2.2.1. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Dış Ticaret Üzerine Olan
Etkilerini Gösteren Uygulamalar ve Ülke Örnekleri
DYY’lerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin farklı şekillerde ortaya
çıkabileceği önceki bölümlerde ifade edilmişti. Öncelikle DYY’lerin yurt içi yatırımlar
üzerinde çeşitli dışsallıklar yoluyla verimlilik artışı sağlayarak üretimde artan getiriler
yaratılabileceği diğer taraftan özellikle gelişmekte olan ülkelerin beşeri sermaye
stokunun arttırılması ve söz konusu ülkelere en uygun ve en yeni teknolojilerin transfer
edilmesine, yönetim teknikleri, işletme bilgisi, uluslararası üretim ağları ve uluslararası
piyasalarla bağlantı kurulaması şeklinde katkı sağlayarak ekonomik büyüme üzerinde
olumlu etki yaratacağı belirtilmektedir(Alfaro, Chanda, Kalemli-Ozcan ve Sayek, 2003;
Balasubramanyam, Salisu ve Sapsford, 1999; Gastanaga, Nugent ve Pashamova, 1998;
Asideu, 2004).
Bununla birlikte Balasubramanyam, Salisu ve Sapsford (1999) ve R. De Mello
(1997) DYY’lerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin ülkelerin uyguladıkları ticaret
politikaları ile bağlantılı olduğunu belirtmişlerdir. Ülkelerin üretime yönelik faktörleri
aynı iken ihracata yönelik sanayileşme politikası uygulanan ülkelerde ithal-ikameci
politikalar uygulayan ülkelere göre DYY’lerin ekonomik büyümeye olan katkısının
daha büyük olacağı ifade edilmiştir. Çünkü ithal-ikameci politikaların kaynak dağılımı
ve teknoloji kullanımı üzerinde olumsuz etki yaratacağı ifade edilmektedir. GOÜ’lerde
yerel endüstrilerin yabancı rekabetten korunması için korumacı politikalar uygulanması
ne yazık ki sermayenin sosyal ve özel faydasının azalmasına ve DYY’lerin ekonomi
üzerindeki etkisinin kaybolmasına neden olacaktır.
138
Balasubramanyam, Salisu ve sapsford’un (1999) 1970-1985 döneminde, 49
ülkenin gayri safi yurtiçi üretimi, işgücü girdisi, yurt içi sermaye stoğu ve ihracatına
ilişkin yatay veri seti kullanılarak modelde yer verilen değişkenlerin, DYY’lerin
ekonomik büyüme üzerine olan etkisini ne yönde olacağı araştırılmıştır.
Uygulama sonucunda liberal dış ticaret politikası uygulayan, gelişmiş bir beşeri
sermaye soku bulunan, ya da beşeri sermayenin DYY odaklı eğitim almasını sağlayan
ülkelerin, elde ettikleri DYY’lerden ekonomik büyümelerine daha fazla olumlu katkı
sağlayabileceği sonucu elde edilmiştir. Ayrıca ihracat odaklı politikalar uygulayan
ülkelerde DYY’lerin ekonomik büyümeye olan katkısının, yurt içi yatırımlardan daha
fazla olduğu belirtilmektedir.
D. Swenson (2004), ev sahibi ülke ile ana ülke arasında DYY’lerin dış ticaretin
yerini alması durumunda ikame etkisi, diğer taraftan çokuluslu üretim gerçekleştiren
kuruluşların ana ülkeden girdi ithalatında bulunması durumunda ise, DYY’ler ile dış
ticaret arasındaki tamamlayıcılık ilişkisine dikkat çekmektedir.
Makalede Amerika’ya 67 ülke tarafından 1974-1994 yılları arasında yapılan
DYY’lerin dış ticaret üzerindeki etkileri 4 farklı endüstri için araştırılmıştır.
Eğer DYY’ler ev sahibi ülke ekonomisinde bilgi dışsallıklarının oluşumunu sağlayarak
merkez ülkeye ait üretim tarzını kullanma yönünde uyarıcı etkide bulunursa, ev sahibi
ve merkez ülke arasında gerçekleşen ticaret hacminde artış yaratacağı ifade
edilmektedir. Ayrıca yabancı firmalar yurtiçi firmaların piyasa payını ele geçirir ise
Amerikan girdi kullanım tarzı yabancı girdi kullanım tarzına dönüşeceği için ithal girdi
talebi üzerinde arttırıcı etki yaratacaktır.
Ürün, endüstri ve genel imalât sektörlerine yönelik olarak yapılan DYY’lerin
ithalat üzerinde yarattığı etkiye baktığımızda ürün ve endüstri değişkenlerinin ithalatla
negatif oysa imalât sektörü ile pozitif ilişkili olduğu gözlenmiştir. İmalât sektörüne
yapılacak bir DYY, ithalatta artış yaratarak DYY ile ticaret arasında tamamlayıcılık
ilişkisi sergileyecektir. Diğer bir ifadeyle Amerikan imalât sanayine yönelik olarak
yapılan DYY’lerin ülke ekonomisine sağladığı ticaret gelirinin bir kısmı merkez ülkeye
ithal girdi kullanımı nedeniyle transfer edilecektir.
Uygulamadan elde edilen bir diğer sonuç ise DYY’lerde meydana gelen
%10’luk bir artış ithalat talebini %1.5 oranında arttıracaktır. Bu sonuç ekonometrik
olarak çok fazla önemli olmasa da literatürde değerlendirildiğinde oldukça önemlidir.
139
Bir diğer bulgu da DYY’lerin hızlı iletişim bağlantılarını uyarıcı etkide
bulunarak, meydana getirdiği alt yapı imkânlarıyla ticaret üzerinde uyarıcı etkide
(pozitif) bulunabileceği ifade edilmektedir.
Lipsey ve Weiss’in (1981) yaptıkları çalışmada ÇUŞ’ların ev sahibi ülke
ekonomisi üzerinde ihracat odaklı yatırımda bulunmaları için öncelikle ev sahibi
ülkenin piyasa genişliği, üçüncü ülkelerle olan fiziki uzaklık ve Avrupa Ekonomik
Topluluğuna (AET) üyelik gibi dünya ekonomik sistemine entegresyon durumlarını
dikkate almaktadır.
Lipsey ve Weiss (1981) çalışmalarının uygulama bölümünde Amerika ile ihracat
gücü yüksek 13 ülkenin 44 ev sahibi ülkeye yönelik DYY’leri ile dış ticaretleri
arasındaki ilişkilerin tamamlayıcılık mı yoksa, ikame etkisi mi gösterdiği araştırılmıştır.
1970 yılına ilişkin verilerin kullanılarak yapıldığı bu çalışmada ağırlıklı olarak imalât
sektörünün 14 alt bölümüne yönelik olarak gerçekleştirilen Amerikan DYY’lerinin
Amerikan ihracatını arttırarak tamamlayıcılık ilişkisi sergilediği ancak diğer 13 ülke
tarafından aynı ev sahibi ülkelere yönelik olarak gerçekleştirilen DYY’lerin ev sahibi
ülkelerin Amerika’dan yaptığı ihracatı azalttığı yani ikame ettiği sonucu ortaya
çıkmıştır.
Alıcı ve Ucal (2003) tarafından yapılan bir diğer çalışmada ise Türkiye’ye
yönelik olarak yapılan DYY’lerin ülkenin ekonomik büyüme ve dış ticaret performansı
üzerindeki etkisi araştırılmıştır.
Uygulamada ihracat (epi), endüstriyel üretim (ipi) ve doğrudan yabancı
yatırımlar (fdı) olmak üzere üç açıklayıcı değişkenin dahil olduğu VAR modeli
kullanılmıştır. 1987.I-2002.IV dönemine ilişkin verilerin kullanılarak yapıldığı
çalışmada DYY’lerin ne ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde pozitif dışsallık yarattığı
yönünde, ne de ülkenin ihracat performansında artış yarattığı yönünde herhangibir
bulgu elde edilememiştir. Kısacası DYY’ler ile ekonomik büyüme ve ihracat arasında
herhangibir nedensellik bağlantısı kurulamamıştır.
Blömstrom, Lipsey ve Kulchycky (1987) çalışmalarında İsveç ve Amerikan
ÇUŞ’larının yabancı ülkelerde bulundukları yatırımlarında meydana gelen bir artışın bu
ülkelerin ihracatında bir artış yaratıp yaratmadığını araştırmışlardır.
Yedi farklı endüstüriye yönelik 1978 yılı yatay kesit verilerin kullanılarak
sıradan en küçük kareler ve iki aşamalı en küçük kareler yönteminin uygulandığı
çalışmada İsveç ÇUŞ’larının Finlandiya, Norveç ve Danimarka’ya yönelik olarak
140
gerçekleştirdiği yatırımların İsveç ihracatını arttırıcı etki yarattığı dolayısıyla ülkenin
DYY’leri ile ihracatı arasında tamamlayıcı ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Yurt dışında dört farklı endüstride DYY’de bulunan Amerikan ÇUŞ’larının
Amerikan ihracatı üzerinde etkisine baktığımızda ÇUŞ’ların sahiplik derecesinin ihracat
üzerinde etkili olduğunu, azınlık sahipli ÇUŞ’ların ana ülkeden daha fazla ihracat
yapılmasına imkân sağladığı çünkü gerekli aramalı üretecek teknolojiye sahip
olmadıkları ifade edilirken, Amerikan ÇUŞ’larının ülkenin ihracatını arttırıcı etkide
bulunmadığı, hatta ihracatı azaltıcı etkide bulunduğu dolayısıyla DYY’ler ve ihracat
arasında ikame ilşkisinin bulunduğu yönünde sonuca ulaşmışlardır.
Pacheco Lopez’in (2004) Meksika ekonomisi üzerinde yaptığı araştırmada ise
ülkeye gelen DYY’lerin ülkenin dış ticaret dengesi üzerinde ne yönde etki yarattığı
araştırılmıştır.
Meksika’nın NAFTA ile 1980 ortalarında başlayan serbest ticaret anlaşması
ilişkisi, ülkeye olan DYY girişini arttırmıştır. UNCTAD’ın 2002 yılı araştırmasına göre,
Meksika 2001 yılında Latin Amerika’da en fazla DYY girişi elde eden ülke, WTO’nun
(Dünya Ticaret Örgütü) araştırmasına göre ise, ikinci en büyük ülke olarak
gösterilmektedir.
Meksika bir taraftan NAFTA ile olan ekonomik entegrasyon bağlamında
yabancı yatırımlara ilişkin konularda liberalleşme eğiliminde bulunurken, diğer taraftan
da birçok Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinden daha fazla DYY girişi elde edebilmek
için ikili anlaşmalarda bulunmuştur. Meksika ile İsviçre, Arjantin, Fransa, Danimarka,
Portekiz, Hollanda arasında tamamlanan Avusturya, Belçika, Lüksemburg, Almanya,
Küba, İtalya, İsveç, Yunanistan ve Güney Kore ile halen devam eden ikili anlaşmalar
söz konusudur. Burada dikkat çeken nokta, bir çok ikili anlaşma olmasına karşın
Meksika’ya esas DYY girişi Amerika’dan sağlanmaktadır. Bunun arkasındaki neden
Meksika’nın yerleşim yeri avantajıdır. Çünkü Meksika’ya yapılan DYY’lerin çoğu
kendi
iç
piyasalarından
ziyade,
Kuzey
Amerika’ya
olan
yakınlığından
kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan yabancı yatırımcıların bu ülkeyi tercih sebebi, işgücü
bolluğu ve buna bağlı olarak ücret düşüklüğünden ileri gelmektedir. Kısacası bu iki
faktör Meksika’nın önemli miktarda DYY girişi elde etmesini ve bu DYY’lerin %
60’dan fazlasının da Amerikan kaynaklı olmasını sağlamıştır.
Meksika’nın DYY elde etme başarısını belirleyen bir diğer faktör ise, Meksika
hükümetinin daha az kısıtlayıcı çevresel düzenlemelere yer vermesidir. Çünkü, bir çok
141
ülke çevreye zarar verdiği gerekçesiyle yatırımlarda kısıtlamalar getirebilmektedir
(İncesulu, 1993).
Meksika ekonomisine baktığımızda DYY’lerin % 67.3’ünün imalât sektörüne
yönelik olduğu ayrıca taşıma ve telekomünikasyon alanında önemli girişler elde edildiği
gözlenmiştir. 1999 yılında finansal liberalleşme hareketleriyle birlikte Meksika’nın en
büyük ticari bankası BANAMEX’in Citiycorp tarafından satın alınmasıyla büyük DYY
girişi elde edilmiştir. Bu yatırım 2001 yılında toplam DYY girişinin %50’sinden
fazlasını teşkil etmiştir.
Makalede meksika’nın ithalat ve ihracatı ile DYY girişi arasında herhangi bir
nedensellik ilişkisi olup olmadığı araştırılmıştır. Ülkelerin zamanla ihracat yaptığı
ülkeye yönelik sosyal, kültürel, ekonomik bilgileri edinmeleri halinde bu ülkelerde
DYY yapılmasına karar verebileceği gibi diğer taraftan ÇUŞ’ların kendi ticari
faaliyette bulunduğu üçüncü ülkelere de, ev sahibi ülkeden ihracat yapılmasını
sağlayabilir. Kısacası bir taraftan ihracatın DYY’leri , diğer taraftan DYY’lerin ise,
ihracatı uyardığı yönünde nedensellik ilişkisi gözlenmiştir. Bununla birlikte konuya
ithalat açısından baktığımızda eğer, bir ülkede yoğun bir ithalat var ise, burada uygun
bir ticari ortamın (geniş bir piyasa) varolduğu, dolayısıyla DYY girişi için uygun
olacağı düşünülürken diğer taraftan ÇUŞ’ların kuruluşu ile ana ülkeden hammadde
ithalatında artış gözlenebileceği ortaya çıkmıştır. Kısacası hem ithalatın hem de
ihracatın DYY’ler ile nedensellik ilişkisi sergiledikleri gözlenmiştir.
Meksika için yapılan araştırmada ülkenin DYY girişi yanısıra ihracat konusunda
da oldukça başarılı olduğu 1995-2000 yılları arasında yapılan araştırmada dünyanın en
büyük 20 ihracatçısı arasında bulunduğu sonucu elde edilmiştir. Araştırmada esas dikkat
çekici nokta, 2000 yılında ülkenin toplam ihracatının yaklaşık %30’u Amerikan
ÇUŞ’ları tarafından gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla DYY’lerin Meksika’nın dış
ticaretini arttırdığı söylenebilir. Ancak bu durumun ekonomi üzerindeki etkisinin
olumlu olduğu söylenememektedir. DYY’lerin Meksika ekonomisi üzerinde ek
sermaye, yeni teknoloji, daha iyi yönetim ve piyasa stratejisi gibi konularda olumlu
etkileri gözlenirken, ÇUŞ’ların ülkenin ihracat yaptığı imalât sektörlerinde
yoğunlaşması, yurtiçi firmaların rekabet gücünü azaltması ve üretimlerinde ithal girdiler
kullanması, DYY’lerin ekonominin genelinde olumsuz etkisine neden olmuştur.
DYY’lerin Meksika ekonomisi üzerindeki bir diğer olumsuz etkisi de, ülkede
kutuplaşmaya neden olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, bölgeler arsında gelişme
farklılıklarına neden olmasıdır. Ülkenin kuzey kesiminin ihracat aktivitesinin yüksek
142
olması nedeniyle DYY’ler burada yoğunlaşırken, ülkenin güney kesiminin daha durgun
bir tutum sergilediği gözlenmiştir.
Diğer taraftan ülkeye gelen DYY’lerin birleşme ve satın alma şeklinde olması,
verimlilik üzerinde etkisi olmayan veya ticaret sektörü ile ilgisi olmayan yatırımlar
olması durumunda, bu yatırımların ülkenin ekonomik performansı üzerinde olumlu etki
yaratmayacağı belirtilmektedir. BANAMEX’in satın alınması bu durumun en güzel
örneğidir (Pacheco Lopez, 2004).
Meksika ekonomisindeki durumun bir benzeri de Japonya üzerinde ortaya
çıkmaktadır. Japonya’nın uluslararası üretim sistemlerine katılmasıyla DYY’ler ve
ticaret arasındaki ilişki kuvvetlenmiştir. Bu etkiye bağlı olarak Japonya’nın hem ticaret
kompozisyonunda hem de ticaret hacminde önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır.
DYY’lerdeki bir artış hem ihracat hem de ithalat hacminde artış yaratmıştır.
UNCTAD (1999) tarafından yapılan bir araştırmada genel anlamda Japonya’da
faaliyette bulunan ÇUŞ’ların ticaret üzerinde negatif etkisi gözlenmiştir. 1991-1995
döneminde Japonya’daki ÇUŞ’ların ihracatta artış yaratmasıyla birlikte yabancı
firmaların ithalatta da artış yarattığı gözlenmiştir. 1991 mali yılında ÇUŞ’ların dış
ticaret dengesine olan katkısı 5 milyar $’iken 1995’de bu katkı 0,35 milyar $ ile sınırlı
kalmıştır. Bu etkinin nedeni 1990-1995 döneminde tekstil, taşıma araçları ve elektrikli
makine sanayine yönelik DYY’lerin ithalat artışından kaynaklanmaktadır (UNCTAD,
1999, s 75-78).
Makkı ve Somwaru (2004) tarafından yapılan bir diğer çalışmada ise, 66
GOÜ’nün 1970-2000 yılları arasındaki 30 yıllık dönemini kapsayan yatay veri seti
kullanılarak DYY’ler ile dış ticaret, beşeri sermaye ve yurt içi yatırımlar arasındaki
etkileşimin ülkelerin ekonomik büyüme performansları üzerindeki etkisi araştırılmaya
çalışılmıştır.
Gerek DYY’lerin, gerekse dış ticaretin GOÜ’lerin ekonomik performanslarının
iyileştirilmesinde önemli bir katalizör olduğu çünkü, DYY’ler ev sahibi ülkeye bir
yandan teknoloji transferinde bulunurken diğer yandan beşeri sermayenin ve kurumsal
yapının gelişmesine katkı sağlayacağı; ticaretin ise, mal ve hizmet üretiminde etkinlik
yaratarak, üretimin daha verimli gerçekleştirilen ülkeye kaymasına yardımcı olacağı
ifade edilmiştir.
Çalışmada yurt içi yatırımlar, DYY’ler, kişi başına GSYİH’nin büyüme oranı,
mal ve hizmet ticareti, beşeri sermaye stoğu, enflasyon oranı, kâr, gelir ve sermaye
143
kazancı üzerinden alınan vergi, hükümet harcamaları açıklayıcı değişkenler olarak kabul
edilmiştir.
Uygulmadan elde edilen sonuç, DYY’lerin ve ticaretin gelişmekte olan ülke
ekonomisi üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu ayrıca DYY’lerin etkisinin dış ticaretten
daha kuvvetli olduğu, bu etkinin ülkenin beşeri sermaye stokuna ve DYY’ler ile yurtiçi
yatırımlar arasındaki ilişkiye bağlı olduğu ifade edilmektedir. Diğer taraftan DYY’ler
ile ticaret arasında pozitif kuvvetli etkileşim olduğu sonucu elde edilmiştir ( Makkı,
Somwaru, 2004).
Birçok çalışmada DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomileri üzerindeki etkileri
tartışılırken, Gopınath, Echeverrıa (2004) tarafından hazırlanan bu makalede DYY
çıkışının ana ülke üzerinde yarattığı etkiye dikkat çekilmektedir. Ana ülkeden çıkan
DYY’ler ülkede kaynak sıkıntısı yaratarak iş imkânlarında daralmaya neden olacağı
diğer taraftan teknolojik liderliğin bilgi yayılması yoluyla erozyona uğrayacağı ifade
edilmektedir.
Bu çalışmada gravity model kullanılarak fiziksel ve kurumsal farklılıkların DYY
ve dış ticaret ilişkisine olan etkisi araştırılmıştır.
DYY’ler ve dış ticaret işlemleri için gerekli kurumsal gereksinimler farklılık arz
etmektedir. Ticari ilişkilerde mali sorumluluklar, rüşvet kontrolleri ve diğer kurumsal
göstergelere dikkat edilmezken, DYY’lerde ülkenin yönetim göstergeleri ve kurumsal
yapıları önemli unsurlar olabilmektedir
Uygulamada 1989-1998 dönemi için Fransa, Amerika, İngiltere, Hollanda,
Almanya ve Japonya’nın bulunduğu 6 ana ülke ve 10 ev sahibi ülke arasındaki panel
veri seti kullanılmıştır. Elde edilen sonuç, ülkeler arasındaki fiziki uzaklık arttıkça
ihracat odaklı üretimden DYY tarzı üretime kayma olacağını ayrıca, kişi başına GSYİH
ve potansiyel piyasa büyüklüğünün hem ticaret, hem de DYY’ler üzerinde pozitif etkiye
sahip faktörler olduğu sonucu elde edilmiştir. Kurumsal ve ekonomik yetkinlik bir
taraftan DYY girişini etkilerken diğer taraftan DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomisi
üzerinde yarattığı olumlu etki de kurumların kendilerini yeniliyebilmelerine imkân
sağlayacaktır.
Ayrıca makaleden elde edilen bir diğer sonuç ise, bölgesel ticaret anlaşmalarının
ticaret üzerindeki etkisi DYY’lerden daha faydalı olduğu yönündedir. UNCTAD (1999)
tarafından 52 gelişmiş ve GOÜ için yatay veri seti kullanılarak yapılan çalışmada
ülkeye giriş yapan DYY miktarı ile ülkenin ihracat performansı arasındaki ilişki
araştırılmıştır. Uygulamada 1995 yılına ilişkin veriler kullanılırken imalât ihracatı
144
bağımlı değişken, kişi başına DYY girişi, ar-ge harcamaları, sermaye başına imalat
değerleri açıklayıcı değişkenler olarak kullanılmıştır.
Uygulamadan elde edilen sonuç DYY girişi ile imalât sanayine yönelik ihracat
arasında pozitif-kuvvetli bir ilişki gözlenmiştir. Özellikle DYY girişi yüksek teknolojili
ürünlerin ihracatında daha önemli bir etkiye sahiptir. Kişi başına DYY’deki %1’lik bir
artış, yüksek teknolojili ürün ihracatında %0,55, orta teknolojili ürünlerde %0,31, düşük
teknolojili ürünlerde ise %0,28 oranında artış yarattığı sonucu elde edilmiştir
(UNCTAD, 1999, 279).
UNCTAD’ın (2003) yapmış olduğu bir diğer araştırmada ise gösterilebilecek en
iyi ülke örneği Çin’dir. GOÜ’ler grubunda önde gelen Çin’in bu performansı
yakalayabilmesinde en önemli etken olarak ülkeye gelen DYY’lerin ülkenin imalât
sektörüne yönelik ihracat performansında artış yaratmasından kaynaklanmaktadır. 2000
yılı içerisinde bazı yüksek teknolojili endüstrilerdeki ihracatın önemli bir kısmının
yabancı firmalar tarafından gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Örneğin cep telefonu
üretimine yönelik firmaların yaklaşık %96’sı yabancı ortaklıdır. Ayrıca 2000-2001
döneminde Çin’e gelen yabancı yatırımların 3/2 imalât sektörüne yöneliktir (UNCTAD,
2003; 365).
Çin’in DYY’lerden en fazla katkı sağlayan ülke olmasında uyguladığı politika
oldukça önem arz etmektedir. Çin’in yabancı sermaye mevzuatına göre, ÇUŞ’lar üretim
için ihtiyaç duyduğu hammadde, yarı işlenmiş mamul, fuel-oil, yardımcı techizat gibi
maddeleri öncelikle Çin kaynaklarından sağlayacaklar, temin edilememesi durumunda
şirket döviz kaynaklarıyla bu faktörleri dışardan ihraç edebilecektir. Diğer tarftan şirket
ürettiği ürünleri dışarıda pazarlamaya özen göstermelidir. Bu amaçla, ihraç ürünlerini
yabancı pazarlarda doğrudan bir şekilde pazarlar veya diğer ülkelerde faliyet gösteren
ilişkili şirketleri ile veya Çin’in dış ticaret kuruluşları aracılığıyla dünya pazarlarına
sunar. Aynı zamanda şirket ürünlerini gerekirse Çin pazarında da satabilecektir (Karluk,
1983; 83).
GOÜ’lerin önde gelenlerinden bir diğeri olan Hindistan ile Çin’i
karşılaştırdığımızda DYY girişi açısından Hindistan’ın Çin’in çok gerisinde kaldığı
gözlenmiştir. Çin ‘in DYY girişi 1990’larda 3,5 milyar $’dan 2002 yılında 52,7 milyar
$’a ulaşmıştır. Aynı dönem için Hindistan’ın DYY girişi 0,4 milyar $’dan 5,5 milyar $
düzeyine yükselmiştir. Bu durumun nedeni, Çin’in ekonomik büyüme performansının
daha iyi , fiziki altyapı yatırımlarının daha rekabetçi, doğal kaynak yapısının yatırımlara
daha uygun olması ayrıca Çin’in DYY’ler için uyguladığı politikaların daha cazip
145
olması olarak gösterilmektedir. Bununla birlikte, Hindistan’ında İngilizce dil becerileri
ve teknik insan gücü bakımından avantajlı olduğu gözlenmiştir. Bir diğer dikkat çekici
nokta ise, Hindistan’a gelen DYY’lerin çok düşük bir kısmının ihracata yönelik
olduğudur. Son dönemde imalât sanayine yönelik yatırımların %10’dan daha düşük bir
kısmı ihracata yöneliktir (UNCTAD, 2003, 365).
Son dönemde dünya ekonomisinde DYY konusunda yaşanan dalgalanmalara
rağmen son 20 yıllık dönemde, Çin’in DYY girişindeki başarısı ve buna bağlı olarak
ekonomik performansındaki yükselme devam etmiştir. Ülkeye olan DYY girişlerinin
önemli bir kısmı denizaşırı bölgedeki Çin’liler tarafından sağlanmıştır. Çin’in DYY’ler
için uyguladığı strateji sadece sermaye açığını gidermek ve ihracatı arttırmak için değil
aynı zamanda teknoloji açığı sorununu çözebilmek için uygulanmaktadır. Çin’in
DYY’ler konusundaki başarısına baktığımızda işlem maliyetleri önemli bir faktör olarak
karşımıza çıkmaktadır. İşlem maliyetlerini belirleyen unsurlara baktığımızda ise,
kültürel ve dile ait eğilimler Çin’de DYY yapmanın maliyetini azaltmaktadır. Diğer
taraftan ekonomik kurumlardaki benzerlikler de DYY girişinde önemli bir unsur olarak
dikkat çekmektedir. Ekonomik kurum ile ifade edilen hangi firmanın neyi, ne kadar
üreteceğini, nerede satacağını hangi maddeleri kullanacağını belirlediği merkezi
plânlama teşkilatıdır. Ayrıca “Guanxi sistemi” olarak adlandırılan sistem ise, firmalar
ile hükümet daireleri arasındaki bağlantıyı sağlayan bir sistemdir. Firmaların
hammaddelerinin, malların ve diğer malların dağıtımını kontrol eden su, elektrik gibi
tedariklerin sağlanmasındaki önemli bir etken olup, DYY girişi üzerinde oldukça
etkilidir. DYY’lere yönelik ayrıcalıklı vergi düzenlemeleri, özel ekonomik alanların
kurulması diğer maliyet avantajı yaratan unsurlardır. Özel ekonomik alanlar, hükümetin
elindeki kıt kaynakları kullanarak ulaşım, iletişim alanlarında ayrıcalıklı bölge ve
yönetimde etkinlik sağlamak için yasal bağımsızlık ve bürokratik yoğunluğun azaltıldığı
bölgelerdir. Son olarak Çinli işçilerin üretim yeteneklerinin, eğitsel yönlerin ülkeye
DYY girişinde etkili faktörler olduğunu belirtmeden geçmek mümkün değildir ( Simon
Fan; çeviren: Gövdere, 2003).
1979-1999 Dönemine ilişkin olarak Hong-Kong, Kore, Tayvan, Japonya ve
ABD’den Çin’e yapılan DYY’lerin nedenlerini açıklamak için F. T. Hsiao ve M.C.W.
Hsiao (2004) tarafından yapılan uygulamada panel verilerle unit root ve Cointegrasyon
testleri kullanılmıştır. Döviz kuru, ücret farklılıkları, ticari açıklaık ve Kültürel
benzerlikle, etik yapı, politik durum ve ekonomi politikaları açıklayıcı değişkenler
olarak kullanılmıştır.
146
Uygulamadan elde edilen sonuç Çin’in DYY’lere yönelik getiri oranının çok
yüksek olmadığını %5.9 ile %6.5’lik dünya ortalamasının ve %6.7 ile gelişmiş ülkelerin
gerisinde kalırken %4.4’lük oran ile GOÜ’lerin sadece %1.5’lik üzerindeki bir
yükseklik dikkat çekmektedir. Ayrıca yüksek ulusal borç, kırılgan bankacılık sistemi,
yolsuzluk ve yönetim açığı DYY’ler açısından dezavantaj olarak gösterilebilmektedir.
Bununla birlikte Hong-Kong ve Tayvan’dan elde edilen DYY girişinde kültürel
ve etik benzerliklerin kuvvetli Kore ve Japonya’dan elde edilen DYY’ler üzerinde ise,
daha düşük öneme sahip ancak yinede pozitif yönde olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.Amerika ve Japonya için, piyasa büyüklüğü, Tayvan ve Kore için ise, ücret
farklılıkları Çin’in DYY girişi sağlaması üzerinde belirleyici unsurlardır.
Uygulamadan elde edilen bir diğer önemli bulgu ise ticari açıklık derecesinin
DYY girişi üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu ayrıca DYY’ler ile ticaret arasında
tamamlayıcılık ilişkisinin bulunduğu ifade edilirken Tayvan, Kore, Japonya ve Çin’in
ekonomik büyüme performansında bu ilişkinin etkili olduğu ifade edilmektedir
Dostları ilə paylaş: |