İsterseniz ‘düşünce sineması’ çerçevesinde yer alan
filmlerinize değinelim. Gurbet Kuşları (1964) toplum-
sal gerçekçilik döneminde yaptığınız bir film. Peşinden
Haremde Dört Kadın (1965) ve Karakolda Ayna Var
(1966) geliyor. Ulusal sinemayla birlikte anılan halk si-
neması kavramına somut bir örnek olması amacıyla
yaptığınız bir film Karakolda Ayna Var. Gurbet Kuşla-
rı’ysa Visconti’nin Düşman Kardeşler’ine (Rocco e i
suoi fratelli, 1960) çok benzetildi. Benzerlik, alıntı, ça-
lıntı iddiaları oldu. Ama Gurbet Kuşları ulusal gerçek-
liğe dair ipuçları içeriyor.
H
alit Refiğ: Gurbet Kuşları’nın çıkış noktası olan Tur-
gut Özakman’ın ‘Ocak’ adlı sahne eseri, tek mekânda
geçiyordu. Ben bu statik yapıyı dinamik hale getirebilmek
için aileyi göç ettirmeye karar verdim. Anadolu’dan İstan-
bul’a göç meselelerini en iyi Orhan Kemal işlemiş olduğu
için ona danıştım. Senaryo büyük ölçüde ona ait. Orhan
Kemal’in filme de adını veren ‘Gurbet Kuşları’ kitabı da
Visconti’nin filmindeki gibi tren garında başlıyor. Ama,
Düşman Kardeşler Orhan Kemal’in kitabından daha sonra
çekildi. Haremde Dört Kadın, Günahkâr Gönüller’le (Senso,
1954) ne kadar benzerlik taşıyorsa Gurbet Kuşları da Düş-
man Kardeşler’le o kadar benzerlik taşır. Visconti hem İ-
talyan Komünist Partisi’nin öncülerindendi hem de aris-
tokrattı. Dolayısıyla Düşman Kardeşler’de çok keskin bir
sınıfsal mesele var. Kapitalizmin gladyatörü olup mahvol-
makla işçi sınıfının bilincine varıp otomobil fabrikasında
Halit Refiğ
89
çalışmak karşılaştırılıyor. Burada Visconti’nin hem kişisel
yaklaşımı hem de İtalya’nın sosyal durumu söz konusu.
Benim filmimdeki karakterler İstanbul’a gelirken “İstanbul
sana şah olmaya geliyorum!” diye bağırıyor, kendini alt sı-
nıfa ait görmüyor. Sonuçta ailede parçalanma oluyor. İs-
tanbul’a indikten sonra aile bireylerinin yaşadıkları ve hi-
kâyenin vardığı yer Düşman Kardeşler’inkinden çok farklı.
Dostları ilə paylaş: |