: onlar için mağfiret
lehum zikren
|
: onlar için zikir, hatırlatma, öğüt, ibret
|
lehum(u)
|
: onların
|
lehumâ
|
: ikisinin, ikisine ait: onlara, o ikisine
|
lehunne
|
: onlara (kadınlara), onlar için (kadınlar için)
|
lehunne
|
: ve inşa eder, yapar, dizayn eder
|
lehve
|
: boş, lüzumsuz şeyler
|
lehven
|
: eğlence
|
leibun
|
: oyun
|
lein
|
: eğer
|
lekad
|
: andolsun: andolsun ki
|
leke
|
: senin için, sana
|
leke aleyhim
|
: senin onların üzerinde
|
leke ilâ
|
: sen, sana, senin için
|
lekînâ
|
: biz karşılaştık, maruz kaldık (hissettik)
|
lekıyâ
|
: ikisi karşılaştılar, rastladılar
|
lekû
|
: mülâki oldular, karşılaştılar
|
lekû-kum
|
: sizinle karşılaştılar
|
lekum
|
: sizin için, size, sizi: sizin için (vardır)
|
lekum el âyâti
|
: size âyetleri
|
lekum vekîlen
|
: sizin için bir vekil
|
lekum(u)
|
: sizin için
|
lekumâ
|
: siz ikinize, size
|
lem ehun-hu
|
: ona ihanet etmedim
|
lem ekun
|
: ben olmadım
|
lem ettehız
|
: edinmeseydim
|
lem mâ yelhakû
|
: henüz ilhak olmadılar, dahil olmadılar, katılmadılar
|
lem naksus
|
: (kıssa etmedik) anlatmadık
|
lem naksus-hum
|
: onları kıssa etmedik, anlatmadık
|
lem nec'al
|
: kılmadık, yapmadık (vermedik)
|
lem nec'al(i)
|
: kılmadık
|
lem nekun
|
: biz olmadık, biz değildik
|
lem nekun
|
: biz olmadık
|
lem neşrah
|
: biz açıp genişletmedik
|
lem nestahviz
|
: biz kaplamadık, siper olmadık
|
lem nurabbi-ke
|
: senin Rabbin (himaye edip yetiştiren) olmadık
|
lem takdirû
|
: takdir etmediniz, henüz ulaşmadınız
|
lem ta'lem
|
: bilmiyorsun
|
lem ta'lemû
|
: siz bilmiyorsunuz, sizin bilmediğiniz
|
lem ta'lemû-hum
|
: onları henüz bilmiyorsunuz
|
lem tecidû
|
: bulamadınız
|
lem tekun
|
: siz değildiniz: olmadı: sen olmazsın
|
lem tekûnû
|
: olmuyorsunuz, olmazsınız
|
lem tekûnû dehaltum
|
: gerdeğe girmediniz (birleşmediniz)
|
lem tekûnû ta'lemûne
|
: sizin bilmediğiniz
|
lem temses-hu
|
: ona değmez
|
lem temut
|
: ölmedi
|
lem tentehi
|
: sen vazgeçmezsin
|
lem tera
|
: görmedin
|
lem tere ilâ
|
: görmedin, bakmadın
|
lem terev
|
: görmediniz
|
lem terev-hâ
|
: siz onu görmediniz (göremediniz)
|
lem testagfir
|
: sen dilemedin
|
lem testı'
|
: sen güç yetiremedin
|
lem tetau-hâ
|
: ve ona ayak basmadınız
|
lem tuhıt
|
: ihata edemedin, kavrayamadın
|
lem tuhıt
|
: sen ihata etmedin
|
lem tû'minû
|
: âmenû olmadınız, Allah'a ulaşmayı dilemediniz
|
lem tunzir-hum
|
: onları uyarmadın
|
lem tunzir-hum
|
: onları uyarmadın
|
lem tunzir-hum
|
: onları uyarmadın
|
lem tusken
|
: iskân edilmedi (oturulmadı)
|
lem uşrik
|
: şirk koşmam
|
lem yabsurû
|
: göremediler
|
lem yahırrû
|
: kapanmazlar, olmazlar
|
lem yahmilû-hâ
|
: onu yüklenmez, onu taşımaz
|
lem yahtesibû
|
: hesaba katmadılar
|
lem ya'lem
|
: bilmiyor
|
lem yanzurû
|
: bakmıyorlar
|
lem ya'rifû
|
: tanımıyorlar, tanımadılar
|
lem yat'am-hu
|
: ona doymaz
|
lem yatmishunne
|
: ne onlara temas etmemiştir, dokunmamıştır
|
lem yatmis-hunne
|
: onlara, kendilerine temas etmemiştir, dokunmamıştır
|
lem yazharû
|
: zahir olmaz, farkına varmaz
|
lem yeblugû
|
: erişmemiş, ulaşmamış
|
lem yec'alillâhu (yec'ali allâhu)
|
: Allah kılmazsa
|
lem yecid
|
: onların mehirlerini: bulamadı
|
lem yecid-hu
|
: onu bulamadı
|
lem yecid-ke
|
: seni bulmadı
|
lem yef'al
|
: yapmazsa
|
lem yehtedû
|
: hidayete ermezler
|
lem yeked yerâ-hâ
|
: neredeyse onu göremez
|
lem yekun
|
: olmamış, olmaz (yoksa)
|
lem yekûnû
|
: değildir, olmazlar, olamazlar
|
lem yekûnû yahtesibûne
|
: hesap etmiyorlar, hesap etmediler hesaba katmıyorlar, hesaba katmadılar
|
lem yelhakû
|
: henüz katılmayanlar
|
lem yelid
|
: o doğurmadı
|
lem yemses-hum
|
: onlara dokunmadı
|
lem yenâlû
|
: nail olmadılar, isteklerine ulaşamadılar
|
lem yentehi
|
: vazgeçmezler, son vermezler
|
lem yentehi
|
: vazgeçmezse
|
lem yerev
|
: görmüyorlar, görmediler
|
lem yertâbû
|
: şüphe etmediler
|
lem yesîrû
|
: dolaşmadılar
|
lem yesîrû
|
: dolaşmıyorlar
|
lem yesma'-hâ
|
: onu işitmedi (işitmiyor)
|
lem yestecibû
|
: icabet etmezler, etmediler
|
lem yestecibû
|
: icabet etmezler
|
lem yestetı'
|
: gücü yetmez
|
lem yetegayyer
|
: kokuşmayan, bozulmayan
|
lem yetesenneh
|
: bozulmadı, kokuşmadı
|
lem ye'ti
|
: gelmeyen
|
lem ye'ti-kum
|
: gelmedi
|
lem ye'ti-kum
|
: size gelmedi
|
lem ye'tû
|
: getirmediler
|
lem ye'tû bi
|
: getirmezler
|
lem yetub
|
: tövbe etmez
|
lem yetûbû
|
: tövbe etmediler
|
lem ye'zen
|
: izin vermedi
|
lem yezhebû
|
: gitmezler
|
lem yezhebû
|
: gitmedi
|
lem yuferrikû
|
: ayırmazlar, ayırım yapmazlar
|
lem yuhayyi-ke
|
: seni selâmlamadı
|
lem yukâtilû-kum
|
: sizinle savaşmadılar
|
lem yû'min
|
: îmân etmez
|
lem yu'minû
|
: mü'min değiller, inanmazlar
|
lem yunebbe
|
: kendisine haber verilmedi mi
|
lem yunezzil
|
: indirmedi (indirilmedi)
|
lem yusallû
|
: namaz kılmadılar
|
lem yusrifû
|
: israf etmezler
|
lemâ
|
: olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
|
lemhi
|
: bir an, en kısa zaman aralığı
|
lemmâ
|
: olduğu zaman
|
lemmâ câe-hum
|
: onlara geldiği zaman
|
lemmâ yakdı
|
: kada etmedi, yerine getirmedi
|
lemmâ yezûkû
|
: henüz tatmadılar
|
lemmâ zalemû
|
: zulmettikleri zaman
|
lemmâ'tezelehum
|
: onlardan ayrıldığı zaman
|
len
|
: asla olmaz
|
len ekûne
|
: ben olmayacağım
|
len nasbirâ
|
: sabredemeyiz
|
len nebreha (beriha)
|
: asla biz ayrılmayacağız, vazgeçmeyeceğiz (bırakıp gitti, ayrıldı)
|
len ned'uve
|
: asla dua etmeyiz
|
len nezîde-kum
|
: size artırmayacağız
|
len nu'mine
|
: biz asla inanmayız
|
len nu'sire-ke
|
: asla seni tercih etmeyiz, üstün tutmayız
|
len tahrika el arda (hareka)
|
: yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin) (deldi, tahrik etti, yardı)
|
len tebûre
|
: asla kesilmeyecek olan, devam edecek olan
|
len tecide
|
: asla bulamazsın
|
len tecide
|
: bulamazsın
|
len temesse-nâ
|
: bize dokunmaz
|
len temesse-nâ
|
: bize dokunmaz
|
len tenâlû
|
: nail olamazsınız, erişemezsiniz
|
len tenfea-kum
|
: size fayda sağlamaz
|
len testatîû
|
: asla güç yetiremezsiniz
|
len testetîa
|
: asla güç yetiremezsin, yapamazsın
|
len testetîa
|
: asla güç yetiremezsin
|
len testetîa
|
: güç yetiremezsin
|
len tettebiû-nâ
|
: asla bize tâbî olamazsınız (bizimle gelemezsiniz)
|
len tugniye
|
: asla fayda etmez
|
len tugniye an
|
: asla fayda vermez
|
len tuhlefe-hu
|
: asla hilâf olunmayacak
|
len tukbele
|
: asla kabul olunmaz
|
len ursile-hu
|
: onu göndermem
|
len yadurrû allâhe
|
: Allah'a asla zarar veremezler
|
len yadurrû allâhe
|
: Allah'a asla zarar veremezler
|
len yagfire allâhu
|
: Allah asla mağfiret etmez
|
len yahlukû
|
: asla yaratamazlar
|
len yasilû
|
: asla ulaşamazlar (vasıl olamazlar)
|
len yeb'ase allâhu
|
: Allah asla beas etmez, göndermez
|
len yec'ale
|
: asla yapmaz
|
len yecidû
|
: asla bulamazlar
|
len yedhule
|
: asla giremez
|
len yedhule
|
: asla giremez
|
len yedurrû allâhe
|
: Allah'a zarar veremezler
|
len yedurrû-kum
|
: size asla zarar veremezler
|
len yenâle allâhe
|
: asla Allah'a ulaşmaz
|
len yenfea-kum
|
: size asla fayda vermez
|
len yestenkife
|
: asla çekinmez
|
len yugnû an-ke
|
: asla sana fayda vermez
|
len yuhlife
|
: asla değiştirilmez
|
len yu'mine
|
: asla inanmayacaklar (mü'min olmayacaklar)
|
len yu'tiyehum allâhu
|
: Allah onlara hiç vermeyecek
|
lenâ
|
: bize: bizim için
|
lenâ hâşiîne
|
: bize huşû duyanlar
|
lenâ rabbe-ke
|
: bizim için Rabbine
|
lentasara (le intasara)
|
: elbette intikam alırdı
|
lertâbe (le irtâbe)
|
: mutlaka şüphe ederler
|
leş şemsu (lâ eş şemsu)
|
: güneş olmaz (olamaz)
|
leste
|
: sen değilsin
|
lestum
|
: siz değilsiniz
|
lestunne
|
: siz değilsiniz
|
lettehaznâhu (le ittehaznâ-hu)
|
: mutlaka onu biz edin(ir)dik
|
lettehazte (le ittehaze)
|
: elbette buna karşılık
|
lettehazû-ke (le ittehazû-ke)
|
: seni mutlaka edinirler
|