Cerrahi tedavi
Boyun damar yaralanmalarında uygulanması ge-
reken temel kurallar vasküler cerrahi temel prensiple-
rinden farklı değildir. Anestezik yaklaşım konusunda
iki ana dikkat çekici noktadan bahsedilebilir. Şok ya
da kollaps tablosunda acil boyun eksplorasyonu yapı-
lacak hastalarda kardiyodepressan ilaçlardan kaçınmak
gerekir. Diğer önemli ayrıntı ise acil boyun girişimle-
rinde hastaya verilecek cerrahi pozisyon ya da zorlu
entübasyon sırasında yaralanmış olan servikal verteb-
ralardan medulla spinalis yaralanması oluşma riskidir.
Zone II ve Zone III yaralanma düşünülen hasta-
larda cerrahi eksplorasyon klasik olarak mastoid ke-
mikten incisura jugularisa uzanan m. Sternokleido-
mastoid (m. skm) adalenin medialinden yapılmalıdır.
Bu ensizyonda cilt, ciltaltı ve platysma adalesi açıldıktan
sonra skm adalenin medialinden ensizyon derinleşti-
rilir. Bundan sonra yol gösterici olan v. fasialis kom-
münistir, bu ven v. jugularis interna’ya dökülmektedir
ve karotis arterlerin bifürkasyonu hemen bu venanın
altındadır. Delici yaralanmaların şiddetine göre bölgede
yoğun hematom olduğunda eğer mümkün olursa ana
karotis arter ensizyonun en alt ucundan kontrol edil-
melidir. Daha sonra hematom çok itinalı bir şekilde
temizlenmeli ve yaralanma bölgesine ulaşılmalıdır. Bu
sırada oluşabilecek kanamalarda asla körlemesine vas-
küler klemp uygulanmamalıdır. Parmakla kanama böl-
gesine basmak ve ana vasküler yapıları disseke etmek
daha doğru olacaktır. Bu disseksiyon esnasında n. vagus
ve n. hipoglossus dikkat edilmelidir. Travmanın damar
üzerinde yaptığı hasar diğer vasküler yaralanmalarda
olduğu gibi çeşitlilik gösterebilir. Çok küçük bir delik
olabildiği gibi; arterlerde tam kopmada görülebilir.
Bunun dışında ateşli silah yaralanmalarında blast et-
kiye bağlı olarak intraluminal trombüs oluşabilir. Pri-
mer basit sütür, ya da lateral sütür gibi basit tamirler
için hastaya sistemik heparin yapmak gerekmez. Ar-
terlerde geniş doku kaybı, tam kopma durumlarında
tedavi daha karışık hale gelebilir. Bu gibi durumlarda
vasküler klemplerden önce sistemik heparinizasyon
47
Boyun Damar Yaralanmaları
gereklidir. Genel olarak kabul edilen ligasyondan ka-
çınmak ve eğer mümkünse basit tamir tekniklerini
kullanmaktır. Burada önemli olan a. karotis kommünis
ve a.karotis eksterna klemplendikten sonra internal
karotid arterden geri kanamanın görülmesidir. Bu ka-
namanın olmaması ve internal karotis arterin içinin
pıhtıyla dolmuş olması durumunda trombektomi de-
nenmemelidir. Arteriotomi sonrasında eğer çok yeni
oluşmuş pıhtı varsa bu kendiliğinden dışarı çıkar ya
da aspiratör ucuyla bu pıhtı alınabilir. Diğer taraan
a. karotis internadan olan geri akımın miktarıda
önemlidir. Yama anjioplasti, uc-uca anastomoz ya da
gre interpozisyonu gibi uzun işlemler yapılacaksa ka-
rotis arter güdük basıncı ölçülmelidir. Bu basınç birçok
yayında değişiklik göstersede 60 mmHg dan düşükse
intraluminal şant yerleştirerek ameliyat devam etmek
doğru olacaktır (Resim 2). Özellikle nörolojik hasarın
gelişmeye başladığı sırada ameliyata alınan hastalarda
bu önemlidir, bu hastaların iskemiye direnci çok azdır.
Koma ve hemipleji halinde ameliyata alınan hastalarda
da damar tamiri yapılması doğrudur. Bu hastalarda li-
gasyon sonuçları damar tamiri yapılanlara göre daha
kötüdür. Ligasyon sadece a.karotis internadan geri kan
akımının olmadığı ve nörolojik olarak geri dönüşüm-
süz hastalara uygulanmalıdır. Karotis arterler arteri-
osklerozdan çok etkilenen damarlardır. Özellikle bi-
fürkasyon bölgesi yaralanmalarında eğer damar içinde
plak varsa ve yaralanmayla bu plaklar yerinden oyna-
mışsa tamir dikkatli yapılmalıdır. Damar tamirinde se-
çilecek sütür materyali konusunda fazla seçenek yoktur.
Polipropilen ya da politetrafloroetilen atravmatik sütür
materyalleri tercih edilmelidir. Genel olarak a. Karotis
kommünis yaralanmalarında 5/0-6/0; a.karotis interna
yaralanmalarında 6/0-7/0 sütürlerle tamir uygun ol-
maktadır. Çapı 4 mm den daha az olan damarlarda
yapılan primer tamirlerde darlık oluşması beklenir.
Arteriotomi ya da kesi bölgesinde 1mm’lik dikişler ge-
çildiğinde yaklaşık damarda %50 oranında stenoz olu-
şur. Özellikle a.karotis internada uzunlamasına böyle
bir kesi varsa tamir yamayla yapılırsa sonuç daha ba-
şarılı olacaktır (Resim 3, 4). Yama olarak safen ven se-
çilmesi uygun olacaktır. Bu arterin enine kesileri ya da
kopmalarda primer tamir mümkün olabilir. Ancak uç
uca anastomoz yapılırken gerginliğe dikkat edilmelidir.
Bunun dışında ateşli silahlarla olan yaralanmalarda
damarda debridman yapmak sorunu vardır. Sütürler-
den önce sağlam damar duvarının ortaya konulması
gereklidir. Özellikle yüksek hızlı mermilerle olan ya-
ralanmalarda yara kenarlarında yanmalar, intimada
ayrılmalar olabilmektedir. Sağlam damar duvarlarını
karşılıklı getirmek esastır, bu anlamda bazen çıplak
gözle hasarı görmek zor olabilir, özellikle bu gibi du-
rumlarda cerrahın 2-3 büyütmeli ameliyat gözlüğü
kullanması gerekebilir. Eğer primer tamir mümkün ol-
muyorsa genel olarak tercih edilmesi gereken safen
ven otojen grelerdir. Özellikle kontamine yaralanma-
48
RESİM 2: Karotis arterde Pruit-İnahara şantı
RESİM 3 : Karotis arterin safen ven yama ile onarımı
RESİM 4: Karotis arterin dakron yama ile onarımı
Doç. Dr. Murat Bayazıt, Uzm. Dr. Lütfü Soylu
larda ya da farenks ya da özofagus yaralanmaları ile
birlikte olan damar yaralanmalarında otojen grelerin
tercih edilmesi önerilir. Son yıllarda yapılan bazı ça-
lışmalarda ise politerafloroetilen (PTFE) gerlerinde
infeksiyona dirençli oldukları ve kontamine ortamlarda
kullanılabileceği belirtilmektedir (Resim 5). Bu görüş
tartışmalıdır ve eğer uygun safen ven bulunursa tercih
edilmelidir. Damar tamiri sonrasında pülsatil akımdan
emin olunmalıdır. Özellikle beyin kanlanmasını sağ-
layan bu arterlerde hastanın birkaç şansı daha yoktur.
Yapılan işlemin hatasız, şüphe götürmeyecek nitelikte
olması önemlidir. Primer tamirlerde oluşabilecek darlık,
yetersiz debridmana bağlı damar yüzeyinin bozukluğu,
anastomozlarda darlık ya da uç-uca anastomozlarda
gerginlik hallerinde erken tromboz riski nedeniyle dü-
zeltici yöntemlerin kullanılması gereklidir. Şüpheli du-
rumlarda peroperatif anjiografi yardımcı olabilir. Bo-
yun yaralanmalarını tamiri sonrasında 12-24 saat
süreyle kalması uygun olacak dren yerleştirilmelidir.
Eğer hastanın başka nedenlerle entübe kalması gerek-
miyorsa hasta ameliyathanede uyandırımalı ve nöro-
lojik durumu değerlendirilmelidir. Postoperatif erken
dönemde her damar girişiminde olduğu gibi kanama
kontrolü ve boyunda hematom dikkatle takip edilme-
lidir. Yaralının nörolojik muayenesi sık olarak tekrar-
lanmalıdır.
Karotis arterlerin künt travma
yaralanmaları
Karotis arter yaralanmalarının %3-10’u künt travma
sonucunda olmaktadır. Mekanizmalar ve risk faktörleri
ile ilgili bilgi daha önceki bölümde anlatılmıştır. Künt
49
RESİM 5 : PTFE greftle karotis arter onarımı
Boyun Damar Yaralanmaları
travmalardan %90 oranında a.karotis interna, %10
oranında a.karotis kommünis etkilenir.
(4, 5, 6, 9, 10, 18, 20,
21, 22)
Künt travma sonrası damarda oluşan hasar ço-
ğunlukla disseksiyondur. Daha sonra damar içinde
tromboz oluşumu ve yalancı anevrizma (Resim 6) ge-
lişimi görülmektedir. Damardan tam kopma ve arte-
riovenöz fistül nadir görülen durumlardır. Karotis ar-
ter disseksiyonlarının tipik klinik semptomları lezyon
tarafında yüz ve boyunda ağrıyı takiben karşı taraa
güç kaybı ve şuur kaybıdır. Bunların dışında boyun
lateralinde hematom görülebilir. Boyunda dinlemekle
üfürüm alınıyorsa, göz kapağı düşmüşse (ptozis), pupil
asimetrisi varsa (myozis) ki bu tablo ipsilateral Horner
sendromudur ve ağız,burun ve kulaktan kanamada
varsa karotis arterde disseksiyon düşünülmelidir. Dis-
seksiyon damar duvarında intimadaki küçük bir yır-
tıkla başlar ve ardından pülsatil kan akımı bu delikten
damar duvar tabakaları arasına girer. Bu sırada oluşan
trombüs ile serebral emboli ortaya çıkar ve inme tab-
losu oluşur. Nadir olgularda disseksiyon sonrası damar
duvarına giren kan tromboze olur ve damarda total
oklüzyon oluşturabilir. Künt yaralanma ile semptom-
ların ortaya çıkışı arasında geçen süre çok değişik ola-
bilmektedir. Saatler, günler ya da haalar sonra semp-
tomlar ortaya çıkabilmektedir. Disseksiyonun oluşması
ile fokal nörolojik bulguların ortaya çıkması arasında
geçen süre tanı konulması anlamında kritik bir zaman
aralığıdır. Bu dönemde karotis arter disseksiyonu akla
getirilerek yapılan tetkiklerde hiçbir bulguya ulaşıla-
mayabilir. Ancak ardından yaralıda inme tablosu olu-
şabilir. Bundan dolayı şüphelenilen hastalarda ciddi
engel yoksa, antitrombotik tedavi başlanması çok
önemlidir. Birçok travma merkezi bu yaralılarda ta-
rama tetkikleri konusunda çok agresif davranılmasını
önermektedir. Bu yolla önlenebilecek bir inme ve so-
nuçları anlamında fazla sayıda ve sık tetkik yapmanın
daha etkili olduğu belirtilmektedir. Ancak her trav-
malıya bunu uygulamak elbette olası değildir. Bu an-
lamda tarama kriterleri belirlenmiştir. (Tablo-4) Ta-
rama tetkiki olarak artık güncel pratikte BTA
kullanılmaktadır. Anjiografiyi önerenlerde vardır, an-
cak belki ilk tanıda bu olabilir. Hastanın daha yakın
takibi esnasında kullanılacak tarama yöntemi BTA ola-
rak yerleşmiştir. Dopler ultrasonografi de tanıda kul-
lanılmaktadır, ancak disseksiyonların özellikle distal
internal karotis arterde olması nedeniyle tanı değerleri
sınırlıdır.
(5, 6, 9, 21)
Ana karotis arterde ve a.karotis in-
ternanın proksimalinde olan disseksiyon ve trombozlar
elbette dopler ile kolayca teşhis edilebilirler. Biffl ve
arkadaşları karotis arter disseksiyonlarını anjiografik
olarak yüksek risk oluşturabilecek lezyonlara göre 5
gruba ayırmışlardır.
(10)
Grup I de inme riski %3 iken,
grup IV de bu oran %100’e yükselmektedir. Buna bağlı
olarak mortalite oranlarıda %11 den % 100’e çıkmak-
tadır. Bu sınıflandırma sistemi anjiografik olarak lez-
yonların şiddetini belirlemede mükemmel bir yöntem-
dir. (Tablo-5)
Karotis arterlerin künt yaralanmalarında tedavi:
Tedavi seçenekleri tartışmalıdır. Yakın takip, an-
titrombotik tedavi, cerrahi tedavi ve endovasküler te-
davi yöntemlerinden birini ya da kombinasyonlarını
seçmek gereklidir. Yukarıda belirtilen sınıflandırma
tedavi konusunda yardımcıdır, ancak en iyi sonuçların
nasıl alınacağı konusu belirsizdir. Erken tanı konulan
ve nörolojik bulguların oluşmadığı yaralılarda anti-
koagulan ya da antitrombotik tedavilerin kullanılma-
sıyla serebral iskemik olayların azaltıldığı gösterilmiştir
(19)
. Kullanılacak medikal tedavinin hangisi olacağı ve
süresi konusunda bilgiler açık değildir. Tedavide he-
parin türevleri, kumadin, klopidogrel, asetilsalisilik
vb. ajanların hangisinin daha etkili olduğu ya da kom-
bine tedavinin nasıl olması gerektiği bilinmemektedir.
Diğer taraan çok daha karışık olan durum künt boyun
travmalı hastalarda sıklıkla kapalı kafa travması, solid
organ yaralanması ve pelvik kemik kırıklarının da ol-
masıdır. Bu gibi durumlarda erken dönemde antikoa-
külan tedavi ya da antitrombotik tedavi kullanım şansı
yoktur. Son yıllarda endovasküler tekniklerde olan
gelişmeler mükemmel erken dönem ve 1 yıllık sonuçlar
göstermektedir.
(23)
Karotis arter disseksiyonlarında en-
dovasküler tedavi yöntemlerinin erken ve geç sonuçları
hakkında henüz söylenecekler için erkendir. İntrakra-
nial damarlara ulaşmamış olgularda erken tanı çok
önemlidir, zira bu olgularda endovasküler ve cerrahi
tedavi şansı yüksektir.
(23)
Künt travmaların % 1’i ora-
nında görülen karotis arter disseksiyonlarında tanı ve
tedavi konusunda uzun yıllar belirsizliklerin devam
edeceği görülmektedir. Buna rağmen tarama testi ola-
rak BTA’nin kullanılması, uygun hasta grubunda an-
tikoagülan ya da antitrombotik tedavinin kullanılması,
eğer şartlar yeterli ise endovasküler tekniklerle dissek-
siyon ya da yalancı anevrizmaların tamiri önemlidir.
Vertebral arter yaralanmaları
Bu arterlerin penetran yaralanmaları çok nadir gö-
rülmektedir. Anatomik olarak büyük bölümü kemik
kanal içinde seyreden vertebral arterlerde yaralanma
sıklıkla künt travmalar sonunda olmaktadır. Birçok
vertebral arter yaralanmasında klinik muayenede bir
bulgu saptanmaz. Çoğunlukla travma sonrası nörolojik
olay geçiren hastaların BTA’lerinde yaralanma sapta-
nır. Vertebral arter yaralanmalarında klinik tablo ve
yaralının geleceği, yandaş organ yaralanmalarına bağ-
lıdır. Servikal omurga kırıklarının % 33’nde vertebral
arter yaralanması saptanır. Eğer kırık transvers fora-
50
TABLO 4 : Künt serebrovasküler travmalarda Denver (9)
tarama kriterleri:
Semptom ve bulgular:
İntraoral arterial kanama
Boyunda üfürüm ( 50 yaş altı yaralıda)
Genişleyen boyun hematomu
Fokal nörolojik olay
Nörolojik muayene ile CT arasında uyumsuzluk
Sekonder Ct de İnme
Risk Faktörleri:
Le Fort II ve III kırıklar
Servikal vertebra kırıkları, çıkıkları, kırığın transvers
foramene uzanması
Karotid kanalı içeren kafa kaide kırıkları
GCS < 6 (glasgow coma scale)
Anoksik beyin hasralı yarı asılar
TABLO 5: Künt karotis ve vertebral arter
yaralanmalarında anjiografik sınıflama (10)
Grade I
Lümen düzensizliği veya disseksiyon
(Luminal darlık < %25)
GradeII
Disseksiyon, intramural hematom,
trombüs, intimal flep
(luminal darlık>%25)
Grade III
Yalancı anevrizma
Grade IV
Total damar oklüzyonu
Grade V
Tıkanma ve dışarı kanamalı transeksiyon
Doç. Dr. Murat Bayazıt, Uzm. Dr. Lütfü Soylu
meni içeriyorsa vertebral arter yaralanma sıklığı
%78’lere çıkmaktadır. Bilateral vertebral arter yara-
lanma oranı ise %15 olarak bilinmektedir.
(24)
Mc Kevitt
ve arkadaşları künt boyun vasküler yaralanması olan-
larda %95 oranında yandaş toraks yaralanması ve in-
trakranial yaralanma olduğunu bildirmişlerdir.
(25)
Ta-
nıda 4 damar kranial anjiografi ya da yüksek çözünülür
BTA kullanılabilir. Uzun yıllar bu yaralanmalarda prok-
simal ligasyon ve distal kanama için tampon ile baskı-
lama kullanılmıştır. Ancak son yıllarda kemik kanal
içinde vertebral arter cerrahisi uygulanabilmektedir.
Delici vertebral arter yaralanmalarında dominant ver-
tebral arter yaralanmışsa ya da tek vertebral arter varsa
revaskülarizasyon düşünülmelidir. Anjiografide Willis
poligonu tam ve karşı taraf vertebral arter normalse
ligasyon kabul edilen tedavi yöntemidir. Yüksek hızlı
mermilerle olan boyun delici yaralanmalarında ver-
tebral kanaldan aşırı kanama bazen kontrol edilemez.
Bu olgularda periosta yapışık çok sayıda vertebral
venden kanama olabilir. Bu olgularda doğrudan bası
ve bone-wax kullanılmalı, arterin proksimali bağlan-
malıdır. Kanama devam ediyorsa distal vertebral ar-
terde bulunmalı ve bağlanmalıdır. Bunun dışında ver-
tebral arterde künt travma sonrası disseksiyon varsa
antitrombotik tedavi, antikoagülan tedavi kullanılabilir.
Ancak yandaş yaralanmalar dikkatle araştırılmalıdır,
kanama riski yüksek yaralıda bu tedavi kullanılamaz.
Vertebral arterde yaralanma sonucunda yalancı anev-
rizma ya da arteriovenöz fistül oluşumu varsa bu ol-
gularda endovasküler tedaviler ilk tercih edilen yöntem
olmalıdır.
Boyun büyük ven yaralanmaları
Boyundaki büyük ven yaralanmaları büyük oranda
yandaş arterlerin yaralanması nedeniyle yapılan cerrahi
eksplorasyonda görülürler.
(2, 3)
En sık yaralanma v.ju-
gularis internada olmaktadır. Eğer bu yaralanma %
50’den fazla darlık olmayacaksa lateral venorafi ile ta-
mir edilebilir. Bu durum v.subklavia ve diğer büyük
venler içinde geçerlidir. Şoktaki hastalarda geniş venöz
yaralanmalarda hava embolisine dikkat edilmelidir.Bir-
çok seride boyun venlerinin yaralanmalarında ilk ter-
cih ligasyon olarak belirtilmektedir. Superior vena kava,
innominate venler ve bilateral v.jugularis interna ya-
ralanmalarında akut beyin ödemine engel olmak ve
superior vena kava sendromunu önlemek amacıyla ve-
nöz rekonstrüksiyon önerilir. Burada tamir teknikleri
farklılıklar gösterir, ancak eğer primer tamir mümkün
değilse safen ven greler tercih edilmelidir. Safen ven
bu tamirlerde yama olarak ya da spiral gre hazırlan-
dıktan sonra kullanılabilir. Boyun venlerinin tamirinde
6/0 atravmatik sütürler tercih edilmelidir. Ancak birçok
yandaş yaralanması olan kritik hastalarda v.jugularis
interna ve v.subklavia nın tamiri için çok zaman har-
canmamalıdır.
51
Boyun Damar Yaralanmaları
KAYNAKLAR:
1. Genç FA. Boyun damar yaralanmaları.In:Ertekin C, Tavi-
loğlu K, Güloğlu R, Kurtoğlu M, editörler. Travma. 1.Baskı.
İstanbul Medikal Yayıncılık; 2005 :1177-81
2. Perry MO. Injuries of the Brachiocephalic Vessels. In: Rut-
herford RB ed. Vascular Surgery 4th ed. Philadelphia,Lon-
don: WB Saunders ;1995. p.705-713
3. Perry MO. Arterial Injuries. In BellPR, Jamieson CW, Ruck-
ley CV eds.Surgical Management of Vascular Disease. 1st
ed. London: WB Saunders; 1992, p.905-927.
4. Hom DB, Maisel RH : Penetrating and Blunt Trauma to
the Neck.In Shah JP, Patel JG eds. Head and Neck Surgery
and Oncology.3th ed.Newyork : Mosby; 2003.p 1625-1635
5. Arhurs ZM, Starnes BW: Blunt carotid and vertebral artery
injuries. Injury 2008;39:1232-41
6. Fusco MR, Harrigan MR: Cerebrovascular dissection: A re-
view Part II: Blunt cerebrovascular injury.Neurosur-
gery:2011; 68:517-30.
7. DemetriadesD, SkalkiadesJ, Sofianos C, Melissas J, Franklin
J : Carotid artery injuries:experience with 124 cases. J
Trauma 1989 ; 29: 91-4.
8. Feliciano DV : Management of penetrating injuries to ca-
rotid artery. World J Surg. 2001; 25:1028-35.
9. Biffl WL, Moore EE, Offner PJ, Brega KA, Francoise RJ, El-
liot JP, Burch JM: Optimizing screening for blunt cerebro-
vascular injuries. Am J Surg. 1999; 78:517-22
10. Biffl WL, Moore EE, Offner PJ, Brega Ke, Francoise RJ,
Burch JM: Blunt carotid arterial injuries: Implications of a
new grading scale.J Trauma.1999; 47: 845-53
11. Fox CJ, Gillespie DL, Weber MA, Cox MW; Hawksworth
JS, Cryer CM, Rich NM, O’Donnel SD: Delayed evaluation
Doç. Dr. Murat Bayazıt, Uzm. Dr. Lütfü Soylu
52
standart therapy for blunt carotid injuries to reduce stroke
rate.Arch Surg.2004;139: 540-46
20. Harrigam MR, Weinberg JA, Peaks YS, Taylor SM,Cava LP,
Richman J, Walters BC: Management of blunt extracranial
traumatic cerebrovascular injury: a multidisciplinary survey
of current practice.World J Emerg Surg.2011;8:6-11.
21. Biffl WL,Egglin T, Benedetto B, Gibbs F, Cioffi WG: Sixteen
slice computed tomographic angiography is a reliable non-
invasive screening test for clinically significant blunt cereb-
rovascular injuries.J Trauma. 2006;60: 745-51.
22. Wessem KJP, Meijer JMR, Leenen LPH, Worp HB, Moll FL,
Borst GJ: Blunt traumatic carotid artery dissection still a
pitfall? e rationale for aggressive screening. Eur J Truma
Emerg Surg. 2011;37: 147-154.
23. Du Bose J, Recinos G, Teixeria PG, Inaba K, Demetriades
D: Endovascular stenting for the treatment of traumatic ca-
rotid injuries: expanding experience. J Trauma. 2008; 65:
1561-6.
24. Cothren CC, Moore EE, Ray CE, Johnson JL, Moore JB,
Burch JM. Cervical spine fracture patterns mandating scree-
ning to rule out blunt cerebrovascular injury.Surgery.
2007;141:76-82.
25. McKevitt EC; Kirkpatrick AW, Vertesi L: Blunt vascular neck
injuries: diagnosis and outcomes of extracranial vessel injury.
J Trauma. 2002; 53: 472-6.
of combat related penetrating neck trauma J Vasc Surg.
2006; 44:86-93
12. Reva VA, Pronchenko AA; Samokhvalov IM: Management
of penetrating carotid artery injuries. Eur J Vasc&Endovasc
Surg. 2011;42:16-21.
13. Sekharan J, Dennis JW, Veldenz HC, Miranda F, Frykberg
ER : Continued experince with physical examination alone
for evaluation and management of penetrating Zone2 neck
injuries:Results of 145 cases. J Vasc Surg. 2000; 32:483-89
14. Menawatt SS, Dennis JW, Laneve LM, Frykberg ER: Are ar-
teriograms necessary in penetrating Zone2 neck injuries?
J Vasc Surg 1992;16:397-401
15. Demetriades D, eodorov D, Cornwell E: Penetrating in-
juries to the neck in patients in stabil condition: Physical
examination, angiography or color flow imaging. Arch Surg.
1995; 130:971-75
16. Tisherman SA, Bokhari F, Collier B, Cumming J, Ebert J,
Holevar M : Clinical practice guideline : Penetrating ZoneII
neck trauma . J Trauma.2008; 64: 1392-1405
17. du Toit DF, Van Schalkwyk GD, Wadee SA, Warren BL: No-
rologic outcome aer penetrating extracranial arterial
trauma. J Vasc Surg. 2003;38: 257-62.
18. Rathlev NK, Medzon R, Bracken ME: Evaluation and ma-
nagement of neck trauma .Emerg Med Clin N AM.
2007;25:679-694.
19. Cothren PC, Moore EE, Biffl WL, Cresta DJ, Ray CE, John-
son JL, Moore JB, Burch JM : Antikoagulation is the golden
53
Prof. Dr. İskender Alaçayır, Yrd. Doç. Dr. Arda Demirkan
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Toraks (toraks çıkışı)
Damar Yaralanmaları
Notlar
dar sessiz olarak seyredebilir. Bu hastalarda yaralan-
maya yönelik tedavi gerçekleştirilmediğinde 6 saat içe-
risindeki mortalite %30 olarak bildirilmektedir.
(1, 2)
To-
raks içi büyük damar yaralanmaları, nispeten sık
rastlanılmayan ve sessiz bir klinikle seyrederken aniden
ciddi kanamalara yol açabilen bir problemdir. Bunun
yanı sıra, özel klinik muayene bulgularının olmaması,
minimal invaziv yöntemlerle tanı güçlüğü ve tedavinin
büyük cerrahi işlemler gerektirmesi nedeniyle de
travma ekiplerinin korkulu rüyasıdır.
(2, 3)
Son 10-15 yıl içerisinde insidans, tanı ve tedavi
yöntemlerinde önemli değişiklikler olmuştur. Özellikle
otomobil güvenlik sistemlerindeki gelişmeler, spiral
BT teknolojisindeki ilerlemeler ve yeni tedavi seçe-
nekleri sayesinde hastane öncesi ölümler azalırken, te-
Toraks büyük damar yaralanmaları insidensi trafik kazalarındaki ve ateşli silah yaralanmalarındaki artışa paralel
olarak yükselmektedir.
- Sivil yaralanmalar daha çok künt travmalar nedeniyle olmaktadır.
- Yüksekten düşme, trafik kazaları (araç içi veya dışı), motorsiklet kazaları, hemodinamik şok, sternum, 1.2. kot,
klavikula ve çoklu kot kırıkları, hemopnömotoraks, mediastende genişleme, trakeanın deplasmanı, toraks içi
büyük damar yaralanmaları açısından dikkatle izlenmelidir.
- Endovasküler tedavi olanakları araştırılmalı ve mortalite oranları düşürülmeye çalışılmalıdır.
- Erken tanıda spiral BT anjiografiler değerlidir.
Torasik aorta veya arkus aorta dallarını (innominat
arter, karotis ve subklavian arterler) ve kalbi etkileyen
travmalar sıklıkla modern teknolojinin neden olduğu
kazalar sonucunda karşımıza çıkmaktadır. 20.yy süre-
since motorlu taşıt kazaları ve ateşli silah yaralanma-
larındaki artışa bağlı olarak torasik büyük damar ya-
ralanmaları hızlı bir artış sergilemiştir. Bunlar
mortalitesi son derece yüksek ve çoğu zaman kazaze-
delerin canlı olarak hastaneye dahi ulaşamadığı yara-
lanmalardır.
Travma merkezlerine ulaşabilen hastalar için, he-
modinamik düzensizlik acil cerrahi anlamına gelmek-
tedir. Torasik aorta ve büyük damarlara ait yaralanması
olduğu halde hastaneye geldiğinde hemodinamisi dü-
zenli olan bir hastada klinik tablo olası bir rüptüre ka-
adını alır.
(13)
Normalde torasik aortanın çapı 3 cm ya da altın-
dadır. 3-4 cm arasındaki ölçümler ektazi olarak değer-
lendirilirler. 4 cm in üzerinde anevrizma olarak ta-
nımlanır bu durum artan rüptür riski nedeniyle
morbidite ve mortaliteye yol açabilmektedir (14). Üç
boyutlu görüntüler yardımı ile volüm ölçülebiliyor ise
aorta volümünün değerlendirilmesi çap ölçümlerinden
çok daha değerlidir.
(15)
Arkus aortanın dalları,
Truncus brachiocephalicus (arteria innominata)
A. carotis communis sinistra
A. subclavia sinistra’ dır.
Dostları ilə paylaş: |