Çukurova üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali


  Doğrudan  Yabancı  Sermaye  Yatırımlarının  Dış  Ticaret  Üzerine  Olan



Yüklə 1,26 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə63/87
tarix02.01.2022
ölçüsü1,26 Mb.
#39572
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   87
 2.2.1.  Doğrudan  Yabancı  Sermaye  Yatırımlarının  Dış  Ticaret  Üzerine  Olan 
Etkilerini Gösteren Uygulamalar ve Ülke Örnekleri 
 
DYY’lerin  ekonomik  büyüme  üzerindeki  etkisinin  farklı  şekillerde  ortaya 
çıkabileceği önceki  bölümlerde  ifade edilmişti. Öncelikle DYY’lerin yurt içi  yatırımlar 
üzerinde  çeşitli  dışsallıklar  yoluyla  verimlilik  artışı  sağlayarak  üretimde  artan  getiriler 
yaratılabileceği  diğer  taraftan  özellikle  gelişmekte  olan  ülkelerin  beşeri  sermaye 
stokunun arttırılması ve söz konusu ülkelere en uygun ve en yeni teknolojilerin transfer 
edilmesine,  yönetim teknikleri, işletme bilgisi, uluslararası üretim ağları ve uluslararası 
piyasalarla  bağlantı  kurulaması  şeklinde  katkı  sağlayarak  ekonomik  büyüme  üzerinde 
olumlu etki yaratacağı belirtilmektedir(Alfaro, Chanda, Kalemli-Ozcan ve Sayek, 2003; 
Balasubramanyam, Salisu  ve Sapsford, 1999; Gastanaga, Nugent ve Pashamova, 1998; 
Asideu, 2004). 
 
Bununla  birlikte  Balasubramanyam,  Salisu  ve  Sapsford  (1999)  ve  R.  De  Mello 
(1997) DYY’lerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin ülkelerin uyguladıkları ticaret 
politikaları  ile  bağlantılı  olduğunu  belirtmişlerdir.  Ülkelerin  üretime  yönelik  faktörleri 
aynı  iken  ihracata  yönelik  sanayileşme  politikası  uygulanan  ülkelerde  ithal-ikameci 
politikalar  uygulayan  ülkelere  göre  DYY’lerin  ekonomik  büyümeye  olan  katkısının 
daha  büyük  olacağı  ifade  edilmiştir. Çünkü  ithal-ikameci  politikaların  kaynak  dağılımı 
ve teknoloji kullanımı üzerinde olumsuz etki  yaratacağı  ifade edilmektedir. GOÜ’lerde 
yerel endüstrilerin yabancı rekabetten korunması için korumacı politikalar uygulanması 
ne  yazık  ki  sermayenin  sosyal  ve  özel  faydasının  azalmasına  ve  DYY’lerin  ekonomi 
üzerindeki etkisinin kaybolmasına neden olacaktır. 


 
 
138 
 
Balasubramanyam,  Salisu  ve  sapsford’un  (1999)  1970-1985  döneminde,  49 
ülkenin  gayri  safi  yurtiçi  üretimi,  işgücü  girdisi,  yurt  içi  sermaye  stoğu  ve  ihracatına 
ilişkin    yatay  veri  seti  kullanılarak    modelde  yer  verilen  değişkenlerin,  DYY’lerin 
ekonomik büyüme üzerine olan etkisini ne yönde olacağı araştırılmıştır.  
Uygulama  sonucunda  liberal dış ticaret politikası  uygulayan, gelişmiş  bir beşeri 
sermaye  soku  bulunan,  ya  da  beşeri  sermayenin  DYY odaklı eğitim  almasını  sağlayan 
ülkelerin,  elde  ettikleri  DYY’lerden  ekonomik  büyümelerine  daha  fazla  olumlu  katkı 
sağlayabileceği  sonucu  elde  edilmiştir.  Ayrıca  ihracat  odaklı  politikalar  uygulayan 
ülkelerde  DYY’lerin  ekonomik  büyümeye  olan  katkısının,  yurt  içi  yatırımlardan  daha 
fazla olduğu belirtilmektedir. 
D. Swenson (2004), ev sahibi ülke ile ana ülke arasında DYY’lerin dış ticaretin 
yerini  alması  durumunda  ikame  etkisi,  diğer  taraftan  çokuluslu  üretim  gerçekleştiren 
kuruluşların  ana  ülkeden  girdi  ithalatında  bulunması  durumunda  ise,  DYY’ler  ile  dış 
ticaret arasındaki tamamlayıcılık ilişkisine dikkat çekmektedir. 
Makalede  Amerika’ya  67  ülke  tarafından  1974-1994  yılları  arasında  yapılan 
DYY’lerin dış ticaret üzerindeki etkileri 4 farklı endüstri için araştırılmıştır. 
Eğer DYY’ler ev sahibi ülke ekonomisinde bilgi dışsallıklarının oluşumunu sağlayarak 
merkez  ülkeye  ait  üretim  tarzını  kullanma  yönünde  uyarıcı  etkide  bulunursa,  ev  sahibi 
ve  merkez  ülke  arasında  gerçekleşen  ticaret  hacminde  artış    yaratacağı  ifade 
edilmektedir.  Ayrıca  yabancı  firmalar  yurtiçi  firmaların  piyasa  payını  ele  geçirir  ise 
Amerikan girdi kullanım tarzı yabancı girdi kullanım tarzına dönüşeceği için ithal girdi 
talebi üzerinde arttırıcı etki yaratacaktır.  
Ürün,  endüstri  ve  genel  imalât  sektörlerine  yönelik  olarak  yapılan  DYY’lerin 
ithalat  üzerinde  yarattığı  etkiye  baktığımızda  ürün  ve  endüstri  değişkenlerinin  ithalatla 
negatif  oysa  imalât  sektörü  ile  pozitif  ilişkili  olduğu  gözlenmiştir.  İmalât  sektörüne 
yapılacak  bir  DYY,  ithalatta  artış  yaratarak  DYY  ile  ticaret  arasında  tamamlayıcılık 
ilişkisi  sergileyecektir.  Diğer  bir  ifadeyle  Amerikan  imalât  sanayine  yönelik  olarak 
yapılan DYY’lerin ülke ekonomisine sağladığı ticaret gelirinin bir kısmı merkez ülkeye 
ithal girdi kullanımı nedeniyle transfer edilecektir. 
Uygulamadan  elde  edilen  bir  diğer  sonuç  ise  DYY’lerde  meydana  gelen 
%10’luk  bir  artış  ithalat  talebini  %1.5  oranında  arttıracaktır.  Bu  sonuç  ekonometrik 
olarak çok fazla önemli olmasa da literatürde değerlendirildiğinde oldukça önemlidir. 


 
 
139 
 
Bir  diğer  bulgu  da  DYY’lerin  hızlı  iletişim  bağlantılarını  uyarıcı  etkide 
bulunarak,  meydana  getirdiği  alt  yapı  imkânlarıyla  ticaret  üzerinde  uyarıcı  etkide 
(pozitif) bulunabileceği ifade edilmektedir. 
Lipsey  ve  Weiss’in  (1981)  yaptıkları  çalışmada  ÇUŞ’ların  ev  sahibi  ülke 
ekonomisi  üzerinde  ihracat  odaklı  yatırımda  bulunmaları  için  öncelikle  ev  sahibi 
ülkenin  piyasa  genişliği,  üçüncü  ülkelerle  olan  fiziki  uzaklık  ve  Avrupa  Ekonomik 
Topluluğuna  (AET)  üyelik  gibi  dünya  ekonomik  sistemine  entegresyon  durumlarını 
dikkate almaktadır.  
Lipsey ve Weiss (1981) çalışmalarının uygulama bölümünde Amerika ile ihracat 
gücü  yüksek  13  ülkenin  44  ev  sahibi  ülkeye  yönelik    DYY’leri  ile  dış  ticaretleri 
arasındaki ilişkilerin tamamlayıcılık mı yoksa, ikame etkisi mi gösterdiği araştırılmıştır. 
1970  yılına  ilişkin  verilerin  kullanılarak  yapıldığı  bu  çalışmada  ağırlıklı  olarak  imalât 
sektörünün  14  alt  bölümüne  yönelik  olarak  gerçekleştirilen  Amerikan  DYY’lerinin 
Amerikan  ihracatını  arttırarak  tamamlayıcılık  ilişkisi  sergilediği  ancak  diğer  13  ülke 
tarafından  aynı  ev  sahibi  ülkelere  yönelik  olarak  gerçekleştirilen  DYY’lerin  ev  sahibi 
ülkelerin  Amerika’dan  yaptığı  ihracatı  azalttığı  yani  ikame  ettiği  sonucu  ortaya 
çıkmıştır. 
Alıcı  ve  Ucal  (2003)  tarafından  yapılan  bir  diğer  çalışmada  ise  Türkiye’ye 
yönelik olarak yapılan DYY’lerin ülkenin ekonomik büyüme ve dış ticaret performansı 
üzerindeki etkisi araştırılmıştır. 
Uygulamada  ihracat  (epi),  endüstriyel  üretim  (ipi)  ve  doğrudan  yabancı 
yatırımlar  (fdı)  olmak  üzere  üç  açıklayıcı  değişkenin  dahil  olduğu  VAR  modeli 
kullanılmıştır.  1987.I-2002.IV  dönemine  ilişkin  verilerin  kullanılarak  yapıldığı 
çalışmada DYY’lerin ne ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde pozitif dışsallık yarattığı 
yönünde,  ne  de  ülkenin  ihracat  performansında  artış  yarattığı  yönünde  herhangibir 
bulgu  elde  edilememiştir.  Kısacası  DYY’ler  ile  ekonomik  büyüme  ve  ihracat  arasında 
herhangibir nedensellik bağlantısı kurulamamıştır. 
Blömstrom,  Lipsey  ve  Kulchycky  (1987)  çalışmalarında  İsveç  ve  Amerikan 
ÇUŞ’larının yabancı ülkelerde bulundukları yatırımlarında meydana gelen bir artışın bu 
ülkelerin ihracatında bir artış yaratıp yaratmadığını araştırmışlardır.  
Yedi  farklı  endüstüriye  yönelik  1978  yılı  yatay  kesit  verilerin  kullanılarak 
sıradan  en  küçük  kareler  ve  iki  aşamalı  en  küçük  kareler  yönteminin  uygulandığı 
çalışmada  İsveç  ÇUŞ’larının  Finlandiya,  Norveç  ve  Danimarka’ya  yönelik  olarak 


 
 
140 
 
gerçekleştirdiği  yatırımların  İsveç  ihracatını  arttırıcı  etki  yarattığı  dolayısıyla  ülkenin 
DYY’leri ile ihracatı arasında tamamlayıcı ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlardır. 
Yurt  dışında  dört  farklı  endüstride  DYY’de  bulunan  Amerikan  ÇUŞ’larının 
Amerikan ihracatı üzerinde etkisine baktığımızda ÇUŞ’ların sahiplik derecesinin ihracat 
üzerinde  etkili  olduğunu,  azınlık  sahipli  ÇUŞ’ların  ana  ülkeden  daha  fazla  ihracat 
yapılmasına  imkân  sağladığı  çünkü  gerekli  aramalı  üretecek  teknolojiye  sahip 
olmadıkları  ifade  edilirken,  Amerikan  ÇUŞ’larının  ülkenin  ihracatını  arttırıcı  etkide 
bulunmadığı,  hatta  ihracatı  azaltıcı  etkide  bulunduğu  dolayısıyla  DYY’ler  ve  ihracat 
arasında ikame ilşkisinin bulunduğu yönünde sonuca ulaşmışlardır.   
Pacheco  Lopez’in  (2004)  Meksika  ekonomisi  üzerinde  yaptığı  araştırmada  ise 
ülkeye  gelen  DYY’lerin  ülkenin  dış  ticaret  dengesi  üzerinde  ne  yönde  etki  yarattığı 
araştırılmıştır. 
Meksika’nın  NAFTA  ile  1980  ortalarında  başlayan  serbest  ticaret  anlaşması 
ilişkisi, ülkeye olan DYY girişini arttırmıştır. UNCTAD’ın 2002 yılı araştırmasına göre, 
Meksika 2001 yılında Latin Amerika’da en fazla DYY girişi elde eden ülke, WTO’nun 
(Dünya  Ticaret  Örgütü)  araştırmasına  göre  ise,  ikinci  en  büyük  ülke  olarak 
gösterilmektedir. 
Meksika  bir  taraftan  NAFTA  ile  olan  ekonomik  entegrasyon  bağlamında 
yabancı yatırımlara ilişkin konularda liberalleşme eğiliminde bulunurken, diğer taraftan 
da birçok Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinden daha fazla DYY girişi elde edebilmek 
için  ikili  anlaşmalarda  bulunmuştur.  Meksika  ile  İsviçre,  Arjantin, Fransa,  Danimarka, 
Portekiz,  Hollanda  arasında  tamamlanan  Avusturya,  Belçika,  Lüksemburg,  Almanya, 
Küba,  İtalya,  İsveç,  Yunanistan  ve  Güney  Kore  ile  halen  devam  eden  ikili  anlaşmalar 
söz  konusudur.  Burada  dikkat  çeken  nokta,  bir  çok  ikili  anlaşma  olmasına  karşın 
Meksika’ya  esas  DYY  girişi  Amerika’dan  sağlanmaktadır.  Bunun  arkasındaki  neden 
Meksika’nın  yerleşim  yeri  avantajıdır.  Çünkü  Meksika’ya  yapılan  DYY’lerin  çoğu 
kendi 
iç 
piyasalarından 
ziyade, 
Kuzey 
Amerika’ya 
olan 
yakınlığından 
kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan yabancı yatırımcıların bu ülkeyi tercih sebebi, işgücü 
bolluğu  ve  buna  bağlı  olarak  ücret  düşüklüğünden  ileri  gelmektedir.  Kısacası  bu  iki 
faktör  Meksika’nın  önemli  miktarda  DYY  girişi  elde  etmesini  ve  bu  DYY’lerin  % 
60’dan fazlasının da Amerikan kaynaklı olmasını sağlamıştır. 
Meksika’nın DYY elde etme  başarısını  belirleyen bir diğer  faktör ise,  Meksika 
hükümetinin daha az kısıtlayıcı çevresel düzenlemelere yer vermesidir. Çünkü, bir çok 


 
 
141 
 
ülke  çevreye  zarar  verdiği  gerekçesiyle  yatırımlarda  kısıtlamalar  getirebilmektedir 
(İncesulu, 1993). 
Meksika  ekonomisine  baktığımızda  DYY’lerin  %  67.3’ünün  imalât  sektörüne 
yönelik olduğu ayrıca taşıma ve telekomünikasyon alanında önemli girişler elde edildiği 
gözlenmiştir.  1999  yılında  finansal  liberalleşme  hareketleriyle  birlikte  Meksika’nın  en 
büyük ticari bankası BANAMEX’in Citiycorp tarafından satın alınmasıyla büyük DYY 
girişi  elde  edilmiştir.  Bu  yatırım  2001  yılında  toplam  DYY  girişinin  %50’sinden 
fazlasını teşkil etmiştir.     
Makalede  meksika’nın  ithalat  ve  ihracatı  ile  DYY  girişi  arasında  herhangi  bir 
nedensellik  ilişkisi  olup  olmadığı  araştırılmıştır.  Ülkelerin  zamanla  ihracat  yaptığı 
ülkeye  yönelik  sosyal,  kültürel,  ekonomik  bilgileri  edinmeleri  halinde  bu  ülkelerde 
DYY  yapılmasına  karar  verebileceği  gibi    diğer  taraftan  ÇUŞ’ların  kendi  ticari 
faaliyette  bulunduğu  üçüncü  ülkelere  de,  ev  sahibi  ülkeden  ihracat  yapılmasını 
sağlayabilir.  Kısacası  bir  taraftan  ihracatın  DYY’leri  ,  diğer  taraftan  DYY’lerin  ise, 
ihracatı  uyardığı  yönünde  nedensellik  ilişkisi  gözlenmiştir.  Bununla  birlikte  konuya 
ithalat  açısından  baktığımızda  eğer,  bir  ülkede  yoğun  bir  ithalat  var  ise,  burada  uygun 
bir  ticari  ortamın  (geniş  bir  piyasa)  varolduğu,  dolayısıyla  DYY  girişi  için  uygun 
olacağı  düşünülürken  diğer  taraftan  ÇUŞ’ların  kuruluşu  ile  ana  ülkeden  hammadde 
ithalatında  artış  gözlenebileceği  ortaya  çıkmıştır.  Kısacası  hem  ithalatın  hem  de 
ihracatın DYY’ler ile nedensellik ilişkisi sergiledikleri gözlenmiştir. 
Meksika için yapılan araştırmada ülkenin DYY girişi yanısıra ihracat konusunda 
da oldukça başarılı olduğu  1995-2000 yılları arasında yapılan araştırmada dünyanın en 
büyük 20 ihracatçısı arasında bulunduğu sonucu elde edilmiştir. Araştırmada esas dikkat 
çekici  nokta,  2000  yılında  ülkenin  toplam  ihracatının  yaklaşık  %30’u  Amerikan 
ÇUŞ’ları    tarafından  gerçekleştirilmiştir.  Dolayısıyla  DYY’lerin  Meksika’nın  dış 
ticaretini  arttırdığı  söylenebilir.  Ancak  bu  durumun  ekonomi  üzerindeki  etkisinin 
olumlu  olduğu  söylenememektedir.  DYY’lerin  Meksika  ekonomisi  üzerinde  ek 
sermaye,  yeni  teknoloji,  daha  iyi  yönetim  ve  piyasa  stratejisi  gibi  konularda  olumlu 
etkileri  gözlenirken,  ÇUŞ’ların  ülkenin  ihracat  yaptığı  imalât  sektörlerinde 
yoğunlaşması, yurtiçi firmaların rekabet gücünü azaltması ve üretimlerinde ithal girdiler 
kullanması, DYY’lerin ekonominin genelinde olumsuz etkisine neden olmuştur. 
DYY’lerin  Meksika  ekonomisi  üzerindeki  bir  diğer  olumsuz  etkisi  de,  ülkede 
kutuplaşmaya  neden  olmasıdır.  Diğer  bir  ifadeyle,  bölgeler  arsında  gelişme 
farklılıklarına  neden  olmasıdır.  Ülkenin  kuzey  kesiminin  ihracat  aktivitesinin  yüksek 


 
 
142 
 
olması nedeniyle DYY’ler burada yoğunlaşırken, ülkenin güney kesiminin daha durgun 
bir tutum sergilediği gözlenmiştir. 
Diğer  taraftan  ülkeye  gelen  DYY’lerin  birleşme  ve  satın  alma  şeklinde  olması, 
verimlilik  üzerinde  etkisi  olmayan  veya  ticaret  sektörü  ile  ilgisi  olmayan  yatırımlar 
olması durumunda, bu yatırımların ülkenin ekonomik performansı üzerinde olumlu etki 
yaratmayacağı  belirtilmektedir.  BANAMEX’in  satın  alınması  bu  durumun  en  güzel 
örneğidir (Pacheco Lopez, 2004). 
Meksika  ekonomisindeki  durumun  bir  benzeri  de  Japonya  üzerinde  ortaya 
çıkmaktadır.  Japonya’nın  uluslararası  üretim  sistemlerine  katılmasıyla  DYY’ler  ve 
ticaret arasındaki ilişki kuvvetlenmiştir. Bu etkiye bağlı olarak Japonya’nın hem ticaret 
kompozisyonunda  hem  de  ticaret  hacminde  önemli  değişiklikler  ortaya  çıkmıştır. 
DYY’lerdeki bir artış hem ihracat hem de ithalat hacminde artış yaratmıştır. 
UNCTAD  (1999)  tarafından  yapılan  bir  araştırmada genel  anlamda  Japonya’da 
faaliyette  bulunan  ÇUŞ’ların  ticaret  üzerinde  negatif  etkisi  gözlenmiştir.  1991-1995 
döneminde  Japonya’daki  ÇUŞ’ların  ihracatta  artış  yaratmasıyla  birlikte  yabancı 
firmaların  ithalatta  da  artış  yarattığı  gözlenmiştir.  1991  mali  yılında  ÇUŞ’ların  dış 
ticaret dengesine olan katkısı  5 milyar $’iken 1995’de bu katkı 0,35 milyar $ ile sınırlı 
kalmıştır.  Bu  etkinin  nedeni  1990-1995  döneminde  tekstil,  taşıma araçları  ve  elektrikli 
makine  sanayine  yönelik  DYY’lerin  ithalat  artışından  kaynaklanmaktadır  (UNCTAD, 
1999, s 75-78). 
Makkı  ve  Somwaru  (2004)  tarafından  yapılan  bir  diğer  çalışmada  ise,  66 
GOÜ’nün  1970-2000  yılları  arasındaki  30  yıllık  dönemini  kapsayan  yatay  veri  seti 
kullanılarak  DYY’ler  ile  dış  ticaret,  beşeri  sermaye  ve  yurt  içi  yatırımlar  arasındaki 
etkileşimin  ülkelerin  ekonomik  büyüme  performansları  üzerindeki  etkisi  araştırılmaya 
çalışılmıştır. 
Gerek  DYY’lerin,  gerekse  dış  ticaretin  GOÜ’lerin  ekonomik  performanslarının 
iyileştirilmesinde  önemli  bir  katalizör  olduğu  çünkü,  DYY’ler  ev  sahibi  ülkeye  bir 
yandan  teknoloji  transferinde  bulunurken  diğer  yandan  beşeri  sermayenin  ve  kurumsal 
yapının  gelişmesine  katkı  sağlayacağı;  ticaretin  ise,  mal  ve  hizmet  üretiminde  etkinlik 
yaratarak,  üretimin  daha  verimli  gerçekleştirilen  ülkeye  kaymasına  yardımcı  olacağı 
ifade edilmiştir. 
Çalışmada  yurt  içi  yatırımlar,  DYY’ler,  kişi  başına  GSYİH’nin  büyüme  oranı, 
mal  ve  hizmet  ticareti,  beşeri  sermaye  stoğu,  enflasyon  oranı,  kâr,  gelir  ve  sermaye 


 
 
143 
 
kazancı üzerinden alınan vergi, hükümet harcamaları açıklayıcı değişkenler olarak kabul 
edilmiştir. 
Uygulmadan  elde  edilen  sonuç,  DYY’lerin  ve  ticaretin  gelişmekte  olan  ülke 
ekonomisi üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu ayrıca DYY’lerin etkisinin dış ticaretten 
daha kuvvetli olduğu, bu etkinin ülkenin beşeri sermaye stokuna ve DYY’ler ile yurtiçi 
yatırımlar  arasındaki  ilişkiye  bağlı  olduğu  ifade  edilmektedir.  Diğer  taraftan  DYY’ler 
ile  ticaret  arasında  pozitif  kuvvetli  etkileşim  olduğu  sonucu  elde  edilmiştir  (  Makkı, 
Somwaru, 2004). 
Birçok  çalışmada  DYY’lerin  ev  sahibi  ülke  ekonomileri  üzerindeki  etkileri 
tartışılırken,  Gopınath,  Echeverrıa  (2004)  tarafından  hazırlanan  bu  makalede  DYY 
çıkışının  ana  ülke  üzerinde  yarattığı  etkiye  dikkat  çekilmektedir.  Ana  ülkeden  çıkan 
DYY’ler  ülkede  kaynak  sıkıntısı  yaratarak  iş  imkânlarında  daralmaya  neden  olacağı 
diğer  taraftan  teknolojik  liderliğin  bilgi  yayılması  yoluyla  erozyona  uğrayacağı  ifade 
edilmektedir. 
Bu çalışmada gravity model kullanılarak fiziksel ve kurumsal farklılıkların DYY 
ve dış ticaret ilişkisine olan etkisi araştırılmıştır. 
DYY’ler ve dış ticaret işlemleri için gerekli kurumsal gereksinimler farklılık arz 
etmektedir.  Ticari  ilişkilerde  mali  sorumluluklar,  rüşvet  kontrolleri  ve  diğer  kurumsal 
göstergelere  dikkat  edilmezken,  DYY’lerde  ülkenin  yönetim  göstergeleri  ve  kurumsal 
yapıları önemli unsurlar olabilmektedir 
Uygulamada  1989-1998  dönemi  için  Fransa,  Amerika,  İngiltere,  Hollanda, 
Almanya  ve  Japonya’nın  bulunduğu  6  ana  ülke  ve  10  ev  sahibi  ülke  arasındaki  panel 
veri  seti  kullanılmıştır.  Elde  edilen  sonuç,  ülkeler  arasındaki  fiziki  uzaklık  arttıkça 
ihracat odaklı üretimden DYY tarzı üretime kayma olacağını ayrıca, kişi başına GSYİH 
ve potansiyel piyasa büyüklüğünün hem ticaret, hem de DYY’ler üzerinde pozitif etkiye 
sahip  faktörler  olduğu  sonucu  elde  edilmiştir.  Kurumsal  ve  ekonomik  yetkinlik  bir 
taraftan  DYY  girişini  etkilerken  diğer  taraftan  DYY’lerin  ev  sahibi  ülke  ekonomisi 
üzerinde  yarattığı  olumlu  etki  de  kurumların  kendilerini  yeniliyebilmelerine  imkân 
sağlayacaktır. 
Ayrıca makaleden elde edilen bir diğer sonuç ise, bölgesel ticaret anlaşmalarının 
ticaret üzerindeki etkisi DYY’lerden daha faydalı olduğu yönündedir. UNCTAD (1999) 
tarafından    52  gelişmiş  ve  GOÜ  için  yatay  veri  seti  kullanılarak  yapılan  çalışmada 
ülkeye  giriş  yapan  DYY  miktarı  ile  ülkenin  ihracat  performansı  arasındaki  ilişki 
araştırılmıştır.  Uygulamada  1995  yılına  ilişkin  veriler  kullanılırken  imalât  ihracatı 


 
 
144 
 
bağımlı  değişken,  kişi  başına  DYY  girişi,  ar-ge  harcamaları,  sermaye  başına  imalat 
değerleri açıklayıcı değişkenler olarak kullanılmıştır. 
Uygulamadan  elde  edilen  sonuç  DYY  girişi  ile  imalât  sanayine  yönelik  ihracat 
arasında pozitif-kuvvetli bir ilişki gözlenmiştir. Özellikle DYY girişi yüksek teknolojili 
ürünlerin  ihracatında daha önemli bir etkiye sahiptir. Kişi  başına DYY’deki %1’lik bir 
artış, yüksek teknolojili ürün ihracatında %0,55, orta teknolojili ürünlerde %0,31, düşük 
teknolojili  ürünlerde  ise  %0,28  oranında  artış  yarattığı  sonucu  elde  edilmiştir 
(UNCTAD, 1999,  279). 
UNCTAD’ın (2003) yapmış olduğu bir diğer araştırmada ise gösterilebilecek en 
iyi  ülke  örneği  Çin’dir.  GOÜ’ler  grubunda  önde  gelen  Çin’in  bu  performansı 
yakalayabilmesinde  en  önemli  etken  olarak  ülkeye  gelen  DYY’lerin  ülkenin  imalât 
sektörüne yönelik ihracat performansında artış yaratmasından kaynaklanmaktadır. 2000 
yılı  içerisinde  bazı  yüksek  teknolojili  endüstrilerdeki  ihracatın  önemli  bir  kısmının 
yabancı  firmalar  tarafından  gerçekleştirdiği  gözlenmiştir.  Örneğin  cep  telefonu 
üretimine  yönelik  firmaların  yaklaşık  %96’sı  yabancı  ortaklıdır.  Ayrıca  2000-2001 
döneminde Çin’e gelen yabancı yatırımların 3/2 imalât sektörüne yöneliktir (UNCTAD, 
2003;  365).  
 Çin’in  DYY’lerden  en  fazla  katkı  sağlayan ülke  olmasında uyguladığı politika 
oldukça önem arz etmektedir. Çin’in yabancı sermaye mevzuatına göre, ÇUŞ’lar üretim 
için  ihtiyaç  duyduğu  hammadde,  yarı  işlenmiş  mamul,  fuel-oil,  yardımcı  techizat  gibi 
maddeleri  öncelikle  Çin  kaynaklarından  sağlayacaklar,  temin  edilememesi  durumunda 
şirket döviz kaynaklarıyla bu faktörleri dışardan ihraç edebilecektir. Diğer tarftan şirket 
ürettiği  ürünleri  dışarıda  pazarlamaya  özen  göstermelidir.  Bu  amaçla,  ihraç  ürünlerini 
yabancı  pazarlarda  doğrudan  bir  şekilde  pazarlar  veya  diğer  ülkelerde  faliyet  gösteren 
ilişkili  şirketleri  ile  veya  Çin’in  dış  ticaret  kuruluşları  aracılığıyla  dünya  pazarlarına 
sunar. Aynı zamanda şirket ürünlerini gerekirse Çin pazarında da satabilecektir (Karluk, 
1983;  83). 
GOÜ’lerin  önde  gelenlerinden  bir  diğeri  olan  Hindistan  ile  Çin’i 
karşılaştırdığımızda  DYY    girişi  açısından  Hindistan’ın  Çin’in  çok  gerisinde  kaldığı 
gözlenmiştir. Çin  ‘in DYY girişi 1990’larda 3,5 milyar $’dan 2002 yılında 52,7  milyar 
$’a ulaşmıştır. Aynı dönem için Hindistan’ın DYY girişi 0,4 milyar $’dan 5,5 milyar $ 
düzeyine  yükselmiştir.  Bu  durumun  nedeni,  Çin’in  ekonomik  büyüme  performansının 
daha iyi , fiziki altyapı yatırımlarının daha rekabetçi, doğal kaynak yapısının yatırımlara 
daha  uygun  olması  ayrıca  Çin’in  DYY’ler  için  uyguladığı  politikaların  daha  cazip 


 
 
145 
 
olması  olarak  gösterilmektedir.  Bununla birlikte, Hindistan’ında  İngilizce  dil  becerileri 
ve teknik  insan gücü  bakımından avantajlı olduğu gözlenmiştir. Bir diğer dikkat çekici 
nokta  ise,  Hindistan’a  gelen  DYY’lerin  çok  düşük  bir  kısmının  ihracata  yönelik 
olduğudur. Son dönemde  imalât sanayine yönelik  yatırımların %10’dan daha düşük  bir 
kısmı ihracata yöneliktir (UNCTAD, 2003,  365). 
   Son  dönemde  dünya  ekonomisinde  DYY  konusunda  yaşanan  dalgalanmalara 
rağmen  son  20  yıllık  dönemde,  Çin’in  DYY  girişindeki  başarısı  ve  buna  bağlı  olarak 
ekonomik  performansındaki  yükselme  devam  etmiştir.  Ülkeye  olan  DYY  girişlerinin 
önemli bir kısmı denizaşırı bölgedeki Çin’liler tarafından  sağlanmıştır. Çin’in DYY’ler 
için uyguladığı strateji sadece sermaye açığını gidermek ve ihracatı arttırmak için değil 
aynı  zamanda  teknoloji  açığı  sorununu  çözebilmek  için  uygulanmaktadır.  Çin’in 
DYY’ler konusundaki başarısına baktığımızda işlem maliyetleri önemli bir faktör olarak 
karşımıza  çıkmaktadır.  İşlem  maliyetlerini  belirleyen  unsurlara  baktığımızda  ise, 
kültürel  ve  dile  ait  eğilimler  Çin’de  DYY  yapmanın  maliyetini  azaltmaktadır.  Diğer 
taraftan ekonomik kurumlardaki benzerlikler de DYY girişinde önemli bir unsur olarak 
dikkat  çekmektedir.  Ekonomik  kurum  ile  ifade  edilen  hangi  firmanın  neyi,  ne  kadar 
üreteceğini,    nerede  satacağını  hangi  maddeleri  kullanacağını  belirlediği  merkezi 
plânlama  teşkilatıdır.  Ayrıca  “Guanxi  sistemi”  olarak  adlandırılan  sistem  ise,  firmalar 
ile  hükümet  daireleri  arasındaki  bağlantıyı  sağlayan  bir  sistemdir.  Firmaların 
hammaddelerinin,  malların  ve  diğer  malların  dağıtımını  kontrol  eden  su,  elektrik  gibi 
tedariklerin  sağlanmasındaki  önemli  bir  etken  olup,  DYY  girişi  üzerinde  oldukça 
etkilidir.  DYY’lere  yönelik  ayrıcalıklı  vergi  düzenlemeleri,  özel  ekonomik  alanların 
kurulması diğer maliyet avantajı yaratan unsurlardır. Özel ekonomik alanlar, hükümetin 
elindeki  kıt  kaynakları  kullanarak  ulaşım,  iletişim  alanlarında  ayrıcalıklı  bölge  ve 
yönetimde etkinlik sağlamak için yasal bağımsızlık ve bürokratik yoğunluğun azaltıldığı 
bölgelerdir.  Son  olarak  Çinli  işçilerin  üretim  yeteneklerinin,  eğitsel  yönlerin  ülkeye 
DYY girişinde etkili faktörler olduğunu belirtmeden geçmek mümkün değildir ( Simon 
Fan; çeviren: Gövdere, 2003). 
1979-1999  Dönemine  ilişkin  olarak  Hong-Kong,  Kore,  Tayvan,  Japonya  ve 
ABD’den Çin’e  yapılan DYY’lerin  nedenlerini açıklamak için  F.  T. Hsiao ve M.C.W. 
Hsiao (2004) tarafından yapılan uygulamada panel verilerle unit root ve Cointegrasyon 
testleri  kullanılmıştır.  Döviz  kuru,  ücret  farklılıkları,  ticari  açıklaık  ve  Kültürel 
benzerlikle,  etik  yapı,  politik  durum  ve  ekonomi  politikaları  açıklayıcı  değişkenler 
olarak kullanılmıştır. 


 
 
146 
 
 Uygulamadan  elde  edilen  sonuç  Çin’in  DYY’lere  yönelik  getiri  oranının  çok 
yüksek olmadığını %5.9 ile %6.5’lik dünya ortalamasının ve %6.7 ile gelişmiş ülkelerin 
gerisinde  kalırken  %4.4’lük  oran  ile  GOÜ’lerin  sadece  %1.5’lik  üzerindeki  bir 
yükseklik  dikkat  çekmektedir.  Ayrıca  yüksek  ulusal  borç,  kırılgan  bankacılık  sistemi, 
yolsuzluk ve yönetim açığı DYY’ler açısından dezavantaj olarak gösterilebilmektedir.  
Bununla birlikte  Hong-Kong ve Tayvan’dan elde edilen DYY girişinde kültürel 
ve  etik  benzerliklerin  kuvvetli  Kore ve Japonya’dan elde  edilen  DYY’ler  üzerinde  ise, 
daha  düşük  öneme  sahip  ancak  yinede  pozitif  yönde  olduğu  sonucuna 
ulaşılmıştır.Amerika ve Japonya için, piyasa büyüklüğü, Tayvan ve Kore için ise, ücret 
farklılıkları Çin’in  DYY girişi sağlaması üzerinde belirleyici unsurlardır. 
Uygulamadan  elde  edilen  bir  diğer  önemli  bulgu  ise  ticari  açıklık  derecesinin 
DYY  girişi  üzerinde  pozitif  etkiye  sahip  olduğu  ayrıca  DYY’ler  ile  ticaret  arasında 
tamamlayıcılık  ilişkisinin  bulunduğu  ifade  edilirken  Tayvan,  Kore,  Japonya  ve  Çin’in 
ekonomik büyüme performansında bu ilişkinin etkili olduğu ifade edilmektedir  
   
 

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin