bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə76/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   114
vocabularyy





















1412) into; (edat)













içine, içeriye













The whale dived into the water. (Balina suyun içine daldı.)



















1413) introduce; (fiil)










tanıştırmak, sunmak, tanıtmak, takdim etmek




Let me introduce myself. (İzin verin kendimi tanıtıyım.)



















1414) introduction; (isim)










giriş, girizgah, tanıtım










The introduction part was brief but excellent. (Giriş bölümü kısa ancak mükemmeldi.)



















1415) invasion; (isim)










istila, saldırı, akın













This documentary is about Viking invasion of Paris. (Belgesel, Vikingler’in Paris istilasını konu alıyor.)



















1416) ,invest; (fiil)













yatırım yapmak, para yatırmak, yetki vermek




It is a good time to invest in the currency. (Dövize yatırım yapmak için iyi bir zaman.)



















1417) investigate; (fiil)










soruşturmak, incelemek, araştırmak







Police are investigating links between the murders. (Polis, katiller arasındaki ilişkileri soruşturuyor.)



















1418) investigation; (isim)










soruşturma, araştırma, tahkik, inceleme







John is still under investigation. (John hala soruşturma altında.)



















1419) investigator; (isim)










soruşturmacı, müfettiş, dedektif







The investigator suspected John of being the murderer. (Dedektif, John’un katil olmasından şüphelendi.)



















1420) investment; (isim)










yatırım, atama













Our country needs more investment in education. (Ülkemizin eğitim alanında daha çok yatırıma ihtiyacı var.)



















1421) investor; (isim)










yatırımcı, sermaye sahibi










Foreign investors withdrew their money from the company. (Yabancı yatırımcılar paralarını  şirketten çekti.)



















1422) invite; (fiil)













davet etmek, çağırmak










They have invited me to go to holiday with them. (Beni onlarla birlikte tatil yapmaya davet ettiler.)



















1423) involve; (fiil)













içermek, kapsamak, ihtiva etmek







 I don’t want to involve you in this matter. (Seni bu işe dahil etmek istemiyorum.)



















1424) involved; (sıfat)










müdahil, ilgili,karışmış










She was deeply involved in politics. (Önceden politikayla oldukça ilgiliydi.)



















1425) involvement; (isim)










dahil olma, bulaşma, ilgi










I’ve heard of his involvement in crime. (Onun suça dahil olduğunu duydum.)



















1426) Iraqi;  (isim, sıfat)










i.; ıraklı  s.; ırak’a özgü










He has a collection of Iraqi carpets. (Onun Irak halilarından oluşan bir koleksiyonu  var.)



















1427) Irish; (isim, sıfat)










i.; irlandaca  s.; irlandalı, irlanda’ya özgü







Can I have a cup of Irish coffee? (Bir fincan İrlanda kahvesi alabilir miyim?)



















1428) iron; (fiil, isim)










f.; ütülemek, demir kaplamak  i.; ütü, demir




I hate ironing shirts. (Gömlekleri ütülemekten nefret ediyorum.)



















 1429) Islamic; (isim, sıfat)










i.; müslüman  s.; islami










The wedding was according to Islamic traditions. (Düğün İslami geleneklere göre yapıldı.)



















1430) island; (isim)













ada
















Imagine that you are lost in an island. (Bir adada kaybolduğunu hayal et.)



















1431) Israeli; (isim, sıfat)











Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin