Barnabas İncili
211
46. Büyük Ödül.
Bir gün, İsa Süleyman mabedi verandasında otururken, yanına
din adamları geldi ve içlerinden halka hitap eden birisi kendisine
dedi, “Ey muallim, ben bu insanlara
defalarca hitap ettim,
aklımda kitaptan anlayamadığım bir bölüm var.” İsa karşılık
verdi, “Nedir o?” Yazıcı dedi, “Allah'ın babamız İbrahim'e
söylediği şu, “Ben senin büyük ödülün olacağım” sözü. Şimdi,
insan böyle bir ödülü nasıl hak edebilir?” O zaman İsa ruhen
sevindi ve dedi, “Eminim ki sen Allah'ın melekûtundan uzak
değilsin.
Beni dinle, bu öğretinin anlamını sana anlatacağım.
Allah, sonsuz, insan sonlu olduğundan, insan Allah'ı hak edemez
ve senin kuşkun bu mudur kardeş?”
Yazıcı ağlayarak
cevap verdi, “Rab,
sen benim kalbimi
biliyorsun; o halde konuş, çünkü
benim ruhum senin sesini
duymak arzu ediyor.” O zaman İsa dedi, “Allah sağ ve diridir ki,
insan her an aldığı küçük bir nefesi de hak edemez.” Bunu duyan
yazıcı kendinden geçti ve havariler de aynı şekilde hayrete
düştüler, çünkü İsa'nın, Allah sevgisi için ne verirlerse, onun yüz
katını alacaklarını söylediğini hatırlıyorlardı. Sonra İsa dedi,
“Eğer biri size yüz altın kuruş ödünç verse ve siz de bu kuruşları
harcasanız, sonra bu adama, “Ben sana kurumuş bir bağ yaprağı
veriyorum;
bu nedenle bana evini ver, çünkü onu hak etmiş
oluyorum” diyebilir misiniz?” Yazıcı cevap verdi, “Asla Rab,
çünkü o önce borcunu ödemeli ve sonra da,
herhangi bir şey
isteyecekse iyi şeyler vermelidir, ya bozulmuş bir yaprak ne işe
yarar ki?” İsa karşılık verdi,
“İyi söyledin ey kardeş; o halde söyle bana, insanı hiç yoktan
yaratan kimdir? Mutlaka Allah'tır, aynı zamanda ona
yararlanması için tüm dünyayı da vermiştir. Ama insan, günah
işleyerek bunu tümüyle harcamıştır, çünkü günahtan dolayı tüm
dünya insanın aleyhine döndü ve insanın sefilliği içinde, Allah'a
günahla bozulmuş amellerinden
başka verecek hiç bir şeyi
yoktur.