flört ettiği
genç bir kıza hediye etti. Evde
çiş
yapacak toprak bulamadım,
kız beni dışarı çıkarıp gezdirmedi. Evin her yerine çişimi yaptım. Evdekiler bana çok
kızdılar,
ağza alınmayacak küfürler
ettiler. Kız beni kliniğe geri getirdi. Hiç mutlu
değildim, mamaları beğenmiyordum. Klinikte korku dolu on beş gün geçirdim,
gündüzleri seviyordum çünkü kliniğe gelen herkes benim başıma okşuyor ve beni
137
beğeniyordu. Pamuk gibi beyazdım ve çok güzeldim. Sonra bir buçuk aylıkken üç dört
yaşlarında küçük bir kız bana acıdı, ağladı ve beni almak istedi. Kliniğe gelen yaşlı bir
köpek, “Çocuklar çok kötüdür, çocuklarda uzak dur” demişti. Evde bir de kedi vardı, o
benden bir ay falan büyüktü ama çok akıllıydı, benimle oynuyor, bana pati atıyordu.
Sâhiplerim benim şaşkın hâlime
kahkahâ
ile gülüyorlardı. Daha önce evde köpek
beslememişlerdi, her yere çişimi yapıyordum. Çünkü beni gezdirmiyorlardı. Sonunda
küçük kızın annesi dayanamadı ve dedi ki, “Usandım temizlik yapmaktan, bu evden bu
köpek gidiyor” dedi. Küçük kız ağladıysa da annesi onu dinlemedi. Anne beni kliniğe
götürdü. Aradan on gün falan geçmişti ki beni yeniden gelip aldılar. Evde söz sahibinin
anne olduğunu anlamıştım, ben de küçük kız gibi ona sokuluyor, yanına oturuyor,
gözlerinin içine bakıyordum. Ben onu annem olarak kabul ettim. Böyle davranmam işe
yaradı, anneciğim beni çok sevdi, bana iyi davrandı. Yıllardır, onunlayım sâkin bir hayât
yaşıyorum. Bugüne
kadar altı ülkeyi gördüm, defalarca uçağa bindim. Küçük kız büyüdü,
ben yaşlandım. Hâlâ onların bebeğiyim. Onlar bana çok saygı duyuyorlar ve beni çok
seviyorlar. Bazen anneciğime homurdanıyorum ama o bana hiç kızmıyor. Ben onun
pamuk kızıyım, ne dersem onu yapıyor, anneciğimle baharda uzun uzun geziyoruz. Kış
mevsimini sevmiyorum, kışın çok az dışarı çıkıyorum. Pek çok şeyi anlıyorum ama
konuşamıyorum. Keşke anneciğimle konuşabilsem! Bana anneciğim ne kadar iyi
davransa da
bana hiç tasma takmasa da
evin içinde özgür olsam da, istediğimde dışarı
çıkamamam beni çok üzüyor.
Mert:
Ben
duygusal bir insanım, annem beni ve kardeşlerimi çok
merhametli yetiştirdi. Ayrıca ben “Son Kuşlar” “Gamsız’ın Ölümü”
gibi hikâyeleri okuyarak “Siyah İnci” “Filipper” ve “Lassy”
gibi
Amerikan dizilerini seyrederek büyüdüm. Bu Amerikan dizi filmleri
bana âile ve hayvan sevgisini öğretti. Çocukken ölen serçelere ve
diğer kuşlara cenâze töreni yapardım, onları başka hayvanlar yemesinler diye duâlarla
gömerdim. Ben ve kardeşlerim hiçbir canlıya zarar vermedik, veremeyiz. Her canlı
saygıyı hak ediyor. Hâlâ bahçemizdeki güzelim tekir ve sarman cinsi sokak kedilerini
besleyip severiz. Her birinin insanlar gibi ayrı karakterleri vardır. Kimi korkak, sâkin ve
138
güvensiz; kimi sinirli, tokatçı ve cesur; kimi cüretkâr ve girişimci
evin kapısı açıldığında
içeri dalar; kimi de acından ölse de insanlara
yaklaşmaz, kimi de çok sevgi dolu…. En
büyük arzum evimde bir kedimin olması ancak alerjim olduğu için maalesef kedileri
sâhiplenemiyorum. Kedilere okşamak onların mırıltılarını dinlemek bana mutluluk ve
huzur veriyor.
Dostları ilə paylaş: |