bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə70/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   114
vocabularyy
















1294) hot; (sıfat, fiil)










s.; sıcak, acı, ateşli    f.; ısıtmak, ısınmak







It is hot today, let’s go swimming. (Bugün hava sıcak, yüzmeye gidelim.)



















1295) hotel; (isim)













otel
















We stayed at a hotel in the center of Paris. (Parisin merkezinde bir otelde kaldık.)



















1296) hour; (isim)













saat, zaman













It takes one hour to get there. (Oraya gitmek bir saat alır.)



















1297) house; (isim, fiil)










i.; ev, konut, hane, ev halkı     f.; barındırmak, evine almak

Sarah having a party at her home. (Sarah evinde parti veriyor.)



















1298) household; (isim, sıfat)










i.; ev halkı, hane,mesken, ev    s.; eve ait, evcil




Most households own at least one car. (Her hanenin en az bir arabası var.)



















1299) housing; (isim)










ev, iskan, konut, barınak, yuva sağlama







The government is planning to build more affordable housing. (Hükümet, daha çok bütçeye uygun konut inşa etmeyi planlıyor.)



















1300) how; (zarf)













nasıl, ne kadar, ne













How are you feeling now? (Şimdi nasıl hissediyorsun?)



















1301) however; (bağlaç, zarf)










bağ.; ancak, fakat, ama ,lakin, oysaki, yine de     zf.; her nasılsa, her halükarad, bununla birlikte

It’is already April, however it is very cold. (Nisan ayındayız ama hava çok soğuk.)



















1302)  huge; (sıfat, isim)










s.; kocaman, çok büyük, iri   i.; irikıyım, koca




There was a huge crowd at the concert hall. (Konser salonunda çok büyük bir kalabalık vardı.)



















1303) human; (isim, sıfat)










i.; insan, insanoğlu, beşer             sf.; insani, beşeri




This plant is not fit for human consumption. (Bu bitki insanların tüketmesi için uygun değildir.)



















1304) humor; (isim, fiil)










mizah, espri  f.; eğlendirmek, güldürmek







She has no sense of humor. (Onun hiç mizah anlayışı yok.)



















1305) hundred; (isim)










yüz sayısı
















This watch is worth a several hundred dollars. (Bu kol saati birkaç yüz dolar değerinde.)



















1306) hungry; (sıfat)













aç, acıkmış













Are you really hungry? (Gerçekten aç mısın?)






















1307) hunter; (isim)













avcı, av köpeği













The hunter was alert to every sound and movement. (Avcı her sese ve harekete karşı tetikteydi.)



















1308) hunting; (isim)










avlama, av, avcılık, takip, araştırma







They went deer hunting. (Onlar, geyik avına çıktılar.)



















1309) hurt; (fiil)













incitmek, kırmak, yaralamak, acıtmak







You heart my feeling. (Duygularımı incittin.)






















1310) husband; (isim)










koca, eş
















She has been living apart from her husband for 2 months. ( 2 aydır kocasından ayrı yaşıyor.)



















1311) hypothesis; (isim)










hipotez, kuram, varsayım










This hypothesis explains so many facts. (Bu kuram bir çok gerçeği açıklıyor.)

Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin