bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə59/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   114
vocabularyy







1095) forest; (isim, fiil)










i.; orman, ağaçlık    f.; ağaçlandırmak







He lost in the tropical forest. (Tropikal ormanda kayıp oldu.)



















1096) forever; (zarf)













sonsuza dek, ebediyen, daima










I will love you forever. (Seni sonsuza dek seveceğim.)



















1097) forget; (fiil)













unutmak, aklından çıkmak










I forget to pay the bills. (Faturaları ödemeyi unuttum)



















1098) form; (fiil, isim)










f.; biçimlendirmek, şekillendirmek   i.; biçim, şekil, vücut

Leukemia is one of the most common forms of cancer. (Lösemi, kanserin en yaygın biçimlerinden biridir.)



















1099) formal; (sıfat)













resmi, biçimsel, şekli, düzgün










Wear your formal dress for tonight. (Bu gece için resmi kıyafetini giy.)



















1100) formation; (isim)










formasyon, oluşum, biçimlenme, yapım







This is the formation of a rock. (Bu  bir kaya oluşumu.)



















1101) former; (isim, sıfat)










i.; biçimlendirici    s.; önceki, geçen, eski







The former president made striking statements in his speech. (Eski başkan, konuşmasında  çarpıcı açıklamalar yaptı.)



















1102) formula; (isim)










formül, mama, reçete










The chemical formula of water is H2O. (Suyun kimyasal formülü H2O’dur.)



















1103) forth; (zarf)













ileri, diğer, dışarı, dışarıya doğru







He walked back and forth. (İleri geri yürüdü.)






















1104) fortune; (isim)










şans, talih, kısmet, gelecek,servet







He made a great fortune from this job. (Bu işten büyük bir servet elde etti.)



















1105) forward; (sıfat, zarf, fiil)










s.; ileri, ilerlemiş  zf.; ileri doğru   f.; sevketmek, yollamak , ilerletmek

She took one step forward. (Öne doğru bir adım attı.)



















1106) found; (fiil)













kurmak, temelini atmak, tesis etmek







Jack founded this textile factory in 1975. (Jack bu tekstil fabrikasıı 1975’te kurdu.)



















1107) foundation; (isim)










kurum,kuruluş, temel, tesis, esas







Our foundation has strict rules. (Kurumumuzun katı kuralları vardır.)



















1108) founder; (isim, fiil)










i.; kurucu   f.; gemi batmak , yıkılmak, boşa çıkmak




Atatürk is the founder of Turkish Republic. (Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.)



















1109) four; (isim)













dört,, kravat













She is four years old. (O, dört yaşında.)

























1110) fourth; (sıfat)













dördüncü, dörtte bir










He is the fourth son of a Brown family. (o, Brown ailesinin dördüncü oğludur.)



















1111) frame; (isim, fiil)










i; çerçeve,  arka plan   f.; çerçevelemek, şekillendirmek, tertip etmek

I bought a frame for the photo of my parents. (Ebeveynlerimin fotoğrafı için bir çerçeve satın aldım.)



















1112) framework; (isim)










çerçeve, yapı, bina iskeleti










We should handle this issue within this framework. (Konuyu bu çerçevede ele almalıyız.)



















1113) free; (sıfat, fiil)










s.; ücretsiz, bedava, bağımsız, özgür     f.;  serbest bırakmak, salıvermek

You can’t offer people to work for free.( İnsanlara ücretsiz çalışmlarını teklif edemezsin)



















1114) freedom; (isim)








Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin