Beyin ölümü tanısının hızlı
ve doğru bir
şekilde konması gerek tıbbi gerekse
hukuki önemli bir sorumluluktur. Beyin
ölümü tanısı konan hastaların potansiyel
donör adayı olması ve bu konuda yardım
bekleyen pek çok hasta için bir umut
ışığı oluşturması da bu konunun önemini
daha da arttırmaktadır. Fakat son yıllarda
çıkan yayınlar tanıyı doğrulamak adına
yapılan destekleyici testlerin doğru ve
erken karar verebilme konusundaki
güvenilirliklerinde soru işaretleri
doğurmaktadır.
Ölüm, genel olarak, dolaşımın geri
dönüşümsüz olarak durması veya beyin
sapı dahil tüm beyin fonksiyonlarının
yine geri dönüşümsüz olarak kaybı
şeklinde tanımlanır (1). Her ikisi de ölüm
için birer tanı kriteri olup bir bütün olarak
organizmanın tüm fonksiyonlarının geri
dönüşümsüz kaybını ifade ederler. Her
iki durumda da, organizmanın çevreye
karşı uyumu ve iç dengeyi sağlayan
düzenleyici birim kaybolmuş olup geriye
sadece fonksiyonsuz doku ve organ
yığını kalmıştır. Beyin ölümünün ölüm
için kriter olarak kabul edilebilmesi için
tıbbi, hukuki ve etik açıdan yazılı standart
gerekçelerinin belirtilmesi gerekir (1-4).
Yatak başında beyin ölümü tanısı için
yapılan testler beynin tüm
fonksiyonlarının geri dönüşümsüz
kaybını tanımlamak içindir. Beyin ölümü
olduğu düşünülen vakada tanı için yatak
başı yapılan nörolojik muayene çok
önemlidir ve büyük bir dikkatle
yapılmalıdır. Amerika Birleşik
Devletleri’nde yoğun bakımla uğraşan
nörologlar beyin ölümü tanısını klinik
nörolojik muayene ile koyarlar ve belli
kriterler gözetilerek bir kez bu tanı
konduktan sonra teşhis kesin olarak
görülür ve geri döndürülemez (5).
Amerikan Nöroloji Akademisi yakın
zamanda yeniledikleri kılavuzlarında
erişkinlerdeki beyin ölümü tanısının yine
beyin sapı da dahil tüm beyin
fonksiyonlarının geri dönüşümsüz kaybı
olarak teyit etmişler ve yine bu kılavuzda
beyin ölümü tanısının basit ilkelere
dayandığı ve ölümle eşdeğer olduğu
belirtilmiştir (6).
Beyin ölümü tanı kriterlerinin 1968’de
Harvard Kriterleri olarak da bilinen bir
şekilde ortaya konmasından sonra yaygın
olarak kullanılmaya başlanmasına
rağmen, dünyada halen bu konudaki
tartışmalar sürmektedir. Son yıllarda
yapılmış olan ve Amerika Birleşik
Devletleri’nde çalışan 192 nöroloğun
beyin ölümü konusundaki düşüncelerini
konu alan bir çalışmada, daha önceden
yapılmış çalışmaları da göz önüne alarak,
bu iddiada potansiyel hatalar olabileceğini
ortaya koymuştur (7). Bu çalışmada ilk
olarak nörologların çoğu organizmanın
düzenleyici biriminin kaybı olarak ifade
edilen beyin ölümünün ölüm kabul
edildiği standart fikrine katılmamakta
olduğu görülmektedir. Bu nörologlar
bilincin, kişiliğin ve ruhun geri
dönüşümsüz kaybının ölüme eşdeğer
olduğunu savunmaktadırlar. Çok az bir
kısım nörolog ise ölüm kavramını
organizmanın yaşamsal fonksiyonunun
geri dönüşümsüz kaybı olarak
düşünmektedirler ki, beyin ölümü tanı
kriterleri ölüm tanısında onlar için tatmin
edicidir. İkinci olarak nörologların çoğu
kabul edilmiş testlerle beyin ölümü tanısı
konulan hastalarda EEG aktivitesi,
uyarılmış potansiyel aktivitesi ve
hipotalamik nöroendokrin fonksiyon gibi
bazı beyin fonksiyonlarının hala devam
edebilmesinden dolayı (8) beyin ölümü
için kullanılan testlerde ölüm tanısı için
yanlış pozitif sonuçlar ortaya
çıkabileceğini düşünmektedirler. Üçüncü
olarak nörologların çoğu beyin ölümü
kriterleri oluşan ve ölü kabul edilen
hastalarda beyin kan akımının olabileceği
veya beyin doku yıkımının meydana
BAŞYAZI /
EDITORIAL
Türk Yo€un Bak›m Derneği Dergisi (2012)10: 84-5
DOI:
10.4274/Tybdd.98608
Beyin Ölümünü Anlamak ve Teşhis Etmek
Brain Death: Understand and Diagnose
Perihan Ergin Özcan
Çiğdem Selek
Geliş Tarihi/Received: 28.12.2012
Kabul Tarihi/Accepted: 28.12.2012
Türk Yo€un Bak›m Derneği Dergisi, Galenos Yay›nevi
taraf›ndan bas›lm›flt›r.
Journal of the Turkish Society of Intensive Care,
published by Galenos Publishing.
ISNN: 1300-5804
Perihan Ergin Özcan (
✉
), Çiğdem Selek
Istanbul Üniversitesi, Istanbul Tıp Fakültesi,
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı,
İstanbul, Türkiye
E-pos ta: pergin@istanbul.edu.tr
Tel.: +90 212 531 31 26
gelmeyebileceğini düşünmektedirler
(8,9). Bu da, beyin ölümünün beyin
fonksiyonlarının geri dönüşümsüz kaybı
olup olmadığı konusunda tartışmaya ya
da kafa karışıklığına işaret etmektedir. Bu
çalışma, nörologların büyük kısmının
beyin ölümü tanı kriterlerinin ölüm
kavramını tam olarak ifade etmediği
düşüncesinde olduklarını göstermiştir.
Bazılarına göre ise beyin ölümü
organizmanın entegrasyonunun veya
yaşamsal fonksiyonlarının geri
dönüşümsüz kaybını ifade ettiği için
ölümle eşdeğer tutulmaktadır.
Ölüm kavramı
Çoğu nörologa göre beyin ölümü ölümle
eşdeğerdir. Organizmanın entegrasyon
biriminin kaybıyla organizma artık
organizma olmamaktadır, çünkü
organizma dışarından gelecek etkilere
karşı kendini koruyamaz ve iç dengesini
uzun süre sürdüremez (1-4).
Nöroloji konseyinin ölümün tanımı ile
ilgili önerdiği yeni bir kavram,
organizmanın hayatta kalmak için
çevreden gerekli ihtiyaçlarını alamaması
ile ölü olarak kabul edilmesi gerektiği
yönündedir (10).
Beyin ölümü testleri
Beyin ölümü için yapılan testler beyin
sapı da dahil tüm beyin
fonksiyonlarının geri dönüşümsüz
kaybını kesinleştirmek için yapılırlar.
Uygun şekilde klinik olarak beyin
ölümü tanısı konduktan sonra da bazı
beyin fonksiyonlarının (%20’sinde EEG
aktivitesi, %5’inde uyarılmış
potansiyel aktivitesi ve %50’den
fazlasında hipotalamik nöroendokrin
fonksiyon) hala devam ettikleri
gösterilmiştir (8). Bu aktivite devamı
beyin ölümü tanılı hastaların %5 ila
40’ında beyin kan akımının devam
etmesi veya %40’ında 24-48 saat
sonra dahi beyinde patolojik yıkımın
oluşmaması ile açıklanabilir (8,9).
Devam eden bu beyin aktiviteleri bazı
tartışmalı iddialarla açıklanmaya
çalışılmıştır (3,4,8,11). Bunların
önemsiz aktiviteler olup fonksiyon
olmadıkları veya önemsiz fonksiyon
oldukları, kritik klinik fonksiyonlar
olmadıkları ve ölümün de sonuçta
kritik fonksiyonların kaybını ifade ettiği
belirtilmiştir (11).
Sonuç olarak, yoğun bakımla uğraşan
hekimlerin elinde beyin ölümünü ölüm
olarak kabul edecekleri tutarlı bir
gerekçeleri yoktur ve beyin ölümü tanısı
için yapılan testlerin yeterliliği,
uygunluğu konusu tam olarak
anlaşılamamıştır. Hemen hemen yarısı
beyin ölümünü şuurun geri dönüşsüz
kaybı olarak kabul etmekte ve yarıdan
fazlası dolaşımsal ölümden farklı
görmektedirler.
Amerikan Nöroloji Akademisi ve Kanada
Forum Beyin Ölümü Kılavuzları beyin
ölümünü prognozundan ve şuurun geri
dönüşümsüz kaybından dolayı ölüm
olarak ifade etmektedirler (6,12,13).
Beyin ölümü eğer ölümse bunun
mantıksal çerçevede kavram olarak
açıklığa kavuşturulması gerekir. Yoğun
bakım pratiğinde bunun çok önemli
ahlaki sonuçları vardır.
Yazımızda da belirttiğimiz gibi beyin
ölümü birçok gelişmiş ülkede klinik bir
tanı olarak görülüp destekleyici
testlerden yanıltıcı sonuçlar doğurması
nedeniyle uzak durulmaktadır. Fakat,
ülkemizde de olduğu gibi dünyanın bazı
bölgelerinde gerek tıbbi etik gerekse
inançsal faktörlerden dolayı destekleyici
testlerin yapılması halen kanuni bir
zorunluluktur. Bu sebeple beyin ölümü
tanısı konurken eldeki teknik imkanlar ve
tecrübeye göre doğruluk oranı en
yüksek olan testin seçilmesinin önemli
olduğu inancındayız. Bu sayıda
yayınlanan ‘Anevrizmal Subaraknoid
Kanama Hastalarında Beyin Ölümü
Kararının Verilmesinde Elektro
Ensefalografinin Önemi’ başlıklı makale
de bu konuda bir adım olarak görülebilir.
85
Kay nak lar
1.
President’s Commission for the Study of
Ethical Problems in Medicine and
Biomedical and Behavioral Research:
Defining Death: Medical, Legal and Ethical
Issues in the Determination of Death
Washington, DC: U.S. Government Printing
Office; 1981.
2.
Bernat JL, Culver CM, Gert B. On the
definition and criterion of death. Ann Intern
Med 1981;94:389-94.
3.
Nair-Collins M. Death, brain death, and the
limits of science: why the whole-brain
concept of death is a flawed public policy. J
Law Med Ethics 2010;38:667-83.
4.
Joffe AR. The neurological determination
of death: what does it really mean? Issues
Law Med 2007;23:119-40.
5.
American Academy of Neurology: AAN
Summary of evidence-based guideline for
caregivers and families of patients:
determining brain death in adults. 2010,
6.
Wijdicks EF, Varelas PN, Gronseth GS,
Greer DM; American Academy of
Neurology. Evidence-based guideline
update: determining brain death in adults.
Report of the quality standards
subcommittee of the American Academy
of Neurology. Neurology 2010;74:1911-8.
8.
Joffe AR, Anton NR, Duff JP, Decaen A. A
survey of American neurologists about
brain death: understanding of the
conceptual basis and diagnostic tests for
brain death. Ann Intensive Care
2012;2(1):4.
9.
Joffe AR. Are recent defenses of the brain
death concept adequate? Bioethics
2010;24:47-53.
9.
Wijdicks EF, Pfeifer EA. Neuropathology of
brain death in the modern transplant era.
Neurology 2008;70:1234-7.
10. President’ Council of
Bioethics:Controversies in the
Determination of Death Washington, D.C:
President Council of Bioethics;2008.
11. Collins M. Reevaluating the dead donor
rule. J Med Philos 2010;35:154-79.
12. Report of the Quality Standards
Subcommittee of the American Academy
of Neurology: Practice parameters for
determining brain death in adults
(summary statement). Neurology
1995;45:1012-4.
13. Shemie SD, Doig C, Dickens B, Byrne P,
Wheelock B, Rocker G, et al. Severe brain
injury to neurological determination of
death: Canadian forum recommendations.
CMAJ 2006;174:S1-13.