bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə66/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   114
vocabularyy













She felt guilty for behaviours last night. (Dün geceki hareketlerinden dolayı suçlu hissediyor.)



















1218) gun; (isim, fiil)










i.; silah, tabanca, tüfek   f.; vurmak, ateş etmek




John was killed with a gun. (John, bir tabanca ile öldürüldü.)



















1219) guy; (isim, fiil)










i.; adam   f.; takılmak, alay etmek







Who is this guy? (Bu adam kim?)









1220) habit; (isim)













alışkanlık, huy, tabiat, yaradılış










You should change your eating habits. (Yeme alışkanlıklarını değiştirmelisin.)



















1221) habitat; (isim)













ortam, yaşam alanı, doğal ortam, yerleşim ortamı




The penguins’ natural habitat is antarctic. (Penguenlerin doğal yaşam alanı güney kutbudur.)



















1222) hair; (isim)













kıl, tüy, saç













The girl had a long, curly hair. (Kızın, uzun kıvırcık saçları vardı.)



















1223) half; (sıfat)













yarım, ayrı, buçuk













One and a half hour will be enough for the exam. (Sınav için bir buçuk saat yeterli olacaktır.)



















1224) hall; (isim)













büyük salon, hol, bekleme odası







The queen greeted her guests in the main hole. (Kraliçe, misafirlerini büyük salonda selamladı.)



















1225) hand; (isim, fiil)










i.; el       f.; elle vermek, elden teslim etmek, uzatmak

Put ypur hand up if you want to answer. (Cevap vermek istiyorsanız elinizi kaldırın.)



















1226) handful; (isim)










avuç dolusu, avuç













Only a handful of people were there. (Yalnızca bir avuç insan oradaydı.)



















1227) handle; (fiil, isim)










f.; idare etmek, ele almak, işlemek    i.; tutacak yer, kulp, sap

She is very good at handling the problems. (Problemleri idare etmek konusunda çok iyidir.)



















1228) hang; (fiil)













asmak, idam etmek, sarkmak










She hung up her shirt, then closed the closet. (Gömleğini astı ve sonra dolabın kapağını kapadı.)



















1229) happen; (fiil)













olmak, meydana gelmek, başına gelmek







I don’t know when this happened. (Bunun ne zaman olduğunu bilmiyorum.)



















1230) happy; (sıfat)













mutlu, sevinçli, şen













We are happy to see you. (Seni gördüğümüz için mutluyuz.)



















1231) hard; (sıfat)













zor, çetin, zahmetli, sert, katı










He studied very hard to pass the exam. (Sınavı geçmek için çok çalıştı.)



















1232) hardly; (zarf)













zorlukla, güçlükle, ancak , neredeyse hiç







I can hardly breathe, call an ambulance. (Güçlükle nefes alabiliyorum, ambulansı ara.)



















1233) hat; (isim)













şapka, başlık













His hat was too big and funny. (Şapkası çok büyük ve gülünçtü.)



















1234) hate; (isim, fiil)










i.; nefret, kin  f.; nefret etmek, kin beslemek




He hates making mistakes. (Hata yapmaktan nefret eder.)



















1235) have; (fiil)













sahip olmak, tutmak, yemek










I don’t have enough money to buy this coat. (Bu paltoyu almak için yeterli param yok.)



















1236) he; (zamir)













o (erkek)








Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin