bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə42/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   114
vocabularyy

Local artists is going to display their works in this place. (Yerli sanatçılar eserlerini burada  sergileyecekler.)



















789) dispute; (fiil, isim)










f.; tartışmak , münakaşa etmek    i.; tartışma,çekişme,  anlaşmazlık,

The two countries still dispute about the borders. (iki ülke, sınırlar konusunda hala tartışma halinde.)



















790) distance;  (isim)










mesafe, uzaklık, ara










In the US, distance is measured in miles. (ABD’de, mesafe mil olarak ölçülür.)



















791) distant; (sıfat)













uzak, soğuk, samimiyetsiz










Uncle Jack is a distant relative of my mother. (Jack amca annemin uzak akrabası.)



















792) distinct; (sıfat)













belirgin, bariz, belli













She has a distinct French accent. (Belirgin bir Fransız aksanı var.)



















793) distinction; (isim)










ayırt etme, fark













The distinction between dizygotic twins is clear. (Çift yumurta ikizleri arasındaki fark belirgindir.)



















794) distinguish; (fiil)










ayırt etmek, fark etmek , ayrı tutmak







Sometimes children can not distinguish between right and wrong. (Çocuklar bazen doğru ve yanlışı ayırt edemezler.)



















795) distribute; (fiil)










dağıtmak, teslim etmek










The red crescent distributed food to the earthquake victims. (Kızılay, depremzedelere yiyecek dağıttı.)



















796) distribution; (isim)










dağıtım, dağılım, teslim










The map shows the distribution of plant species across the world. (Harita, bitki türlerinin dünya üzerindeki dağılımını gösteriyor.)



















797) district; (isim)













ilçe, bölge, mahalle, semt










It is not allowed to drive fast in the school district. (Okul bölgesinde hızlı araba kullanmak yasaktır.)



















798) diverse; (sıfat)













çeşitli, türlü













I met people from diverse cultures. (Çeşitli kültürlerden insanlarla tanıştım.)



















799) diversity; (isim)










çeşitlilik, farklılık













She made a presentation about biological diversity in the rainforests. (Yağmur ormanlarındaki biyolojik çeşitlilik hakkında bir sunum yaptı.)



















800) divide; (fiil)













bölmek, ayırmak, paylaştırmak










The river divide the city into two parts. (Nehir, şehri iki kısıma bölüyor.)



















801) division; (isim)













bölme, bölünme













Mitosis is a type of cell division. (Mitoz, bir hücre bölünmesi çeşididir.)



















802) divorce; (isim, fiil)










i.; boşanma, ayrılma     f.; boşanmak, ayrılmak




Their marriage ended in divorce last week. (Evlilikleri geçen hafta boşanma ile sonlandı.)



















803) DNA; (isim)













dna  (deoksiribonükleikasit)










DNA carries genetic information. (DNA, genetik bilgi taşır.)



















804)do; (fiil)













yapmak, etmek













There is nothing we can do about it. (Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.)



















805) doctor;( isim)













doktor, hekim













He studied for six years to become a doctor. (Doktor olabilmek için altı yıl okudu.)



















806) document; (isim)










doküman, belge













Save the document before closing the program. (Programı kapatmadan önce belgeyi bilgisayara kaydet. )



















Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin