bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə50/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   114
vocabularyy





Money is not essential to happiness. (Mutlu olmak için para asıl şey değildir.)



















930) essentially; (zarf)










aslında, esasen, temelde, özünde







I am, eseentially, a manager not a teacher. (Ben aslında öğretmen değil, müdürüm.)



















931) establish; (fiil)













kurmak, oluşturmak, yasa çıkarmak







The TGNA was established on April 23, 1920. (TBMM 23 Nisan 1920’de kurulmuştur.)



















932) establishment; (isim)










kuruluş, kurum, müessese, birlik







This hotel is a well-run establisment. (Bu otel iyi yönetilen bir müessesedir.)



















933) estate; (isim)













emlak, gayrimenkul, mal mülk, varlık







His whole estate was left to his son. (Tüm mal varlığı oğluna kaldı.)



















934) estimate; (fiil, isim)










f.; tahmin etmek, paha biçmek, değer biçmek    i.; tahmin, ölçüm, görüş

Can you give me a rough estimate of wood you will need? (Ne kadar oduna ihtiyacın olacağı konusunda bana kabaca bir tahmin verebilir misin?)



















935) etc; (zarf)













ve saire, ve benzeri , vs










We talked about our families, children etc. (Ailemiz, çocuklarımız vs hakkında konuştuk.)



















936) ethics; (isim)













etik, ahlak kuralları, ahlak bilimi







She observes the business etchics. (O, iş etiğine uyar.)



















937) ethnic; (isim)













etnik, ırksal













Different ethnic groups live in this country. (Bu ülkede farklı etnik gruplar yaşar.)



















938) European; (isim, sıfat)










i.; avrupalı    s.; avrupai, avrupa ile ilgili ve ona özgü




French and German are among the European languages. (Fransa ve Almanca Avrupa dilleri arasındadır.)



















939) evaluate; (fiil)













değerlendirmek, ölçmek , değer  biçmek







We need to evaluate the effectiveness of different drugs. (Farklı ilaçların etkilerini değerlendirmeliyiz.)



















940) evaluation; (isim)










değerlendirme, ölçüm, değer biçme







I want a complete evalution of this report. (Bu raporun tam bir değerlendirmesini istiyorum.)



















941) even; (sıfat, zarf, fiil)










s.; eşit, düz      zf.; hatta , bile , rağmen      f.; düzlemek, düzleştirmek

I was hot there even in winter. (Kışın bile sıcaktı.)






















942) evening; (sıfat, isim)










s.; akşam, akşamki    i.; akşam , eşitleme







She likes reading on the long winter evenings. (Uzun kış akşamlarında kitap okumayı sever.)



















943) event; (isim)













olay,müsabaka, organizasyon, etkinlik







This tragic event has made us all sad. ( Bu trajik olay hepimizi üzdü.)



















944) eventually; (zarf)










eninde sonunda, sonuç olarak, nihayetinde




I’ll meet him eventually. (Onunda eninde sonunda görüşeceğim.)



















945) ever; (zarf)













şimdiye kadar, herhangi bir zamanda, her zaman, hiç

Have you ever been in Australia? (Hiç Avustralya’ya gittin mi?



















946) every; (sıfat)













her, her bir













Every color has a special meaning. (Her rengin özel bir anlamı vardır.)



















947) everybody; (zamir)










herkes
















I told everybody about what happened last night. (Dün gece neler olduğunu herkese anlattım.)



















948) everyday; (sıfat)










her günkü, günlük, olağan










This dictionary is convenient for everyday use. (Bu sözlük günlük kullanıma uuygundur.)








Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin