bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə73/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   114
vocabularyy


1352) incorporate; (fiil)










birleşmek, katmak, dahil etmek, anonimleşmek , firma kurmak

The company was incorporated in 2006. (Şirket 2006 yılında anonimleşti.)



















1353) increase; (fiil)













artmak, çoğalmak













We need to increase productivity. (Verimliliği artırmamız gerekiyor.)



















1354) increased; (sıfat)










artmış
















Increased migration have caused unplanned urbanization. (Artan göç, çarpık kentleşmeye yol açtı.)



















1355) increasing; (sıfat)










artan, giderek artan, çoğalan










We are shping our production plan according to increasing demand. (Üretim planımızı artan talebe göre şekillendiriyoruz.)



















1356) increasingly; (zarf)










giderek artan bir şekilde, artarak







It is becoming increasingly clear that she is responsible for everything. (Onun her şeyin sorumlusu olduğu artarak belirgin hale geliyor.)



















1357) incredible; (sıfat)










inanılmaz, harika, olağanüstü










The party was incredible. (Parti olağanüstüydü.)






















1358) indeed; (zarf)













aslında, gerçekten, sahiden










Indeed, I would like to help you. (Aslında, sana yardım etmek isterim.)



















1359) independence; (isim)










özgürlük, bağımsızlık, hürriyet










Independence day was celebrated across the country. (Bağımsızlık günü tüm ülkede kutlandı.)



















1360) independent; (sıfat)










bağımsız, hür, özgür










Living in a seperate house from my family made me more independent. (Ailemden ayrı bir evde yaşamak beni daha özgür kıldı.)



















1361) index; (isim, fiil)










i.; indeks, dizin, gösterge    f.; indekslemek, dizinlemek

Subject indexes are available on computer. (Konu dizinleri bilgisayarda mevcut.)



















1362) Indian; (isim, sıfat)










i.; kızılderili, hintli    s.; hint, hindistan’a özgü ve oraya ait , kızılderililere özgü

We ate Indian food in a restaurant called ‘Asian Food Center’. (‘Asya Yemekleri Merkezi’  isimli bir restoranda hint yemeği yedik.)



















1363) indicate; (fiil)













belirtmek, göstermek, işaret etmek, sinyal vermek




The research indicates that male population is growing faster. (Araştırma, erkek nüfusunun daha hızlı arttığını gösteriyor.)



















1364) indication; (isim)










belirti, gösterge, kanıt, bulgu










There are clear indications that the export is increasing. (İthalatın arttığına dair açık göstergeler var.)



















1365) individual; (isim, sıfat)










i.; birey, kişi, zat      s.; bireysel, şahsi, özel




Each individual has rights and responsibilities. (Her bireyin hakları ve sorumlulukları vardır.)



















1366) industrial; (sıfat)










endüstriyel, sanayisel










Industrial revolution began in England. (Sanayi devrimi İngiltere’de başladı.)



















1367) industry; (isim)










endüstri, sanayi, sektör










The government should invest more money in steel industry. (Hükümet, çelik sanayisine daha çok para yatırımı yapmalı.)



















1368) infant; (isim, sıfat)










i.; reşit olmayan, çocuk   s.; küçük, çocuksu




They brought their infant son to the hospital. (Küçük oğullarını hastaneye getirdiler.)



















1369) infection; (isim)










enfeksiyon, iltihap, mikrop kapma







The baby was exposed to inflaction because of poor conditions. (Bebek kötü koşullar nedeniyle enfekiyona maruz kaldı.)



















1370) inflation; (isim)










enflasyon, para bolluğu, şişme







Inflation is currently running at 2%. (Şu sıralar enflasyon %2 lerde seyrediyor.)



















1371) influence; (fiil, isim)










f.; etkilemek, tesir etmek, nüfuz etmek   i.; etki, tesir, nüfuz

His parents no longer have any influnce over him. (Ailesinin artık onun üzerinde bir etkisi yok.)















Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin