Dr.
Carol
S . Dweck
decekseniz, gerçekten denemeyin. Yeteri kadar çalışmadıysanız, ka
zanmazsınız ve bahaneniz vardır .. . 'Her şeyimi verdim ama yetmedi'
diyebilmekten daha zor hiçbir şey yoktur."
Deneme ve yine de başaramama düşüncesi -kendinizi bahanesiz
bırakmanız fikri- sabitlenmiş düşünce tarzı içindeki en kötü korku
dur. Bu korku onu avlamış ve felç etmişti. Kemanını
derslere bile
getirmeyi bırakmıştı!
Sonra bir gün, sabır ve anlayış dolu yılların ardından DeLay ona
dedi ki: "Dinle, kemanını haftaya da getirmezsen seni sınıfımdan
atacağım." Salerno-Sonnenberg şaka yaptığını düşündü. DeLay
oturduğu yerden doğruldu ve soğukkanlılıkla; "Şaka yapmıyorum,
yeteneğini boşa harcayacaksan buna katkıda bulunmak istemiyo
rum. Bu iş yeterince uzadı" dedi.
Çabalama neden bu kadar korkutucudur?
İki sebebi var:
Birincisi, sabitlenmiş düşünce tarzında dahilerin
çabalamaya ihtiyaç duymadığıdır. Yani ihtiyaç duymak yeteneğin
üstünü örter. İkincisi ise şudur, Nadja'nın da ileri sürdüğü gibi; ça
balama sizi bahanelerinizden yoksun bırakır.
Çabalama yoksa her
zaman " . . . olabilirdim" diyebilirsiniz. Ama bir kere denediğinizde,
artık bunu söyleyemezsiniz. "Aslında Ma* olabilirdim" diye söyle
mişti biri bana. Eğer gerçekten denemiş olsaydı, bunu söyleyemez
di. Salerno-Sonnenberg, DeLay'i kaybetmekten korkmuştu. Başa
rısızlığı -açık yürekli başarısızlık- göze alarak denemeye karar verdi.
Derslerde eskiden olduğundan daha iyi
hale geldi ve düzenlenecek
yarışma için DeLay ile birlikte çalışmaya başladı. İlk defa bu kadar
kararlıydı ve kazandı. Şimdilerde ise "Bildiğim gerçek şu: En çok
sevdiğiniz şeyler için çalışabildiğiniz kadar çalışmak zorundasınız.
En çok sevdiğiniz şey müzikse, hayatınızın kavgasını başlatmayı ka
bul ediyorsunuz demektir" diyor.
Çabalama korkusu ilişkilerde
de kendini gösterebilir; hareketli,
çekici, genç Amanda'da olduğu gibi. . .
.
Amerikalı ünlü çello virtüözü.
66
Dostları ilə paylaş: