (H1, H2, H3) ile 2 kısa anti-paralel β ipliklerinden (S1, S2) oluşan
C-terminal globüler alanına sahiptir (5, 6). N-terminal bölgesinin, farklı fizyolojik fonksiyonları-
nın olduğu saptanmıştır. N-terminusunun octarepeat alanı, bakır iyonlarına bağlanma yeteneği-
ne sahiptir. Bakırın, PrP
C
’nin endositozunu tetiklediği bilinmektedir. Ayrıca octarepeat alanının
ekspansiyonunun (13 tekrara kadar), genetik prion hastalıklarına (ailesel CJD ve Gerstmann-
Sträussler-Scheinker hastalığı) neden olduğu tespit edilmiştir. N-terminusunun, hidrofobik çekir-
dek alanının, PrP
Sc
’nin, proteinaz K dirençli çekirdek kısmını (PrP27-30) şekillendirdiği bildiril-
miştir (7). C-terminal alanının ise prion propagasyonu ve prion konversiyon mekanizmalarında
rolünün olduğu ileri sürülmektedir (8).
Öz
et / A
bstr
act
Murat Şevik
Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğü, Moleküler
Mikrobiyoloji Laboratuvarı, Konya, Türkiye
Yazışma Adresi
Address for Correspondence:
Murat Şevik, Veteriner Kontrol Enstitüsü
Müdürlüğü, Moleküler Mikrobiyoloji
Laboratuvarı, Konya, Türkiye
Tel.: +90 332 322 47 41
E-posta: dr_muratank@hotmail.com
Geliş Tarihi/Received:
29.06.2013
Kabul Tarihi/Accepted:
03.12.2013
© Copyright 2014 by Available online at
www.istanbulmedicaljournal.org
© Telif Hakkı 2014 Makale metnine
www.istanbultipdergisi.org web sayfasından
ulaşılabilir.
Derleme / Review
İstanbul Med J 2014; 15: 71-7
DOI: 10.5152/imj.2014.64872
PrP
C
’nin konformasyonel olarak, yüksek oranda β tabakasına sa-
hip, proteinaz K dirençli ve deterjan ile çözünmeyen PrP
Sc
formu-
na dönüştüğü varsayılmaktadır (1). Prion proteini kodlayan gende
meydana gelen mutasyonlar sonucu da, PrP
Sc
şekillenmektedir.
Bugüne kadar, en az 30 farklı nokta mutasyon ve birçok insersi-
yon, insan prion hastalıkları ile ilişkilendirilmiştir (9). İnsanlarda
prion hastalıkları ile en çok ilişkilendirilen mutasyonlar, prion
proteininin hidrofobik çekirdeğinin, V180I, F198S, V203I ve V210I
rezidülerindeki missense mutasyonlardır (10). Ayrıca, konversiyon
mekanizmasında, özellikle prion replikasyonunda, diğer hücresel
faktörlerin (PrP
C
’nin, C-terminal ucuna bağlanan bir konak faktörü
olan protein X gibi) de rolünün olduğu düşünülmektedir (7).
PrP
Sc
, PrP
C
’den farklı yapıya ve epitoplara sahip olmasına rağmen,
konak tarafından eksprese edilen bir antijen olarak algılandığı için
immun yanıt gözlenmemektedir. Bununla birlikte, scrapieli bir ko-
yunda, lgG konsantrasyonunda azda olsa bir değişiklik ve scrapie
ile enfekte edilen farelerin merkezi sinir sisteminde, T hücre infilt-
rasyonu tespit edilmiştir (11).
Prionların merkezi sinir sistemine invazyonunun, lenforetiküler sis-
tem ve periferik sinirler aracılığı ile gerçekleştiği düşünülmektedir.
İntraperitoneal (IP) prion inokulasyonundan sonra patolojik lezyon-
ların ve prion replikasyonunun ilk kez, sempatik sinir sistemine ait
splanknik sinirlerin giriş kısmına karşılık gelen torasik spinal kord
segmentlerinde ve sempatik ganglionda gerçekleştiği bildirilmiştir.
Lenfoid organların, genellikle sempatik sinir lifleri tarafından innerve
edilmesi, sempatik sinir sistemini, prion transportu ve replikasyonu
için öncelikli hedef yapmaktadır. Creutzfeldt–Jakob hastalığında, ilk
prion birikiminin ve replikasyonunun lenfoid organlarda (dalak dâhil
olmak üzere) gerçekleştiği tespit edilmiştir (12).
İnsan Prion Hastalıklarının Epidemiyolojisi
Bugüne kadar insanlarda tespit edilen TSE’ler, Tablo 1’de göste-
rilmektedir (13). Dünya genelinde, insan prion hastalıklarının
yıllık insidansının milyonda 1-1,5 olduğu bildirilmektedir. Genel
olarak prion hastalıklarının, %85-90’ını sCJD oluşturmaktadır (14).
sCJD’nin yıllık mortalite oranının Avrupa, Avustralya ve Kanada’da
milyonda 1,39 olduğu bildirilmiştir (15). iCJD ve fCJD vakaları, sıra-
sıyla prion hastalıklarının %5 ve %10’unu oluşturmaktadır. GSS ve
FFI nadir olarak görülmektedir. sCJD ve fCJD’nin görülme yaş orta-
laması 60 iken, GSS ve FFI daha genç (40-60 yaşlar arası), vCJD ise
çoğunlukla 55 yaş altındaki insanlarda görülmektedir. Birçok araş-
tırmada, prion hastalıklarının kadınlarda daha çok görüldüğü bil-
dirilmektedir (16, 17). Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nde, 1979
ve 2006 yılları arasında yapılan araştırmada, CJD’e bağlı ölümlerin
büyük çoğunluğunun, beyaz ırkta görüldüğü tespit edilmiştir (17).
İlk kez tespit edildiği tarih olan 1996 yılından, 2012 yılı Şubat ayı-
na kadar dünya çapında tespit edilen 225 vCJD vakasının, 176’sı
Birleşik Krallık’ta belirlenmiştir (18). vCJD’nin, BSE ile kontamine
gıdaların tüketimi ile ilişkili olduğu tespit edilmiş olup, 1980-1996
yılları arasında Birleşik Krallık’tan ithal edilen et ürünlerini tüketen
insanlar risk grubu olarak değerlendirilmektedir (17). Son olarak,
2012 yılı Nisan ayında, Amerika Birleşik Devletlerin’de, bir sığırda
BSE tespit edilmiştir (19).
Dünya çapında doğrulanmış 400 iCJD vakasının büyük çoğunlu-
ğu, büyüme hormonu uygulanan Fransa ve kadavra dural graftı
kullanılan Japonya’da tespit edilmiştir (20). Prion protein geninin
kalıtsal mutasyonları ile ilişkili olduğu bildirilen fCJD, İsrail, Slovak-
ya, Şili, İtalya, İspanya ve Japonya’da tespit edilmiştir. fCJD’nin, tüm
Avrupa CJD vakalarının, yaklaşık %10’unu oluşturduğu bildirilmek-
İstanbul Med J 2014; 15: 71-7
72
Tablo 1. İnsan prion hastalıkları
Hastalık Kategorisi
Etiyoloji
Klinik Fenotip
Patolojik Fenotip
Sporadik
a) sCJD
PrPC’nin, PrPSc’e spontan
Demans ve nörolojik bulgular
Diffüz süngerimsi dejenerasyon, nöronal
konformasyonel değişimi
(miyoklonus, serebellar ataksi, görme kayıp, astrogliozis
problemleri, ekstrapiramidal
semptomlar)
Kalıtsal
a) fCJD
PRNP geninde germline nokta
sCJD ile benzer
Süngerimsi dejenerasyon, gliozis
mutasyonlar ve insersiyonlar
b) FFI
PRNP geninde mutasyonlar
İnsomni, terleme, aşırı gözyaşı,
Nöronal ayrılma, astrositik gliozis
solunum veya kan basıncı
disregülasyonu, progresif ataksi
c) GSS
PRNP geninde germline nokta
Serebellar disfonksiyon (apendiküler
Diffüz multisentrik PrP amiloid plaklar,
mutasyonlar ve insersiyonlar
ataksi, demans, miyoklonus,
nöronal kayıp, astrositik gliozis
nistagmus, dizartri)
Edinsel
a) iCJD
hGH, dura mater greftleri, kornea
Ataksi, demans
Serebellar, kuru tipi patalojik plaklar
nakli, nöroşirürjikal işlemler
b) vCJD
Prion ile kontamine sığır ve dana
Gençlerde ve genç yetişkinlerde,
Florid plaklar (vakuolizasyon ile çevrilmiş
etinin tüketimi
psikiyatrik semptomlar (depresyon
yoğun çekirdekli PrP amiloid plaklar)
ve paranoya), ağrı sendromları
c) Kuru
Kuru ile enfekte insan beyni ile
Ataksi, demans
Kuru plakları (yoğun çekirdekli PrP plaklar)
direkt temas veya tüketimi
sCJD: sporadik Creutzfeldt- Jakob hastalığı; fCJD: familial (ailesel) CJD; FFI: fatal familial insomnia; GSS: Gerstmann-Sträussler-Scheinker hastalığı; iCJD: iatrojenik CJD; HGH:
human growth hormone (insan büyüme hormonu); vCJD: varyant CJD
tedir.
PRNP geninin kodon 178’indeki mutasyonlar ile ilişkilendiri-
len FFI, şimdiye kadar İtalya, Almanya, Avusturya, İspanya, Birleşik
Krallık, Fransa, Finlandiya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya,
Japonya, Çin ve Fas’ta yaşayan yaklaşık 40 ailede, 100 bireyde tespit
edilmiştir (21).
Ülkemizde ise insan prion hastalıklarının sürveyansı ile ilgili kap-
samlı bir araştırma bulunmamakla birlikte, 2012 yılı Şubat ayında
bir kişide ölüm nedeni olarak, CJD bildirilmiştir (22). Ayrıca, ülke-
mizde bugüne kadar bir BSE vakası tespit edilmemiştir (19).
Prion Hastalıklarının Tedavisine Deneysel Yaklaşımlar
Günümüzde hastalığın tedavisi için, biyoessey ve hücre kültürü
modelleri ile prion replikasyonunu engelleyen ilaç geliştirme çalış-
maları yapılmaktadır. Prion enfektivitesine karşı anti-prion etkisi
araştırılan ilaçlar, Tablo 2’de özetlenmektedir (23).
Glikozaminoglikanlar/Polisülfat Polianyonlar ve Polianyonik
Bileşikler
Pentozan polisülfat (PPS)
Antikoagülan ve anti-inflamatuar aktiviteye sahip olan PPS,
in vivo
anti-prion potansiyelinden dolayı büyük ilgi görmektedir (2). İnkü-
basyon periyodunun geç dönemlerinde PPS uygulanan hayvanlar-
da, mevcut PrP
Sc
birikiminin tedavi ile temizlenemediği fakat yeni
PrP
Sc
şekillenmesinin inhibe edildiği belirlenmiştir (24). vCJD vaka-
larında ise intraventriküler infüzyon ile uygulanan PPS’in, belirgin
bir klinik yararı tespit edilememiştir (25).
Fosforotiyoat oligonükleotitler
Scrapie ile periferal enfekte edilen farede, tedavi amacı ile 10 mg/
kg dozda kullanılan fosforotiyoat oligonükleotitin (randomer 1) ha-
yatta kalma süresini 3 kat artırdığı tespit edilmiştir. PrP
Sc
birikimi-
nin engellenmesinin, randomerlerin (randomer 1 ve 2) boyutuna
(17 oligomerli ve daha fazla bazlı olanlar, küçük oligomerlerden
daha etkili) bağlı olduğu düşünülmektedir. Randomerler, PPS ile
eşit molar dozlarda karşılaştırıldığında, daha düşük antikoagülas-
yon aktivitesi göstermektedir. Bu nedenle, PPS’e göre klinik avan-
tajlara sahip olduğu düşünülmektedir (2, 26).
Dekstran sülfat (DS)
Lenforetiküler sisteminin, prion patogenezinde yer aldığının belir-
lenmesi ile DS, anti-prion ajan olarak araştırılmaya başlanmıştır.
Çünkü DS, lenforetiküler sistemde kısa zamanlı bozukluklara ne-
den olmaktadır (27). DS tedavisi sırasında, dalaktaki prion titresin-
de önemli derecede düşüş tespit edilmiştir (28).
Kongo kırmızısı
Kongo kırmızısının, prion birikimini engellediği ilk olarak scrapie
enfekte hücrelerde belirlenmiştir. Kronik enfekte hücrelerde, 1
nM ve 1 µM IC
50
dozlarında kongo kırmızısı ile PrP
Sc
seviyesinin
düştüğü tespit edilmiştir (2, 29). Kültürden kongo kırmızısı, uzak-
laştırıldıktan sonra PrP
Sc
birikiminin artmadığı gözlenmiştir. Bu
olay, etkinin geri dönüşümsüz olduğunu göstermektedir. PrP
Sc
bi-
rikiminin, kongo kırmızısı tarafından nasıl engellendiği tam ola-
rak belirlenememiştir. Bununla birlikte kongo kırmızısının, PrP
Sc
şekillenmesine direkt olarak veya amiloid fibrillerin, PrP
Sc
’e bağla-
narak, şekillenmiş yapıyı destabilize etmesi aracılığı ile etki ettiği
düşünülmektedir (29).
Polikatyonik Bileşikler
Dendritik poliaminler
Asidik koşullarda (pH 4 veya altında) dendritik poliaminlerin (po-
liamidoamin ve polipropilenin) PrP
Sc
’i, proteinaz K’a karşı duyarlı
hale getirerek, degradasyonuna neden oldukları belirlenmiştir.
Dentritik poliamin inokulasyonu ile PrP27-30 kümelerinin dağıl-
dığı ve β tabaka konformasyonlarını kaybettikleri gözlenmiştir. Ya-
pı-aktivite ilişkisi, anti-prion etkilerinin, primer amin gruplarının
artan yüzey yoğunluğu ile ilişkili olduğunu göstermektedir (30).
Diğer katyonik poliaminler
Yapılan çalışmalarda elde edilen veriler, hücre membranı raft
alanlarının (spingolipitler ve kolesterol kümelenmelerinden olu-
Şevik M. Prion Tedavi
73
Tablo 2. Prion hastalıklarına karşı antienfektif ilaçlar
Bileşik Sınıfları
Örnek
İleri Sürülen Etki Mekanizması
Polisülfonlu, polianyonik ve
Pentozan Polisülfat
LRP/LR- PrP bağlanmasını bloke ederek, PrPSc şekillenmesini inhibe eder
polikatyonik maddeler
Fosforotiyoat Oligonükleotitler
PrP’e bağlanarak, PrPSc formasyonunu inhibe eder
Suramin
PrPC’nin agregasyonunu teşvik eder
Amiloidotrofik interkalatörler
Kongo Kırmızısı
PrPSc propagasyonunu, PrPSc molekülünün stabilizasyonu ile inhibe eder
Polien Antibiyotikler
Amfoterisin B ve MS 8209
PrPSc’nin endositozunu inhibe ederler
Tetrasiklinler
Tetrasiklin ve doksisiklin
PrPSc ile direkt etkileşime girerek, enfektivitenin azaltılmasına öncülük ederler
Siklik tetrapiroller
Porfirinler ve ftalosiyaninler
PrPSc formasyonunu inhibe ederler
Poliaminler
DOSPA
PrPSc akümülasyonunu engeller
Spermin
Rekombinant insan PrP’sinin, PrPSc’e polimerazasyonunu engeller
Fenotiazinler
Klorpromazin
PrPSc formasyonunu inhibe eder
Akridinler/ bisakridinler
Kinakrin
PrPSc formasyonunu inhibe eder
Dizayner peptidler
β tabakası kesici peptid
Patojen PrP’nin konformasyonel değişikliklerini tersine çevirir
RNA aptamerleri
RNA aptamer DP7
PrPSc’nin de novo sentezini engeller
Tirozin kinaz inhibitörleri
STI571
PrPSc’nin lizozomal degradasyonunu indükler
LRP/LR: lamının reseptör
şan membran mikro alanları) PrP
C
’nin, PrP
Sc
’e dönüşümü ile ilişkili
olduğunu göstermektedir (2). Winklhofer ve Tatzelt (2000), ScN2a
hücrelerinde, hücre membranının PrP
Sc
oluşumunda etkisini belir-
lemek için bir dizi lipid transfeksiyon ayıracı ile yaptıkları çalışma-
da, polikatyonik lipopoliamin DOSPA’nın, PrP
Sc
klirensi sağladığını,
de novo PrP
Sc
şekillenmesini engellediğini, hücrelerdeki mevcut
PrP
Sc
seviyelerini düşürdüğünü tespit etmişler ve DOSPA’nın anti-
prion etkisinin, membran ilişkisine bağlı olduğunu bildirmişlerdir
(31). Yudovin-Farber ve ark. (32), polisakkarit ve oligoaminlerin
farklı kombinasyonlarının, anti-prion etkisini belirlemek için yap-
tıkları araştırmada, en etkin bileşenlerin dekstran ve spermin ol-
duğunu belirlemişlerdir.
Polien Antibiyotikler
Farede i.c. enfeksiyondan sonra hastalığın geç döneminde, beyinde
PrP
Sc
birikimi varken, tedavi amacıyla uygulanan amfoterisin B’nin
etkili olduğunun belirlenmesi, amfoterisin B’nin, beyin dokuların-
da prion yayılımı engelleyen etkili bir inhibitör olduğunun düşü-
nülmesine neden olmuştur. Amfoterisinin, TSE’deki terapötik etkisi
tam olarak bilinmemekle birlikte, etki mekanizmasının, PrP
C
’nin,
PrP
Sc
’e dönüştüğü yer olduğu düşünülen, deterjan dirençli mikro
alanların modifikasyonuna dayandığı düşünülmektedir (33).
Trisiklik Bileşikler
Lizozomun, PrP
C
’nin, PrP
Sc
dönüşümde rol aldığı göz önüne alına-
rak, anti-malarya ilaçları (kinakrin ve klorokin) gibi farklı lizozom
tropik faktörlerin, scrapie enfekte hücre sistemlerinde, anti-prion
potansiyelleri araştırılmıştır (2). Collinge ve ark. (34) prion hastalığı
olan 107 hastada (45 sCJD, 2 iCJD, 18 vCJD, 42 fCJD), kinakrinin et-
kisini araştırmışlardır. Tedavi seçimi, hastalığın şiddeti ile belirlen-
miş olup, hastalığın şiddetli formda seyrettiği hastalara, tercihen
kinakrin uygulanmamıştır. Randomizasyon tedavi seçeneği, 2 has-
tada uygulanmıştır. Kırk hastaya kinakrin, 300 mg/gün dozunda
verilmiştir. Araştırma sırasında, acil kinakrin tedavisi uygulanan 38
hastadan 26’sı, kinakrin uygulanmayan 68 hastadan, 51’i ve rando-
mizasyonu seçen 1 hasta olmak üzere toplam 78 hasta ölmüştür.
Kinakrin tedavisi uygulananlarda mortalite oranının, kinakrin te-
davisi uygulanmayanlardan daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Fakat kinakrinin, hastalığın klinik seyrine önemli bir etki yapma-
dığı bildirilmiştir. Kinakrin tedavisi uygulanan 40 hastanın, 4’ünde
nörolojik değerlendirme ölçeklerinin geçici bir tepki verdiği belir-
lenmiştir. İki hastada, kinakrin ile ilgili ciddi sorunların meydana
geldiği tespit edilmiştir.
Beta Tabakası Kesici Peptidleri
Beta tabakası kesici peptidleri, Alzheimer hastalığı modellerinde
başarı ile uygulanmıştır. Beta tabakası kesici peptidlerinin, prion
protein konversiyonu ile direkt etkileşime girdiği düşünülmekte-
dir. Bir beta tabakası kesici peptidi, hedef proteininin sekansı ve
β tabakasının şekillenmesini engelleyen bir imino asit olan prolin
rezidülerinden oluşmaktadır (35). PrP’nin 106-126 rezidülerinin,
prion protein izoformlarının konversiyonunda önemli olduğu dü-
şünülmektedir (2). Bu rezidüleri içeren beta tabakası kesici peptid-
lerinin, β tabakasının oluşumunu engelleyerek, PrP
Sc
formasyonu-
nu inhibe ettiği düşünülmektedir (35).
İmmün Modülasyon ve İmmünoterapötikler
Prion proteinine karşı gelişen antikor miktarının, deneysel olarak
artırılabileceğinin belirlenmesi ile araştırmalar, antikor stimülas-
yonu ve tedavi edici antikor uygulamalarına odaklanmıştır (2). Ya-
pılan çalışmalarda, rekombinant prion proteinini hem knockout
hem de wild tipi farelerde immünojen olarak kullanmanın müm-
kün olduğu belirlenmiştir (2, 36).
İmmunostimülasyon
Memelilerde, doğal immün yanıtı stimüle eden, sitidil guanil oligo
deoksinükleotid 1826’nın (CpG 1826), scrapie ile periferal enfek-
te edilen farede olumlu etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Dört gün
boyunca uygulanan CpG’nin, inkübasyon süresini uzattığı, 3 hafta
süre ile uygulanan CpG’nin ise hastalık insidansını düşürdüğü bil-
dirilmiştir (37). Spinner ve ark. (38), CpG oligo deoksinükleotid im-
münizasyonu ile knockout ve wild tipi farelerde humoral immün
yanıtın ve PrP
Sc
’e karşı gelişen antikor miktarının arttığını tespit
etmişlerdir.
Enfeksiyondan önce PrP veya Prion peptidi ile aktif immünizasyon
Antijenik olarak, anti-prion epitopları taklit edebilecek bazı mo-
leküllerin, prion aşılarında kullanılabileceği ve PrP aşılarının, ba-
ğışık konakta otoimmün reaksiyonlara neden olabileceği tahmin
edilmektedir. PrP, prion aşıları için potansiyel bir molekül olarak
görülmektedir. Heterolog rekombinant sığır ve koyun PrP’lerinin,
fareler için yüksek derecede immünojenik olduğu ve etkili biçimde
anti-PrP oto-antikorlar oluşturdukları saptanmıştır. Bu proteinler
ile gerçekleştirilen immünizasyonun, Fukuoka-1 prionu ile enfekte
edilen farede, inkübasyon süresini oldukça uzattığı tespit edilmiş-
tir (39).
Ishibashi ve ark. (39), bir bakteri enzimi olan ve 6H4 anti-PrP epi-
topu ile sekans benzerliğine sahip rekombinant süksinil arginin di-
hidrolazın (SADH), hem kendisine hem de PrP’nin 6H4 epitopuna
yönelik antikor oluşumunu sağladığını tespit etmişlerdir.
Han ve ark. (40), wild tipi fareleri ilk önce DNA aşıları ile (pcDNA3.1-
PrP, pcDNA3.1-Ubiq-PrP, pcDNA3.1-PrP-LII ve pcDNA3.1- PrP-ER)
daha sonra protein aşısı (rekombinant PrP23-231 proteini) ile aşı-
lamışlardır. Aşılanan farelerde, interferon gamma (IFN-γ) salgıla-
yan T hücre sayısının belirgin bir şekilde arttığını ve PrP-ER DNA
aşısının, en güçlü T hücre yanıtına neden olduğunu bildirmişlerdir.
Monoklonal antikorlar ile pasif immünizasyon
Anti-prion etkiye sahip, monoklonal antikoların (ICSM 18 ve ICSM
35), scrapie ile periferal enfekte edilen farelerde, enfeksiyondan
sonraki 500 güne kadar scrapie görünümünü engellediği tespit
edilmiştir (41). Transgenik olarak 6H4 anti-PrP monoklonal antiko-
ru eksprese eden farelerde, hastalık başlangıcının uzun süre gecik-
tiği belirlenmiştir (39). PrP antikorlarının, prion hastalıklarındaki
etkisinin büyük ölçüde ekstranöral olduğu düşünülmektedir (40).
RNA İnterferansı (Rnai)
RNAi, çift iplikçikli RNA’nın hücreye girişi ile RNA moleküllerine
tanıtılan mRNA homologlarının, spesifik degradasyonuna neden
olan transkripsiyon sonrası gen susturma mekanizmasıdır (2).
RNAi’nın fare, keçi ve sığırda PrP
C
seviyesini düşürdüğü tespit edil-
miştir (3). White ve ark. (42), RNAi tedavisinden sonra farenin ha-
yatta kalma süresinin uzadığını ve erken nöronal disfonksiyonun
engellendiğini bildirmişlerdir.
Diğer Terapötik Yaklaşımlar
Poli-L-Lizin (PLL)
L-lizin amino asidinin bir homopolimeri olan PLL, ilaç sanayinde
yaygın olarak kullanılmaktadır. Bağımsız hücrelerde, hücre kültür-
İstanbul Med J 2014; 15: 71-7
74
lerinde ve fare modellerinde, PLL’nin, PrP
Sc
propagasyonunu güç-
lü bir şekilde inhibe ettiği tespit edilmiştir (2). Ryou ve ark. (43),
PLL’nin anti-prion etkisinin, PrP konversiyonunda bir hücresel ko-
faktör olduğu varsayılan plazminojeni hedef alarak gerçekleştiğini
bildirmişlerdir.
Protein bağlı polisakkarit K
Hamanaka ve ark. (44), anti-tümör ve anti-mikrobiyal aktiviteye
sahip bir immünoterapötik ajan olan protein bağlı polisakkarit
K (PSK)’nın, prion enfekte hücrelerde, normal prion proteinlerin-
de ve hücre içi otofajik fonksiyonlarda bir değişiklik yapmadan,
PrP
Sc
oluşumunu inhibe ettiğini, subkutan (s.c.) tek doz uygulanan
PSK’nın, i.p. enfekte edilen farenin hayatta kalma süresini önemli
derece uzattığını tespit etmişlerdir. PSK’nın anti-prion aktivitesi-
nin, protein kısmının yüksek molekül ağırlığına bağlı olduğu dü-
şünülmektedir.
RNA aptamerleri
Aptamerler, nükleik asitlere, proteinlere ve diğer küçük molekül-
lere bağlanma yeteneğine sahip, DNA ve RNA molekülleridir (2).
DNA ve RNA molekülleri, farklı prion türlerine yüksek afinite ile
bağlanabilmektedir (3). Proske ve ark. (45), PrP
C
’nin, PrP
Sc
’e dönü-
şümde fonksiyonel önemi olduğu düşünülen peptidi (insan prion
proteininin 90-129 rezidülerinden oluşan) tanıyan, RNA aptameri
DP7’nin,
in vitro araştırmalarda insan, fare ve hamster prion pro-
teinlerine bağlandığını, persiste enfekte nöroblastom hücrelerin-
de,
de novo sentezlenen PrP
Sc
seviyesini 16 saatte önemli ölçüde
azalttığını ve PrP
C
’nin, PrP
Sc
konversiyonunu engellediğini tespit
etmişlerdir. Aptamerlerin anti-prion etki mekanizmasının, yapısal
benzerlikleri olan glikozaminoglikanlar ile PrP’e bağlanma kompe-
tisyonlarına bağlı olabileceği ileri sürülmektedir.
Statinler
Statinler (lovastatin ve squalestatin), kolesterol sentetik yolağı en-
zimlerinin inhibitörleridir. Hücresel kolesterol seviyesini düşürür-
ler. Enfekte hücre hatlarında, tedavi amacıyla kullanılan lovastatin
ve squalestatinin, PrP
Sc
birikimini önlediği tespit edilmiştir. Koles-
terol ilavesi ile yeniden PrP
Sc
birikiminin şekillendiğinin görülmesi,
kolesterol duyarlı süreçlerin, PrP
Sc
şekillenmesinde önemli rolle-
rinin olduğunu düşündürmektedir. Statinlerin etki mekanizması-
nın, PrP
Sc
’e dönüşebilecek PrP
C
miktarının azaltılmasına dayandığı
ileri sürülmektedir (46).
Flupirtine Maleat
Otto ve ark. (47), hücre kültür çalışmalarında nöronal hücreleri,
prion protein fragmentlerinin ve beta-amiloid peptidlerinin neden
olduğu, apoptotik hücre ölümünden koruduğu belirlenen, flupir-
tine maleatini (FLU), CJD hastalarında tedavi amacı ile uygulamış-
lardır. Yirmi altı sCJD ve 2 iCJD olmak üzere toplam 28 hastanın,
13’üne tedavi amacı ile günlük 100 mg FLU, 15 hastaya ise plasebo
vermişlerdir. FLU verilen hastaların, plasebo verilen hastalara göre
demans testinde, daha az bozulma gösterdiklerini tespit etmişler-
dir. Fakat hayatta kalma süreleri arasında önemli bir farklılık ol-
madığını bildirmişlerdir (FLU uygulanan hastalarda hayatta kalma
süresi 107, plasebo uygulananlarda 106 gün).
İntraselüler Sinyal İleti Yolakları İnhibitörleri
Bate ve ark. (48), intraselüler sinyal ileti yolaklarının, PrP
Sc
şekillen-
mesindeki etkilerini belirlemek için scraipe enfekte hücre hatla-
rında (ScN2a, ScGT1, SMB), farklı fosfolipazların inhibitör etkilerini
araştırmışlardır. Fosfolipaz A
2
(PLA
2
) inhibitörleri ve glukokortiko-
idlerin (PLA
2
aktivitesini düşürür) bütün hücre hatlarında, PrP
Sc
düzeyini düşürdüklerini, fosfolipaz C’nin, hücresel PrP
Sc
seviyeleri
üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığını bildirmişlerdir.
Nordstrom ve ark. (49), sinyal ileti yolaklarında yer alan, beyinden
köken alan nörotrofik faktörün (BDNF) stimüle ettiği enzimlerin
inhibitörlerinin, etkilerini incelemişler ve mitojen-aktive protein
kinaz 1/2 (MEK 1/2) inhibitörünün, PrP
Sc
seviyesini düşürdüğünü
belirlemişlerdir.
Hücre membranın lipid raftlarının, kortikal nöronlara kolayca
bağlanan PrP82-146 peptidi tarafından indüklenen nörodejene-
rasyona aracılık eden, sinyal ileti yolakları için önemli olduğu dü-
şünülmektedir. Bate ve ark. (50), tedavi öncesi kortikal nöronlara,
PLA
2
inhibitörü olarak etki eden glukozamin fosfatidilinozitolun
(glukozamin-PI) ve trombosit aktive edici faktör (PAF) reseptör an-
tagonistlerinin (Hexa-PAF ve ginkgolid B), uygulanması ile daha az
PrP82-146’ının lipid raftlarda yer aldığını, lizozomlardaki PrP82-
146 miktarının arttığını ve PrP82-146’ının yarılanma ömrünün 5
günden, 1 güne düştüğünü tespit etmişlerdir. PLA
2
ve PAF’ın, ko-
lestrol yolağını kontrol ederek, hücresel lokalizasyonu etkiledikle-
ri ve nöronlardaki PrP82-146’ının yok olmasına neden oldukları
düşünülmektedir.
Sonuç
Prion hastalıklarının tedavisi için farklı birçok analjezik, antidep-
resan, antipsikotik, antiviral, antimikrobiyal ve antikoagulan bile-
şiğin, anti-prion potansiyeli araştırılmıştır. Fakat şimdiye kadar sa-
dece birkaç olguda terapötik önlemlerin, hastalığın prognozunda
etkili olduğu belirlenmiştir. Günümüzde insan prion hastalıkları-
nın nedensel tedavisine yönelik bir terapötik mevcut değildir. TSE
hastaları semptomatik olarak tedavi edilmektedir. Prion hastalık-
larının tedavisi amacı ile kullanılan birçok ilacın hedefi, PrP’dir. Fa-
kat yapılan çalışmalarda, insan vücudunun PrP deplesyonunu to-
lere edebildiği bildirilmektedir. Ayrıca ilacın uygulama yolunun da
önemli olduğu düşünülmektedir. Kan-beyin bariyerini geçebilen
ilaçların, etkinliğini daha kolay gösterebildikleri düşünülmektedir.
Serebro ventriküler uygulanan ilaçlardan sonra hayatta kalma sü-
resinin önemli derece arttığı bildirilmektedir (23).
İn vitro
çalışmalarda PPS’in, PrP üretiminde, replikasyonunda ve
hücre toksisitesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, hayvansal
deneylerde PPS’in profilaktik etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.
Fakat vCJD ve sCJD hastalarında tedavi amacı ile kullanılan PPS’in
belirgin bir etkisi gözlenmemiştir (25). Tedavi amacı ile PPS’in kul-
lanımında en büyük sorunun, PPS’in kan-beyin bariyerini geçeme-
mesi olduğu ileri sürülmektedir (23).
Enfekte hücrelerde PrP
Sc
propagasyonunu önemli derecede inhibe
eden kinakrinin, sCJD ve vCJD vakalarında, hayatta kalma süreleri-
ne önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir (2,23). Hücre kültür
ve hayvan deneylerinde PrP
Sc
’e direkt bağlanarak, konformasyonel
değişiklikleri önlediği düşünülen doksisiklinin, sınırlı sayıda olsa
da sCJD hastalarının, hayatta kalma sürelerini uzattığı tespit edil-
miştir (23). Bu tespitlerin yapılacak çalışmalar ile doğrulanması
gerekmektedir.
İn vivo çalışmalarda, PrP ve LRP/LR’i hedef alan ve etkinlikleri tes-
pit edilen antikorların, pasif immünizasyon veya aşılama strate-
jileri geliştirmek için uygun olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca,
Şevik M. Prion Tedavi
75
PrP ve prion peptidleri ile aktif immünizasyonu kapsayan aşı çalış-
maları da yürütülmektedir. Farelerde, kronik zayıflama hastalığına
(chronic wasting disease - CWD) karşı yapılan aşılama çalışmala-
rında, umut verici sonuçlar alındığı bildirilmiştir (2,23). Aşılama
çalışmaları, özellikle hayvanlar ile temas halinde olan insanların
TSE’lerden korunması ve zoonoz hastalık tablosunun gelişmesini
önlemek açısıdan önemlidir.
PrP
C
ve PrP
Sc
reseptörü olarak etki ettiği düşünülen LRP/LR’i,
PRNP
mRNA’sını ve prionların yaşam döngüsünde önemli olan protein-
leri kodlayan mRNA’ları, hedef alan küçük interferans RNA (siRNA)
ve antisens RNA’ların, gelecekte piron hastalıklarının tedavisinde
etkili olabilecekleri düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarda,
etkili bir tedavi için terapötik müdahalenin, enfeksiyonun erken
aşamalarında yapılması gerektiği bildirilmektedir. Hastalığın teş-
hisindeki gelişmeler ile pre ve subklinik vakaların tanımlanması ve
risk gruplarının, etkinliği tespit edilmiş antikorlar ile bağışık kılın-
masının, tedavi için umut verici olacağı düşünülmektedir.
Hakem değerlendirmesi: Dış bağımsız.
Çıkar Çatışması: Yazar çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını
beyan etmiştir.
Peer-review: Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest: No conflict of interest was declared by the
author.
Financial Disclosure: The author declared that this study has rece-
ived no financial support.
Kaynaklar
1.
Prusiner SB. Prions. Proc Natl Acad Sci USA 1998; 95: 13363-83.
[CrossRef]
2. Trevitt CR, Collinge J. A systematic review of prion therapeutics in ex-
perimental models. Brain 2006; 129: 2241-65.
[CrossRef]
3. Silva JL, Vieira TC, Gomes MP, Rangel LP, Scapin SM, Cordeiro Y. Ex-
perimental approaches to the interaction of the prion protein with
nucleic acids and glycosaminoglycans: Modulators of the pathogenic
conversion. Methods 2011; 53: 306-17.
[CrossRef]
4. Heinemann U, Krasnianski A, Meissner B, Gloeckner SF, Kretzschmar
HA, Zerr I. Molecular subtype-specific clinical diagnosis of prion dise-
ases. Vet Microbiol 2007; 123: 328-35.
[CrossRef]
5. Lysek DA, Schorn C, Nivon LG, Esteve-Moya V, Christen B, Calzolai L, et
al. Prion protein NMR structures of cats, dogs, pigs, and sheep. Proc
Natl Acad Sci USA 2005; 102: 640-5.
[CrossRef]
6. Calzolai L, Lysek DA, Pérez DR, Güntert P, Wüthrich K. Prion protein
NMR structures of chickens, turtles, and frogs. Proc Natl Acad Sci USA
2005; 102: 651-5.
[CrossRef]
7. Watts JC, Westaway D. The prion protein family: diversity, rivalry, and
dysfunction. Biochim Biophys Acta 2007; 1772: 654-72.
[CrossRef]
8. Kabani M, Cosnier B, Bousset L, Rousset JP, Melki R, Fabret C. A muta-
tion within the C-terminal domain of Sup35p that affects [PSI+] prion
propagation. Mol Microbiol 2011; 81: 640-58.
[CrossRef]
9. Prcina M, Kontsekova E. Has prion protein important physiological
function? Med Hypotheses 2011; 76: 567-9.
[CrossRef]
10. van der Kamp MW, Daggett V. Pathogenic mutations in the hydropho-
bic core of the human prion protein can promote structural instabi-
lity and misfolding. J Mol Biol 2010; 404: 732-48.
[CrossRef]
11. Sassa Y, Kataoka N, Inoshima Y, Ishiguro N. Anti-PrP antibodies detec-
ted at terminal stage of prion-affected mouse. Cell Immunol 2010;
263: 212-8.
[CrossRef]
12. Bondiolotti G, Rossoni G, Puricelli M, Formentin E, Lucchini B, Poli G,
et al. Changes in sympathetic activity in prion neuroinvasion. Neuro-
biol Dis 2010; 37: 114-7.
[CrossRef]
13. Mastrianni JA. Prion diseases. Clin Neurosci Res 2004; 3: 469-80.
[CrossRef]
14. Jansen C, Parchi P, Capellari S, Ibrahim-Verbaas CA, Schuur M, Stram-
miello R, et al. Human Prion Diseases in The Netherlands (1998–
2009): Clinical, Genetic and Molecular Aspects. PLoS ONE 2012; 7:
e36333.
[CrossRef]
15. Ladogana A, Puopolo M, Croes EA, Budka H, Jarius C, Collins S, et al.
Mortality from Creutzfeldt-Jakob disease and related disorders in Eu-
rope, Australia, and Canada. Neurology 2005; 64: 1586-91.
[CrossRef]
16. Nagoshi K, Sadakane A, Nakamura Y, Yamada M, Mizusawa H. Du-
ration of prion disease is longer in Japan than in other countries. J
Epidemiol 2011; 21: 255-62.
[CrossRef]
17. Holman RC, Belay ED, Christensen KY, Maddox RA, Minino AM, Folke-
ma AM, et al. Human prion diseases in the United States. PLoS One
2010; 5: e8521.
[CrossRef]
18. Ironside JW. Variant Creutzfeldt-Jakob disease: an update. Folia Neu-
ropathol 2012; 50: 50-6.
19. OIE. BSE Portal. Available from: URL: http://www.oie.int/animal-
health-in-the-world/bse-portal.
20. Letourneau-Guillon L, Wada R, Kucharczyk W. Imaging of prion disea-
ses. J Magn Reson Imaging 2012; 35: 998-1012.
[CrossRef]
21. Imran M, Mahmood S. An overview of human prion diseases. Virol J
2011; 8: 559.
[CrossRef]
22. Milliyet Gazetesi. Available from: URL: http://gundem.milliyet.com.
tr/deli-dana-oldurdu/gundem/gundemdetay/11.02.2012/1500858/
default.htm.
23. Ludewigs H, Zuber C, Vana K, Nikles D, Zerr I, Weiss S. Therapeutic app-
roaches for prion disorders. Expert Rev Anti Infect Ther 2007; 5: 613-30.
[CrossRef]
24. Doh-ura K, Ishikawa K, Murakami-Kubo I, Sasaki K, Mohri S, Race R, et
al. Treatment of transmissible spongiform encephalopathy by intra-
ventricular drug infusion in animal models. J Virol 2004; 78: 4999-5006.
[CrossRef]
25. Whittle IR, Knight RS, Will RG. Unsuccessful intraventricular pentosan
polysulphate treatment of variant Creutzfeldt-Jakob disease. Acta Ne-
urochir (Wien) 2006; 148: 677-9.
[CrossRef]
26. Kocisko DA, Vaillant A, Lee KS, Arnold KM, Bertholet N, Race RE, et al.
Potent antiscrapie activities of degenerate phosphorothioate oligonucle-
otides. Antimicrob Agents Chemother 2006; 50: 1034-44.
[CrossRef]
27. Ehlers B, Rudolph R, Diringer H. The reticuloendothelial system in
scrapie pathogenesis. J Gen Virol 1984; 65: 423-8.
[CrossRef]
28. Beringue V, Adjou KT, Lamoury F, Maignien T, Deslys JP, Race R, et al.
Opposite effects of dextran sulfate 500, the polyene antibiotic MS-
8209, and Congo red on accumulation of the protease-resistant iso-
form of PrP in the spleens of mice inoculated intraperitoneally with
the scrapie agent. J Virol 2000; 74: 5432-40.
[CrossRef]
29. Caughey B, Ernst D, Race RE. Congo red inhibition of scrapie agent
replication. J Virol 1993; 67: 6270-2.
30. Lim YB, Mays CE, Kim Y, Titlow WB, Ryou C. The inhibition of prions
through blocking prion conversion by permanently charged branc-
hed polyamines of low cytotoxicity. Biomaterials 2010; 31: 2025-33.
[CrossRef]
31. Winklhofer KF, Tatzelt J. Cationic lipopolyamines induce degradation
of PrPSc in scrapie-infected mouse neuroblastoma cells. Biol Chem
2000; 381: 463-9.
[CrossRef]
32. Yudovin-Farber I, Azzam T, Metzer E, Taraboulos A, Domb AJ. Cationic
polysaccharides as antiprion agents. J Med Chem 2005; 48: 1414-20.
[CrossRef]
33. Demaimay R, Adjou KT, Beringue V, Demart S, Lasmézas CI, Deslys JP,
et al. Late treatment with polyene antibiotics can prolong the survival
time of scrapie-infected animals. J Virol 1997; 71: 9685-9.
34. Collinge J, Gorham M, Hudson F, Kennedy A, Keogh G, Pal S, et al.
Safety and efficacy of quinacrine in human prion disease (PRION-1
İstanbul Med J 2014; 15: 71-7
76
study): a patient- preference trial. Lancet Neurol 2009; 8: 334-44.
[CrossRef]
35. Soto C, Kascsack RJ, Saborı´o GP, Aucouturier P, Wisniewski T, Prelli F,
et al. Reversion of prion protein conformational changes by synthetic
beta-sheet breaker peptides. Lancet 2000; 355: 192-7.
[CrossRef]
36. Khalili-Shirazi A, Quaratino S, Londei M, Summers L, Tayebi M, Clarke
AR, et al. Protein conformation significantly influences immune res-
ponses to prion protein. J Immunol 2005; 174: 3256-63.
[CrossRef]
37. Sethi S, Lipford G, Wagner H, Kretzschmar H. Postexposure prophyla-
xis against prion disease with a stimulator of innate immunity. Lancet
2002; 360: 229-30.
[CrossRef]
38. Spinner DS, Kascsak RB, Lafauci G, Meeker HC, Ye X, Flory MJ, et al.
CpG oligodeoxynucleotide-enhanced humoral immune response and
production of antibodies to prion protein PrPSc in mice immunized
with 139A scrapie-associated fibrils. J Leukoc Biol 2007; 81: 1374-85.
[CrossRef]
39. Ishibashi D, Yamanaka H, Mori T, Yamaguchi N, Yamaguchi Y, Nishida
N, et al. Antigenic mimicry-mediated anti-prion effects induced by
bacterial enzyme succinylarginine dihydrolase in mice. Vaccine 2011;
29: 9321-8.
[CrossRef]
40. Han Y, Li Y, Song J, Wang Y, Shi Q, Chen C, et al. Immune Responses
in Wild-type Mice Against Prion Proteins Induced Using a DNA Prime-
Protein Boost Strategy. Biomed Environ Sci 2011; 24: 523-9.
41. White AR, Enever P, Tayebi M, Mushens R, Linehan J, Brandner S, et al.
Monoclonal antibodies inhibit prion replication and delay the deve-
lopment of prion disease. Nature 2003; 422: 80-3.
[CrossRef]
42. White MD, Farmer M, Mirabile I, Brandner S, Collinge J, Mallucci GR.
Single treatment with RNAi against prion protein rescues early neu-
ronal dysfunction and prolongs survival in mice with prion disease.
Proc Natl Acad Sci U S A. 2008; 105: 10238-43.
[CrossRef]
43. Ryou C, Titlow WB, Mays CE, Bae Y, Kim S. The suppression of prion propa-
gation using poly-L-lysine by targeting plasminogen that stimulates prion
protein conversion. Biomaterials 2011; 32: 3141-9.
[CrossRef]
44. Hamanaka T, Sakasegawa Y, Ohmoto A, Kimura T, Ando T, Doh-ura K. Anti-
prion activity of protein-bound polysaccharide K in prion-infected cells and
animals. Biochem Biophys Res Commun 2011; 405: 285-90.
[CrossRef]
45. Proske D, Gilch S, Wopfner F, Schatzl HM, Winnacker EL, Famulok M.
Prion-protein-specific aptamer reduces PrPSc formation. Chembioc-
hem 2002; 3: 717-25.
[CrossRef]
46. Bate C, Salmona M, Diomede L, Williams A. Squalestatin cures pri-
on-infected neurones and protects against prion neurotoxicity. J Biol
Chem 2004; 279: 14983-90.
[CrossRef]
47. Otto M, Cepek L, Ratzka P, Doehlinger S, Boekhoff I, Wiltfang J, et
al. Efficacy of flupirtine on cognitive function in patients with CJD: A
double-blind study. Neurology 2004; 62: 714-8.
[CrossRef]
48. Bate C, Reid S, Williams A. Phospholipase A2 inhibitors or platelet-
activating factor antagonists prevent prion replication. J Biol Chem
2004; 279: 36405-11.
[CrossRef]
49. Nordstrom EK, Luhr KM, Ibanez C, Kristensson K. Inhibitors of the mitoge-
nactivated protein kinase kinase 1/2 signaling pathway clear prion-infec-
ted cells from PrPSc. J Neurosci 2005; 25: 8451-6.
[CrossRef]
50. Bate C, Ingham V, Williams A. Inhibition of phospholipase A2 increa-
sed the removal of the prion derived peptide PrP82-146 from cultu-
red neurons. Neuropharmacology 2011; 60: 365-72.
[CrossRef]
Şevik M. Prion Tedavi
77
Dostları ilə paylaş: |