Aylaklığa Övgü



Yüklə 4,04 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/24
tarix26.08.2023
ölçüsü4,04 Mb.
#140651
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   24
bertrand-russell-aylakliga-ovgu

* «Devlet benim.»


du herhalüe.) Alman ulusunun dilinin an oluşu, yalnız 
v e yalnız Alman ulusunu derinlik yeteneğine sahip kılar; 
Fichte bundan da, «karakter sahibi olmakla Alman olmak 
aynı şey demektir,» sonucunu çıkarır. Ancak, Alman ka­
rakterinin yabancı bozucu etkilerden korunabilmesi ve 
Alman ulusunun bir bütün olarak hareket edebilme ye­
teneği kazanabilmesi için, «Alm anlan tek beden halinde 
kalıba dökülecek,» yeni bir cins eğitim gerekmektedir. 
«Y en i eğitim,» diyor Fichte, «Esas itibariyle, irade özgür­
lüğünü tamamiyle yoketme amacına yönelmiş bir eğitim 
olmalıdır.» Fichte, «İrade insanın esasıdır,» diye ekliyor.
Fichte’ye göre, kaçınılmaz olanın dışmda dış ticaret 
diye bir şey bulunmayacaktır. Herkes askerlik hizmeti 
görecektir: herkes dövüşmek zorundadır; ama maddî re­
fah için değil, özgürlük için değil, anayasayı savunmak 
için değil de, «soylu bir kafaya sahip olanların uğrunda 
kendilerini seve seve feda edecekleri ve aynı şekilde, sa­
dece başkalannın var olması için var olan sefillerin de 
kendilerini uğrunda feda etmeleri gereken, ulusu ebedî 
bir elbise gibi saran yüce yurtseverlik alevi »nin dürtüsü 
altında dövüşmek zorundadır.
İnsanlığın ereğinin «soylu» insan olduğu, «sü fli» ada­
mın kendi adma hiçbir hakkı bulunmadığı şeklindeki bu 
doktrin, demokrasiye yöneltilen modem saldın ruhunda- 
dır. Hıristiyanlık, her insanoğlunun ölümsüz bir ruha sa­
hip bulunduğunu, bu bakımdan da bütün insanların eşit 
olduğunu ^aşılamıştır; «İnsan haklan», Hıristiyan doktri­
ninin gelişmiş biçiminden ibarettir. Yararcılık, bireye hiç 
bir mutlak «hak» tanımazken, bir insanın mutluluğuna 
da, öteki insanın mutluluğuna olduğu kadar ağırlık ver­
miştir; böylelikle de yararcılık,, en aşağı doğal haklar 
doktrini kadar, demokrasiye götüren bir doktrin kimliği 
taşır. Halbuki Fichte, bir çeşit politikacı Calvin gibi, bir­


takım insanları seçkin diye alıp, geri kalan hepsini hesap 
dışı bırakmıştır.
Doğallıkla, işin zor olan yanı kimlerin seçkin olduğu­
nu bilebilmektedir. Fichte doktrininin herkesçe kabul 
edildiği bir dünyada, her insan kendini «soyhı* sayar ve 
gözüne, soyluluğunun bir bölümünü paylaşmaya değer 
gördüğü, yani yeteri kadar kendisini andıran başka in­
sanların grubuna katılırdı. Bu grup o adamın, Fichte ör­
neğinde olduğu gibi, ulusu olabilirdi; proleter bir komü­
nist örneğindeki gibi, sınıfı olabilirdi; Napolyon örneğin­
deki gibi, ailesi olabilirdi. «Soyluluk» için, savaşta kaza­
nılan başarıdan başka nesnel bir ölçüt yoktur; dolayısıy­
la savaş, bu akidenin doğal bir ürünüdür.
Carlyle’in genel hayat görüşü esas itibariyle, onun fi­
kirleri üzerinde tek başına en güçlü etkiyi yaratan Fich- 
te’den alınmadır. Ancak Cariyle, o zamandan beri bu oku­
lun belirgin niteliği olarak kalan başka bir şey eklemiş­
tir: endüstriciliğin ve nouveau riche’in gerçekten de nef­
ret ettiği proletarya için bir cins sosyalizm ve proletar­
yanın da düşünülmesi. Cariyle bu işi o kadar güzel becer­
di ki, Engels’i bile kandırdı; nitekim Engels, 1844’teki 
İngiliz işçi sınıfı üzerine olan kitabında Carlyle’dan bü­
yük bir övgüyle söz eder. Bu durum karşısında, birçok 
insanın sosyalizm kapısından Nasyonal Sosyalizm evine 
girişine şaşmamamız gerektir.
Aslına bakılırsa, Carlyle’ın göz boyacılığı halâ devam 
etmektedir. Onun «kahramanlık dini» kulağa pek hoş, pek 
yüce gelir; «Ulusal Meclisler seçmemize gerek yok,* der 
Cariyle, «kahraman krallar seçelim yeter; bütün dünya 
o zaman kahramanlara yakışır bir dünya olacaktır.» Bu­
nu anlamak için, bunun gerçeğe çevirisini incelemek ge­
rektir. Cariyle, PAST AND PRESENT (Geçmiş ve Şimdiki 
Zaman) adlı eserinde, on ikinci yüzyıl manastır reislerin­
den Samson’u örnek tutar; ama onun verdiği örneğe gü­


venmeyip de, CHRONICLE OF JOCELIN OF BRAKE- 
LONDE'yi okuyacak olan birisi, Carlyle’ın örnek tuttu­
ğu manastır reisi Samson’un, zorba bir derebeyi ile hile­
ci bir dava vekilinin kötülüklerini kendinde birleştirmiş 
rezilin, canavarın bir olduğunu anlayacaktır. Carlyle’m 
öbür kahramanları da en aşağı beriki kadar iğrençtir. 
Cromwell’in İrlanda’da yaptığı insan kırımından esinle­
nerek şu yorumda bulunmuştur Cariyle: «A m a dediğim gi­
bi, Oliver’in (Cromwell) zamanında hâlâ Takdiri İlâhiye 
inanç besleniyordu; Oliver’in zamanında henüz Jean Jac- 
quesvari insanseverlik ürünü, «ö lü m Cezalarının Kaldı­
rılması,» gibi saçmasapan lâflar edilmiyordu; oysa günü­
müzde evrensel gülsuyu günahlarla hâlâ 
öylesine dolu 
ki... Dünyamızda, İyi ve Kötünün bu şekilde ayırımı gö­
zetilmeden birbirine karıştırılıp hamur edilerek bir tek 
evrensel bulamaç haline getirilmesi, ancak soysuzlaşmış 
yeni kuşaklarda gerçekleşebilir.» Carlyle’m, Büyük Fre- 
derik gibi, Dr. Francia gibi, Vali Eyre gibi bütün öteki 
kahramanlan hakkında söylenebilecek tek şey, bunlann 
ortak niteliklerinin kana susamışlık olduğudur.
Carlyle’m bir anlamda az çok Liberal olduğunu hâlâ 
düşünenler varsa, bunlar, onun «P A S T AN D PRESENT» 
ındaki Demokrasi bölümünü okumalıdırlar. Bu bölümün 
çoğu yerleri Fatih William’a övgüler ve Fatih William za­
manında toprak kölelerinin sürdükleri zevkli yaşayışa ait 
betimlemelerle doludur. Ondan sonra da bir özgürlük ta­
nımlaması gelir: «Denebilir ki, bir adamın gerçek özgür­
lüğü, onun doğru yolu bulması ya da bulmak zorunda 
bırakılması ve o yıllarda yürümesinden ibarettir» (s. 236). 
Cariyle bundan sonra şu iddiada bulunur: «...demokrasi, 
sizi yönetecek Kahramanlar bulabilmekten umudu kes­
mek ve bu Kahramanların yokluğuna razı olmak, buna 
katlanmak demektir.» Bölüm, peygamberlere yakışır, 
tumturaklı bir dille ifade olunmuş şu iddiayla son bul­


maktadır: «... demokrasi kendi yolunun sonuna geldiği 
zaman geriye kalacak olan sorun, gerçekten de sizden Üs­
tün İnsanların başma geçeceği yönetimin nasıl bulunaca­
ğıdır.» Bütün bu sözler arasında, altına Hitler’in imzası­
nı atmayacağı bir tek kelime var mıdır?
Mazzirii, kahramanlar dini bakımından kendisinden 
ayrıldığı Carlyle’a oranla daha yumuşak bir adamdı. Onun 
tapındığı şey, birey olarak büyük adam değil, ulustu; ve 
o İtalyan ulusuna en yüksek yeri yakıştırırken, 

Yüklə 4,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin