bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə55/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   114
vocabularyy


1019) fantasy; (isim)










fantezi, hayal, düş, kurgu










Stop living in a fantasy world. (Hayal dünyasında yaşamayı bırak.)



















1020) far; (sıfat)













uzak, öte, ırak,













The gas station is not far from here. (Benzin istasyonu buradan uzak değil)



















1021) farm; (isim, fiil)










i.; çiftlik    f.; ekmek, çiftçilik yapmak, yetiştirmek




They had a  big farm in the countryside. (Kırsalda büyük bir çiftlikleri var.)



















1022) farmer; (isim)













çiftçi, reçber













When he was retired, he decided to be a farmer. (Emekli olunca çiftçi olmaya karar verdi.)



















1023)  fashion; (isim)










moda, kılık kıyafet













Jeans are stilll in fashion. (kot pantolonlar hala moda.)



















1024) fast; (sıfat, zarf)










s.; hızlı, süratli, seri   zf.; hızlıca, süratle







Don’t drive fast on the highway. (Otobanda arabayı hızlı kullanma.)



















1025) fat; (isim, sıfat, fiil)










i.; yağ      s.; şişman, tombul, yağlı    f.; şişmanlatmak , besilemek

You will get fat if you continue to eat so much. (Eğer çok yemeye devam edersen şişmanlayacaksın.)



















1026) fate; (isim)













yazgı, kader, alın yazısı, gelecek , talih







Sometimes you can’t control your fate. (Bazen kaderini kontrol edemezsin.)



















1027)father; (isim)













baba, peder papazlara verilen unvan







He is a wonderful father to his children. (O, çocuklarına karşı muhteşem bir babadır.)



















1028)fault; (isim)













kusur, hata, arıza , bozukluk










It was my fault that we were late. (Geç kalmamız benim hatamdı.)



















1029) favor; (isim, fiil)










i.; iyilik, lütuf    f.; iyilik etmek, lütfetmek




Could you do me a favor please? (Bana bir iyilik yapar mısın lütfen?)



















1030) favorite; (isim, sıfat)










i.; favori, en  çok sevilen     s.;  gözde, sevgili, en çok sevilen/beğenilen

Italian cuisine is my favorite. (İtalyan mutfağı benim favorimdir.)



















1031) fear; (isim, fiil)










i.; korku , kaygı, endişe   f.; korkmak , endişelenmek

He fears  that he has cancer. (Kanser olmaktan korkuyor.)



















1032) feature; (isim)










ayırt  edici özellik, belirleyici nitelik







Her hair is the most striking feature of her. (Saçları onun en göze çarpan ayırt edici özelliğidir.)



















1033) federal; (sıfat)










federal, birleşik













There is  a federal state structure in the United States. (ABD’de federal bir devlet yapılanması vardır.)



















1034) fee; (isim)













ücret, harç, bedel, fiyat










There is no entrance fee to the museum. (Müzeye giriş ücreti yok.)



















1035) feed; (fiil)













beslemek, yemlemek ,otlamak







Have you fed the dog? (Köpeği besledin mi?)






















1036) feel; (fiil)













hissetmek, sezinlemek, el ile dokunmak







I felt terrible when  I lied to him. (Ona yalan söylediğimde çok kötü hissettim.)



















1037) feeling; (isim)













duygu, his, hissetme, dokunma







Being a mother is the best feeling in the world. (Anne olmak dünyadaki en güzel histir.)



















1038) fellow; (isim)


Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin