bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə58/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   114
vocabularyy

i.; daire, düz yüzey   s.; düz, yassı







People used to think that the earth was flat. (İnsanlar önceden dünyanın düz olduğunu düşünürdü.)



















1076) flavour; (isim,fiil)










i.; tat, lezzet , tat veren şey      f.; lezzet vermek, tatlandırmak

Pepper gives extra flavour to the sauce. (Biber, sosa ekstra bir lezzet katıyor. )



















1077) flee; (fiil)













kaçmak, sıvışmak, aceleyle çıkmak







He was caught trying to flee the town. (Kasabadan kaçmaya çalışırken yakalandı.)



















1078) flesh; (isim, fiil)










i.; et , ten, vücut   f.;ayrıntılarıyla anlatmak, çiğ etle beslenmek

Lions are flesh-eating animals. (Aslanlar etle beslenen hayvanlardır.)



















1079) flight; (isim)













uçuş, kaçma













Can I cancel my tomorrow flight? (Yarınki uçuşumu iptal edebilir miyim?)



















1080) float; (fiil, isim)










f.; su üzerinde durmak, batmadan yüzmek    i.; can yeleği, duba, yüzen şey

A bottle was floating in the water. (Bir şişe suyun üstünde yüzüyordu.)



















1081) floor; (fiil, isim)










f.; yeri kaplamak, döşemek    i.; zemin, yer , taban




The old man lives on the third floor. (Yaşlı adam üçüncü katta yaşıyor.)



















1082) flow; (fiil, isim)










f.; akmak, dökülmek   i.; akış, akım, debi







I can’t stop the flow of blood. (Kan akışını durduramıyorum.)



















1083) flower; (isim, fiil)










i.; çiçek , fidan    f.; çiçeklenmek, çiçek açmak




I picked flowers for my mother. (Annem için çiçek topladım.)



















1084) fly; (fiil, isim)













f.; uçmak ,havalanmak    i.; sinek,uçuş







Storks were flying in the sky as a covey. (Leylekler, gökyüzünde sürü halinde uçuyordu.)



















1085) focus; (fiil, isim)










f.; odaklanmak, odağı ayarlamak   i.; odak, odak noktası

I want you to focus on your own life. (Kendi hayatına odaklanmanı istiyorum)



















1086) folk; (isim)













halk, millet, ahali













How are you folks? (Nasılsınız millet?)

























1087) follow; (fiil)













izlemek, takip etmek, ardına düşmek







I think we are being followed. (Sanırım takip ediliyoruz.)



















1088) following; (isim, sıfat)










i.; taraftarlar, hayran kitlesi, takip etme   s.; izleyen, sonra gelen, takip eden

Answer the following question. (Sonraki soruyu cevapla.)



















1089) food; (isim)













yiyecek, gıda, besin













Do you like Chinese food? (Çin yemeklerini sever misin?)



















1090) foot; (isim, fiil)










i.; ayak, adım    f.; yaya yürümek, ödemek




The man is walking around the street in bare foot. (Adam, sokakta çıplak ayakla dolaşıyor.)



















1091) football; (isim)










futbol, futbol topu













He plays in a professional football team. (Profesyonel bir futbol takımında oynuyor.)



















1092) for; (edat)













için, amacıyla, – den dolayı










We got a new armchair for the living room. (Oturma odasına yeni koltuk aldık.)



















1093) force; (fiil, isim)










f.; zorlamak, baskı yapmak, dayatmak    i.; güç, zorlama, kuvvet

They forced him to tell everything he knows. (Bildiği herşeyi anlatması için ona baskı yaptılar.)



















1094) foreign; (sıfat)










yabancı, harici, yurt dışı










China has made a rapid progress in foreign trade. (Çin, yurt dışı ticaret konusunda hızlı bir ilerleme kaydetti.)














Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin