1
AKUT
TONSİLLOFARENJİT
Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu
Farenjit veya tonsillofarenjit arka farenks lenf dokusu ve yan farengeal bandları içeren arka
ağız kavitesinin inflamatuvar infeksiyonudur.
Etyoloji
Bir çok mikroorganizma tonsillofarenjite neden olabilir, sıklıkla viruslar ve bakteriler etkendir
Tablo 1). Bakteriler içinde en sık etken A Grubu Beta Hemolitik Streptokok (AGBHS)’dur (1-3).
Neisseriae meningitidis ve Haemophilus influenzae’ya bağlı sistemik infeksiyonlarda belirgin farenjit
görülür. Normal boğaz florasında bulunan anaerob bakteriler aeroblarla birlikte Vincent anjini’nin
etkenidir (4). Tekrarlayan tonsillofarenjitte Staphylococcus aureus, H. influenzae, Moraxella
catarrhalis ve Bacteriodes sp. gibi betalaktamaz yapan etkenler akla gelmelidir (5).
Viruslar içerisinde en sık; Rhinovirus, Coronavirus, Adenovirus ve Parainfluenza virus
etkendir. Epidemik dönemlerde Influenza A ve B akla gelmelidir. Human imnunodeficiency virus
(HIV)'a bağlı akut retroviral sendromda da farenjit tablosu görülür (6).
Epidemiyoloji
A Grubu Beta Hemolitik Streptokok Tonsillofarenjiti
Akut tonsillofarenjitlerin % 15-25’inde etken AGBHS’dir. Sıklıkla hava yolu ve yakın
temasla bulaşır, ayrıca deri lezyonlarından da bulaşabilir (7-10). Aile içi bulaşma yanında, özellikle
kışla, kreş gibi toplu yaşam yerlerinde bulaşma yaygındır. En sık 5-15 yaş grubunda görülür. Üç
yaşından küçük ve 15 yaşından büyüklerde daha az rastlanır. Cinsiyetler arasında görülme sıklığı farklı
değildir. (8). Sosyo-ekonomik düzeyi düşük toplumlarda daha sıktır (7). Bakteriyel farenjitler sıklıkla
kış aylarında görülür. C ve G grubu streptokoklarla kontamine olmuş süt, yumurta, dondurma gibi
yiyecekler streptokoksik besin zehirlenmesi veya farenjit şeklinde epidemilere neden olur.
Viral
tonsillofarenjit
Akut tonsillofarenjitlerin en sık etkeni viruslardır. Viral infeksiyonların epidemiyolojisi
hastanın yaşına ve etkene göre değişir. Üç yaş altındaki tonsillofarenjitlerin büyük çoğunluğu viruslara
bağlıdır. Parainfluenza, influenza ve Respiratory synctial virus (RSV), Rhinovirus sonbahar ve kış
aylarında daha sık görülür. İnfluenza’ya tüm yaş gruplarında rastlanırken, Parainfluenza ve RSV
2
çocuklarda daha sık hastalık yapar. Epstein-Barr virus (EBV) ve Herpes simplex virus (HSV) genç
erişkinlerde farenjite neden olur. Adenovirus infeksiyonları özellikle kışla gibi toplu yaşam yerlerinde
infeksiyon etkenidir ve mevsimsel özellik göstermez (11).
Patogenez ve Patoloji
Coronavirus ve adenovirus farenks mukozasına invazyon yaparak etkili olur. Viral
infeksiyonlarda ödem ve hiperemi gelişir. Adenovirus ve EBV infeksiyonlarında eksudasyon görülür.
AGBHS’larda bulunan protein F etkenin hücreye bağlanmasını ve toksinleri ile (streptokinaz,
hemolizin, eritrojenik toksin, deoksiribonükleaz, proteinaz, hyaluronidaz) invazyonu gerçekleştirir
(12). Lipoteikoik asid ise mikrorganizmanın fibronektine bağlanmasını sağlayarak kolonizasyonda rol
alır. Streptokokal M protein, hyaluronik asid ve fibrin virulan suşlarda bulunur ve fagositoza karşı
direnci sağlar (4). Farenks ve tonsillerde ödem, hiperemi, eksudasyon ve kanama görülür.
Cornynebacterium diptheriae infeksiyonunda ise ek olarak, fibrin birikimi, psödomembran oluşumu ve
nekroz görülür. İnfluenza infeksiyonlarında görülen mukoza değişiklikleri S. aureus, tip I pnömokok
ve H. influenzae’nın epitel hücrelerine bağlanmasını kolaylaştırır.
Başlangıçta monositler ve polimorfonükller lökositler yüzeyde fagozitozu sağlar. Streptokoklar
streptolizin ile lökosit ölümüne neden olur ve infeksiyon yayılır. Streptokokal M proteine karşı geç
antikor yanıtı oluşur. Antikor fagositozu artırır, ancak yeterli antikor yanıtı infeksiyonun
başlangıcından 6-8 hafta sonra ortaya çıkar. Antikorların reinfeksiyonu önlediği düşünülmektedir.
Bakteriyel infeksiyon lenf bezlerine yayılabilir, fakat bakteriyemi nadirdir. Lösemi veya
immunsupresyon varsa bakteriyemi görülebilir. Yenidoğanlarda büyük çocuklara göre bakteriyemi
daha sıktır (4).
Klinik
Klinik bulgularla etyolojik etkenin ayrımı tam olarak yapılamaz.
Viral
tonsillofarenjit
Tonsillofarenjitle birlikte ses kısıklığı, rinit, konjuktivit ve öksürük olması viral etyolojiyi
düşündürür. Ateş, titreme, kas ağrısı belirgin değildir. Tonsil ve farenksde hiperemi ve eksudasyon
görülebilir. Adenovirus tip 3 infeksiyonlarında farenjite konjuktivit eşlik eder. Tonsillerde folliküler
görünüm adenovirus infeksiyonunu akla getirmelidir. İnfluenza farenjitinde şiddetli boğaz ağrısı, baş
ağrısı, öksürük, rinit, ateş (38.3
°
C) ve kas ağrısı görülür, farenkste eritem minimaldir. Parainfluenza
3
infeksiyonlarında farenjite öksürük ve nezle eşlik eder. Viral tonsillofarenjitlerde semptomlar 2-4
günde geriler, bir hafta içinde kaybolur (3).
Ağız içinde ülseratif lezyonlar herpangina, HSV ve enteroviral infeksiyonlarda sıktır. Primer
herpetik gingivostomatit 1-4 yaş arası çocuklarda aniden başlar. Ateş, huzursuzluk, iştahsızlık belirgin
bulgulardır. Boğazda hiperemi, diş etlerinde şişlik görülür ve kolaylıkla kanar. Orofarenks, ağız
mukozası, dil, damak ve ağız kavitesi ön kısmında vezikülopapüler lezyonlar ve ülserler ile
karakterizedir. Hastalık 5-7 gün içinde kendiliğinden sonlanır. Enteroviral infeksiyonlarda ateş,
ekzantem veya menenjit bulguları ile beraber farenjit görülür. Yumuşak damak, uvula veya arka
farenks duvarında ülseratif lezyon görülürse enteroviral infeksiyondan kuşkulanılmalıdır. Yumuşak
damakta peteşi, kızamık, kızamıkçık, EBV ve AGBHS infeksiyonlarını düşündürmelidir. Herpangina
1-7 yaş arası çocuklarda sıktır. Olası etkenler Echovirus ve Coxsackie virus’dur. Ateş, disfaji,
iştahsızlık, boğaz ağrısı yanında karın ağrısı, bulantı, kusma ve ishal olabilir. Fizik muayenede
yumuşak damak, uvula, tonsiller ve anterior tonsiller bölgede ağrılı veziküller saptanır. Veziküllerin
açılması ile ülserler oluşur (13)
A Grubu Beta Hemolitik Streptokok tonsillofarenjiti
Streptokoksik tonsillofarenjitin inkübasyon süresi 2-4 gündür. Hastalık ani başlar. Ateş 38.0
°
C’in üzerindedir. Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, başağrısı, halsizlik, kas ve karın ağrısı, bulantı, kusma
görülür (7). Çocuklarda iştahsızlık ve aktivitede azalma dikkati çeker, ek olarak bulantı, kusma
belirgindir. Öksürük, hapşırma, konjuktivit, ses kısıklığı, mukozada ülseratif lezyonlar varlığında
streptokokal tonsillofarenjit tanısından uzaklaşılmalıdır (8). Farenks ve tonsillerde eritem veya gri-
beyaz renkte eksudasyon vardır, servikal lenfadenopati (LAP) ve döküntü olabilir (2). Streptokokal
tonsillofarenjitlerde tonsiller üzerinde eksudasyon % 50 oranında görülür. C ve G grubu
streptokoklarda benzer klinik tabloya neden olur. Hastalık kendi kendini sınırlar ve 1 hafta içinde
semptomlar kaybolur (8).
Eksudatif
tonsillofarenjit
Bakteriyel veya nonbakteriyel orijinli olabilir. En sık etkenler AGBHS, EBV ve
Adenovirus’dur (Tablo 2). İnfeksiyoz mononükleozda olguların yarısında eksudatif farenjit vardır,
ayrıca ateş, LAP, halsizlik, başağrısı eşlik eden bulgulardır. Primer HIV infeksiyonu da infeksiyoz
4
mononükleoz benzeri tabloya neden olabilir (6). Candida sp. yalnız uzun süreli antibiyotik
kullananılan veya immunsüpresif yenidoğanlarda eksudatif farenjite neden olur (4).
Vincent
anjini
Farenks ve tonsillerin akut, psödomembran ile karakterize hastalığıdır. Akut nekrozitan
ülseratif gingivit gingivanın ülseratif nekrozudur. Eğer lezyon diğer oral yapıları da tutarsa akut
nekrotizan ülserarif mukozit veya Vincent anjini adı verilir. Kötü ağız hijyeni, sigara, besinlerin
tahrişi, malnutrisyon, halsizlik, stres, travma, endokrin ve metabolik bozukluklar ile sigara içimi
sonucu gelişen kapiller staz sonucu aseptik nekroz oluşur. Aynı faktörler dental plakta bakteriyel
ürünlerin birikmesine neden olur. Hastalığa Fusobacterium nucleatum ve Gram negatif aerob
mikroorganizmalar birlikte neden olur. İnfeksiyon aniden başlar. Boğaz ağrısı, tonsiller veya gingival
kanama ve ağızda kötü koku ilk bulgulardır. Nekroz, psödomembran, LAP, ateş, iştahsızlık ve tükrük
salgısında artış diğer bulgulardır. Genellikle tonsil tutulumu ve LAP tek taraflıdır (14). Hastalık komşu
mukoza dokusuna geçerek noma (Gangrenöz stomatit)’ya neden olur. Geçici bakteriyemi ve sepsis
olabilir.
Diğer tonsillofarenjitler
Subakut seyirli infeksiyon mikst anaerob ve H. influenzae’ya bağlı olabilir. N. gonorrhoeae, T.
pallidum, EBV ve Candida albicans subakut infeksiyona neden olur (4). Mycoplsma pneumoniae
infeksiyonunda bronşit ve pnömoni eşlik edebilir.
Komplikasyonlar
Süpüratif Komplikasyonlar: Nazofarengeal bölgeden infeksiyon deriye taşınıp erizipel veya
piyodermiye neden olabilir. Sinüzit, otit, mastoidit, peritonsiller abse, septik artrit, osteomiyelit,
kavernöz sinus trombozu ve bakteriyemi süpüratif komplikasyonlardır. Lenfatik yayılımla servikal
adenit olabilir. Rekürren tonsillofarenjit ve streptokokal toksik şok sendromu oluşabilir (8).
Non süpüratif komplikasyonlar: Akut romatizmal ateş (ARA) ve akut glomerülonefrittir. ARA
epidemilerde % 3, endemik olgularda % 0.3 oranında görülür. ARA sadece tonsillit sonrasında gelişir,
streptokokal deri infeksiyonu sonrasında görülmez (7,8).
Tanı
Tanıdaki temel amaç viral tonsillofarenjitlerin AGBHS'a bağlı tonsillofarenjitlerden
ayırmaktır.
5
Viral
tonsillofarenjit
Klinik bulgularla tanı koymak güçtür. Farengeal eksuda Adenovirus, HSV ve EBV gibi viral
etkenler yanında A, C, G grubu streptokoklar, C. diphtheriae, anaeroplar ve Y. enterocolitica’da
görülebilir. İnfluenza ve Rhinovirus’da eksudasyon yoktur. Deri döküntüsünün varlığı AGBHS, HIV ve
EBV infeksiyonlarını düşündürür. Konjuktivit adenovirus infeksiyonlarında belirgindir.
Viral infeksiyonlarda başlangıçta lökosit sayısında hafif bir yükselme olabilir. Atipik
lenfositoz sıklıkla viral etyoloyiji düşündürür ve bu olgularda EBV infeksiyonu mutlaka
araştırılmalıdır. Spesifik viral tanı için virus izolasyonu gereklidir fakat, tonsillofarenjit olgularında
rutin olarak önerilmez.
Bakteriyel
tonsillofarenjit
Streptokoksik tonsillofarenjitinin en önemli klinik bulguları olan boğaz ağrısı, ateş,
lenfadenopati ve tonsiller eksüdasyon ancak streptokokal tonsillofarenjitlerin % 56’sında saptanmıştır
(7). Bu nedenle klinik bulgularla streptokok farenjitini diğer etyolojik ajanların neden olduğu
farenjitlerden ayırmak güçtür. Kesin tanı etkenin izolasyonu ile konur. Eküvyon ile alınan boğaz
sürüntü örneği % 5 koyun kanlı agara ekilmelidir. %5-10 CO
2
’li ortamda hemoliz daha belirgindir.
Hemen ekim yapılamayacak ise materyal Stuart ve Amies transport besiyerlerine alınabilir (15). Uygun
alınmış boğaz kültürü ile etken % 95 izole edilebilir. Tek başına boğaz kültürünün AGBHS akut
infeksiyonu ile taşıyıcılığı birbirinden ayırt etmediği unutulmamalıdır.
Boğaz sürüntüsünden lateks aglütinasyonu, ELISA, optik immunassay yöntemleriyle AGBHS
antijenleri araştırılabilir. Test 10-20 dakikada sonuç verir. Erken tanı ile antibiyotik tedavisine kısa
sürede başlanabilir. Antijen testlerinin sensitivitesi % 80-90, spesifitesi % 95'den fazladır(1,15).
Direkt antijen testi negatif çıkan olgularda yalancı negatiflik olabileceği için boğaz kültürü yapılması
gerekir (1,16-18). Hızlı tanı testleri Grup C streptokokları tanımlamaz (18). Öksürük, hapşırık ve
rinore olan olgularda hızlı test pozitifliği AGBHS taşıyıcılığını ve akut viral infeksiyonu akla
getirmelidir.
Lökositoz ve sola kayma streptokokal tonsillofarenjiti düşündürür. Streptokokal
tonsillofarenjitte antistreptolizin O (ASO) yüksekliği ve C reaktif protein (CRP) pozitifliği saptanabilir.
ASO'nun 200 Todd ünitesi (TÜ) üzerindeki değerleri veya titrede 4 kat artışı akut infeksiyonu
6
düşündürür, ASO konvelesan dönemde yükselmeye başladığı için, geçirilmiş streptokok
infeksiyonunun retrospektif tanısında yardımcıdır (19). ASO bir yıla kadar pozitif kalabilir.
N.
gonorhoeae düşünülen olgularda özel besiyerlerine ekim yapılmalıdır. Difteri kuşkulanılan
olgularda Loeffler besiyerine ekim yapılmalıdır. M. pneumoniae ve klamidya infeksiyonlarında seroloji
tanıda yardımcıdır.
Vincent anjininde etkilenen dokudan Gram boyaması yapılmalıdır. Gram pozitif kok, Gram
negatif basil ve fuzobakteriler gösterilebilir. Debride edilen materyalden anaerob kültür yapılır.
Bağışıklık
Erken süt çocukluğu döneminde streptokok infeksiyonları fetusa geçen maternal bağışıklık
nedeniyle görülmez. Maternal IgG kaybı ile beraber, AGBHS ların değişik serotipleri ve portörlerle
temas artar. Sonuçta akut infeksiyon veya geçici portörlük ortaya çıkar. Bu sürede spesifik bağışıklık
oluşur. AGBHS’lara karşı insanlarda antibakteriyel ve antitoksik olmak üzere iki türlü bağışıklık
gelişir. Antibakteriyel bağışıklık spesifik M komponenti ile ilişkilidir. Antitoksik bağışıklık ise
eritrojenik toksin ile ilişkilidir . M protein tipe spesifiktir. Erken antimikrobiyal tedavi antijenlere karşı
oluşan antikor yanıtını azaltabilir (20). Antitoksik bağışıklık M proteinin tersine tip spesifik değil grup
spesifiktir. Kişide antitoksik ve antibakteriyel bağışıklığın durumuna göre gelişecek klinik tablo
farklıdır. Antibakteriyel immunite oluşan olgularda farenjit tablosu gelişmez. Antibakteriyel immunite
yok fakat sadece antitoksik immunite var ise kızıl gelişmeden farenjit tablosu görülür. Kişide
antibakteriyel ve antitoksik immunite yok ise farenjit ve kızıl tablosu gelişebilir. AGBHS
infeksiyonlarında M proteinin antifagositik epitoplarına karşı opsonin antikorları oluşur ve tip
spesifiktir. M proteine karşı oluşan antikorlar invaziv streptokok infeksiyonundan, korurken taşıyıcılığı
önlemez.
Tedavi
A Grubu Beta Hemolitik Streptokok
AGBHS tedavisinin amacı ARA gelişmesini, süpüratif komplikasyonları ve AGBHS
yayılmasını önlemek ile birlikte klinik iyileşmeyi sağlamaktır.
Tedavide ilk seçenek penisilindir (Tablo 3), (21,22). AGBHS’larda penisilin direnci
saptanmamıştır (23,24). Semptomların başlamasından sonraki dokuz gün içinde penisilin tedavisine
7
başlanması ARA gelişmesini önlemektedir (8,25). Bugün için ARA'yı önlediği kanıtlanmış tek
antibiyotik penisilindir. Erken antibiyotik tedavisi semptomları baskılamakta ve bulaştırıcılığı
önlemektedir. Bu amaçla tek doz benzatin penisilin G veya 10 gün süre ile oral penisilin tedavisi
önerilir. Daha kısa süreli penisilin uygulaması tedavide başarısızlığa neden olmaktadır.
Hasta uyumu sağlanırsa oral penisilin tedavisi ile intramusküler (IM) tedaviye eşdeğer
etkinlik sağlanabilir. Benzatin Penisilin G (IM) özellikle; Hasta oral tedaviyi tolere edemeyecekse, oral
tedaviye uyum sağlanmazsa, tekrarlayan AGBHS farenjit ataklarında ve romatizmal kalb hastalığı
olanlarda tercih edilir (26). Benzatin penisilin G enjeksiyonu çok ağrılıdır, ek olarak prokain içeren
formları tercih edilebilir, ilacın kullanılmadan önce oda sıcaklığına getirilmesi ağrının derecesini
azaltır.
Penisilin allerjisi olanlarda eritromisin veya diğer makrolidler kullanılabilir. Yeni makrolidler
eritromisine göre daha az yan etkiye sahiptir. Azitromisin ile 5 günlük tedavi yeterlidir (27).
AGBHS’larda penislin direnci görülmezken, makrolid direnci % 5 dolayındadır (7). Penisilin allerjisi
olanlarda % 10 oranında sefalosporinlere de allerji olabileceği unutulmamalıdır. Anafilaktik tipte
penisilin allerjisi olan hastalarda diğer betalaktam antibiyotiklerde tedavide kullanılmamalıdır.
Tedavide alternatif diğer antibiyotikler ampisilin, amoksisilin, sefaklor, sefadroksil ve
sefuroksim aksetildir (28). Birinci jenerasyon oral sefalosporinler, betalaktam+betalaktamaz inhbitörü
kombinasyonları penisilin tedavisine yanıt alınamayan olgularda kullanılmalıdır (29,30). Penisilinlere
göre oral sefalosporinlerle elde edilen bakteriyolojik eradikasyon ve klinik başarı daha yüksektir.
Sulfonamidler, kotrimaksazol, kloramfenikol, aminoglikozidler ve tetrasiklinler streptokok
infeksiyonlarının tedavisinde kullanılmamalıdır (31).
Streptokokal antijen testi pozitif olan ve klinik olarak streptokoksik farenjit düşünülen
olgularda tedaviye hemen başlanmalıdır. Antijen testi negatif olanlarda veya streptokokal antijen testi
yapma olanağı yok ise iki yaklaşım uygulanabilir. Boğaz kültürü alınarak, antimikrobiyal tedaviye
geçilir veya antibiyotik tedavisi kararı 24 saat sonra alınacak kültür sonucuna göre verilir. Her iki
yönteminde avantaj ve dezavantajları vardır. Kültürün sonuçlanmasının beklenmesi ile gereksiz
antibiyotik kullanımı önlenirken semptomatik iyileşmede gecikme olacaktır. Erken antibiyotik tedavisi
ile hemen iyileşme sağlanırken bir çok kişi gereksiz antibiyotik kullanacaktır. Her iki yöntemle de
8
ARA gelişmesi önlenir (1). Şiddetli infeksiyonu olan,
ateşi 38.3
°
C’nin üzerindeki hastalarda ve altta
yatan kalp hastalığı olanlarda kültür sonucu beklenmeden tedaviye başlanabilir.
Tedavi
sonrasında asemptomatik bireylerden kontrol boğaz kültürü alınmasına gerek yoktur.
Hikayesinde akut eklem romatizması olan hastalardan infeksiyonlardan sonra kontrol boğaz kültürü
yapılmalıdır. Semptomatik olmayan aile bireylerinin tedavisi gereksizdir. Tekrarlayan infeksiyonlarda
kaynak saptamak amacıyla aile bireylerinden boğaz kültürü alınmalıdır (32).
AGBHS infeksiyonlarında oral penisilin tedavisinden sonra % 5 - 35 oranında başarısızlık
olduğu bildirilmiştir (31). Tedavinin etkisizliğinin nedenleri; antibiyotiklerin uygun sürede ve doz
aralığında kullanılmaması, boğaz florasında bulunan H.influenzae, stafilokok, anaeroblar
mikroorganizmaların salgıladıkları betalaktamazların etkisi ile penisilinin parçalanması, antibiyotiğe
tolerans gelişmesi ve kronik AGBHS taşıyıcılığıdır (5). Bu olgularda amoksisilin+klavulonat, ikinci
kuşak oral sefalosporinler (sefaklor, sefuroksim aksetil) veya klindamisin gibi betalaktamazlara
dayanıklı antibiyotikler kullanılmalıdır (33).
Streptokokal
Taşıyıcılık
Hasta olmayan çocukta boğaz kültür pozitifliği veya semptomatik ve kültür pozitif olan bireyde
serolojik yanıt yoksa taşıyıcılık söz konusudur. Taşıyıcılığın nedeni hasta uyumunun olmaması,
farenksde betalaktamaz yapan mikroorganizmaların varlığı veya konağa ait faktörler olabilir.
Taşıyıcıların boğazındaki streptokoklar avirulandır ve taşıyıcıların hastalığı bulaştırma riski
yoktur. Aynı zamanda taşıyıcılarda akut eklem romatizması riski de çok düşüktür (8). Bu nedenle
AGBHS taşıyıcısı çocukların tedavisi gereksizdir (34). Sık tonsillit geçiren taşıyıcılarda 10 günlük
penisilin tedavisinin son 4 gününde ek olarak 20mg/kg rifampin kullanılması bakteriyolojik
eradikasyon sağlar (35). Asemptomatik taşıyıcılarda klindamisin etkilidir (36).
Bir
yılda yedi veya daha fazla tonsillit atağı ya da iki yıl boyunca her yıl beş veya daha fazla
atak görülen tekrarlayan tonsillitlerde, tonsilin fokal infeksiyon kaynağı olması halinde ve obstrüktif
semptomlar (beslenme, solunum) ortaya çıkarsa tonsillektomi endikasyonu vardır.
Diğer etkenler
Anaerobik farenjit ve peritonsillitte oral penisilin V’nin kullanılması yeterlidir. Peritonsiller
absede cerrahi drenaj gerekir. Vincent anjini’nde Penisilin V 4 x 500 mg ve metronidazol 3 x 500 mg
9
birlikte kullanılır. Difteri farenjitinde 20.000-40.000 ünite antitoksin IM yapılmalıdır, ayrıca penisilin
G erişkinde 10 milyon ü/gün 10 gün süreyle kullanılır. Penisilin allerjisi varsa eritromisin 30-40
mg/kg/gün verilebilir. Y. enterocolitica aminoglikozit, trimetoprim sulfametaksazol ve 3. Jenerasyon
sefalosporinlere duyarlıdır. Penisilinlere ise direnç gösterir. N. gonorrhoeae infeksiyonunda tek doz
250 mg IM seftriakson yeterlidir. Mikoplazma infeksiyonlarında ilk seçenek eritromisindir, 10 günlük
tedavi yeterlidir.
Viral
İmmunyetmezlikli hastada viral farenjit veya kronik herpetik infeksiyon asiklovir ile tedavi
edilir (37). Normal konakta tedaviye gerek yoktur. Semptomatik tedavi yapılır. Influenza tip A'nın
neden olduğu infeksiyonların erken döneminde amantadin verilmesi etkili olabilir.
Semptomatik
Tedavi
İstirahat, ılık tuzlu su ile gargara, analjezik ve sıvı tedavisi yeterlidir. Oral alamayan ve
dehidratasyon bulgusu olan hastaların hastaneye yatırılması gerekir.
Korunma
Bulaşma, direkt temas, damlacık yolu, kontamine olmuş yiyecekler ve süt ile olur.
Hastaların izolasyonu gerekmez, eşyalarının temizliğine dikkat edilmeli, kalabalık yaşanan yerlerde
havalandırmanın iyi olması sağlanmalıdır.
AGBHS’ların grup spesifik C maddesinden hazırlanan aşılar hayvanlarda koruyucu
bağışıklık sağlamaktadır. İnsanlarda aşı deneme aşamasındadır.
Akut Romatizmal Ateş
Akut romatizmal ateş (ARA) ve akut glomerülonefrit (AGN) streptokoksik tonsillofarenjitin
iki önemli komplikasyonudur. AGN streptokoksik farenjit veya deri infeksiyonu sonrası gelişebilir
(Bölüm XVI Akut Glomerülonefrit), ARA ise farenjit sonrası gelişir, piyodermi sonrası gelişmez. ARA
streptokoksik tonsillofarenjitden ortalama 19 gün sonra görülür. En erken 7 günde geliştiği
bildirilmiştir. Streptokoksik tonsillofarenjit epidemilerinden sonra % 3, endemik durumlarda ise %
0.3-1 oranında ARA gelişir (38). Türkiyede yapılan çalışmalarda yıllık ARA sıklığı % 0.0367 - %
0.107 arasında bildirilmiştir (39,40). Sıklıkla 5-15 yaşındaki çocuklarda görülür.
10
Patogenez
ARA patogenezinin anlaşılmasında AGBHS’nin yapısının anlaşılması önemlidir.
Streptokokların en dışında hyaluronik asid kapsül bulunur. Virülans faktörüdür ve fagositoza karşı
direnci sağlar. Kapsül altında bulunan hücre duvarında M protein bulunur. M proteine göre
streptokoklar 80 tipe ayrılır. M proteine karşı oluşan antikorlar o tipe özgü koruyucu immunite sağlar.
M proteinin antifagositik etkisi vardır ve virülans faktörüdür. M proteinleri iki ana gruba ayrılır. Grup
I M proteinler sarkolemma antijenleri ile çapraz reaksiyon verir, grup II proteinler ise serum opasite
faktör oluşumundan sorumludur ve ARA’ya neden olmaz. M protein tip 1, 3, 5, 6, 14, 18, 19, 24
romatojen, tip 1, 4, 12, 25, 49, 57 nefritojendir (38,41-43).
AGBHS ile insan dokuları arasında antijenik benzerlik ve gelişen otoantikorların etkisi veya
streptokokal hücre duvar komponentlerinin veya ekstrasellüler ürünlerinin direkt toksik etkisi ile ARA
ortaya çıktığı düşünülmektedir. Tonsillofarenjit sonrası ARA gelişmesi arasındaki sürenin uzun olması
immunolojik mekanizmaların hastalıkta etkin olduğu görüşünü kuvvetlendirmektedir. ARA ve
romatizmal kalp hastalığı olanlarda postmortem myokarda bağlanmış, gamaglobulin ve kompleman
bulunmuştur. Streptokokal M protein epitopları, sarkolemma proteinleri miyozin ve tropomiyozin ile;
M protein tip 5,6,9 miyokard dokusu ile çapraz reaksiyon verir (44,45). Streptokok A grubu
karbonhidrat kalp kapağındaki strüktürel glikoproteinleri ile benzerlik gösterir, ikiside N-asetil
glukozamin yapısındadır (43). Streptokok kapsülü synovial zar ve eklem sıvısındaki hyaluronat
proteine benzer. M5 proteini kondrosit, kartilaj ve sinovium ile çapraz raksiyon verir (46). Sydenham
Koresi’nde beyin bazal kaudal nukleus ile streptokokal protoplast (lipoprotein) membran antijenleri
arasında benzerlik vardır ve hastalarda streptokoklar ve kaudal nukleusa karşı reaksiyon veren
antikorlar saptanmıştır (47).
HLA haplotipi ile ARA arasında ilişki olduğu belirtilmektedir, beyaz ırktan insanlarda HLA-
DR4 pozitifliği, siyah ırktan insanlarda ise DR2 pozitifliği ile ARA gelişmesi arasında istatistiksel
olarak anlamlı ilişki saptanmıştır (43,47). Ölmez ve ark (48), ARA’da HLA-33 ve HLA-B35
pozitifliğini kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek saptamışlardır. Tükrükle ile ABH kan grup
antijenlerini sekrete edenlerde ARA daha sık görülmektedir. B hücre alloantijenine karşı oluşan D8/17
monoklonal antikoru ile yapılan çalışmalarda ARA’lı hastalarda B hücre alloantijeni % 80-100
oranında saptanırken, normal populasyonda % 20 oranında saptanmaktadır (38). ARA’da T
11
lenfositlerde nonspesifik değişiklikler olur. Akut dönemde Th/Ts oranı artar ve konvelesan dönemde
normale döner.
ARA
oluşmasında otoimmun hipoteze alternatif görüş ise streptokoksik sitotoksinlerin
patogenezde etkili olduğudur. Streptolizin O, streptokinaz ve streptokoksik pirojenik toksin etkili
olabilir. Streptolizin O laboratuvar hayvanlarına injekte edildiğinde kardiotoksik etki göstermektedir.
Peptidoglikan ise miyokard nekrozuna neden olur. Streptokoksik süperantijen de direkt doku hasarında
etkili olabilir (12).
Klinik
Ani yükselen ateş 38
°
-40
°
C, diz, dirsek ve el bileğinde şişlik, ağrı ve kızarıklık olur.
ARA’nin başlıca bulguları Jones tarafından tanımlanmış ve son olarak 1992 yılında modifiye
edilmiştir (Tablo 4) (49). Geçirilmiş AGBHS infeksiyonu olan kişide iki major veya bir major, iki
minör kriter varlığı ARA’yı gösterir.
Major
Bulgular
Kardit
Romatizmal
ateşte % 30-40 olguda kardit görülür. İlk üç hafta içinde ortaya çıkar. Endokard,
miyokard ve perikard değişik derecelerde tutulur ve sıklıkla üfürüm duyulur. Pankardit görülebilir.
Romatizmal kalb hastalığı hikayesi olmayan bir hastada yeni mitral regürjitasyona ait apikal sistolik
üfürüm ve/veya aortik regürjitasyona ait bazal diastolik üfürüm romatizmal karditi düşündürür.
Valvulit olmadan gelişen miyokardit nadiren romatizmal ateşe bağlıdır. Apikal sistolik ve
diastolik üfürüm ile miyokardit saptanması ARA’yı düşündürür. Taşikardi miyokarditin erken belirtisi
olup, bulunmaması miyokardit tanısından uzaklaştırır. Şiddetli miyokarditde taşikardi, dispne,
öksürük, ortopne, hepatomegali pulmoner ödem gibi konjestif kalb yetmezliği bulguları olabilir.
Konjestif kalb yetmezliği mitral veya aortik regürjitasyona bağlı sol ventrikül volümünün artışı ile
meydana gelir.
Göğüs ağrısı, kalb seslerinin derinden gelmesi ve perikardiyal sürtünme sesi perikarditin fizik
bulgulardır. Perikardial effüzyon ekokardiyografi ile doğrulanmalıdır. Büyük effüzyon nadirdir, olursa
kalb tamponadına neden olabilir. EKG’de QRS kompleksinde düşük voltaj, ST-T değişiklikleri
12
görülür. Direkt grafide kalb gölgesinde büyüme belirgindir. Valvular tutulum olmadan romatizmal
perikardit nadirdir.
Poliartrit
Artrit gezici tiptedir. Büyük eklemler tutulur, küçük eklem tutulumunda başka tanılar
düşünülmelidir. Eklemde şişlik, ısı artışı, ağrı, dokunmakla hassasiyet ve hareketlerinde kısıtlılık
karakteristik bulgulardır. Kalıcı eklem deformitesine neden olmaz (50). Tedavi edilmeyenlerde
yaklaşık 4 hafta sürer. Salisilat tedavisine dramatik yanıt verir, 48 saatte tedaviye yanıt vermeyen
olgularda tanı tekrar gözden geçirilmeli ve salisilat düzeyi araştırılmalıdır.
Sydenham
Koresi
Gayesiz ve istemsiz, hızlı hareketlerdir. Gövde ve ekstremitelerde görülür. Kas güçsüzlüğü ve
emosyonel labilite eşlik eder, uykuda kaybolur. Genellikle geç ortaya çıktığı için geçirilmiş AGBHS
infeksiyonun saptamak güçtür. Nörolojik sekel kalmadan iyileşir.
Eritema
marginatum
En az (% 5) görülen major bulgudur. Ortası soluk yuvarlak kenarlı lezyonlardır. Vücutta,
ekstremitelerin proksimalinde görülür, yüzde görülmez. Eritem geçici ve yerdeğiştiricidir, ısı ile
indüklenebilir, basmakla solmaz, kaşıntı olmaz.
Subkutan
nodül
Sert, 0.5 cm çapında, ağrılı nodüllerdir. Eklemlerin ekstansör yüzlerinde, özellikle dirsek, diz
ve bilek eklemlerinde görülür. Deride inflamasyon görülmez ve nodül deriye yapışık değildir.
Minör
bulgular
Artalji ve ateş nonspesifik bulgulardır. Ateş 39
°
C üzerindedir. Sedimentasyon ve CRP
poliartritli veya karditli hastalarda her zaman yüksektir, korede ise genellikle normaldir. CRP
hastalığın akut fazının geçip geçmediğinin değerlendirilmesinde yardımcıdır. PR uzaması nonspesifik
bulgudur ve tek başına kardit tanısı koydurmaz.
Geçirilmiş AGBHS infeksiyonu
Laboratuvar yöntemi ile kanıtlanmamış tonsillofarenjit hikayesi yeterli değildir. Pozitif boğaz
kültürü veya antijen testi akut infeksiyon ile taşıyıcılığı birbirinden ayıramaz, bu nedenle yüksek veya
artmış olan antikor testi ARA tanısında daha değerlidir. Akut ve konvelasan serum örneklerinde 2
13
veya daha fazla tüp dilüsyonu artış gereklidir. Streptolizin O, deoksirübonükleaz, hyaluronidaz,
nikotinamid adenin dinükleotidaz ve streptokinaza karşı oluşan antikorlar araştırılabilir. En sık
kullanılan testler ASO ve anti-DNaze-B’dir (49). Akut AGBHS infeksiyonu sırasında % 80 olguda
ASO oluşur. Erişkinde 200 TÜ, çocukta 320 TÜ üzeri anlamlıdır. Anti-DNaze-B okul çağı çocuklarda
240 TÜ, erişkinde 120 TÜ üzeri anlamlıdır. ARA’lı hastalarda 3 test yapıldığında % 95 olguda en az
birinde yükselme saptanır. Tüm testleri yapmak pratik değildir, bu nedenle ARA’dan şüphelenilen
hastalarda önce ASO yapılır, negatif çıkan olgularda, anti-DNaze-B testi yapılabilir. Korede antikor
testlerinin ve kültürün negatif olabileceği unutulmamalıdır.
Daha önceden romatizmal ateş geçirenler tekrar AGBHS ile infekte olurlarsa rekürren ARA
gelişebillir, bu olgular romatizmal ateşin yeni epizotu olarak kabul edilir, ilk hastalığın relapsı değildir
(49).
Tedavi
Hastaların mutlaka istirahat etmesi gerekir. ARA tedavisinde klinik bulguların baskılanması
amacıyla antiinflamatuvar ajanlar kullanılır. Eklem bulgusu olan hastalarda aspirin 50-100 mg/kg/gün
4 eşit dozda en az 4 hafta süre ile verilir. Kardit olan olgularda glukokortikosteroidler kullanılmalıdır.
Prednizon 2 mg/kg/gün 4-6 hafta kullanılabilir. Son haftada steroid dozu azaltılmalı ve karditte relapsı
önlemek için aspirin ile devam edilmelidir, kalb yetmezliğinde diüretikler ve dijital endikedir (44).
Kore varsa haloperidol veya diğer tranklizanlar kullanılabilir.
Korunma
ARA rekürrensini önlemek için benzatin penisilin G 1.200.000 Ü IM 21 gün arayla uygulanır.
En az 5 yıl süre ile profilaksi sürdürülmelidir. Şiddetli kardit geçiren olgularda ömür boyu sekonder
profilaksi sürdürülür (38).
14
Tablo 1.Akut Tonsillofarenjit Nedenleri
Etken Klinik
Tablo
Sıklık %
Virus
Rhinovirus Soğuk algınlığı 20
Coronavirus Soğuk algınlığı
≥
5
Adenovirus Farengokonjuktival
ateş 5
Herpes simplex virus
Gingivit, farenjit, stomatit
4
Parainfluenza virus
Soğuk algınlığı 2
Influenza virus
İnfluenza 2
Coxsackievirus A
Herpangina
< 1
Epstein-Barr virus
İnfeksiyöz mononükleoz
< 1
Cytomegalovirus
İnfeksiyöz mononükleoz
< 1
HIV-1 Primer
HIV
İnfeksiyonu <
1
Bakteri
S. pyogenes
Tonsillofarenjit, kızıl 15-30
Grup C, G Beta Hemolitik Streptokok
Tonsillofarenjit
5-10
Mikst anaerob
Vincent Anjini
< 1
Neisseria gonorrhoeae
Farenjit
< 1
Corynebacterium diphtheriae
Difteri
< 1
Corynebacterium ulserans
Farenjit, difteri
< 1
Arcanobacteirum haemolyticum
Farenjit
< 1
Yersinia enterocolitica
Farenjit, enterokolit
< 1
Treponema pallidum
Sifiliz
< 1
Klamidya
Chlamydia pneumoniae
Pnömoni, bronşit, farenjit
< 1
Mikoplazma
Mycoplasma pneumoniae
Pnömoni, bronşit, farenjit
< 1
Bilinmeyen
Aftöz stomatit
Ülseratif gingivit
Behçet Hastalığı Ülseratif
farenjit
Kawasaki Hastalığı Farenjit,
konjuktivit
Stevens-Johnson Sendromu
Farenjit, stomatit, ülsersayon
15
Tablo 2. Farenjitte Görünüm
Etken Eritem
Eksudasyon
Follüküler
Peteşi
Adenovirus ++++
+++
++++
Influenza virus
+++
Enterovirus
+++ ++
±
Epstein-Barr virus
+++
++++
+
++
Herpes simplex virus
++
++
Measles +++
+
Rubella +
++
S. pyogenes
++++
+++
++
+++
Corynebacterium diphtheriae
+++
++++
Meningococci ++
+
Neisseria gonorrhoeae
++
++
Mycoplasma pneumoniae
++
+
+
Candida +
++++
Tablo 3. Streptokoksik Tonsillofarenjit Tedavisi
İlaç Doz Veriliş şekli Süre
Yetişkin
Benzatin penisilin G
1.200.000 Ü
IM
Tek doz
Fenoksimetil penisilin
250-500 mg
oral 2-3 doz
10 gün
Çocuk
Benzatin penisilin G
27 kg üstü 1.200.000 Ü
27 kg altı 600.000 Ü
IM Tek
doz
Fenoksimetil penisilin
12,5-25 mg/kg/gün
oral 2-3 dozda 10 gün
Eritromisin estolat
20-40 mg/kg/gün *
oral 2-3 dozda 10 gün
Eritromisin etilsüksünat
40 mg/kg/gün
oral 2-3 dozda 10 gün
* Maksimum 1 gr
Tablo 4. Modifiye Jones Kriterleri
Major Bulgular
Minör Bulgular
Yakın Zamanda Geçirilmiş
AGBHS İnfeksiyon Olasılığı
Kardit
Klinik
Artralji
Pozitif boğaz kültürü veya antijen
testi
Poliartrit Ateş
Yüksek veya artmakta olan
streptokokal antikor titresi
Eritema marginatum
Laboratuvar
Akut faz reaktanlarında artış
Kore Sedimentasyon
hızında artış
Subkutan nodül
CRP
Uzamış PR süresi
16
Kaynaklar
1. Bisno AL, Gerber MA, Gwaltney JM, Jr., Kaplan EL, Schwartz RH. Diagnosis and management
of group A streptococcal pharyngitis: a practice guideline. Infectious Diseases Society of America.
Clin Infect Dis 1997; 25 (3): 574.
2. Leblebicioğlu H, Cengiz T. Akut tonsillofarenjitte A grubu beta hemolitik streptokok sıklığı ve
klinik semptom ve bulguların değerlendirilmesi. TCDD Hastaneleri Tıp Bülteni 1991; 3: 119.
3. Annunziato PW, Powell KR. Infections of the upper respiratory tract. In: Reese RE, Betts RF,
(eds). A Practical Approach to Infectious Diseases. 5 ed. London: Little Brown and Company.
1996: 211.
4. Georgitis JW. Nasopharyngitis, pharyngitis and tonsillitis. Immunol Allergy Clin North Am 1993;
13: 109.
5. Brook I. Microbiology of common infections in the upper respiratory tract. Prim Care 1998; 25
(3): 633.
6. Bisno AL. Acute pharyngitis: etiology and diagnosis. Pediatrics 1996; 97 (6 Pt 2): 949.
7. Mandel JH. Pharyngeal infections. Postgrad Med 1985; 77: 187
8. Bisno AL, Stevens DL. Streptococcus pyogenes (Including Streptococcal Toxic Shock Syndrome
and Necrotizing Fasciitis). In: Mandell GL, Benneth JE, Dolin R, (eds). Principles and Practice of
Infectious Diseases. 5 ed. New York: Churchill Livingstone. 2000: 2102.
9. Dobson SR. Group A streptococci revisited. Arch Dis Child 1989; 64 (7): 977.
10. Peter G, Smith AL. Group A streptococcal ınfections of the skin and pharynx (Two parts).
1977;297:311,365. N Eng J Med 1977; 297: 311.
11. Clement A. Pharyngitis, Laryngitis, and Epiglottitis. In: Armstrong D, Cohen J, (eds). Infectious
Diseases. 1 ed. London: Mosby. 1999: 2.24.1
12. Salyers AA, Whitt DD. Streptococal sore throat, rheumatic fever and glomerulonephritis. In:
Salyers AA, Whitt DD, (eds). A Molecular Approach to Bacterial Pathogenesis. Washington DC:
ASM Press. 1994: 332.
13. Gwaltney JM, Jr., Bisno AL. Pharyngitis. In: Mandell GL, Benneth JE, Dolin R, (eds). Principles
and Practice of Infectious Diseases. 5 ed. New York: Churchill Livingstone. 2000: 656.
14. Cauwenberge PB, Mijnsbrugge AV. Pharyngitis: a survey of the microbiologic etiology. Pediatr
Infect Dis J 1991; 10: S39.
15. Carroll K, Reimer L. Microbiology and laboratory diagnosis of upper respiratory tract infections.
Clin Infect Dis 1996; 23 (3): 442.
16. Stewart MH, Siff JE, Cydulka RK. Evaluation of the patient with sore throat, earache, and
sinusitis: an evidence based approach. Emerg Med Clin North Am 1999; 17 (1): 153.
17. Söyletir.G., Ener B, Başaran M ve ark. A grubu streptokok farenjitlerinde direk antijen
saptanması: Boaz kültürlerinin direkt antijen testi ile karşılaştırılması. Mikrobiyol Bült 1988; 22:
310.
18. Burke P. Sore throat. Practitioner 1993; 237 (1532): 854.
17
19. Cengiz AT. A grubu beta hemolitik streptokok infeksiyonları ve romatizmal hastalıkların
laboratuar tanısı. In: Tümbay E, Anğ Ö, Karakartal G, (eds). 1. Ulusal İnfeksiyon Hastalıkları
Kongre Kitabı. İzmir: Bilgehan Basımevi. 1987: 129.
20. Kaplan EL, Krugman S. Streptococcal infections, Group A. In: Krugman S, Katz SL, Gershon A,
Wilfert CM, (eds). Infectious Diseases of Children. St Louis: The CV Mosby Co. 1992: 474.
21. Guzem PA, Nagami PH. Infectious Disease Emergencies. In: Ho MT, Saunders CE, (eds).
Current Emergency Diagnosis and Treatment. 3 ed. Connecticut: Appleton and Lange Norwalk.
1990: 622.
22. Deniz FN, Ay E, Arıkan E. Benzathin penicillin tedavisinin beta hemolitik streptokok
infeksiyonlarındaki etkinliği. ANKEM Derg 1990; 4: 200.
23. Saniç A, Pirinçciler M, Leblebicioğlu H, Günaydın M. Grup A Beta-hemolitik streptokokların
antimikrobiklere duyarlılıkları. ANKEM Derg 1993; 7: 53.
24. Türet S, Karabiber N. A grubu beta hemolitik streptokokların penisilin G ve eritromisine
duyarlılıkları. ANKEM Derg 1990; 4: 479.
25. Hedges JR. Sore throat. to culture or not to culture. Ann Emergency Med 1987; 15: 312.
26. Paradise JL. Etiology and management of pharyngitis and pharyngotonsillitis in children: a
current review. Ann Otol Rhinol Laryngol Suppl 1992; 155 : 51.
27. Tarlow MJ. Macrolides in the management of streptococcal pharyngitis/tonsillitis. Pediatr Infect
Dis J 1997; 16 (4): 444.
28. Uysal S, Sancak R, Sünbül M. A comparison of the efficacy of cefuroxime axetil and
intramsucular benzathine penicilin in the treatment of streptococcal tonsillopharyngitis. Annals of
Tropical Pediatrics (Baskıda)
29. Pichichero ME. Cephalosporins are superior to penicillin for treatment of streptococcal
tonsillopharyngitis: is the difference worth it ? Pediatr Infect Dis J 1993; 12 (4): 268.
30. McLinn SE. Cefaclor in treatment of otitis media and pharyngitis in children. Am J Dis Child
1990; 134: 560.
31. Pichichero ME. Group A beta-hemolytic streptococcal infections. Pediatr Rev 1998; 19 (9): 291.
32. Comittee on Infectious Diseases. Report of the Comitte of Infectious Diseases (Red Book). 22 ed.
Illinois: American Academy of Pediatrics. 1991: 438.
33. Brook I. Microbial factors leading to recurrent upper respiratory tract infections. Pediatr Infect
Dis J 1998; 17 (8 Suppl): S62.
34. Peter G. Streptococcal pharyngitis: current therapy and criteria for evaluation of new agents. Clin
Infect Dis 1992; 14 Suppl 2 : S218.
35. Tanz RR, Shulman ST, Barhel MJ, Willert C, Yogev R. Penicillin plus rifampin eradicates
pharyngeal carriage of group a streptococci. J Pediatr 1985; 106: 876.
36. Tanz RR, Poncher JR, Corydon KE, et al. Clindamycin treatment of chronic pharyngeal carriage
of group A streptococci. J Pediatr 1991; 119 (1 ( Pt 1)): 123.
37. McIntosh K, Halonen P, Ruuskanen O. Report on a workshop on respiratory viral infectios:
Epidemiology, diagnosis, treatment and prevention. Clin Infect Dis 1993; 16: 151.
18
38. Amigo M, Martinez-Lavin M, Reyes PA. Acute rheumatic fever. Rheumatic Dis Clin North Am
1993; 19: 33.
39. Beyazova U, Benli D, Beyazova M. Akut romatizmal ateş görülme sıklığı. Çocuk Sag Hast Derg
1987; 2: 76.
40. Karademir S, Demirçeken F, Atalay S, et al. Acute rheumatic fever in children in the Ankara area
in 1990-1992 and comparison with a previous study in 1980-1989. Acta Paediatr 1994; 83 (8):
862.
41. Baker AS, Behlau I, Tierney M. Infections of pharynx, larynx, trachea and thyroid. In: Gorbach
SL, Bartlett JG, Blacklow NR, (eds). Infectious Diseases. 2 ed. Phildelphia: WB Saunders
Company. 1992: 448.
42. Bisno AL. Nonsuppurative poststreptococal sequelae: Rheumatic fever and glomerulonephritis. In:
Mandell GL, Benneth JE, Dolin R, (eds). Principles and Practice of Infectious Diseases. 5 ed.
New York: Churchill Livingstone. 2000: 2117.
43. Wald ER. Acute rheumatic fever. Curr Probl Pediatr 1993; 23: 264.
44. Fischetti VA. Streptococcal M protein. Scientific American 1991; 264: 32.
45. Gibofsky A, Zabriskie JB. Rheumatic fever: New insight into an old disease. Bulletin on the
Rhematic Disease 1993; 42: 5.
46. Ehrenstein M, Isenberg D. Autoimmunity associated with infection: leprosy, acute rheumatic fever
and Lyme disease. Current Opinion in Immunology 1991; 3: 930.
47. Stollerman GH. Rheumatogenic Streptococci and autoimmunity. Clin Immunol Immunopathol
1991; 61: 131.
48. Ölmez U, Turgay M, Özenirler S, ve ark. Association of HLA class I and class II antigens with
rheumatic fever in a Turkish population. Scand J Rheumatol 1993; 22 (2): 49.
49. Anonymous. Guidelines for the diagnosis of rheumatic fever. Jones Criteria, 1992 update. Special
Writing Group of the Committee on Rheumatic Fever, Endocarditis, and Kawasaki Disease of the
Council on Cardiovascular Disease in the Young of the American Heart Association. JAMA
1992; 268 (15): 2069.
50. Herold BC, Shulman ST. Poststreptococcal arthritis. Pediatr Infect Dis J 1988; 4: 681.
19
İndeks
Akut Romatizmal Ateş
Patogenez
Klinik
Modifiye Jones Kriterleri
Kardit
Poliartrit
Sydenham
Koresi
Eritema
marginatum
Subkutan
nodül
Minör
bulgular
Tanı
Tedavi
Akut tonsillofarenjit
Etyoloji
Epidemiyoloji
Patogenez ve Patoloji
A grubu beta hemolitik streptokok tonsillofarenjiti
Nonbakteriyel
tonsillofarenjit
Herpangina
Vincent
anjini
Eksudatif
tonsillofarenjit
Komplikasyonlar
Tanı
Bağışıklık
Tedavi
Streptokokal
taşıyıcılık
Antistreptolizin O (ASO)
Boğaz kültürü
C-reaktif protein (CRP)
Herpangina
Vincent anjini
Dostları ilə paylaş: |