bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə64/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   114
vocabularyy





















1179) global; (sıfat)













global, küresel, dünya çapında, evrensel, tüm dünyayı ilgilendiren

Our company take a more global approach to the problem. (Şirketimiz, bu soruna daha küresel bir açıdan bakıyor.)



















1180) glove; (isim)













eldiven
















Wear your glove and hat, it is cold outside. (Eldivenlerini ve şapkanı tak dışarısı soğuk.)



















1181)go; (fiil)













gitmek, gezinmek, hareket etmek







She went to see her mother last week. (Geçen hafta annesini görmeye gitt.)



















1182) goal; (isim)













amaç, hedef, gaye, gol, sayı










Our main goal must be the preservation of the environment. (Asıl hedefimiz çevrenin korunması olmalıdır.)



















1183) God;













tanrı, allah













Oh my God, it is unbelievible. (Aman Tanrım bu inanılmaz.)



















1184) gold; (isim)













altın
















I liked your gold bracelet. (Altın bileziğini beğendim.)



















1185) golden; (isim, sıfat)










i.; altın   s.; altından, altın sarısı, altın rengi




Her doll has golden hair. (Oyuncak bebeğinin altın sarısı saçları var.)



















1186) golf; (isim, fiil)










i.; golf     f.; golf oynamak










We play golf every Sunday. (Her Pazar golf oynarız.)



















1187) good; (sıfat, isim)










s.; iyi, güzel, hoş   i.; iyilik, yarar, fayda







Sorry, my German is not very good. (Üzgünüm, Almancam çok iyi değil.)



















1188) government; (isim)










hükümet, devlet, yönetme, yönetim







The government has announced that the necessary precautions were taken. (Hükümet, gerekli önlemlerin alındığını açıkladı.)



















1189) governor; (isim)










vali, amir, idareci













A new governer was assaigned in October. (Ekim ayında yeni bir vali atandı.)



















1190) grab; (fiil, isim)










f.; yakalamak, tutmak, kapmak    i.; kapma, alma




She grabbed my hand and ran. (Elimi tuttu ve koştu.)



















1191) grade; (fiil, isim)










f.; derecelendirmek, puanlamak   i.; derece, aşama, kademe, düzey

I got good grades on my exams. (Sınavlarımdan iyi dereceler aldım.)



















1192) gradually; (zarf)










yavaş yavaş, adım adım, aşama aşama







I gradually got well.(Yavaş yavaş iyileştim.)






















1193) graduate; (isim, fiil)










i.; mezun   f.; mezun olmak, derece almak




She graduated from highschool in 1992. (1992 yılında liseden mezun oldu.)



















1194) grain; (isim)













tane, tahıl, tanecik, çok küçük parça, granül




Turkey’s grain export has raised. (Türkiye’nin tahıl ihracatı arttı.)



















1195) grand; (sıfat)













büyük, ihtişamlı, asil










I was not a very grand mansion. (Çok ihtişamlı bir köşk değildi.)



















1196) grandfather; (isim)










büyükbaba, dede, cet










Her grandfather bought her a new bike as present. (Büyükbabası ona hediye olarak yeni bir bisiklet aldı.)



















1197) grandmother; (isim)










büyükanne, anneanne, babaanne, nine







Our grandmother is living with us. (Büyükannemiz bizimle yaşıyor.)







Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin