55
‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Sürekli T›p E¤itimi Etkinlikleri
Bafl, Boyun, Bel A¤r›lar›
Sempozyum Dizisi No: 30 • May›s 2002; s. 55-67
Küme Bafl A¤r›s› ve
Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar›
Doç Dr. Sabahattin Saip
KÜME BAfiA⁄RISI
Küme baş ağrısı (KBA) gerilim ve migren baş ağrısından sonra en sık gö-
rülen primer baş ağrılarındandır. KBA Uluslararası Baş Ağrısı Derneği’nin
(IHS) 1988 sınıflamasında diğer benzer baş ağrılarıyla birlikte 3. sırada yer al-
maktadır (Tablo 1). Yine diğer primer baş ağrıları gibi epizodik ve kronik di-
ye iki alt başlık altında sınıflamada yer almıştır. Ancak bizim de pratiğimizde
gördüğümüz gibi, KBA yaygın ve alışılmış biçimi ile epizodik bir baş ağrısı-
dır. Olguların %80-90’ı epizodik tiptedir.
İlk tanımlandığından bu yana yazarlarca baş ağrısının değişik özellikleri
ön plana çıkartılarak isimlendirilmiştir. Literatürde: Kırmızı migren, Eritrop-
rosopalji, Sfenopalatin ganglion nevraljisi, Siliar nevralji, Eritromelalji, Horton
Baş ağrısı, Histaminik sefalji adları altında tanımlanmıştır. Nihayet 1952’de
Kunkle ve ark. tarafından Küme (Cluster) baş ağrısı ismi önerilmiş ve yaygın
1.
Küme bafl a¤r›s› (KBA)
a. Periodisite göstermemifl KBA
b. Epizodik KBA
c. Kronik KBA
• Bafllang›çtan beri kronik KBA
• Epizodik bafllam›fl, sonradan dönüflmüfl KBA
2.
Kronik paroksismal hemikrania
3.
Yukar›daki kriterlere uymayan KBA’na benzer bafl a¤r›lar›
Tablo 1. Uluslararas› Bafl A¤r›s› Derne¤i’nin 1988 s›n›flamas› 3. madde
• Sabahattin Saip
olarak kabul görmüştür. Bu isimlendirme, sendromun en önemli özelliği olan
ağrılı periyotları, ağrısız remisyon dönemlerinin izlemesini vurguladığından
tartışmasız kabul edilmiş ve herkesçe kullanılmaktadır. Ağrılı dönem hasta-
dan hastaya hatta aynı hastada farklılıklar gösterebilir. Sıklıkla 2-3 ay sürer.
Ancak 7 gün ile 1 yıl arasında sürebileceği bildirilmektedir. Tamamen ağrısız
olan remisyon dönemi süresi de değişiklik göstermektedir. Sıklıkla 6 ay ile 1
yıl arasında sürer. Ancak yıllarca sessiz, ağrısız dönem sürebilir. Ağrılı dö-
nemde neredeyse hergün bazen birkaç kez tekrarlayan (1 ile 8) ağrı atakları
görülür. Her bir ağrı atağı 15-180 dakika sürer. Arada ağrısız günler de olabi-
lir.
Seyrek olmakla birlikte bazı olgularda başlangıçta tipik ağrılı dönem hiç
remisyon olmadan süregen hal gösterir (Kronik KBA). Bazen de başlangıçta
yukarıda anlatıldığı gibi ağrılı ve ağrısız periotlardan sonra tamamen ağrılı
dönemin süregenleşmesi olabilir. Ağrılı dönemin bir yılı geçmesi veya arada-
ki ağrısız dönemin 14 günden kısa sürmesi kronik KBA’sı için kuraldır.
KL‹N‹K ÖZELL‹KLER
KBA diğer primer baş ağrıları gibi her yaşta görülebilir. Ancak sık olarak
20 ile 40 yaş arası ortaya çıkmaktadır. Çocuklarda ve yaşlılarda çok seyrektir.
KBA’nın diğer primer baş ağrılarından farkı erkeklerde daha sık görülmesidir.
Erkek kadın oranı 9/1’dir. Diğer bir deyişle KBA’lı olguların %80-90’ı erkek-
tir. Olguların sadece %3-4’ünde ailesel özellik saptanmıştır. Bu düşük bir
orandır. Bunların birinci decere akrabaları migren açısından sorgulandığında
%30-40 gibi bir oranla karşılaşılmaktadır. KBA’nın genel popülasyonda görül-
me sıklığı %0.1-0.4’tür. Özelleşmiş baş ağrısı polikliniklerinde doğal olarak da-
ha sık (%8-10) görülmektedir.
İstisnalar olmakla birlikte ağrının tek taraflı, çok şiddetli, orbital yerleşim-
li ve kısa süreli olması çok tipik ve tanı koydurucudur. Küme döneminde ti-
pik olan ağrı atakları gün içinde genellikle aynı saatte tekrarlama özelliğinde-
dir. Sık olarak uyuduktan 3-5 saat sonra REM ve non-REM periyotlarda kişiyi
uykudan uyandırır. Yine sabah uyandıktan sonra, öğleden önce hemen her
gün aynı saatte çalar saattle ayarlanmışçasına başlar. Tek taraflı olan ağrı, baş-
ladıktan sonra kısa bir sürede en şiddetli halini alır. Kişi huzursuz bir şekilde
dolaşır. Ağrı orbital, supraorbital ve temporal bölgeye yayılım gösterir. Ağrı-
ya değişik otonom bulgular eşlik eder. Tanı için önemli olan bu otonom bul-
gular ağrıyla aynı taraftadır. Konjunktival kanlanma, kızarma, göz yaşarması,
burun tıkanıklığı, burun akması, alında ve yüzde terleme, miyozis, ptozis,
(parsiyel Horner sendromu) ve göz kapağı ödemi gibi otonom bulgular eşlik
edebilir (Tablo 2). Hem kronik, hem de epizodik formunda %98 gibi yüksek
bir oranda ağrıya söz konusu otonom bulgulardan biri veya birkaçı eşlik eder.
Bunlardan en sık görüleni %82 gibi bir oranda göz yaşarmasıdır. Sırasıyla kon-
56
57
jonktival kızarıklık- kanlanma %58-84, parsiyel Horner sendromu %57-69, bu-
run akması ise %68-76 gibi sıklıkta görülmektedirler. Alın ve yüzde terleme ile
göz kapağında ödem seyrek rastlanan otonom bulgulardandır. Yine az sayıda
olguda ağrı sırasında kalp hızı değişiklikleri ve ritm değişiklikleri gibi kardi-
yak bulgular tanımlandığı gibi, bulantı (%40), kusma (seyrek), diare gibi gast-
rointestinal otonomik bozukluklar da bildirilmiştir.
Ağrı başladığı gibi yine hızla geçer ve kişi rahatlar. Ağrının başlaması ve
sonlanması 15-180 dakika arasında değişen sürelerde olmaktadır. Bu ağrı
atakları ‘Küme’ dönemlerinde daha öncede belirtildiği gibi gün aşırı birden,
aynı gün içinde 1 ile 8 kez tekrarlama özelliğindedir. Ancak yaygın olarak
günde bir atak görülmektedir. Bizimde patiğimizde bu böyledir. Ağrının özel-
liklerinden biraz daha bahsedecek olur isek, ağrı çok şiddetli dayanılmaz ni-
telikte ve genellikle sıkıcı, oyucu, sıkıştırıcı, basınç hissi tarzındadır. Ağrı o ka-
dar şiddetlidir ki, çekenler intiharı bile düşündüklerini ifade etmektedirler.
Daha seyrek olarak (3’te 1) ağrı migrendeki gibi zonklayıcı, nabız atar gibi ta-
nımlanmaktadır. Bir diğer özellik de ağrı bölgesinin dokunmaya çok duyarlı
olmasıdır.
Bu özellikleriyle her ne kadar KBA’sını tanımak kolay gibi görünse de
Uluslararası Baş Ağrısı Derneği (IHS) 1988’de tanının standardizasyonu ve
olası yanlış tanılardan kaçınmak için kriterler oluşturmuştur (Tablo 3).
KBA’da Tetikleyici-Kolaylaflt›r›c› Faktörler
KBA’da migrende olduğu gibi tetikleyici faktörler çok net değildir. Alkol,
histamin, nitrit-nitrat gibi vazodilatatör ajanlar sorumlu tutulmuşsa da bu ka-
nıtlanamamıştır. Özellikle alkol ve sigaranın üzerinde durulmuş ve bu kişile-
Küme Bafl A¤r›s› ve Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar› •
A¤r›yla ayn› tarafta
•
Parsiyel Horner sendromu
•
Burun t›kan›kl›¤›
•
Göz yaflarmas› (nazolakrimal kanal›n blokaj›na ba¤l› olarak)
•
Konjunktival injeksiyon
•
Terlemede art›fl (nadir)
•
Atefl basmas› (nadir)
•
Yüzü içeren ödem (çok seyrek)
•
Supraorbital ‘Cold spot’ (termografi ile saptanm›fl)
Sistemik
•
Bradikardi
•
Hipertansiyon
•
Gastrik üretiminde art›fl
Tablo 2. Küme bafl a¤r›s›nda görülen otonomik bulgular
• Sabahattin Saip
rin normal kontrollere göre daha çok sigara ve alkol kullandıkları saptanmış.
Buradan yola çıkarak alkol ve sigara bırakıldıktan sonra ağrılı dönemler izlen-
miş. Ancak bunların kullanıldığı dönemle, kullanılmadığı-bırakıldığı dönem
arasında kümelerin gelme sıklığı, ağrı ataklarının sıklığı ve şiddetinde bir fark
gözlenmemiştir. Yine bir başka çalışmada alkol ve sigara kullanma sıklığı açı-
sından Migren’li grup ile KBA’lı grup arasında fark saptanmamıştır.Bizim ol-
gularımızda da alkol tetikleyici öge olarak görülmekle birlikte bu kesinlik ka-
zanmamıştır. Yine bizim olgularımızda mevsim dönümleri, özellikle ilk ve son
bahar başlangıcı küme dönemlerini başlatıcı faktör gibi görülmektedir.
KBA’sının erkeklerde daha fazla görülmesinden yola çıkarak bu kişilerin
kişilik özellikleri incelenmiş, KBA’sı için yatkın kişilik özellikleri bildirilmiştir.
İlk kez Graham KBA’lı erkeklerin aslan yüzü görünümünde olduklarını ve
bunların genellikle çok güvensiz, eşlerinin kararlarına bağımlı olarak hareket
eden ve histerik eğilimler gösteren kişiler olduğu bildirmiştir. Buna karşın
başka yazarlar da KBA’lı kişilerin çok hırslı, çalışkan, A tipi kişiliğe sahip ol-
duklarını belirtmişlerdir. Ancak tüm bu iddialar yapılmış olan kontrollü çalış-
malarda ispatlanamamıştır. Nitekim KBA’lı olgularda psikolojik durum ve ki-
şilik özellikleri, psikometrik testlerin de kullanıldığı araştırmalarda migren ve
diğer baş ağrılı kişilerden farklılık göstermemiştir.
58
A.
B ve D’dekilere tam olarak uyan en az 5 atak
B.
Tek tarafl›, orbital ve/veya temporal yerleflimli 15-180 dakika süren fliddetli a¤r›
C.
Bafl a¤r›s›na, a¤r›l› tarafta olmak üzere afla¤›dakilerden en az›ndan biri efllik etmelidir:
1. Konjunktival k›zar›kl›k, kanlanma
2. Göz yaflarmas›
3. Burun t›kan›kl›¤›
4. Burun ak›nt›s›
5. Al›n ve yüzde terleme
6. Miyozis
7. Ptozis
8. Göz kapa¤› ödemi
D.
Ataklar›n s›kl›¤› gün afl›r› 1’den, bir günde 8’e de¤iflebilir.
E.
Afla¤›dakilerden en az biri olmal›d›r:
1. Öykü, fizik ve nörolojik muayene bafl a¤r›s› s›n›flamas›nda 5-11 aras›nda yer alan
hastal›klardan birini düflündürmemelidir. ‹kincil bir neden söz konusu olmamal›d›r.
2. Öykü ve/veya fizik, nörolojik muayene organik bir neden düflündürse bile uygun in-
celeme ve araflt›rmalarla bu olas›l›k d›fllanm›fl olmal›d›r.
3. Böyle bir hastal›k vard›r, ancak küme bafl a¤r›s›n›n ortaya ç›k›fl› hastal›¤›n ortaya ç›-
k›fl› ile zamansal yak›nl›¤a sahip de¤ildir.
Tablo 3. Küme bafl a¤r›s› tan› kriterleri - IHS 1988
Küme Bafl A¤r›s› ve Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar› •
KBA’n›n Fizyopatolojisi
KBA’nın fizyopatolojisi halen tam anlaşılmış değildir. Ağrının şekli, sirka-
diyen özelliği, yerleşimi ve eşlik eden semptomlardan yola çıkarak değişik fiz-
yopatolojik yaklaşımlar sözkonusudur. Teknolojik gelişmeler ve bunların kul-
lanımı yeni veriler katmışsa da KBA’nın tüm özelliklerini açıklıyacak model
tam olarak oluşturulamamıştır. KBA’da fizyopatolojinin aydınlatılmasında
yanıtı aranan temel sorular şunlardır:
1. Ağrının kökeni
2. Vazodilatasyonun nedeni
3. Otonomik değişikliklerin kaynağı
4. Periyodisitenin nedeni
Ağrının şiddetli olması vasküler kökenli bir ağrıya işaret etmektedir. Ağrı-
nın ortaya çıkış yeri ve yayılımı kavernös sinüs içi bir olayı düşündürtmekte-
dir. Buradan yola çıkarak kavernös sinüse yönelik yapılan değişik çalışmalar-
da gerçekten de internal karotid arterin kavernöz parçasının proksimalinde
vazokonstriksiyon, kavernöz parçasında ise vazodilatasyon saptanmıştır. Va-
zodilatasyon ağrıyla aynı tarafta oftalmik, anterior serebral ve orta serebral ar-
terde de görülmüştür. Söz konusu bu vazodilatasyon olayın başlangıcından
ziyade bir sonuçtur ve ağrı başladıktan sonra ortaya çıkmaktadır. Öyleyse
başka bir olay süreci başlatmaktadır. Gerçekten de yapılan değişik çalışmalar-
da kavernös sinüs ve ilişikte olduğu venlerde nörojenik inflamasyon gösteril-
miştir. Ağrının birincil nedeni de budur. Bu inflamasyonun sebebi de büyük
olasılıkla trigemino-vasküler sistemin aktivasyonudur. KBA atağı sırasında
ipsilateral eksternal juguler vende CGRP (calsitonin gene related polipeptid)
ve VİP’in (vazoaktif intestinal peptid) artmış olarak bulunması, buna karşın
substans P ve nöropeptid Y’nin normal düzeyde saptanması buna kanıt veri-
ler olarak kabul edilmiştir. Yine bir substans P inhibitörü olan somatastinin ve
perivasküler nörojenik inflamasyonu bloke eden sumatriptan ve dihidroergo-
taminin söz konusu ağrıyı geçirmeleri sorumlu nörojenik inflamasyonu göste-
ren dolaylı ancak güçlü kanıtlardır.
Oluşan nörojenik inflamasyon ağrıya ve vazodilatasyona neden olur. Sıra-
sıyla gelişen venöz staz, venöz konjesyon ve damarlarda şişme sempatik ağın
kompresyonuna neden olur. Bu bası sonucunda da sözkonusu otonomik bul-
gular ortaya çıkar. Buraya kadar anlatılanlar değişik çalışmalarla ortaya kon-
muştur. Halen net olmayan ilk tetiği çeken olayın ne olduğu ve de periyodisi-
tedir. Değişik spekülasyonlar söz konusudur. En kabul göreni, suprakiazma-
tik nukleuslarda lokalize olduğu düşünülen ‘biyolojik saat’ ‘circadian pacema-
ker’da bir bozukluk olabileceğidir. Beyin sapı serotonerjik merkezlerle ve tri-
geminal nukleuslarla bağlantıları olan bu merkezdeki bozukluk, aksama söz
konusu beyin sapı yapıları, özellikle de trigemino-vasküler sistem üzerinde te-
59
• Sabahattin Saip
tikleyici rol oynamaktadır. Bu sistem tetiklendikten sonrada yukarıda anlatı-
lan ağrı ve eşlik eden bulgulara neden olan fizyopatolojik süreçler başlar ve
sonlanır.
KBA’da Sa¤alt›m
Migrende olduğu gibi KBA’da da sağaltımın iki ayağı vardır. Birincisi atak
tadavisi yani sadece ağrı atağına, ağrıyı dindirmeye yönelik sağaltım, ikincisi-
de profilaktik yani ağrının gelmesini önlemeye yönelik koruyucu sağaltımdır.
Atak Sa¤alt›m›
KBA’da ağrının başlayacağı önceden farkedilmez. Başladıktan çok kısa bir
süre sonra da en şiddetli halini aldığından bilinen klasik analjezikler yetersiz
kalmaktadır. Burada amaç ağrı gibi hızlı etkileyecek ajanlara ihtiyaç vardır. Bu
güne kadar oluşan bilgi birikimi bu amaca yönelik en etkili ajanların oksijen
inhalasyonu, subkutan sumatriptan, intravenöz dihidroergotamin ve lokal
intranazal lidokain gibi anesteziklerin uygulanmasıdır. Gerçekten atak sıra-
sında dakikada 7-10 litre saf (%100) oksijen solutulması (10-15 dakika süreyle)
%70 oranında ağrıyı gidermektedir. Genellikle etki ilk 5 dakikada görülmek-
tedir. Böyle yüksek basınçlı, yüksek konsantrasyondaki oksijenin bu etkisi, ok-
sijenin güçlü vazokonstriktör etkisi yanında aynı zamanda CGRP serbest ka-
lışını engellemesindendir.
5 HT1B/1D agonisti olan sumtriptana gelince, özellikle subkutan uygulan-
ması KBA ağrısını kısa sürede giderdiği bildirilmiştir. Yapılmış çift kör plase-
bo kontrollü çalışmalarda olguların %75’inde ağrıyı 15 dakikada tamamen ge-
çirdiği görülmüştür. Bu etki diğer triptan grubu ajanlar için de geçerlidir. An-
cak sadece oral kullanıma uygun tabletleri olduğundan KBA’da kullanımları
pratik olarak mümkün görülmemektedir. Çünkü burada amaç zaten kısa sü-
ren şiddetli ağrıyı, olabildiğince kısa sürede gidermektir. Bunun için de en uy-
gun ajan subkutan olarak uygulanabilen sumatriptan görülmektedir. Yalnız
burada sumatriptanın yan etkilerini anımsatmak ve de iskemik kalp hastalığı
ve kontrol altında olmayan hipertansiyonu olan kişilere asla önerilmemesini
vurgulamak uygun olacaktır.
Yine 10 dakika gibi kısa bir sürede ağrıyı geçiren intravenöz veya inhalas-
yon yoluyla uygulanabilen dihidroergotamin kullanılabilir. Ancak ülkemizde
bu yollarla kullanılabilir ergo preparatı olmadığını da vurgulamak gerekir.
Var olan oral formları da etkisiz bulunmuştur.
Bizim kendi deneyimimiz olmamakla birlikte 1cc, %4’lük lidokainin nazal
damla olarak kullanımının ağrıyı kısa sürede geçirdiği bildirilmiştir.
KBA ağrı atklarının giderilmesinde nonspesifik analjeziklerin ve narkotik-
lerin çok az etkileri vardır. Bu nedenle zorunluluk halleri dışında önerilmeme-
60
Küme Bafl A¤r›s› ve Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar› •
lidirler. Ancak spesifik ajanların yokluğu ya da onlara kontrendike durum
varlığında kullanılabilirler.
Profilaktik Sa¤alt›m
KBA’da profilaksinin amacı; kümelerin olabildiğince kısa sürede kontrol
altına alınması, ağrı ataklarının süre ve şiddetinin azaltılmasıdır. Eğer kronik
KBA söz konusu ise, sürekli, kişiye uygun en az yan etkili ilaç profilaksisi gün-
deme gelecektir. Ancak en yaygın görülen formu, epizodik KBA söz konusu
ise o zaman bizim de uyguladığımız gibi, küme dönemi başlar başlamaz he-
men uygun profilaktik bir ajanın başlanmasıdır. Başlanan tedavinin remisyon
başladıktan sonra da 2-3 hafta daha sürdürülmesi gerekmektedir. Yine kural
olarak tedavinin birden değil, yavaş yavaş sonlandırılmasıdır. Yeni bir küme
dönemi başladığında yine benzer bir yaklaşım olabilir. Bu amaçla şimdiye dek
pek çok ajan kullanılmıştır. Bunlardan halen kullanılanlar kalsiyum kanal blo-
kerleri, ergo türevleri, lityum tuzları, sodyum valproat, metiserjid, kortikoste-
roidlerdir. Daha önce denenmiş ve de etkisiz olmalarından ya da yan etki pro-
fillerinden dolayı artık kullanılmayanlar ise: Beta blokerler, indometasin, kar-
bamazepin, pizotifen ve antidepresanlardır.
KBA profilaktik yaklaşımında, KBA’nın kronik ya da epizodik oluşu, has-
tanın yaşı, atakların sıklığı ve şiddeti, küme döneminin uzunluğu ve daha ön-
ce bu amaçla kullanılan ilaç-ilaçlara alınan yanıt, söz konusu ilaçların yan et-
ki profilleri ve olası kontrendike durumların değerlendirilmesi gerekli ipuçla-
rıdır.
Halen yaygın kabul gören ve kullanılan koruyucu ajanları biraz daha ya-
kından irdeleyecek olur isek, kalsiyum kanal blokerlerinden verapamil’in üs-
tünlüğünü göreceğiz. Gerçekten, bizim pratiğimizde de küme başında 120-480
mg dozları arasında başlanan verapamil kısa sürede ağrı ataklarını önlemek-
tedir. Hipotansiyon, konstipasyon, sersemlik ve bulantı olası yan etkileridir.
Kişiyi bilgilendirmek yerinde olacaktır. Nimodipin ve flunarizin her ne kadar
vasküler başağrılarında endike olan diğer kalsiyum kanal blokerleri iseler de
KBA’da etkinlikleri şüphelidir.
Özellikle gece uykuda gelen ataklar üzerine etkili görülen 5 HT 1B/1D re-
septör agonisti olan ergotamin tartarat da sık kullanılan ve etkili ajanlardan-
dır. Küme başlangıcında bölünmüş dozlarda günde 2-4 mg önerilmektedir.
Ancak periferik vasküler ya da kardiyovasküler hastalığı olanlarda kontrendi-
ke olduğunu unutmamak gerekir.
Eğer kronik KBA söz konusu ise belki ilk başvurulacak ajanların başında
lityum tuzları gelmektedir. Epizodik formda da yararları gösterilmiştir. %60-
70 gibi profilaksi sağladıkları bildirilmiştir. Bu etkilerini santral sinir sistemin-
de serotonerjik nörotransmisyonu stabilize ederek gösterdikleri kabul edil-
61
• Sabahattin Saip
mektedir. Günde 600-900 mg bölünmüş dozlarda önerilir. Uzun kullanımda
toksik yan etkileri ortaya çıkabileceği unutulmamalı. Bu nedenle serum düze-
yi takibi yapılmalıdır. İstenilen serum düzeyi 0.4-0.8mEq/l’dir. Görülebilecek
yan etkilerden bazıları; tremor, nistagmus, ataksi, dizartri, bulanık görme,
konfüzyon olarak sayılabilir.
Bir başka etkili ajan 5HT1 ve 5HT2 reseptörlerine özel afinitesi olan meti-
serjit maleat’tır. Kullanıldığında nörojenik inflamasyon gelişmesini önler. An-
cak periferik 5HT1 ve 5HT2 reseptörlerine de bağlandığında istenmeyen etki-
leri ortaya çıkmaktadır; yaygın kas ağrıları, kas krampları, karın ağrısı, bulan-
tı, diyare gibi. Özellikle arteriosklerotik kalp hastalığı olanlarda kullanılma-
malıdır. Yine uzun süreli kullanımında retroperitoneal, plöral, pulmoner fib-
rotik reaksiyonlara neden olabileceği de akılda tutulmalıdır. Bu kötü profili
nedeniyle bizim pratiğimizde hemen hemen hiç yeri yoktur. Genç olgularda
akla gelebilir.
Küme dönemleri kısa ve diğer ajanlara dirençli olgularda kortikosteroidler
kullanılabilirler. Özellikle prednizolon ve deksametazon bu amaçla kullanıl-
dıklarında çok hızlı etki gösterirler. Bu etkilerini kavernös sinüsteki vasküliti
önleyerek gösterdiklerine inanılmaktadır. Kortikosteroidlerin yaygın bilinen
yan etkilerini unutmamak kaydıyla zaman zaman bizim de baş vurduğumuz
ve önerdiğimiz ajanlardır.
Antiepileptikler özellikle de sodyum valproat’tan da söz etmek gerekecek-
tir. KBA profilaksisinde giderek ön sıralara geçme eğilimindedirler. Sodyum
valproat 600-1000 mg/gün dozlarda kullanılmaktadır. Tremor, letarji, kilo al-
ma gibi yan etkileri vardır. Yine seyrek de olsa hepatotoksik olabileceği unu-
tulmamalıdır.
Tüm bu medikal yaklaşımlar yanıtsız ya da yan etki-kontrendikasyon söz-
konusu olgularda değişik yöntemlerle sinir blokajları denenebilir. Burada te-
mel amaç lokal anesteziklerle, gliserolle veya radyofrekans termokoagülas-
yonla sinir ya da ganglion blokajı, anatomik kesi yapmaktır. Bu blokaj geçici
ya da kalıcı olabilir. Geçici blokajlar yeğlenir. Kalıcı blokajları korneal aneste-
zi, korneal infeksiyon ve anesteziya doloroza gibi kalıcı istenmeyen sorunlara
yol açabilir. Bu nedenle bu tip invazif yaklaşımlara sadece dirençli olgularda
ve uzmanlaşmış merkezlerde başvurulmalıdır.
D‹⁄ER ENDER GÖRÜLEN PR‹MER BAfi A⁄RILARI
Bu bölümde çok seyrek görülen primer baş ağrılarından söz edilecektir.
Genel pratikte tanınmaları kolay değildir. Tedavi yaklaşımları diğer primer
baş ağrılarından farklı olduğundan tanınmaları çok önemlidir. Çünkü erken
tanı hastaların ağrısız yaşamalarına, yaşam kalitelerinin artışına neden olacak-
tır.
62
Küme Bafl A¤r›s› ve Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar› •
PAROKS‹ZMAL HEM‹KRAN‹YA (PH)
Tanı konan ve bildirilen olgu sayısı artmakla birlikte çok seyrek görülen
bir primer baş ağrısı formudur. Görülme sıklığı ile ilgili tam veriler yoktur.
Önceleri ağırlıklı olarak kadınlarda daha sık görüldüğü kanısı (K/E=7/1) yay-
gın iken, son bildirilen serilerde bu oranın giderek kapandığı görülmüştür
(K/E=2.3/1). Tanı kriterleri oluştukça ve de daha kolay hale geldikçe bu cin-
siyet farkının daha da kapanacağına inanılmaktadır.
Başlama yaşı tüm diğer primer baş ağrılarında olduğu gibi 25-40 yaş ara-
sıdır. Bildirilmiş en genç olgu 6 yaşında, en yaşlısı da 81 yaşındadır.
Yeni tanımlanmış ağrı tipi olması nedeniyle halen tanı kriterleri ve alt
gruplarıyla ilişkili karışıklıklar söz konusudur. Uluslararası Baş Ağrısı Derne-
ği 1988’de (İHS-1988) sadece kronik paroksizmal hemikraniyadan söz etmiş-
tir. Oysa bildirilen olgu sayısı arttıkça üç farklı formu olduğunu görmekteyiz.
Diğer primer baş ağrılarında olduğu gibi epizodik olanı, başından beri kronik
olan formu, bir de epizodik başlamış kronikleşmiş formudur. Tablo 4’te öne-
rilmiş yeni tanı kriterleri görülmektedir. Mantık PH kliniği göstermesi, orga-
nik nedenlerin kesinlikle ekarte edilmiş olması ve de aralarda remisyon dö-
nemlerinin olup olmadığına göre tanı konması ve sınıflama yapılmasına da-
yanmaktadır.
Paroksizmal hemikraniya için önerilen tanı kriterleri:
63
A.
Afla¤›daki özellikleri gösteren en az›ndan 30 atak
B.
Tek tarafl› orbital, supraorbital ve/veya temporal yerleflimli, genellikle hep ayn› tarafta
2-45 dakika süreli çok fliddetli a¤r› ataklar›
C.
Atak s›kl›¤› günde 5’ten fazla
D.
A¤r›yla ayn› tarafta, a¤r›ya afla¤›daki semptomlardan en az›ndan bir tanesinin efllik
etmesi.
1. Konjonktival injeksiyon
2. Göz yaflarmas›
3. Nazal konjesyon
4. Burun ak›nt›s›
5. Ptoz
6. Gözde ödem
E.
Bu a¤r› ataklar›n›n organik bir nedeni düflündürtmemesi ve olas› sekonder nedenlerin
gerekli inceleme yöntemleriyle ekarte edilmesi.
Not: Ço¤u olgu indometasine h›zla ve kesin olarak yan›t verir (Genellikle 150 mg/gün veya daha düflük
dozlarda)
Tablo 4. Kronik paroksizmal hemikraniya (KPH)
• Sabahattin Saip
Paroksizmal Hemikranyan›n Klinik Özellikleri
Hem kronik hem de epizodik formunda klinik özellikler benzerdir. Ağrı
kesinlikle hep aynı tarafta ve de karşı tarafa yayılım göstermez. Ağrı en sık
olarak sırasıyla oküler, temporal, maksiler ve frontal bölgede hissedilir. Atipik
farklı yerleşimler (oksipital, retroorbital, otalji şeklinde) bildirilmişse de çok
seyrektir.
Ağrı şiddetli olup birden ortaya çıkar ve kişi hemen bir yere oturma ya da
yatma ihtiyacı duyar. Genellikle kişiler cenin pozisyonunda sesizce yatma eği-
limindedirler. Ağrının karakteri zonklayıcı, damar atar gibi, oyucu, delici ola-
rak tanımlanmıştır.
Ağrı süresi ortalama 2-25 dakika olarak bildirilmişse de, ağrının 120 daki-
ka sürdüğü olgular da bildirilmiştir. Ağrı atakları gün içinde sık tekrarlama
eğilimindedir. Bu ataklar genel olarak günde 1 ile 40 arasında değişmektedir.
En yaygın şekliyle günde 15 atağın üzerinde bildirilmiştir. Ağrı ataklarının kü-
me baş ağrısında olduğu gibi günün belirli saatlerinde görülme özelliği yok-
tur. Günün her saatine ortaya çıkabilirler. Ağrıların yine 3’te 1’i uyku sırasın-
da ortaya çıkarlar. Her ne kadar REM’le ilişkilendirilmişlerse de gecenin her
saatinde görülebilirler.
Ağrıları tetikleyen faktörler arasında %20 gibi başın eğilmesi ya da rotas-
yonu bildirilmiştir. Daha seyrek olarak C2 köküne ya da büyük oksipital sini-
re bası ağrıyı başlatabilmektedir.
Ağrıya, ağrıyla aynı tarafta değişik otonom semptomlar eşlik edebilir. En
sık olarak (%60) göz yaşarması görülür. Sırasıyla %42 burunda tıkanıklık, %36
burun akıntısı ve göz kızarması, %33 ptoz ve seyrek olarak miyozis, terleme-
de artış görülebilir.
Son olarak PH’nın semtomatik olarak da (enevrizma, AVM, kolajen doku
hastalıkları, intrakraniyal hipertansiyon, tümör) görülebileceğini ve mutlaka
bu nedenleri ekarte etmek gerektiğini vurgulamak yerinde olacaktır. Yine
PH’nın diğer primer baş ağrılarıyla (migren, gerilim baş ağrısı) birlikte görü-
lebileceğini anımsatmak uygun olacaktır.
PH’lı olgularda özellikle atak sırasında yapılan değişik laboratuar incele-
melerinde bazı farklılıklar saptanmıştır. Özellikle MR ve dinamik kan akışını
gösteren yöntemlerle (Doppler, anjiyografi) yapılan çalışmalarda küme baş
ağrısında olduğu gibi oftalmik venlerde segmental daralmalar ve oküler kan
akışında artış saptanmıştır. Katekolaminlerin ve beta endorfinlerin siklik salı-
nımında anormallik, kraniyal venöz kanda calsitonon-related peptid (CGRP)
ve vazoaktif intestinal peptid (VIP) seviyelerinde artış gösterilmiştir. İndome-
tasin sağaltımından sonra bunların normal seviyelere gerilediği gözlenmiştir.
Ancak tüm bu veriler halen PH’nın doğasını açıklamaya yetmemektedir.
64
Küme Bafl A¤r›s› ve Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar› •
Sa¤alt›m
PH’da ilk ve tek seçilecek ajan indometesindir. Hatta tanı koydurucu de-
ğere sahiptir. 25 mg günlük dozda başlanır. Alınan yanıta göre doz haftalık 25
mg olarak arttırılır. Genellikle 25-100 mg arasında bir doz yeterli olmaktadır.
Dirençli olgularda 300 mg’a kadar çıkılabilir. Efektif dozdan 1-2 gün sonra ağ-
rı atakları hızla geçer. Gece ataklarını önlemek için özellikle uzun salınımlı
olanları tercih etmekte yarar vardır. Epizodik formunda aktif dönem geçtikten
sonra uzunca bir sürede doz azaltımı yapılarak tedavi sonlandırılmalıdır. Zi-
ra ağrı atakları hemen geri gelebilir. Kronik formunda ise sürekli uygun doz-
da ilaç alınması gerekmetedir.
E¤er indometasine yan›ts›z ise tan›y› tekrar gözden geçirmek gerekmektedir. Bu
durumda asetilsalisilik asit, naproksen, verapamil denenebilir.
SUNCT SENDROMU (Short-lasting Un›lateral Neuralgiform Headaches with Con-
junctival Injekction and Tearing) Tek tarafl› göz yaflarmas› ve k›zarmas›n›n efllik et-
ti¤i k›sa süreli nevraljiform a¤r›lar
Primer baş ağrılarının en seyrek görülenlerinden olmakla birlikte en dra-
matik ve değişken kliniğe sahiptir. İlk kez 1978’de tanımlanmıştır. Bugüne ka-
dar değişik merkezlerden toplam 30 kadar olgu bildirilmiştir. Bu olguların
özelliklerinden yola çıkarak tanı kriterleri oluşturulmuş ve klinik özellikleri
belirlenmiştir.
Diğer primer baş ağrılarından farklı olarak daha ileri yaşlarda ortaya çık-
ma eğilimindedir. Ortalama görülme yaşı 50’dir. Yine erkeklerde daha sık gö-
rülmektedir. Erkek kadın oranı 2.5/1’dir. Bu sendromun en önemli klinik
özelliği gün içinde çok kısa ağrı atklarının sık olarak tekrarlamasıdır. Ağrının
süresi saniyelerle sınırlıdır. Genel olarak 5 ile 120 sn sürmektedir. Ortalama 50
sn sürer. Daha uzun sürebileceği de bildirilmiştir. Ağrı aniden başlayıp birden
sonlanmaktadır. Bazen ağrısız dönemlerde aynı bölgede bir dolgunluk hissi
olabilir. Daha öncede sözünü ettiğimiz gibi ağrılar gün içinde sık tekrarlama
eğilimindedirler. Ortalama günde 30 (6-77 arası) kez tekrarlayabilir. Ağrılı dö-
nem aylarca süren remisyon dönemleriyle sonlanabilir. Ağrılı dönemler genel-
likle birkaç haftayla birkaç ay sürer ve yılda bir ile iki kez yaşanabilir. Ağrılı
dönem ile remisyonların belirli bir düzeni yoktur. Ağrı ataklarının gün içeri-
sinde ortaya çıkışlarında da bir özellik söz konusu değildir. Uyku dahil, gü-
nün her saatinde görülebilirler.
Ağrı şiddetli, yakıcı, oyucu, ‘elektrik çarpmış gibi’ karakterdedir. Genellik-
le tek taraflı göz çevresinde, alında ve temporal bölgede lokalizedir. Bazen bu-
run ve ağız içine yayılabilir. Yine küme baş ağrısında ve paroksizmal hemik-
raniyada olduğu gibi ağrıya konjunktival kızarıklık, göz yaşarması, burun tı-
kanıklığı ve akıntısı, ptoz veya göz ödemi gibi otonomik bulgulardan biri ve-
ya birkaçı eşlik edebilir.
65
• Sabahattin Saip
Ağrıyı Trigeminal sinir inervasyon alanlarına dokunulması, uyarılması te-
tikliyebilir. Semptomatik taraf saçlar, alın, burun, dudaklar gibi. Yine yüz yı-
kama, traş olma, diş fırçalama, yemek yeme, konuşma gibi eylemler ağrıyı
uyarabilir. Boyun hareketleride tetikleyiciler arasında bildirilmiştir.
3 olguda beyin sapında, ağrıyla aynı tarafta, değişik lezyonlar bildirilmiş-
tir. Bu nedenle böyle bir olguyla karşılaşıldığında altta yatabilecek semptoma-
tik bir nedeni ekarte etmek için beyin görüntülemesine başvurulmalıdır. Özel-
likle de manyetik rezonansla görüntülenmesi uygun olacaktır.
Bu sendromun sağaltımı da güçtür. Şimdiye kadar etkili bir sağaltım yön-
temi bildirilmemiştir. Migren, küme baş ağrısında olduğu gibi kalsiyum kanal
agonistleri, antiepileptikler ve kortikosteroidler denenmiş sadece karbamaze-
pine kısmi yanıt elde edilmiştir. Medikal sağaltıma olduğu gibi sinir blokajla-
rına da direçli olduğu bildirilmektedir.
H‹PN‹K BAfi A⁄RISI
İlk kez 1988’de Raskin tarfından bildirilmiş olan bu baş ağrısı tipi çok sey-
rek görülmektedir. Ağrı genellikle bilateral ve zonklayıcı karakterdedir. Ağrı-
ya herhangi bir otonom bulgu eşlik etmemektedir. Genellikle 15 ile 60 dakika
sürmektedir. Bazen gecede birkaç kez tekrarlıyabilir. Genellikle uykuda hızlı
göz küresi hareketlerinin görüldüğü (REM) dönemde ortaya çıkmakta ve kişi-
yi uyandırmaktadır. Kadınlarda 2.5/1 gibi bir oranda daha sık görülmektedir.
Şimdiye kadar bildirilmiş olguların çoğu ileri yaştadır. Ortalama görülme ya-
şı 65’tir.
Genellikle her gece ve özellikle de saat 01.00 ile 03.00 saatleri arasında gö-
rülmektedir. Ağrı birden başlar,genellikle tüm başa yayılır ve zonklayıcıdır.
Yine genellikle kendiliğinden 15 ile 180 dakika içinde geçer. Olguların 4’te
1’inde ağrı hemikraniyaldir. Nadiren ağrıya bulantı, kusma, fono ve foto-fobi
eşlik eder. Ancak herhangi bir otonom bulgu eşlik etmez.
Bu ender görülen sendromun sağaltımında lityum karbonatın etkinliği he-
men hemen tüm olgularda bildirlmiştir. 300 ile 600 mg günlük dozlarda öne-
rilmektedir. Küme baş ağrısı sağaltımında istenmeyen etkilerinden söz edil-
miş olduğundan tekrar üzerinde durulmayacaktır. Yan etki nedeniyle bu sa-
ğaltımı alamıyanlarda kafein, indometasin, flunarizin, prednizolon denenmiş-
se de en etkili ve ilk kullanılacak olan ilaç lityum karbonattır.
Tablo 5’te otonom bulguların eşlik ettiği primer başağrılarının özellikleri
karşılaştırılmıştır (KPH: Kronik Paroksismal Hemikraniya, SUNCT: Short las-
ting Unilateral Neuralgiform pain with Conjunctival injection and Tearing,
HBA: Hipnik Baş Ağrısı, KBA: Küme Baş Ağrısı).
66
Küme Bafl A¤r›s› ve Di¤er Benzer Seyrek Görülen Primer Bafl A¤r›lar› •
KAYNAKLAR
1.
Erdine S. Ağrı. Baskı Alemdar ofset. İstanbul 2000.
2.
Olesen J, Goadsby PJ: Cluster Headache & Related Conditions.Frontiers in headache research Volume 9 Oxford
University Press, İnc. New York,1999.
3.
Olesen J, Tfelt-Hansen P, Welch KMA: The Headache. Raven Press Ltd., New York,1993.
4.
Lance JW, Goadsby PJ: Mekanism and Management of Headache. Sixth Edition, Great Britain University Press,
Cambrige.,London 1998.
5.
Silberstein SD, Lipton RB, Dalessio DJ: Wolff’s Headache and other Head Pain. Seventh Edition, Oxford Univer-
sity Press, İnc.New York, 2001.
67
KPH
SUNCT
HBA
KBA
Cins K/E
2/1-1/1
1/2
2/1
1/8
A¤r› tipi
Zonklay›c›, s›k›c›,
Zonklay›c›, s›k›c›,
Yak›c›, saplay›c›, Oyucu, s›k›c›
saplay›c› (b›çak)
saplay›c› (b›çak)
elektrik çarpmas›
A¤r› fliddeti
Çok fliddetli
Orta fliddette
Orta fliddette
Çok fliddetli
Lokalizasyon
Orbital, temporal
Periorbital
Yayg›n, nadiren
Orbital,
yar›m bafl
temporal
Günde
1-40
6-77
1-3
Gün
atak say›s›
afl›r› 1’den,
günde 8 aras›
Atak süresi
2-25 dakika
5-250 saniye
30-60 dakika
15-180 dakika
Otonom bulgu Var
Var
Yok
Var
Uykuda atak
Var
Var
Var
Var
Tetik faktör
Alkol, bafl›
Boyun hareketleri, Uyku
Alkol
e¤mek, C4-5,2,
5’nci sinir
oksipital sinire bas›
uyar›lmas›
Sa¤alt›m
‹ndometasin
Yok
Lityum, kafein
Verapamil,
lityum
Tablo 5. Otonom bulgular›n efllik etti¤i primer bafl a¤r›lar›n›n özellikleri
Dostları ilə paylaş: |