|
|
səhifə | 32/36 | tarix | 29.03.2017 | ölçüsü | 3,33 Mb. | | #12849 |
|
Vâkı’a Suresi
14
وَقَلِيلٌ
ve birazı da
|
مِنَ الْآخِرِينَ
sonrakilerden
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve kalîlun mine-l-âḣirîn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Birazı da sonrakilerden.
|
Edip Yüksel Meali
|
Küçük bir kısmı da sonraki nesillerdendir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Birazı da sonrakilerden.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Birazı da sonrakilerden (olan bu insanlar),
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Az bir kısmı da sonrakilerden.
|
Yusuf Ali (English)
|
And a few from those of later times.
|
M. Pickthall (English)
|
And a few of those of later time
|
Vâkı’a Suresi
15
عَلَىٰ
üzerindedirler
|
سُرُرٍ
tahtlar
|
مَوْضُونَةٍ
altın ve cevahirle işlenmiş
|
Türkçe Transcript (*)
|
‘Alâ sururin mevdûne(tin)
|
Ali Bulaç Meali
|
'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.
|
Edip Yüksel Meali
|
Lüks mobilyalar üzerinde,
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
(Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Altın ve cevahirle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde,
|
Yusuf Ali (English)
|
(They will be) on Thrones(5229) encrusted (with gold and precious stones), *
|
M. Pickthall (English)
|
On lined couches,
|
Vâkı’a Suresi
16
مُتَّكِئِينَ
yaslanırlar
|
عَلَيْهَا
onların üzerinde
|
مُتَقَابِلِينَ
karşılıklı
|
Türkçe Transcript (*)
|
Mutteki-îne ‘aleyhâ mutekâbilîn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Karşılıklı yaslanmışlardır.
|
Edip Yüksel Meali
|
Karşılıklı yaslanmışlardır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Onların üzerinde karşılıklı yaslanırlar.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Onlar üstünde karşılıklı yan gelip yaslanırlar.
|
Yusuf Ali (English)
|
Reclining on them, facing each other.(5230) *
|
M. Pickthall (English)
|
Reclining therein face to face.
|
Vâkı’a Suresi
17
يَطُوفُ
dolaşır
|
عَلَيْهِمْ
çevrelerinde
|
وِلْدَانٌ
gençler
|
مُخَلَّدُونَ
ebedi yaşamağa erdirilmiş
|
Türkçe Transcript (*)
|
Yatûfu ‘aleyhim vildânun muḣalledûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;
|
Edip Yüksel Meali
|
Onlara ölümsüz gençler servis yaparlar.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Çevrelerinde, ebedi yaşamağa erdirilmiş gençler dolaşır;
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Gencecik uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
|
Yusuf Ali (English)
|
Round about them will (serve)(5231) youths of perpetual (freshness), *
|
M. Pickthall (English)
|
There wait on them immortal youths
|
Vâkı’a Suresi
18
بِأَكْوَابٍ
testilerle
|
وَأَبَارِيقَ
ve ibrikler
|
وَكَأْسٍ
ve kadehlerle
|
مِنْ مَعِينٍ
kaynağından doldurulmuş
|
Türkçe Transcript (*)
|
Bi-ekvâbin ve ebârîka veke/sin min ma’în(in)
|
Ali Bulaç Meali
|
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,
|
Edip Yüksel Meali
|
Kaynaktan doldurulmuş bardaklar, sürahiler ve kadehlerle.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
|
Yusuf Ali (English)
|
With goblets, (shining) beakers, and cups (filled) out of clear-flowing fountains:
|
M. Pickthall (English)
|
With bowls and ewers and a cup from a pure spring
|
Vâkı’a Suresi
19
لَا يُصَدَّعُونَ
başları ağrıtmayan
|
عَنْهَا
ondan
|
وَلَا يُنْزِفُونَ
ve akılları gidermeyen
|
Türkçe Transcript (*)
|
Lâ yusadde’ûne ‘anhâ velâ yunzifûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Ne ara verirler ne de yorulurlar.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
(Bir şarap ki) Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ne başları döner ondan ne de akılları karışır.
|
Yusuf Ali (English)
|
No after-ache will they receive therefrom, nor will they suffer intoxication:(5232) *
|
M. Pickthall (English)
|
Wherefrom they get no aching of the head nor any madness,
|
Vâkı’a Suresi
20
وَفَاكِهَةٍ
ve meyva(lar)
|
مِمَّا
şeylerden
|
يَتَخَيَّرُونَ
beğendikleri
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve fâkihetin mimmâ yeteḣayyerûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Arzulayıp-seçecekleri meyveler,
|
Edip Yüksel Meali
|
Ve beğendikleri meyveler...
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Beğendikleri meyvalar,
|
Süleyman Ateş Meali
|
Beğendikleri meyva(lar),
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden.
|
Yusuf Ali (English)
|
And with fruits, any that they may select:
|
M. Pickthall (English)
|
And fruit that they prefer
|
Vâkı’a Suresi
21
وَلَحْمِ
ve eti
|
طَيْرٍ
kuş
|
مِمَّا يَشْتَهُونَ
canlarının çektiği
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Canlarının çektiği kuş eti.
|
Edip Yüksel Meali
|
Canlarının çektiği kuş etleri...
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Canlarının çektiği kuş etleri,
|
Süleyman Ateş Meali
|
Canlarının çektiği kuş et(ler)i,
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden.
|
Yusuf Ali (English)
|
And the flesh of fowls, any that they may desire.
|
M. Pickthall (English)
|
And flesh of fowls that they desire
|
Vâkı’a Suresi
22
وَحُورٌ
ve huriler
|
عِينٌ
iri gözlü
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve hûrun ‘în(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ve iri gözlü huriler,
|
Edip Yüksel Meali
|
Güzel eşler...
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
İri gözlü hûriler,
|
Süleyman Ateş Meali
|
İri gözlü huriler,
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü.
|
Yusuf Ali (English)
|
And (there will be) Companions with beautiful, big, and lustrous eyes,-(5233) *
|
M. Pickthall (English)
|
And (there are) fair ones with wide, lovely eyes,
|
Vâkı’a Suresi
23
كَأَمْثَالِ
gibi
|
اللُّؤْلُؤِ
inciler
|
الْمَكْنُونِ
saklı
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ke-emśâli-llu/lui-lmeknûn(i)
|
Ali Bulaç Meali
|
Sanki saklı inciler gibi;
|
Edip Yüksel Meali
|
Korunmuş inciler gibi...
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Saklı inciler gibi,
|
Süleyman Ateş Meali
|
Saklı inciler gibi;
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Titizlikle korunan inciler misali;
|
Yusuf Ali (English)
|
Like unto Pearls(5234) well-guarded. *
|
M. Pickthall (English)
|
Like unto hidden pearls,
|
Vâkı’a Suresi
24
جَزَاءً
karşılık olarak
|
بِمَا
nedeniyle
|
كَانُوا يَعْمَلُونَ
yaptıkları
|
Türkçe Transcript (*)
|
Cezâen bimâ kânû ya’melûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);
|
Edip Yüksel Meali
|
Yapmış olduklarına bir karşılık olarak verilir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Yaptıklarına karşılık olarak verilir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Yaptıklarına karşılık olarak.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Yaptıklarına karşılık olarak.
|
Yusuf Ali (English)
|
A Reward for the deeds of their past (life).
|
M. Pickthall (English)
|
Reward for what they used do.
|
Vâkı’a Suresi
25
لَا يَسْمَعُونَ
işitmezler
|
فِيهَا
orada
|
لَغْوًا
boş bir söz
|
وَلَا تَأْثِيمًا
ve ne de günaha sokan bir laf
|
Dostları ilə paylaş: |
|
|