İlk kez 1765 yılında Franz Antoine Mesmer hipnozu kullanmaya başladı.
Bugün strese bağlı ve psikosomatik hastalıklar olarak bilinen hastalıkların tedavisinde alternatif bir yöntem olarak kullanmaya başladı.
1841'de, İngiltere'de çalışan İskoçyalı bir hekim, Dr. James Braid, ilk kez hipnoz kelimesini kullanmıştır.
Hindistan'da, Calcutta'da çalışan bir İngiliz cerrahı Dr. James Esdaile ile 1840'dan 1845'e kadar hipnoanesteziyle operasyonlar yapmıştır.
1958’li yılların ortasında Amerikan Tıp Birliği ve Amerikan Psikiyatri Birliği hipnozu resmi bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir.
1961 yılında ise İngiliz Tıp Birliği hipnozu resmi bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir.
HİPNOZ
TÜRKİYEDE HİPNOZ
*1935 yılında Cemil Sena Ongun Pierre Janet’nin bir kitabından yapılan tercümeyle başlamış.
* 1946 yıllarında Dr. Bedri RUHSELMAN’ın bu konudaki yayınlarına rastlamaktayız.
* İleri ki yıllarda Dr. Can TAN ilmi tebliğler vermiştir.
*Aynı yıllarda Dr Sevil AKAY hipnoz yöntemi bademcik ameliyatları yapmıştır.
*1951 yıllarında hekim olmayan bir hipnozitör D. WATSON’ın, Türkiye’ye gelerek İstanbul’da diş hekimliği fakültesinde “hipnoz altında diş çekimi”, Ankara Tıp Fakültesinde de bir ameliyat yapılmasını sağlanmıştır.
*Prof. Dr. Orhan TOYGAR Ankara tıp Fakültesinde hipnotik anestezi ile ameliyatlar yapmıştır.
*1951 yılından sonra Opr. Dr Hüsnü İsmet ÖZTÜRK adına “Bilinçli Hipnoz Tekniği’’ dediği kendi metodunu kurarak ve uygulayarak bir ekolün kurucusu olmuştur. 1979 yılında vefat ettiğinde 2000’ den fazla hastayı kendi yöntemiyle tedavi etmiş,250’ye yakın hastanın da hipnoanestezisini kendi yapıp ameliyatlarını da gerçekleştirmiştir.
*1979 yılında vefatından sonra Kurucusu olduğu ‘’bilinçli hipnoz’’ ekolünü geliştiren ve sürdüren Diş Hekimi Ali Eşref MÜEEZİNOĞLU ’ halen çalışmalarını sürdürmektedir
TÜRKİYEDE HİPNOZ
1960 yılında ise “Hipnotizma” adlı tezi ile Dr. Recep DOKSAT, hipnozu bir bilimsel çalışma halinde üniversiteye duyurmuştur.
Ege üniversitesi Diş Hekimliği Fakültes’inde Profesör olan Turhan CENGİZ, doktora tezini “Hipnodonti” adı altında vermiştir.
Atatürk Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Hayati ÇELEBİ’nin de bu konuda çalışmaları olmuştur.
Türkiye de hipnoz ve hipnoterepi konusunda emeği geçen , özgün çalışmalarıyla dikkati çeken bir diğer önemli isim Uzm. Dr Tahir ÖZAKKAŞ’ tır. Hipnozla tedavi konusunda ülkemizdeki bilincin oluşmasında ve yayılmasında önemli bir yere sahiptir.
Korku ve fobiler ( Karanlık korkusu, hayvan korkusu,yükseklik korkusu, yalnızlık korkusu, asansör fobisi , kan fobisi , gök gürültüsü ve fırtına korkusu , uçuş korkusu , okul korkusu, Belirli seslerden korkma , hayaletlerden korkma , ateşten korkma denizden ve yüzmekten korkma …vs )
Konuşma bozukluğu ( kekemelik )
Çocuklarda davranış bozuklukları ,
Eğitim ve öğrenme sorunları ,
Çocuklarda uyum sorunu ( arkadaşlarına, okul ve sınıfına , ) Tikler ( Parmak emme, Tırnak yeme )
EN ÇOK KULLANILDIĞI YERLER
Kilo verme ,
Kötü alışkanlıların bırakılması (Sigara, alkol,madde bağımlılığı, kumar) Sınav stresi,
Anoreksia Nervoza,
Depresyon, Performans Anksiyetesi, Panik Bozukluğu, Sosyal Fobi,Posttravmatik Stres Bozukluğu Çoğul Kişilik Bozukluğu, Psikolojik Bellek Kayıpları,
Cinsel İşlev Bozuklukları, (Vajinismus,)
Uyku Bozukluklarında,
Yorgun bacak sendromu…. vs
Deri hastalıkları ( Sedef hastalığı,siğil vb.)
HİPNOZ EVRELERİ
Hafif trans hali ( Letarjik devre ) : Sersemlik hali. Kişi bu dönemde dünya ile ilişkisini kesmiş; ancak kendisine yapılacak bir uyaranla hemen kendisine gelir ve kendini toparlar.
Orta trans hali ( Kataleptik devre) : Donup kalma
Derin trans hali (Somnambulik devre):Uykuda kalkıp gezen,konuşan kişiler için kullanılır.
Kendisinin ahlaksız veya kanunsuz hareketlere zorlanacağı
Uyandıktan sonra kendisinin eskisi gibi olmayacağı korkusu
HERKES HİPNOZ OLABİLİR Mİ ?
Hayır herkes hipnoz olamaz.
Toplumun %20 hipnoza girmez.
Akıl hastalığı olanlar.
Sağır- dilsizler.
Bunayanlar.
6 yaşın altındaki çocuklar.
ALTARNETİF BİR TIP MIDIR
Hayır
Tıbbın içindedir.
Tamamen bilimsel ve tüm dünyada tıbbın kabul ettiği bir yöntemdir.
HİPNOZ - AKUPUNKTUR
Akupunktur de belli hastalıklarda etkili ve değerli bir tedavi yöntemidir.
Ancak akupunktür ve hipnozun etki mekanizmaları birbirinden çok farklıdır.
Akupunktürün refleksonojenik yönden ve bazı nörotransmitterler (serotonin, asetilkolin, endorfinler, enkafalinler vb.)'ın salınmalarını değiştirerek etkili olduğu biliniyor.
Bunun için bir morfin antagonisti olan naloxon kullanılmıştır. Akupunkturun iç morfin (endorfin)leri artırarak ağrı hissini ortadan kaldırdığı bilindiğinden, akupunktur anestezisi yapılan hastaya naloxon enjeksiyonu yapıldığında,ağrı hissinin yeniden doğmasına yol açarken, hipnozla anesteziye edilen kişilere yapılan naloxon hipnozun sağladığı anesteziyi etkilememiştir.