ÇÜTAD
Çukurova Üniversitesi
Türkoloji Araştırmaları Dergisi
Cilt 3, Sayı 2
Aralık 2018
13
differs from Müştak Bey, in his lechery. Other commonalities of the
works are that their use of traditional narrative styles and their aim to
be one of the first examples for Western style writing in their
respective areas. Other than the similarities that were touched upon,
the mentality behind the texts and the relevance of them being written
in a transitionary era to the differences between purposes of the
writers and the outcomes are examined.
Key words:
Şinasi, Recaizade Mehmet Celâl, Şair Evlenmesi, Hayal-i
Celâl, comparative literature.
GİRİŞ
Tanzimat edebiyatı, Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının
ilk safhasını oluşturmaktadır. Batılılaşma mevcut yönetim tarafından
belirlenmiş siyasi bir hedef olsa da etkileri toplumun her kesimi ve
kurumunda olduğu gibi edebiyatta da görülür. Edebiyat Batılılaşmanın
yaşanma biçimini yansıtan, tartışan, olması gereken biçimi hakkında
modeller sunan, yanlış örnekler üzerine eleştiri getiren ve nihayetinde
her durumda Batılılaşmanın yaygınlaşmasına da hizmet eden önemli
kurumlardan biri olarak karşımıza çıkar. Bu dönemden itibaren Türk
edebiyatı Batılı olarak nitelediği türlerde Batılı bir tarzı benimseyerek
ilk örnekleri vermeye çalışır. Örneğin Batılı anlamda ilk tiyatro metni
veya roman gibi tanımlamalar bu amaçla yapılırlar. Bu durum Türk
edebiyatının kendini Batıyı esas alarak konumlandırma ve onun
ölçülerine göre değerlendirmeye başladığının bir işaretidir. Ancak
bilindiği üzere bizim kendimize ait bir tiyatro ve hikâye geleneğimiz
mevcuttur. Hacivat-
Karagöz, orta oyunu ve meddahlık diğer taraftan
halk hikâyeleri, mesneviler ve on dokuzuncu yüzyılda kendini
gösteren Tıflî hikâyeleri bunun örnekleridir. Tanzimat döneminde eser
veren yazarlar yüzlerin
i Batıya dönmüş olsalar da aslında bir taraftan
kendi kökleriyle olan bağlarını da korurlar ve buradan da etki almaya
devam ederler. Edebi ürünlerin bir geleneğin parçası olduğu
düşünülürse eserlerin kendinden önce yaratılmış eserlerle olan bağını
bir şekilde koruması ve onları dönüştürüp değiştirerek gelişimine
devam etmesi beklenen doğal bir süreçtir. Ancak ülkemizde bu süreç
doğal seyrine bırakılmadığı, türlü müdahalelerle kesintiye uğratıldığı
ve geçmiş terk edilmesi, unutulması gereken bir unsur, yeninin
tesisini geciktiren bir engel gibi algılandığından geçmiş veya yerli
olan başarılı bir biçimde dönüştürülemez. Metinlerarasılığın sanatçılar
tarafından sıkça kullanıldığı ve araştırmacılar tarafından da dikkatle
irdelendiği günümüzde metinler arasındaki diyaloğun ve dönüştürme
faaliyetinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Küreselleşme ve
teknolojik gelişmelerle birlikte dünyamızın gittikçe küçülmesi ve her
türlü sanat eserine ulaşımın kolaylaşması ve beraberinde tercüme
faaliyetlerinin de hız kazanması bir metot olarak metinlerarasılığın ve
|