bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə43/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   114
vocabularyy


807) dog; (isim)













köpek, it
















The dog is yelping outside. (Köpek dışarıda acı acı havlıyor.)



















808) domestic; (sıfat)










iç, evcil, yerli, yurtiçi, ailevi










He is an expert in foreign affairs. (O, dış ilişkiler uzmanı.)



















809) dominant; (sıfat, isim)










s.; baskın, egemen, dominant   i.; baskın karakter




Our firm has achieved a dominant position in the world market. (Firmamız dünya piyasasında egemen bir posizyon edindi.)



















810) dominate; ( fiil)










hükmetmek, egemen olmak, ağır basmak




He tried to dominate the conversation. (Konuşmaya egemen olmaya çalıştı.)



















811) door; (isim)













kapı, eşik
















Close the door, please. (Kapıyı kapatın lütfen.)






















812) double ; (fiil, isim, sıfat)










f.; ikiye katlamak   i.; çift, dublör   s.; çift, duble




I would like a double room. (Çift kişilik bir oda rica ediyorum.)



















813) doubt; (isim, fiil)










i.; şüphe, kuşku     f.; şüphelenmek, kuşkulanmak




I always doubt her words. (Onun sözlerinden hep şüphelenirim.)



















814)down; (fiil, isim, sıfat)










f.; aşağı indirmek, devirmek    i.;ince tüy, kuş tüyü, bunalım    s.; keyifsiz, bezgin

He jumped down off the sofa. (Divandan aşağı zıpladı.)



















815) downtown; (isim, sıfat, zarf)







i.; şehir merkezi   s.; şehir merkezindeki   zf.; şehir mekezine doğru

She works in a store in downtown. (Şehir merkezinde bir mağazada çalışıyor.)



















816) dozen; (isim, sıfat)










i.; düzine, çok sayı    s.; on iki adet







Can I have two dozen eggs. (İki düzine yumurta alabilir miyim?)



















817) draft; ( isim, fiil)










i.; taslak, çizim     f.; tasarlamak, plan çizmek




The legislation is still in draft form. (Mevzuat hala taslak halinde.)



















818) drag; ( fiil)













çekmek, sürüklemek










I dragged her from her bed. (Onu yatağından sürükledim.)



















819) drama; (isim)













drama, dram, piyes













I studied English drama at college. (Üniversitede İngiliz draması okudum.)



















820) dramatic; (sıfat)










dramatik, etkileyici













Don’t be so dramatic. (Bu kadar dramatik olma.)






















 821) dramatically; (zarf)










dramatik olarak, önemli ölçüde







Prices have fallen dramatically. (Fiyatlar önemli ölçüde düştü.)



















822) draw; (isim, fiil)










i.; çekme , çekim    f.; çekmek, çizmek, para çekmek

She drew the picture of her house. (Evinin resmini çizdi.)



















823) drawing; (isim)













çekme, çizim, tasarı, kroki










I am not very good at drawing. (Çizimde pek iyi değilimdir.)



















824) dream; (fiil, isim)










f.; rüya görmek, düşlemek, hayal kurmak     i.; rüya, düş, hayal

I thought I was lost, but it was just a dream. (Kaybolduğumu sandım ancak sadece rüyaydı.)



















825) dress; (fiil, isim)










f.; giyinmek    i.; elbise, giysi










I bought a pink dress for my friend’s wedding. (Arkadaşımın düğünü için pembe bir elbise aldım.)



















826) drink; (isim, fiil)










i.; içki   f.; içmek













Would you like to drink some tea? (Biraz çay içmek ister misin?)







Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin