bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə47/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   114
vocabularyy















I can’t imagine a life without electricity. (Elektriksiz bir hayat düşünemiyorum.)



















873) electronic; (sıfat)










elektronik













You must be careful when using the electonic devices. (Elektronik aletleri kullanırken dikkatli olmalısın.)



















874) element; (isim)










eleman, element, unsur, öğe










Hydrogen is a chemical element. (Hidrojen kimyasal bir elementtir.)



















875) elementary; (sıfat)










basit, başlangıç, temel










This book is for elementary students. (Bu kitap başlangıç öğrencileri için.)



















 876) eliminate; (fiil)










elemek, atmak, elimine etmek, saf dışı bırakmak




This mixture eliminates toxins from the body. (Bu karışım, toksinleri vücuttan atıyor.)



















877) elite; (isim, sıfat)










i.; elit tabaka, seçkin kişiler     s.; elit, seçkin




In poor countries, only the elite can afford an education for their children. (Yoksul ülkelerde, yalnızca elit tabaka çocuklarına eğitim aldırabiliyor.)



















878) else; (sıfat, bağlaç)










s.; başka    bağ.; ayrıca, ilaveten, yoksa







Don’t you have anything else to say? ( Söyleyecek başka bir şeyin yok mu?)



















879) elsewhere; (zarf)










başka yerde, başka yere










I don’like this place. Let’ go elsewhere. (Burayı sevmedim. Başka yere gidelim.)



















880) e-mail;  (isim)













e-posta, elektronik posta










I sent you a message by e mail. (Sana e-posta ile mesaj gönderdim.)



















881) embrace; (fiil)













kucaklamak, sarılmak,  sarmak, sahiplenmek




She embraced her sister warmly. (Kardeşini sevgi dolu bir biçimde kucakladı.)



















882) emerge; (fiil)













ortaya çıkmak, yüzeye çıkmak , belirmek







She finally emerged from the sea. (Sonunda denizden çıktı.)



















883) emergency; (isim)










acil durum, kriz, tehlike










The government has declared a state of emergency. (Hükümet acil durum ilan etti.)



















884) emission; (isim)










emisyon, yayma, salım, dışarı verme







The emission of carbon dioxide into the atmosphere is a big danger for earth. (Karbondioksidin atmosfere salınımı dünya için büyük bir tehlike.)



















885) emotion; (isim)










duygu, his













She can control her emotions. (O, duygularını kontrol edebilir.)



















886) emotional; (sıfat)










duygusal, hassas, duygulu










Family is important for a child’s emotional develepment. (Aile, bir çocuğun duygusal gelişimi için önemlidir.)



















887) emphasis; (isim)










vurgu, vurgulama, önem










The emphasis in this sentence is on the adverb. (Bu cümlede vurgu zarfın üstünde.)



















888) emphasize; (fii)










vurgulamak, önemini belirtmek, üzerinde durmak




I want to emphasize this point particularly. (Bu konuyu özellikle vurgulamak istiyorum.)



















889) employ; (fiil)













işe almak, istihdam etmek, iş vermek, çalıştırmak




How many people does the company employ? (Şirket kaç kişi işe alıyor?)



















890) employee; (isim)










işçi, eleman, personel , hizmetli







The factory has over 300 employees. (Fabrika’da 300’ün üzerinde işçi çalışıyor)



















891) employer; (isim)










işveren, patron













Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin