1156
doi: 10.5606/tgkdc.dergisi.2013.7935
Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi 2013;21(4):1156-1161
Derleme / Review
Miyokard enfarktüsü ve kardiyak cerrahi sonrası perikardit
Pericarditis after myocardial infarction and cardiac surgery
Eşref Tunçer, Uğur Önsel Türk, Emin Alioğlu
Batı Anadolu Central Hospital, Kardiyoloji Kliniği, İzmir, Türkiye
Perikardit, akut miyokard enfarktüsünü (ME) izleyen
dönemde ortaya çıkan göğüs ağrısının sık nedenlerinden
biridir. Akut miyokard enfarktüsü sonrasında gelişen
perikardit; altta yatan fizyopatolojik süreç ve klinik ola-
rak ortaya çıkış şekli ve zamanı açısından ikiye ayrılır.
Postmiyokard enfarktüsü sendromu ve kardiyak cerrahi
sonrasında gelişen perikardit, ortak fizyopatolojik sürece
sahip olup, benzer klinik özellikler sergiler. Tedavinin
temel taşı nonsteroidal anti-enflamatuvar ilaçlar ve korti-
kosteroidlerdir.
Anah tar söz cük ler: Kardiyak cerrahi; perikardiyal efüzyon;
perikardit.
Pericarditis is one of the most common causes of chest
pain after acute myocardial infarction (MI). Pericarditis
following an acute MI can be classified in two groups
according to the underlying physiopathological process
and clinic onset and time. Post-myocardial infarction
syndrome and pericarditis following cardiac surgery
share a common physiopathological process and exhibit
with similar clinical features. Corticosteroids and non-
steroidal anti-inflammatory drugs are cornerstones of the
treatment.
Key words: Cardiac surgery; pericardial effusion;
pericarditis.
Perikardit akut miyokard enfarktüsünü (ME) izleyen
dönemde ortaya çıkan göğüs ağrısının sık nedenlerin-
den biridir. Akut ME sonrasında gelişen perikarditler;
altta yatan fizyopatolojik süreç ve klinik olarak ortaya
çıkış zamanı açısından erken ME sonrası perikarditler
(rejyonel perikardit; pericarditis epistenocardiaca) ve
geç perikarditler ya da daha yaygın olarak bilinen adı
ile Dressler sendromu veya postmiyokardiyal enfarktüs
sendromu olarak iki farklı klinik tablo şeklinde ele alı-
nabilir. Postmiyokardiyal enfarktüs sendromu, kardiyak
cerrahi sonrasında gelişen perikarditler ile ortak fizyo-
patolojik süreç sonucunda ortaya çıkar ve benzer klinik
özellikleri sergiler. Bu bağlamda, yazıda ortak başlık
altında postkardiyak injury sendromu (Dressler sendro-
mu) olarak konu edileceklerdir. Bu derlemede enfarktüs
sonrası erken ve geç dönem perikarditler ile kardiyak
cerrahi sonrası gelişen perikarditlerin fizyopatolojisi,
tanısı, klinik süreci ve tedavisinin güncel literatür ışı-
ğında gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.
Erken miyokard enfarktüsü sonrası perikardit
Rejyonel perikardit ya da pericarditis episteno-
cardiaca olarak da adlandırılan bu klinik tablo akut
ME’yi izleyen ilk 1-3 gün arasında ortaya çıkar ve
genellikle ilk bir haftadan sonra görülmez. İnsidansı,
tanımlanma şekline bağlı olmak üzere %7-41 arasında
bildirilmiştir.
[1]
Perikardiyal enflamasyonun patogno-
monik fizik muayene bulgusu olan perikardiyal frotman
olguların ancak %5’inde mevcuttur.
[2]
Gelişen transmu-
ral nekroza eşlik eden enflamasyonun, komşuluğundaki
viseral ve parietal perikardı etkilemesi temel neden-
dir. Genellikle büyük enfarkt alanına sahip tranmural
enfarktüslere eşlik eder. Otopsi çalışmalarında geniş
enfarkt sahası olan transmural ME olgularının yaklaşık
%40’ında eşlik eden perikardiyal enflamasyona dair
kanıtlar saptanmıştır.
[1]
Reperfüzyon stratejilerinin kul-
lanımı ile perikarditlerin bu formunun insidansı nere-
deyse yarı yarıya azalmıştır.
[3]
Geliş tarihi: 17 Kasım 2012 Kabul tarihi: 11 Şubat 2013
Yazışma adresi: Dr. Uğur Önsel Türk. Batı Anadolu Central Hospital, Kardiyoloji
Kliniği, 35580 Bayraklı, İzmir, Türkiye.
Tel: 0506 - 702 10 21 e-posta: droturk@yahoo.com
Available online at
www.tgkdc.dergisi.org
doi: 10.5606/tgkdc.dergisi.2013.7935
QR (Quick Response) Code
Tuncer ve ark. Miyokard enfarktüsü ve kardiyak cerrahi sonrası perikardit
1157
i) Fizyopatoloji
Transmural miyokardiyal nekroz ve enflamasyon
sonrasında, enfarkt sahasına komşu perikard dokusun-
da gelişen akut fibrinöz perikardit temel patogenetik
süreçtir. Transmural ME sonrasında fibrinöz perikardit
oldukça yaygındır ancak çoğu olgu asemptomatiktir.
[1]
ii) Klinik özellikler ve tanı
Erken ME sonrası perikardit genellikle asemp-
tomatiktir ve enfarktüsü takip eden 1-3 gün içinde
oskültasyonda perikardiyal frotmanın işitilmesi ile tanı
konur. Erken ME sonrası perikardit seyrinde işitilen
frotman farklı olarak monofaziktir (genellikle sistolik)
ve oldukça kısa bir zaman aralığında işitilir.
[4]
Erken
ME sonrası perikardit seyrinde perikardiyal tampo-
nad oldukça nadir olup, saptandığında serbest duvar
rüptürü açısından dikkatli olunmalıdır. Akut ME
seyrinde, özellikle geniş anteroseptal ME olgularında
ekokardiyografide perikardiyal efüzyon yaygın şekilde
saptanabilir ancak bu bulgu perikardit mevcudiyetini
göstermez. Her ne kadar ikisi birlikte saptanabilse
de efüzyonların çoğu perikardite ait diğer kanıtlar
olmaksızın ortaya çıkar. Erken ME sonrası perikar-
dit, geniş miyokard sahasını tutan transmural ME ile
ilişkili olduğundan özellikle perikardiyal efüzyonun
da saptandığı olgularda bu olasılığı akla getirmeli-
dir.
[2-4]
Klinik olarak semptomatik olgularda plöritik
tipte göğüs ağrısı ortaya çıkar ve bu ağrının reküren
iskemik semptomlardan ayırt edilmesi önem taşır.
Genellikle bu ayırım klinik olarak rahatlıkla yapıla-
bilir ancak ME sonrası dönemde akut perikardite ait
tipik elektrokardiyografi bulgularının belirlenebilmesi
güçtür. Perikardiyal enflamasyon enfarkt sahasında
sınırlı olduğundan ilişkili derivasyonlarda tekrar ST
segment elevasyonu saptanabilir. Akut ME seyrinde,
beklendiğinin aksine kalıcı pozitif T dalgaları ya da T
dalgalarının erken normalizasyonu erken ME sonrası
tanısı için oldukça duyarlı elektrokardiyografi değişik-
likleridir.
[4]
iii) Tedavi
Erken ME sonrası perikarditte tedavi tamamen
semptomatiktir. Aspirin dozunun antiagregan doz-
dan antienflamatuvar/analjezik dozlara yükseltme-
si (650 mg, günde 3-4 kez, 2-5 gün süre ile) ya
da parasetamol eklenmesi genellikle yeterlidir.
[3,4]
Kortikosteroidler ve aspirin haricindeki non-steroid
antienflamatuvar ajanlar ME sonrası yara iyileş-
mesi üzerine olumsuz etkileri ve miyokard rüptürü
riskini artırmaları nedeni ile kullanılmamalıdırlar.
Bununla birlikte ilk dört haftadan sonra semp-
tomları tekrar eden, ağrı kontolünde zorlanılan
olgularda ve reküren perikardit olgularında tercih
edilebilirler.
[5]
Miyokard enfarktüsü sonrası perikar-
dit seyrinde hemoperikardiyum oldukça nadir oldu-
ğundan heparin dozunun modifiye edilmesi ya da
kesilmesi gereksizdir. Benzeri durum antitrombositer
ajanlar için de geçerlidir.
[4]
iv) Prognoz
Genellikle geniş, transmural ME’ye eşlik etmesine
karşın erken ME sonrası perikardit tablosu benign klinik
seyre sahiptir ve hastane içi mortaliteyi etkilememekte-
dir.
[3,4]
Bununla birlikte özellikle antikoagülan kullanı-
mına ikincil hemoperikardiyumun eşlik ettiği olgularda
geç perikardiyal konstrüksiyon bildirilmiştir.
[6]
Erken
ME sonrası perikardit seyrinde gelişen göğüs ağrısı ve
reenfarktüsü taklit eden elektrokardiyografi değişiklik-
leri nedeni ile gereksiz reperfüzyon tedavisi uygulanan
olgular bildirilmiştir.
[4-6]
Geç miyokard enfarktüsü sonrası perikardit ve
kalp cerrahisi sonrası gelişen perikarditler:
Postkardiyak injury sendromu
Postkardiyak injury sendromu, postmiyokardiyal
enfarktüs sendromu, postkommissürotomi sendromu
ve postperikardiyotomi sendromlarını içine alan genel
bir tanımlamadır. Postmiyokardiyal enfarktüs send-
romu ilk kez Dressler tarafından “miyokard enfark-
tüsü sonrası günler içinde ya da birkaç hafta sonra
gelişen perikardit benzeri hastalık” olarak tanımlan-
mıştır.
[7]
Rahatsız edici ancak benign doğada olarak
tanımladığı ve otoantijenlere karşı gelişen hipersen-
sitivite reaksiyonuna bağlı olduğunu düşündüğü bu
komplikasyon, sonraları kendi adı ile anılmıştır.
[7]
Benzer klinik özellikleri gösteren ancak mitral komi-
sürotomi, doğuştan kalp hastalığı cerrahisi sonrası
gelişen tablolar ise sırası ile postkommissürotomi
sendromu ve postperikardiyotomi sendromu olarak
adlandırılmıştır.
[8-10]
Bununla birlikte postkardiyak
injury sendromu; travmatik hemoperikardiyum, mini-
mal invaziv koroner arter baypas cerrahisi, perkütan
koroner girişim, kalıcı kalp pili yerleştirilmesi ve
perkütan radyofrekans ablasyon gibi işlemlerden sonra
da gelişebilmektedir.
[8-10]
Perikardiyal efüzyon kalp
nakli sonrasında %21 oranında görülebilir. Bu oran
ameliyatta aminokaproik asit verilen hastalarda daha
sıktır.
[3]
Kardiyak tamponad açık kalp cerrahilerinden
kapak cerrahisinde, koroner arter baypas cerrahisinden
daha sıktır ve ameliyat öncesi antikoagülan kullanımı
ile ilişkili olabilir.
[3]
Miyokard enfarktüsü sonrası peri-
kardiyal efüzyon >10 mm olduğunda sıklıkla hemo-
perikardiyum ile birliktedir ve bu hastaların
2
/
3
’sinde
tamponad gelişebilir. Bu hastalarda tedavi acil cer-
rahidir fakat cerrahi uygun değilse perikardiyosentez
alternatif tedavi seçenektir.
[3]
Turk Gogus Kalp Dama
1158
i) Fizyopatoloji
Postkardiyak injury sendromu için hipersensitivite
reaksiyonu, romatizmal ateşin reaktivasyonu, travma-
tik perikardit, Coxsackie-B gibi virüslere bağlı latent
viral enfeksiyonun reaktivasyonu gibi farklı fizyopa-
tolojik mekanizmalar ortaya atılmıştır.
[11]
Daha sonra
Dressler
[7]
kardiyak hasar sonrası açığa çıkan otoanti-
jenlere karşı gelişen antikalp antikorların indüklediği
immünolojik süreç teorisini öne sürmüştür.
Nitekim
1960’ların ilk yıllarında postmiyokardiyal enfarktüs
sendromu, postkommissürotomi sendromu ve postpe-
rikardiyotomi sendromu olgularında artmış antikalp
antikorlar titrelerinin varlığı gösterilmiş, ayrıca post-
kardiyak injury sendromu olgularında plevral sıvıda
antimiyokardiyal antikorlar saptandığı bildirilmiş-
tir
.
[12]
McCabe ve ark.
[13]
açık kalp cerrahisi uygulanan
olguları içeren çalışmalarında yüksek antikalp antikor
titreleri saptanan olguların %94’ünde postperikardiyo-
tomi sendromu geliştiğini, buna karşın antikalp antikor
titrelerinin düşük olduğu hastalarda bu oranın yalnızca
%3 olduğunu bildirmişlerdir. Antikalp antikorlarının
negatif olduğu olgularda ise postperikardiyotomi send-
romu gelişmemiştir.
ii) Klinik özellikler ve tanı
Postkommissürotomi sendromunun klinik olarak
ortaya çıkış şekli oldukça değişkendir ve spesifik bir
tablo göstermez. Plöritik tipte göğüs ağrısı ve dispne
en sık rastlanan semptomlardır. Ateş, perikardiyal veya
plevral sürtünme sesi yaygın olarak görülen muayene
bulgularıdır. Laboratuvarda sedimentasyon yüksekliği
neredeyse tüm hastalarda gözlenirken olguların yarı-
sında lökositoz mevcuttur. Akciğer grafisinde plevral
efüzyon saptanabilir ve genellikle eksüdatif nitelik-
tedir. Perikardiyal efüzyon sıkılıkla eşlik eder ancak
tamponad oldukça nadirdir.
[14]
Postkommissürotomi
sendromunda tanı, dışlama tanısıdır. Hastalığın orta-
ya çıkış şekline bağlı olarak akut koroner sendrom,
kalp yetmezliği, pulmoner embolizm ve pnömoni
ayırıcı tanıda düşünülmesi ve dışlanması gereken
patolojilerdir. Öykü ve ayrıntılı fizik muayene tanıda
vazgeçilmez unsurlardır. Başlangıç değerlendirmesi
tam kan sayımını, sedimentasyon düzeyi ölçümünü,
elektrokardiyografi çekimini ve akciğer grafisini içer-
melidir. Kardiyak biyobelirteçler, beyin natriüretik
peptit, arteriyel kan gazı analizi, transtorasik ekokardi-
yografi ve pulmoner embolizme yönelik olarak yapılan
bilgisayarlı tomografi ya da ventilasyon/perfüzyon
taraması ileri değerlendirmede göz önünde bulundu-
rulması gereken tanısal araçlardır. Eğer torasentez
uygulanmış ise mutlak suretle sıvıda total protein,
laktat dehidrogenaz, histoloji, gram boyama ve kültür
değerlendirmesi yapılmalıdır. Rutin olarak antikalp
antikor ölçümü önerilmemektedir.
[13]
iii) Tedavi
Postkardiyak injury sendromu olgularının yöne-
timine ilişkin birkaç randomize çalışma yayımlan-
mıştır. Kardiyak cerrahi sonrası postkardiyak injury
sendromu gelişen 146 olgunun değerlendirildiği ve
Horneffer ve ark.nın
[15]
1984-1986 yılları arasında yap-
mış oldukları bir çalışmada, olgular 10 günlük ibupro-
fen (4x600 mg/gün), indometasin (4x25 mg/gün) ve pla-
sebo kollarına randomize edilmişlerdir. Çalışmada 10.
gün sonunda postkardiyak injury sendromu ile ilişkili
semptomların ibuprofen grubunda olguların %91’inde,
indometasin grubunda %88’inde, plasebo grubunda ise
%59’unda gerilediği bildirilmiştir. Araştırmacılar non-
steroid antienflamatuvar ajanların postkardiyak injury
sendromu semptomlarını etkin ve güvenilir bir şekilde
gerilettiği, relaps oranını neredeyse yarı yarıya azalt-
tığı sonucuna varmışlardır. Mott ve ark.
[16]
1996-1998
yılları arasında kardiyak cerrahi geçiren 246 pediatrik
hastada yaptıkları prospektif çalışmada, olguları bir
metilprednizolon derivesi olan solumedrol (1 mg/kg
ameliyat öncesi tek doz ve ameliyat sonrası 1 mg/kg,
altı saat ara ile dört doz) ve plasebo kollarına randomize
etmişlerdir. Postperikardiyotomi sendromu insidansı
tedavi grubunda %17, plasebo grubunda ise %15 olarak
saptanmış, komplike postperikardiyotomi sendromu
(hastaneye tekrar başvuru, torasentez ya da perikardiyo-
sentez gereksinimi olarak tanımlanmıştır) oranı tedavi
grubunda %38, plasebo grubunda ise %6 olarak bildi-
rilmiştir. Araştırmacılar profilaktik solumedrol kulla-
nımının postperikardiyotomi sendromunu önlemek bir
yana komplike postperikardiyotomi sendromuna yol
açabileceği sonucuna varmışlardır.
Kolşisin antienflamatuvar etkileri nedeni ile peri-
kardit tedavisinde araştırma konusu olmuş bir diğer
ajandır. Çayır safranından
(Colchicum autumnale)
elde edilen doğal bir derive olan kolşisinin, ailevi
Akdeniz ateşine bağlı poliserözit olgularında tedavi ve
korunmada etkin olduğunun gösterilmesi reküren peri-
kardit olgularında kullanımını gündeme getirmiştir.
[17]
Kolşisinin reküren perikarditte etkin bir ajan olduğu
sonucuna varan birkaç nonrandomize retrospektif
araştırma temelinde, Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin
2004 yılında yayımlanan kılavuzunda reküren peri-
kardit olgularında bu ilacın kullanımı sınıf 1 endikas-
yon olarak önerilmiştir.
[3]
Akut perikardit olgularında
ise tercih edilebilir bir seçenek olduğu bildirilmiş
ve sınıf 2a endikasyon ile tavsiye edilmiştir.
[3]
Bu
klavuzun yayımlanmasından sonra sonuçlanan açık
etiketli, randomize bir çalışma olan CORE çalış-
masında
[18]
reküren perikardit olgularında geleneksel
Tuncer ve ark. Miyokard enfarktüsü ve kardiyak cerrahi sonrası perikardit
1159
tedaviye eklenen kolşisin tedavisinin, rekürens oranını
ve semptom süresini anlamlı şekilde azalttığı ortaya
konmuştur. 2005 yılında yayımlanan COPE çalışma-
sı
[19]
da kolşisinin etkinliğini akut perikarditli olgular-
da araştırmış ve rekürens oranını ve semptom süresini
anlamlı şekilde azalttığını ortaya koymuştur.
Günümüzde postkardiyak injury sendromunun teda-
visi non-steroid anti-enflamatuar ilaçların, kortikoste-
roidlerin ve kolşisinin kullanımını içermektedir. Non-
steroid anti-enflamatuar ilaçlar reçete edilirken mut-
laka pozolojilerine ve yeterli dozda verilmelerine özen
gösterilmelidir. Postmiyokardiyal enfarktüs sendromu
olgularında antiagregan etkileri nedeni ile seçilecek
non-steroid anti-enflamatuar ajanlardan biri de aspirin-
dir. Postmiyokardiyal enfarktüs sendromu olgularında
aspirin içermeyen non-steroid anti-enflamatuar ilaçların
ve kortikosteroidlerin ilk dört hafta kullanılmamasına
özen gösterilmelidir. Kortikosteroidler, kullanımlarını
kısıtlayan multipl yan etkileri nedeni ile non-steroid
anti-enflamatuar ilaçlara yanıt vermeyen ya da semp-
tomların kontrolü için opioidlere gereksinim duyu-
lan olgularda reçete edilmelidirler. Steroidler yeterli
dozlarda başlanmalı, postkardiyak injury sendromu
tekrarlarından korunmak için doz kademeli şekilde
azaltılmalıdır. Postkardiyak injury sendromunun tedavi-
sinde kullanımı önerilen ajanlar Tablo 1’de verilmiştir.
Postkardiyak injury sendromu olgularında terapötik
torasentez yalnızca solunumu tehdit eden fazla mik-
tarda plevral efüzyonu olan olgularda uygulanmalıdır.
Perikardiyosentez ise yaşamı tehdit eden tamponat
durumunda endikedir.
vi) Prognoz
Genel olarak postkardiyak injury sendromu prog-
nozu kötü olmayan bir klinik tablodur. Welin ve ark.
[20]
tarafından 1968-1979 yılları arasında ME geçiren 1809
olgunun takip edildiği çalışmada olguların yalnızca
%3’ünde postmiyokardiyal enfarktüs sendromu geliş-
miştir. Postmiyokardiyal enfarktüs sendromu tablosu
olguların %65’inde ilk üç ay, %35’inde ise sonraki dokuz
ay içerisinde gelişmiştir. Olguların %60’ı kortikostero-
idler ile tedavi edilmiş, semptomlarda hızlı bir gerileme
gözlenirken, kortikosteroid tedavisi almayan olgular ile
karşılaştırıldığında mortalite ve morbidite açısından
anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir. Postmiyokardiyal
enfarktüs sendromu saptanan olgularda, postmiyokar-
diyal enfarktüs sendromu ile komplike olmayan olgular
ile karşılaştırıldığında beş yıllık mortalite açısından
istatistiksel anlama ulaşmayan bir farklılık bildirilmiştir
(sırası ile %26 ve %18).
[20]
Postkardiyak injury sendromunun en korkulan
komplikasyonu, koroner arter baypas cerrahisi ameliyatı
sonrası postperikardiyotomi sendromu gelişen olgularda
gözlenen greft oklüzyonudur. Urschel ve ark.
[21]
koroner
Tablo 1. Akut ve reküren perikardit tedavisinde kullanılan ilaçlar
İlaç ismi
İbuprofen
İndomethacin
Kolşisin
Aspirin
Prednisolon
GİS: Gastrointestinal sistem.
Doz
600 mg*3-4/gün
3-5 gün süre ile
25 mg*4/gün
5 gün süre ile
0.5 mg*2/gün
(akut atak süresince)
0.5 mg/gün (rekürens
profilaksisi için;
3-6 ay süre ile)
650 mg*3-4/gün
2-5 gün süre ile
40-60 mg/gün başlangıç
dozu ile doz titre edilerek
azaltılmalı.
Farmakokinetik özellikler
• Hepatik metabolizma
• 1.8-2 s yarı ömür
• Hepatik metabolizma
• 4.5 s yarı ömür
• Hepatik (%20 renal)
metabolizma
• 16 s yarı ömür
• Hepatik (%80)
• 2-4.5 s yarı ömür
• Hepatik
• 18-36 s yarı ömür
Yan etkiler
GİS yan etkileri, GİS
kanaması, tinnitus, vertigo,
ödem
GİS yan etkileri, GİS
kanaması, sersemlik hissi,
baş ağrısı, vertigo
Karın ağrısı, ishal, bulantı,
kusma, ciltte döküntü, saç
dökülmesi
GİS yan etkileri, GİS
kanaması, tinnitus, işitme
kaybı, vertigo, kanama,
ürtiker
GİS yan etkileri,
immünsüpresyona bağlı
yan etkiler
Gebelik kategorisi
C
C
C
D
B
Turk Gogus Kalp Dama
1160
arter baypas cerrahisi sonrası postperikardiyotomi send-
romu gelişen 45 olguyu takip ettikleri çalışmalarında
aspirin + kortikosteroid tedavisi uygulanan olgularda
greft oklüzyonu oranını %16, herhangi bir tedavi uygu-
lanmayan olgularda ise %86 olarak bildirmişlerdir.
Reperfüzyon döneminde postkardiyak injury
sendromu
Bendjelid ve Pugin,
[22]
Dressler’in döneminde %5’lere
kadar varan oranlarda bildirilen postmiyokardiyal
enfarktüs sendromunun reperfüzyon dönemi sonrasında
sıklığının giderek azaldığına ve oldukça nadir görüldü-
ğüne dikkati çekmişlerdir.
Akut ME tablosu ile başvu-
ran ve trombolitik tedavi uygulanan 201 olgunun dahil
edildiği bir çalışmada postmiyokardiyal enfarktüs send-
romu yalnızca bir (%0.5) olguda gelişmiştir. Bu durum
reperfüzyon tedavisinin enfarkt alanını sınırlaması ve
postmiyokardiyal enfarktüs sendromuna yol açan enfla-
matuvar yanıttan koruması hipotezi ile açıklanmıştır.
[23]
Bununla birlikte Bendjelid ve Pugin’e
[22]
göre bu açıkla-
ma yetersizdir ve söz konusu yazarlar postmiyokardiyal
enfarktüs sendromu insidansında gerçekleşen azalma-
nın modern farmakoterapötik yaklaşımlara bağlı oldu-
ğunu ileri sürmektedirler. Miyokard enfarktüsü sonrası
tedavinin vazgeçilmez elemanları olan anjiyotensin
dönüştürücü enzim inhibitörlerinin, beta blokerlerin
ve statinlerin antienflamatuvar etkinliklerinin olduğu
bilinmektedir ve bu etkiler postmiyokardiyal enfarktüs
sendromundan koruyucu rol üstleniyor olabilirler.
[22]
Bu ajanların koroner arter baypas cerrahisi sonrası da
yaygın şekilde kullanımı postperikardiyotomi sendromu
sonrası insidans azalmasını da açıklayabilir.
Reküren perikardit
Akut perikardit, erişkin olguların %15-32’sinde
tekrar ederken,
[24]
reküren perikardite çocuklarda çok
seyrek rastlanmaktadır.
[25]
Perikardit bazı hastalar-
da düzelirken, bir kısım hastada niçin tekrarladığı
bilinmemekle birlikte, aktif dönem 5-15 yıl sürebil-
mektedir. Ataklar arası remisyon dönemleri birkaç
hafta ile birkaç ay arasında değişmektedir.
[26]
Reküren
perikardit ilaç kullanılmadan semptomsuz araların
olduğu aralıklı tip ve antienflamatuvar tedavinin kesil-
mesinden hemen sonra tekrarlayan devamlı tip olmak
üzere iki şekilde görülür. Masif perikardiyal efüzyon,
tamponad, konstriksiyon nadirdir.
[3]
Reküren perikardit tedavisinde non-steroid anti-
enflamatuar ilaçlar ilk seçenek olmakla birlik-
te tedaviye yanıt her zaman yeterli olmamaktadır.
Kortikosteroidler rekürren perikardit akut atağını hızla
baskılar. Fakat perikarditin kortikosteroid kullanan
olgularda kullanmayanlara göre daha fazla tekrarladığı
bilinmektedir.
[24]
Kolşisinin tek başına verilmesi veya
non-steroid anti-enflamatuar ilaç tedavisine eklenmesi
hem ilk atağın kontrolü, hem de nükslerin önlenmesi
bakımından yararlıdır.
[3]
Sonuç
Postkardiyak injury sendromu; postmiyokardiyal
enfarktüs sendromu, postkommissürotomi sendromu
ve postperikardiyotomi sendromlarını içeren, plöritik
tipte göğüs ağrısı, ateş, sedimentasyon yüksekliği,
anormal akciğer grafisi ve eksüdatif nitelikte perikar-
diyal efüzyonlar ile karakterize bir tablodur. Kardiyak
hasar sonrası ortaya çıkan otoantijenlere karşı geli-
şen antikalp antikorlar patofizyolojide önemli rol
oynamaktadırlar. Postkardiyak injury sendromunun
tedavisinde non-steroid anti-enflamatuar ilaçlar ve
kortikosteroidler temel unsurlardır. Bununla birlikte
kardiyak cerrahi öncesinde profilaktik kortikosteroid
kullanımı etkin bir yaklaşım gibi görünmemektedir.
Reperfüzyon tedavilerinin yaygın şekilde kullanımı
ve ME/koroner arter baypas cerrahisi sonrasında
uzun süreli tedavi elemanlarının antienflamatuvar
özellikleri, günümüzde postkardiyak injury sendro-
mu insidansında görülen azalmadan sorumludurlar.
Önemli ancak gözden kaçabilecek bir klinik durum
da postkardiyak injury sendromu kliniği ile başvuran
ancak aşikar bir predispozan nedeni olmayan olgu-
larda sessiz ME olasılığıdır. Bu olgularda plöritik
tipte göğüs ağrısı nedeni ile geçirilmiş ME tablosu
göz ardı edilebilir. Temel tanı gereçlerine eklenecek
ekokardiyografik değerlendirme söz konusu olguların
tanısında oldukça yol gösterici olabilir.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmiş-
lerdir.
KAYNAKLAR
1. Aydinalp A, Wishniak A, van den Akker-Berman L, Or
T, Roguin N. Pericarditis and pericardial effusion in acute
ST-elevation myocardial infarction in the thrombolytic era.
Isr Med Assoc J 2002;4:181-3.
2. Wall TC, Califf RM, Harrelson-Woodlief L, Mark DB, Honan
M, Abbotsmith CW, et al. Usefulness of a pericardial friction
rub after thrombolytic therapy during acute myocardial
infarction in predicting amount of myocardial damage. The
TAMI Study Group. Am J Cardiol 1990;66:1418-21.
3. Maisch B, Seferović PM, Ristić AD, Erbel R, Rienmüller R,
Adler Y, et al. Guidelines on the diagnosis and management
of pericardial diseases executive summary; The Task
Tuncer ve ark. Miyokard enfarktüsü ve kardiyak cerrahi sonrası perikardit
1161
force on the diagnosis and management of pericardial
diseases of the European society of cardiology Eur Heart J
2004;25:587-610.
4. Dorfman TA, Aqel R. Regional pericarditis: a review of the
pericardial manifestations of acute myocardial infarction.
Clin Cardiol 2009;32:115-20.
5. Hombach V, Grebe O, Merkle N, Waldenmaier S, Höher
M, Kochs M, et al. Sequelae of acute myocardial infarction
regarding cardiac structure and function and their prognostic
significance as assessed by magnetic resonance imaging. Eur
Heart J 2005;26:549-57.
6. Imazio M, Cecchi E, Demichelis B, Ierna S, Demarie
D, Ghisio A, et al. Indicators of poor prognosis of acute
pericarditis. Circulation 2007;115:2739-44.
7. Dressler W. The post-myocardial-infarction syndrome:
a report on forty-four cases. AMA Arch Intern Med
1959;103:28-42.
8. Turitto G, Abordo MG Jr, Mandawat MK, Togay VS, El-Sherif
N. Radiofrequency ablation for cardiac arrhythmias causing
postcardiac injury syndrome. Am J Cardiol 1998;81:369-70.
9. Snow ME, Agatston AS, Kramer HC, Samet P. The
postcardiotomy syndrome following transvenous pacemaker
insertion. Pacing Clin Electrophysiol 1987;10:934-6.
10. Velander M, Grip L, Mogensen L. The postcardiac injury
syndrome following percutaneous transluminal coronary
angioplasty. Clin Cardiol 1993;16:353-4.
11. Burch GE, Colcolough HL. Postcardiotomy and postinfarction
syndromes--a theory. Am Heart J 1970;80:290-1.
12. Kim S, Sahn SA. Postcardiac injury syndrome. An
immunologic pleural fluid analysis. Chest 1996;109:570-2.
13. McCabe JC, Ebert PA, Engle MA, Zabriskie JB. Circulating
heart-reactive antibodies in the postpericardiotomy
syndrome. J Surg Res 1973;14:158-64.
14. Wessman DE, Stafford CM. The postcardiac injury
syndrome: case report and review of the literature. South
Med J 2006;99:309-14.
15. Horneffer PJ, Miller RH, Pearson TA, Rykiel MF,
Reitz BA, Gardner TJ. The effective treatment of
postpericardiotomy syndrome after cardiac operations.
A randomized placebo-controlled trial. J Thorac
Cardiovasc Surg 1990;100:292-6.
16. Mott AR, Fraser CD Jr, Kusnoor AV, Giesecke NM, Reul GJ
Jr, Drescher KL, et al. The effect of short-term prophylactic
methylprednisolone on the incidence and severity of
postpericardiotomy syndrome in children undergoing cardiac
surgery with cardiopulmonary bypass. J Am Coll Cardiol
2001;37:1700-6.
17. Adler Y, Finkelstein Y, Guindo J, Rodriguez de la Serna A,
Shoenfeld Y, Bayes-Genis A, et al. Colchicine treatment for
recurrent pericarditis. A decade of experience. Circulation
1998;97:2183-5.
18. Imazio M, Bobbio M, Cecchi E, Demarie D, Pomari F, Moratti
M, et al. Colchicine as first-choice therapy for recurrent
pericarditis: results of the CORE (COlchicine for REcurrent
pericarditis) trial. Arch Intern Med 2005;165:1987-91.
19. Imazio M, Bobbio M, Cecchi E, Demarie D, Demichelis B,
Pomari F, et al. Colchicine in addition to conventional therapy
for acute pericarditis: results of the COlchicine for acute
PEricarditis (COPE) trial. Circulation 2005;112:2012-6.
20. Welin L, Vedin A, Wilhelmsson C. Characteristics,
prevalence, and prognosis of postmyocardial infarction
syndrome. Br Heart J 1983;50:140-5.
21. Urschel HC Jr, Razzuk MA, Gardner M. Coronary artery
bypass occlusion second to postcardiotomy syndrome. Ann
Thorac Surg 1976;22:528-31.
22. Bendjelid K, Pugin J. Is Dressler syndrome dead? Chest
2004;126:1680-2.
23. Shahar A, Hod H, Barabash GM, Kaplinsky E, Motro M.
Disappearance of a syndrome: Dressler’s syndrome in the era
of thrombolysis. Cardiology 1994;85:255-8.
24. Fowler NO. Recurrent pericarditis. Cardiol Clin
1990;8:621-6.
25. Raatikka M, Pelkonen PM, Karjalainen J, Jokinen EV.
Recurrent pericarditis in children and adolescents: report of
15 cases. J Am Coll Cardiol 2003;42:759-64.
26. Millaire A, de Groote P, Decoulx E, Goullard L, Ducloux
G. Treatment of recurrent pericarditis with colchicine. Eur
Heart J 1994;15:120-4.
Dostları ilə paylaş: |