Greft tıkanıklığı
Kritik düzeyde tıkanıklık görülen arterlere, otolog
bir venle veya prostetik bir gre ile by-pass onarımı
genel bir cerrahi tedavi yöntemidir. Bugüne kadarki,
tecrübelerimiz bize göstermektedir ki, diz altında daha
küçük çaplı damarlara yapılan anastomozlarda otolog
ven greleri ile iyi klinik performans sağlanmaktadır.
Resim 11: Uç yan anastomozlarda anastomoz açısı
45°’den fazla olmamalıdır.
Buna rağmen her zaman yeterli sağlıklı ven bulunma-
yabilir. Bu durumda prostetik gre çıkışındaki tıka-
nıklığın önüne geçebilmek için distal uca yapılan venöz
yamalarla modifiye teknikler geliştirilmiştir.
6,7
By-pass yapılan grelerde tıkanıklığın erken sebebi
genellikle teknik hatadır, daha geç dönemde myo-inti-
mal hiperplazi ve geç tıkanıklığın sebebi ise anastomoz
hattında aterom gelişimidir. Arteriyel onarımda kulla-
nılan prostetik grelerde görülen en sık geç kompli-
Resim 14: Linton yaması
Resim 15: Miller yakalığı
Damar Cerrahisinde Teknik Özellikler
35
kasyonlardan biri gre tıkanıklığıdır. Tıkanıklığın se-
bebi birçok farklı faktör olabilir: hemodinamik bozuk-
luklar, gree gelen akımın kalitesi, kan taşıyan arterlerin
açıklığı ve onarımdaki teknik. Özellikle alt ekstemitede
ilerleyici ateroskleroz da, gre trombozunun sık gö-
rülen sebebidir. Yapılan by-passın etkinliği orta ve uzun
vadede anastomotik intimal hiperplazi gelişimine bağ-
lıdır. Distal anastomoz hattında arterin en iç tabakası-
nın ilerleyici olarak kalınlaşması ile intimal hiperplazi
oluşur ve daha çok anastomozun topuk ve tırnak böl-
gesinde dikiş hattında ve karşı yüzdeki arter lümeninde
görülür. İntimal hiperplazide zamanla damar lümeni
tıkanır.
8,9
Son 25 yılda damar greleri üzerinde yapılan araş-
tırmalara göre, lokal hemodinamikler intimal hiperp-
lazi gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Vücutta
birçok yerde damar içindeki akım paterni laminardır.
Distal uç-yan anastomozlardaki gibi damar çapında
ve açısında ani değişiklikler oluştuğu zaman akım ke-
silmesi, sirkülasyonun değişmesi ve akım çatallanma-
sına rastlanır. Bu hemodinamik kuvvetlerin etkilediği
alanlarda intimal hiperplazi oluştuğu düşünülmektedir.
Ek olarak, grein geometrik yapısı intimal hiperplazi-
nin gelişimi ve ilerlemesinde önemli olduğu düşünül-
mektedir, intimal hiperplazi esas olarak, anastomoz to-
puğu ve tırnağında arter tabanında ve dikiş hattında
görülmektedir. Araştırmacılar tarafından gösterilmiştir
ki, damar anastomozlarmda intimal ve neointimal hi-
perplazinin gelişimini tetikleyici etken akım dağılımı-
dır. Yine yapılan araştırmalara göre, ven grelerinde
akım rölatif olarak az kesildiği alanlarda daha geniş
çapta intimal proliferasyon görülmektedir. Anastomoz
yapılan arter ve prostetik damar grei arasındaki ge-
rilebilme uygunsuzluğu da distal anastomotik intimal
hiperplazi gelişiminde önemli rol oynar. Bu geometrik
ve gerilim uygunsuzluğunu aşabilmek ve daha uzun
gre ömrü sağlayabilmek için otolog ven yamalarının
kullanıldığı çeşitli cerrahi teknikler geliştirilmiştir.
Bu amaçla prostetik gre ve arter arasına bir ven
segmenti yerleştirilmektedir. Bu teknik uç- yan distal
by-pass gre anastomozlarında kullanılmaktadır.
Linton metodunda, nativ artere yapılan arteriyo-
tomi içine bir venöz yama dikilmekte ve yama arteri-
yotomi gibi longütidinal olarak açılıp gre bu alana
anastomoz yapılmaktadır(Resim 14).
Miller yakalığı, prostetik gre ve arter arasına si-
lindirik olarak dikilen venöz bir yamadır (Resim 15).
Taylor yamasında, primer arteriyotomi daha uzun-
dur. Prostetik grein topuğu proksimal arteriyotomiye
Resim 16: Taylor yaması
Prof. Dr. Erdal Anadol, Uzm. Dr. Cihangir Akyol
36
yamasında akım tipi ve girdap oluşumu karakteristiği
benzerdir. Miller yakalığındaki girdap hemen hemen
tüm diyastol boyunca devam eder. Miller yakalığmdaki
bu girdap ile oluşan devamlı akım trombojeniteyi azalt-
tığından dolayı bir avantaj sayılır ve iyi bir klinik per-
formans sağlar. Sistol sırasında anstomozun tavanı
akımı yönlendirir ve anastomoz tavanının keskin açı-
lanması nedeniyle girdabın tepesindeki akım kanalı
diğer anastomozlara göre daha küçüktür, bu akım ve
girdap özellikleri dolayısı ile anastomoz tabanında böl-
gesel bir staz oluşur ve bu bölgede trombosit adezyonu
artar. Miller yakalığının geometrik yapısı dolayısı ile
ortaya çıkabilecek duvar balonlaşması ve aksiyel asi-
metriler gibi düzensizlikler de sonucu etkiler.
10
Yapılan çalışmalarda, klasik anastomozlarda, Linton
yamasında ve Taylor yamasında akım paterni aynıdır.
Miller yakalığında ise geniş anastomoz kavitesi nede-
niyle bu alan sürekli yıkanır.10 Ancak ven interpozis-
yonu ile yapılan uç yan anastomozların, klasik anasto-
mozlarla kıyaslandığında anastomotik hiperplaziyi
önlemediğine yönelik yayınlar da bulunmaktadır.
11,12
Dren kullanımı
Elektif yapılan vasküler cerrahide dren kullanımına
genellikle gerek olmaz. Karotis arter cerrahisinde, acil
yapılan vasküler girişimlerde dren kullanılabilir. Dren
yerleştiriliriken, yapılan vasküler anastomoza ve gree
bir bası etkisi oluşturmayacak şekilde yerleştirilmelidir.
Drenlerin 12-24 saat içerisinde çekilmesi önerilir. Dren-
lerin prostetik gre enfeksiyonunu azalttığı yönünde
hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
1
Preoperatif cilt hazırlığı
1. Traş ve mekanik temizlik:
Anestezi uygulama-
sından hemen sonra, öncelikle cildi yabancı madde-
lerden arındırmak gereklidir (krutlar, pansuman mal-
zemeleri, yapışkan maddeler vb). Daha sonra ameliyat
bölgesi tercihan elektriklimakinalarla traş edilir. Flo-
ranın tekrar değişmemesi için traşla insizyon arasın-
daki sürenin mümkün olduğunca kısa olması gerekir.
2. Fırçalama:
Cilt antiseptik sölüsyonlar ile üzerinde
hiçbir yabancı madde kalmayacak şekilde yaklaşık 5
dakika süre ile fırçalanmalıdır.
3. Alkol:
Cildin %70 alkolle silinmesi yağda çözünen
maddelerin ve mikroorganizmaların uzaklaştırılması
amacıyla yapılmaktadır.
dikilir ve grein tırnağı arteriyotominin distal ucuna
doğru uzanan venöz yama ile uygunluk göstermesi
için geriye doğru kesilir (Resim 16).
10,11
Deneysel olarak yapılan çalışmalarda; Linton ve
Taylor yamaları ve klasik teknikle yapılan anastomoz-
larda benzer akım patenleri görülmüş ve Miller yakalığı
tekniğinde kayda değer değişiklikler izlenmiştir. Tüm
gre anastomozlarında geçiş bölgesinde erken sistolik
hızlanma fazında laminer akım gözlenmiştir. Akımın
azaldığı fazdan sistol sonuna kadar ana akım azalır ve
sonunda tersine döner. Yavaşlama fazında özellikle Mil-
ler yakalığındaki cep bölgesinde olmak üzere duvar
düzensizliklerinin olduğu noktalarda akım ayrışması
gözlenir. Ek olarak anastomoz tırnağının gerisinde yeni
akımlar görülebilir. Erken diyastolde akım tekrar artar
ve sistol de görülene benzer bir karakter gösterir.
10
Yapılan çalışmalarda, klasik teknikle yapılan uç yan
anastomozlarda kalp siklusunun farklı fazlarında farklı
akslara sahip girdap oluşumları gözlenmiştir. Anasto-
motik girdap, erken sistolde oluşur ve diyastolik fazda
kaybolur. Klasik tip anastomozlarda, Taylor ve Linton
KAYNAKLAR:
1. Ricotta JJ. Open Vascular Surgery: Basic Considerations.
In: Rutherford RB, ed. Rutherford: Vascular Surgery, 6th ed.
Philadelphia: WB Saunders; 2005. p.641-740.
2. Wahlberg E, Olofsson P, Goldstone J. General Principles of
Vascular Surgical Technique. In: Wahlberg E, Olofsson P,
Goldstone J, eds. Emegency Vascular Surgery : A Practical
Guide. 1st ed.Verlag Berlin Heidelberg: Springer;2007.
p.179-190.
3. Geraghty AJ, Welch K. Antithrombotic agents for preventing
thrombosis aer infrainguinal arterial bypass surgery. Coch-
rane Database Syst Rev. 2011 Jun 15;(6):CD000536. Review
4. Margovsky A.I. Lord R.S. Chambers A.J. e effect of arterial
clamp duration on endothelial injury: an experimental study.
Cardiovasc Surg 1997; 67(7): 448-451.
5. Köhler R, Brakemeier S, Kühn M, Behrens C, Real R, De-
genhardt C, et al..Impaired Hyperpolarization in Regene-
rated Endothelium Aer Balloon Catheter Injun'. Circulation
Research. 2001; 89: 174-182.
6. Hughes P.E. How T.V. Effects of geometry and flow division
on flow structures in models of the distal end-to-side anas-
tomosis. J Biomech 1996; 29 (7): 855-72.
7. Hughes P.E. How T.V. Flow structures at the proximal side-
to-end anastomosis. Influence of geometry and flow division.
J Biomech Eng 1995; 117 (2): 224-36.
8. Cole J.S. Watterson J.K. O'Reilley M.G.J. Is there a haemody-
namic advantage associated with cuffed arterial anastomose
? J Biomechanics 2002; 35: 1337-1346.
9. Cole J.S. Watterson J.K. O'Reilley M.G.J. Numerical investi-
gations of haemodynamics at a patched arterial bypass anas-
tomosis. J Biomechanics 2002; 24: 393-401.
10.Noori N. Scherer R. Perktold K. et all, Blood flow in distal
end-to-side anastomoses with PTFE and a venous patch:
results of an in vitro flow visualisation study. Eur J Vase
EndovascSurg. 1999; 18 (3): 191-200.
11. Trubel W, Schima H, Czerny M, Perktold K, Schimek MG,
Polterauer P. Experimental comparison of four methods of
end-to-side anastomosis with expanded polytetrafluoro-
ethylene. Br J Surg. 2004 Feb;91(2):159-67.
12. Anderson DJ. Surgical site infections. Infect Dis Clin North
Am. 2011;25:135-53
.
Damar Cerrahisinde Teknik Özellikler
37
4. Povidon iodin
5. Drape:
Povidon iodin ile hazırlanan cilt temiz
bir cerrahi alan sağlarken cilt üzerine ayrıca yerleştiri-
len drapeler steril bir ortam oluşturur. Bu uygulama
özellikle gre yerleştirilecek damar cerrahilerinde, cer-
rahi sahanın ciltten ve florasından ayrılmasında büyük
önem taşır.
Antibiyotik profilaksisi
Damar cerrahisinde profilaktik antibiyotik kulla-
nımı:
- Vasküler protezin kullanıldığı girişimler
- Kasık insizyonu yapılan girişimler
- Aortaya yapılan girişimler
- İskemi için yapılan alt ekstremite amputasyonla-
rında endikedir.
Damar cerrahisinde enfeksiyöz mikroorganizmalar
S. Aureus, S.epidermidis ve gram (-) enterik basillerdir.
Profilakside kullanılan antibiyotikler Sefazolin ve pe-
nisiline dirençli stafilokoklarda Vankomisin’dir.
12
Damar cerrahisi yapılacak olan hastalarda, antibi-
yotik profilaksisinin yanı sıra asepsi ve antisepsi ku-
ralları çerçevesinde yapılan cilt hazırlığının, kan şekeri
regülasyonun ve nutrisyonel açıdan iyi bir desteğin
sağlanması da hem iyi bir yara iyileşmesi hem de gre
kullanılan hastalarda gre enfeksiyonunun önlenme-
sinde önemli bir role sahiptir.
38
39
Doç. Dr. Murat Bayazıt, Uzm. Dr. Lütfü Soylu
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Boyun Damar
Yaralanmaları
Notlar
•
Delici boyun yaralanmaları, yaşamı hemen tehdit eden belirti ve bulguların olması durumunda (dışarı
kanama ve buna bağlı hipovolemik şok, genişleyen hematom ve hava yoluna bası yapan hematom, he-
matoraks ve hemomediastinum ile birlikte olan hemodinamik bozukluk) acil cerrahi girişim gerektiren
durumları oluşturabilir.
•
Hemodinamik olarak stabil olan delici boyun yaralanmalı hastalarda tedavi seçimi tartışmalıdır. Boyun
yaralanmasının olduğu bölge (zone I, II, III) ve yaralanma mekanizması yol göstericidir. Bu hastalarda
dopler ultrasonografi, BT anjiografi, 4 damar serebral anjiografi gibi tanı yöntemleri kullanılarak selektif
girişim yapılması yaygın kabul görmektedir.
•
Künt boyun yaralanmaları sonrasında erken klinik bulgular olmayabilir ya da bu bulguların daha geç
ortaya çıkması nedeniyle ciddi damar yaralanmaları bile gözden kaçabilir. Risk gruplarında ayrıntılı
tarama yapılmalıdır.
•
Yandaş yaralanmalar dikkatle değerlendirilmelidir. Bunlar hava yolu, farenks ve özofagus, servikal spinal
kanal ve kranial sinirlerde olan yaralanmalardır.
Anahtar Kelimeler: travma, karotis, boyun, yaralanma, ateşli silah
Giriş
Şiddet olayları ve terör, trafik kazaları, kişisel silah-
lanmadaki artış ve toplumlarda ki şiddet eğilimlerinin
artması nedeniyle baş ve boyun yaralanma sıklığı her
geçen gün artmaktadır. Batı toplumlarında penetre bo-
yun yaralanmaları tüm travma olgularının % 5-10 nu
oluşturmaktadır.
(1, 2, 3)
Künt baş ve boyun travmala-
rında ise boyun damarları %25 oranında etkilenmek-
tedir.
(2, 3, 4, 5, 6)
Boyun yaralanmalarının ana nedeni
delici travmalardır. Bununla birlikte künt yaralanmalar
sonucu oluşan boyun damar yaralanmaları bilinenden
daha fazladır; bu olgularda semptomlar başlangıçta
silik olabilir ve tanı konulması çok gecikebilir. Boyun,
anatomik olarak dar bir alan olması, kemikle korun-
maması ve çok sayıda yaşamsal organın birarada ol-
ması nedeniyle yaralanmalarda çok karmaşık bir klinik
tablo ile karşımıza gelmektedir. Boyundaki yaşamı teh-
dit eden yaralanmalar 4 ana sistemde incelenebilir :
1. Solunum sistemi: Trakea, larinks, farenks ve akciğer
kubbesi
2. Damar sistemi: a. karotis kommunis, a.karotis in-
terna ve eksterna, vertebral arterler, a. Subklavia, v.
Jugularis interna ve eksterna
3. Sindirim sitemi: Farenks ve özofagus
4. Sinir sistemi: spinal kord, pleksus brakialis, kranial
sinirler, n.vagus,n hipoglossus, n. aksesorius.
Boyun yaralanması ile hastaneye ulaşan bir hastada
hiçbir belirti ve bulgu olmayacağı gibi, çok kısa sürede
hastayı kaybedebileceğimiz hava yolu tıkanması, pno-
motoraks, aşırı kanamaya bağlı hipovolemik şok ya da
çok ciddi nörolojik bulgular (hemipleji, kuadropleji)
olabilir. Elimizdeki veriler boyun damar yaralanması
olan hastaların önemli bir bölümünün hastanelere
ulaşma olanaklarına bağlı olarak olay yerinde kaybe-
dildiklerini göstermektedir
(7)
. Hastaneye ulaşan ciddi
boyun yaralanmalarında teşhis tedavi seçenekleri ise
hala tartışılmaktadır. Bu konuda kanıta dayalı tıp ve-
rileri yeterli değildir.
Boyun damarlarının anatomisi
Baş ile gövde arasındaki bağlantıyı sağlayan ve bir
köprü görevi yapan boyundan insan bedeninin en ya-
şamsal bağlantıları geçer.
Bunlar dışında boyunda birçok iç organ da yer
alır. Trakea, tiroid, özofagus, a. karotis gibi bu bölgedeki
hayati öneme sahip pek çok yapının diğer sistemlerde
olduğu gibi koruyucu kemik yapıları yoktur. Bu ne-
denle delici boyun yaralanmaları ile sonuçlanan bıçak
ve silah yaralanmalarında damarlar, sinirler ve organlar
zarar gören belli başlı yapılardır.
Boyun; üstte, çene ucu (gnathion) mandibula açısı,
proc. mastoideus ve protuberantina occipitalis eks-
terna’dan geçen sirküler bir sınır ile baştan, aşağıda ise
sternum ve klavikulanın üst kenarı, akromion linea
akrominoservikalisten geçen oval bir sınırla göğüsten
ayrılır
Boyun derisi özellikle önde ince ve mobil bir deridir.
Derialtı dokusunda platisma, yüzeyel venler ve deri
sinirleri yer alır. Boyun fasyası vücudun diğer bölüm-
lerinden farklı olarak üç yapraklıdır. Subfasyal kat-
manda kaslar bunların sınırladığı boyun üçgenleri,
önemli damar-sinirler ve iç organlar bulunur.
Boyun iskeleti vertebra servikales, os hyoideum,
manubrium sterni ve klavikuladan oluşur.
Fasya servikalis
Boyundaki yapılar fasia servikalis’in yüzeyel ve de-
rin yaprakları tarafından kompartmanlara ayrılmış-
lardır.
Fasya Servikalis Süperficialis
Derinin dermis tabakası ile fasia servikalis pro-
funda’nın yüzeyel tabakası arasında uzanan fasya ser-
vikalis süperfisialis, subkutanöz konnektif dokudan
oluşan genellikle ince bir tabakadır. Deri sinirlerini,
kan ve lenf damarlarını, yüzeyel lenf nodüllerini ve
değişen miktarda yağ tabakasını ve önde platisma’yı
içerir.
Fasya Servikalis Profunda
Üç fasyal tabakadan oluşur. Bu tabakalar organları
(tiroid bezi), kasları, damarları ve derin lenf nodüllerini
destekler. Fasia servikalis profunda aynı zamanda, va-
gina karotika olarak adlandırılan bir kılıf oluşturur.
Yukarıda kafa tabanından başlayan vagina karotika
aşağıda göğüs boşluğuna kadar uzanır. Bu fasyal ta-
bakalar bazen bıçak veya düşük hızlı kurşun gibi bazı
delici objelerin hayati organlara girerek zarar verme-
lerini de engeller.
Vagina Karotika aşağıdaki yapıları içerir.
● A. carotis communis ve a. karotis interna
● V.jugularis interna
● N.vagus (x. kraniyal sinir)
40
Doç. Dr. Murat Bayazıt, Uzm. Dr. Lütfü Soylu
● Bazı derin servikal lenf nodları
● Sinus karotikus’a giden sinirler
● Sempatik sinir lifleri (periarteryel pleksus karo-
tikus)
Boyunda bulunan arterler
Boyunda a. subklavia ve a.karotis kommunis’e ait
dallar bulunur.
A- A. Subklavia
Sağda trunkus brachiosefalikus’tan solda arkus aor-
ta’dan çıkar. Apeks pulmonis ve plevra servikalis’in
üzerinden dış yana doğru bir kavis yaparak ilerleyen
a.subklavia interskalenik aralıktan geçerek klavikula’nın
dış kenarından sonra a.aksillaris olarak devam eder
ve dalları şunlardır:
- a. vertebralis:
Angulus skalenovertebralis’te
(m.longus kolli,m.skalenus anterior ve birinci kat ara-
sında) a. subklavia’nın birinci bölümünden çıkar. A.
subklavia’nın en kalın dalıdır. Arkaya ve yukarıya uza-
narak C7’nin proc.transversus’unun önünden geçer,
C6’dan başlamak üzere foramen transversarium’lar
içinde ilerler. A. vertebralis’in C6 proc. transversus’a
kadar olan bölümüne V1, for. transversarium’lar içinde
ilerleyen bölümüne V2 segmenti denir. Atlas’ın for.
transversarium’undan çıkan a. Vertebralis, arkus pos-
terior’un üst yüzündeki sulkus a. vertebralis’te iç yana
doğru uzanarak membrana atlantooccipitalis’i deler,
foramen magnum’dan geçip kafa boşluğuna girer.
- Trunkus thyroservikalis (TTC):
A. subclavia’nın
birinci bölümünden, m.skalenus anterior’un içyan ke-
narında çıkar. Kısa bir bölüm olup klasik olarak şu
dalları verir.
a.thyroidea inferior:
a.transversalis servisis
A. supraskapularis
- a. thorasika interna (a.mammaria interna):
A.subklavia’nın I. bölümünden TTC’nin karşısında ola-
rak çıkar. Apertura thorasis superior’dan girerek, ster-
num’un dış kenarından 1-2 cm dışyanında ilerler. 6.
interkostal aralık hizasında iki uç dalına (a. musku-
lophrenika. a.epigastrica superior) ayrılır
Komşuluğu;'>Trunkus kostoservikalis (TCT):
A. subklavia’nın II.
bölümünün arka yüzünden çıkar. A.servikalis profunda
ve a.interkostalis suprema olarak iki dala ayrılır.
Komşuluğu;
Önde
, deri, fasya transversalis, platysma, nn.sup-
raklavikularis, v. jugularis eksterna ve dalları, a. sup-
raskapularis , klavikula, a. karotis kommunis, v.jugularis
interna sol taraa n. phrenikus
Arkada
, pleksus brakhialis’in alt kökü ve m. skale-
nus medius. Daha sonra plevra kubbesi akciğer apeksi,
sag taraa n. laryngeus recurrenstir.
Üstte
, pleksus brakhialis’in üst ve orta kökleri,
Altta
, birinci kaburganın üst yüzüdür.
B- A. KAROTİS KOMMUNİS
Sağda trunkus brakhiosephalikus’tan, solda doğru-
dan arkus aorta’dan çıkar. Art. sternoklavikularis’in ar-
kasından tiroid kıkırdağının üst kenarı hizasına (C4
düzeyi) kadar uzanır.
A.karotis kommunis, C4 hizasında a.karotis eks-
terna ve a. karotis interna olarak iki dala ayrılır. Ayrılma
yerine bifukatio karotika denir. Bifurkatio karotika’nın
arkasında ve çatalın arasında küçük-yuvarlak bir kitle
olan glomus karotikum bulunur.
A. karotis kommunis ve a. karotika interna boyunda
dal vermez. Fakat bazen a.thyroidea superior , a.
aryngea assendes; a.karotis kommunis’ten çıkabilir.
Komşuluğu;
Ön dışyanda
, deri, fasia süperfisialis, platisma fasya
profundanın yüzeyel bölümü, m.sternokleidomastoi-
deus, m.sternohyoideus, m. Omohyoideus’un üst karnı
iledir. N.hipoglossus’un inen parçası ve ansa servikalis
karotis kılıfının ön duvarı içine gömülmüşlerdir. V.
troidea superior ve media, v.jugularis anterior arteri
çaprazlar. Arkada, alt dört servikal vertebranın pro-
cessus transversusları, m. Longus kapitis ve m. longus
kolli ve m. skalenus anterior’un başlangıcı; trunkus
sympathetikus iledir. Boynun alt kısmında vertebral
damarlar ve tiroid bezini kanlandırmak üzere iç yana
döndüğü yerde a. thyroidea inferior iledir.
İçyanda
, larinks, farinks ve bunların altında trakea
ve özofagus ile komşudur.
Dışyanda
, V. jugularis interna ve arka dışyanda n.
vagus ile ilişkilidir.
C- A. KAROTİS EKSTERNA:
Kartilago thyroi-
dea’nın üst kenarı (C4 düzeyi) hizasında a.karotis kom-
munis’ten ayrılır, yukarıya doğru seyreder, fossa ret-
romandibularis’te parotis bezi dokusu içinde iki uç
dalını (a.maksillaris, a.temporalis süperfisialis) vererek
sonlanır. 9 dalı vardır.
41
Boyun Damar Yaralanmaları
1-
A. thyroidea superior
2-
A. lingualis
3-
A.facialis
4-
A. occipitalis
5-
A. auricularis posterior
6-
A. pharyngea ascendes
7-
A. sternocleidomastoideus
8-
A. temporalis süperficialis
9-
A. maxillaris
Komşuluğu;
Ön dışyanda
, arterin başlangıcı sternokloidomas-
toid kasının ön kenarı tarafından örtülmüştür. Bu se-
viyenin üzerinde arter oldukça yüzeyseldir. Üzeri deri,
yüzeysel fasya, n. fasialis’in servikal dalı, n. Transversa
kolli ve derin fasyanın yüzeysel bölümü ile örtülmüştür.
Arter n.hypoglossous, v.facialis, v. lingualis ve m.di-
gastrikus’un arka karnı ve m. styloglossus tarafından
çaprazlanır. Parotis bezi içinde n.fasialis tarafından
çaprazlanır. V. jugularis interna arterin önce dışyanında,
daha sonra arkasında uzanır.
Dostları ilə paylaş: |