Eylül 2016 İstanbul/Türkiye


Ahmed Yesevî’nin İnsan Anlayışı



Yüklə 6,61 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/59
tarix18.01.2017
ölçüsü6,61 Mb.
#5811
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   59

Ahmed Yesevî’nin İnsan Anlayışı

Pîr-i Türkistan olarak bilinen Ahmed Yesevî,  Türkistan coğrafyasında Is-

lâmiyet’i anlatan, yaşatan, yayan insan olarak inanılır. 11. Yüzyıldan bugüne, 

Orta-Asya coğrafyasından bütün Türk dünyasına tesir eden Ahmed Yesevî, 

hikmet tarzının kurucusu olması münasebetiyle sadece dinî-tasavvufî alanda 

değil, aynı zamanda Türk edebiyatı alanında da kurucu olarak yer alan önemli 

şahsiyettir. O, kurucusu olduğu tasavvufî Türk edebiyatı içinde hikmetleriyle 


Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 227


Islâmiyet’i, tasavvufun inceliklerini telkin etmesi ile topluma manevî liderlik 

de yapmıştır. Islâmiyet’i yaşadığı dönem ve çevrenin şartlarına göre anlayıp 

yorumlayan, anlatan böylece Türkler arasında Islam’ın sözlü hikmet kültürü-

nü oluşturan şahsiyettir.

Ahmed Yesevî’nin fikrî şahsiyetini Islâmiyet, tasavvuf ve içine doğup bü-

yüdüğü, yaşadığı Türk kültürü oluşturur. Fuad Köprülü’nün; “Hoca Ahmed 

Yesevî’nin eserinde iki mühim ve esaslı unsur göze çarpar: Islâmî, yani dinî- 

tasavvufî unsurlar;  millî, yani halk edebiyatından alınan unsurlar” (Köprülü 

1984:164) ifadeleri O’nun hitap ettiği çevrenin fikrî seviyesi ve hikmetlerinin 

yerini de açıklar. D. Kenjetay, Ahmed Yesevî’nin eski Türk töre, yasa ve ahlâk 

değerleriyle Islâmî ahlâk esaslarını yakınlaştırıp bağdaştırmasını Türk –Islâm 

dünyasına yaptığı en büyük hizmet olarak değerlendirir (Yıldırım 2014:432).

Kenjetay  ve  Köprülü’nün  dikkat  çektiği  bu  özellikler  Kemal  Eraslan  ta-

rafından  da  dile  getirilmiştir:  “Inandıklarını  ve  öğrendiklerini  çevresindeki 

yerli halka ve göçebe köylülere anlayabilecekleri bir dil ve alıştıkları şekillerle 

aktarmaya çalışmıştır” (Eraslan1991:21). Ahmed Yesevî’nineserinde bu yak-

laşımbizzat ifade edilir. 

Bu  anlamda  Ahmed  Yesevî  bulunduğu  sosyal  coğrafyada  akıl,  idrak  sa-

hibi herkese seslenerek “Islâmî kimliği” edindirmede geniş kitlelere rehber 

olmuştur.

Sözni aydım her kim bolsa didâr-taleb

Cânnı cânğa peyvend kılıp regni avlap

Garib yetim fakîrlerni köngli sıylap

Köngfi bütün halayıkdın kaçtım mena  (63,1/2)2

Eraslan’ın  ifadesiyle  “bir  mürşid  ve  ahlâkçı  hüviyetiyle  şeriat  ahkâmını, 

ehl-i  sünnet  akidesini  yaymak  ve  yerleştirmek  başlıca  gayesi”  olan  Ahmed 

Yesevî; 

Mini hikmetlerim fermân-ı Sübhân

Okup uksang heme ma’nî-i Kur’an

Mini hikmetlerim kân-ı hadisdür

Kişi bûy iltmese bilgil habisdür

2

  Çalışmada  yer  alan  hikmet  örnekleri,  Ahmed  Yesevî,  Divan-ı  Hikmet  (Haz.  Hayati  BICE), 



Ankara 2015 adlı eserden alınmıştır. Hikmetlerin kaynakları gösterilirken sayfa, hikmet nu-

marası ve dörtlük/beyit numarası sırasıyla verilmiştir.



228  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

beyitleriyle hikmetlerin Kur’an ve hadislerde ifade edilen hakikatleri esas al-

dığınıbelirtir (Eraslan 1991:21-22).

Islâmî esasları, Islâm ahlâkını şiir diliyle geniş kitlelere öğreten Ahmed 

Yesevî’nin  temel  fikrî  kaynağı  Kur’an-ı  kerim  ve  hadislerdir.    Bu  iki  temel 

kaynaktan aldığı bilgileri yaşadığı Türk kültür çevresinin edebiyat geleneğine 

bağlı kalarak şiir yoluyla topluma aktarmasını; “Hak’dan işidüp bu sözleri de-

dim işte”, “Hoş gaipden kulgıma ilham geldi” ifadeleri O’nun bizzat “Hikmet 

söyle!” emri ile Hakk’tan işitir olmak kâl ehli değil hâl ehli olduğuna, bulun-

duğu mertebeye de işaret eder. (Tahralı 1998:162). Yaratılışın sırrına mazhar 

olmak, kendini bilmek, Rabbini bilmek, ölmeden önce ölmek ifadeleriyle akıl, 

idrak, irade ve hikmet sahibi insanı tasvir eder. Eserinin başında manevî tec-

rübelerinin anlatıldığı bölümde;

Yetti yaşda Arslan Bâbğa kıldım selâm:

“Hak Mustafâ emânetin kılıñ inâm”

Uşal vaktda miñ bir zikrin kıldım tamam

Nefsim ölüp lâ-mekânğa aştım mena (65,1/16)

Hikmetlerinde  Allah-Kâinat-Yaratılış-insan  ilişkilerini  Islâmî  esaslar  hü-

kümler çerçevesinde geniş kitlelerin anlayabileceği bir üslupla ifade etmiştir. 

Insanı kendi bütünlüğü içinde değerlendiren Ahmed Yesevî, Kur’an’da; “Biz 

insanı en güzel biçimde yarattık” (Tin 95/4) âyeti mucibince insanın güzelli-

ğinin idrakindedir.

Ahsen-i takvim sırrına mazhar olan varlıkların en şereflisi, Allah’ın yeryü-

zündeki halifesi insanın ;  “insan zayıf yaratılmıştı” (Nisa 4/28) ve “Doğrusu 

insan hırslı ve huysuz yaratılmıştır” (Meâric 79/19) âyetlerindeki ifadelerle 

süfli yanları da bildirilmiştir.

Islâmî  tasavvuf  geleneğinde,  insanın  zayıf  yanlarına  dikkat  çekilmekle 

birlikte özellikle vahdet-i vücûd anlayışından hareketle, kâinatın cevheri, Al-

lah’ın zât, sıfat ve isimlerinin tecelli ettiği yüce varlıktır (Yüce 205:63). Mü-

kemmel  yaratılan  insan;  akıl,  bilgi,  iradesi  ile  yaratılış  gayesinin  şuurunda 

tekâmül ederek misyonunu sürdürür.

Ahmed Yesevî de insanı, hayvandan daha aşağı bir varlık ile meleklerden 

daha üstün, ahsen-i takvim üzre yaratılmış bir mahlûk olarak tasavvur eder. 

Insanın nefsanî arzuları- hırs, şehvet, kibir, bencillik, yalancılık vb.- fizik âle-

mi temsil eder. Oysa mükemmel olarak yaratılan insan kendi âleminde iyi-



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 229


kötü,  güzel-çirkini  ayırt  etme  noktasında  nefsine  yenik  düşer,  süflilerin  en 

süflisi olarak adlandırılır.

Ahmed Yesevî için en büyük düşman ve bela nefistir. Zira O’na göre nefs 

insanı bencil, merhametsiz, hırs, heva peşinde koşar, eğri yola sapar, şeytana 

yoldaş kılar:

Kul Hâce Ahmed nefsdin uluğ bela bolmas

Yol üstide tufrak bolsam kafir olmas 

Yer ü kökdin to’ma bersem hergiz toymas 

Kolum tutub yolğa salgil “Ente’l-Hâdi” (113,22/10)

Nefsin bitmek tükenmek bilmeyen istekleri, kulu Tanrı’dan uzaklaştırır, 

günaha teşvik eder:

Nefsim meniköp yügürtti Hakka bakmay 

Keçe kündüz biğam yürdüm yaşım akmay  (92,13/5)

Ahmed Yesevî, yalanı birçok büyük günahla irtibatlandıraraksakınılması 

gerektiğini söyler

Bul yollarda hârlık-zârlık derkâr ermiş

Tesbip tehlil roze namaz bîkâr ermiş

Yalğançıdın Hüdâ Resûl bîzâr ermiş

Yalğan namaz riyâların taşlasam men (153,51/2)

“El kezzâbu la ümmeti” dedi Server

Bu sözlerge yol bergüvçi Hâdi rehber

Yalğançını ümmet demes ol Peyğamber

Keliñ yığlıng zâkir kullar zikr aytaylık (166,60/8)

Riyakârlığı zemmeden Ahmed Yesevî bunu hikmetlerinde de dillendirir:

Riyâ tesbih elkinde zünnâr yahşı bilsegiz 

Hak rızâsı buturur ışk sevdasın kılsagız 

Işkın alıp mahşerde rüsvâ bolup tursagız 

Arslan babam sözlerin işitigiz teberrük (103,18/7)



230  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Yalan helaki getirir. Ahmed Yesevî; “Sizden önce(ki milletlerin başından) 

nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların so-

nunun nasıl olduğunu bir görün” (Âl-i Imrân, 137)  ve başka âyetlerde de dile 

getirilen yalan ve yalancının ne olacağının idrakindedir. 

Gurur insan nefsinin galip olma hâlidir. Insanı çürüten, acze düşüren, ya-

ratılış  sırrından  uzaklaştıran  bir  haldir.  “Şüphe  yok  ki  Allah,  onların  gizle-

diklerini  de,  açığa  vurduklarını  da  bilir.  Büyüklük  taslayanları  hiç  sevmez” 

(Nahl,23). Ahmed Yesevî;

 “Cân u dil dünyâğa mağrûr tilleriñde âh ü vâh 

  Cân berürde bolğuñ nûr-ı imândın cüdâ

mısraları ile gururun insanı imandan ayıracağını ifade etmektedir. O, “Mağ-

rur bolman ey dostlarım işret edip” mısraında da insanın mağrur olmaması 

gerektiğine dikkat çekmektedir.

Hırs, toplumu parçalayan, ayrışmaya sebep olan hem kişi, hem de toplum-

sal bir hastalıktır. Zira,“Mal ve şöhret hırsının insana vereceği zarar, iki aç 

kurdun bir koyun sürüsüne saldırdığı zaman vereceği zarardan daha çoktur” 

hadisinde de ifade edildiği gibi hırsın fert ve toplum hayatına getireceği olum-

suzluklardan korunmak gerekir. Ahmed Yesevî

Hırs u heva nefs yolunı koymak kerek

Mansur yañlığ dar başığa minmek kerek

Nesimi dek can aççığın çekmek kerek

Seherlerde kopub taat kılgum kelür (184,74/3)

mısralarıyla insanlardaki olumsuzlukları tasvir etmenin yanında bu olumsuz-

luklardan uzak durulmasını da öğütler. 

Ahmed Yesevî, bir mürşid ve ahlâkçı hüviyetiyle Islâmahlâkına, yaratılış 

gayesine uymayan olumsuz sıfatları insana yakıştıramaz. Süratle kurtulma-

sı gerektiğini vurgular. Insandaki akla ve bilgiye önem veren Ahmed Yesevî, 

özellikle cahil kişilerin kendilerine ve topluma olan zararlarını “cahilden ce-

hennem bile korkar” sözleriyle dile getirir. 


Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 231


Nâdân birle ötken ömriñ nar sakar 

Nâdân bolsa duzah andın kılgay hazer 

Nâdân birle duzah sarı kılmañ sefer 

Nâdân içre hazan yañlığ soldum mena (94,14/2)

Insanın esası, cevher oluşu, tecelliye mazhâr olması, ruhu, canı, manevî 

yönüdür.  Insana  akılcı  ve  realist  bir  yaklaşımla  bakan  Ahmed  Yesevî,  “Biz 

ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?” (Beled 10) âyeti mucibince 

kendini  bilen  şuurlu,    yaratılışın  idrakinde  olan  insana,  insanın  sıfatlarına, 

kıymetine dikkat çeker.

Kâinatın merkezi olan insanın temel gayesi, bayağı ve çirkin sıfatlardan 

uzaklaşmaktır. Zira dünyaya geliş sebebi nefsini tanımak Hakk’ını bilmektir. 

Ahmed Yesevî; “Nefsini bilen Rabbini bilir” hadisine uygun olarak insanın 

gafletten uyanıp hakikati idrak ettiğinde Allah’a ulaşacağını ifade eder.

Munda özin bilgenler, Hakk’a kulluk kılganlar

Hak yoluga kirgenler, yaruğ yüzlükbolgası (398,200/2)

Insan, kendi değerini bilmeden benlik peşinde geçici heveslerin ardından 

koşup ömrünü heba eder, Tanrı’dan uzaklaşır.

Hayfa âdem öz kadrini özi bilmes

Menlik kılıp yahşılarını közge ilmes (Eraslan 1995:25)

Oysa Islâm tasavvufunda insan, Allah‘a itaat edeceğine söz vermiş, O’nun 

Rabliğini kabul etmiştir. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Onlar da evet şahit 

olduk dediler” (Araf,172) âyeti insanın Tanrı’ya kayıtsız şartsız teslimiyeti, 

kulluğunu göstermektedir. Ahmed Yesevî, insanı akıl, idrak, irade ile tasvir 

ederek hakikate mutlak surette ulaşması gerektiğini belirtir.  Insanın ezelden 

yaptığı bu anlaşmaya sadık kalması, insan olmanın gereğidir:

“Elestü birabbiküm” demiş vaktada

Ahd kılıb “kalu bela dedim Hakk’a

Eger sen tanar bolsang  el-miysaka

Ornung sening cehennemde bolmadı mu? (383,191/5)


232  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Türk –Islâm düşünce sisteminde ideal insan, iyi söz, iyi hareket, iyi ahlâk 

ve bilgide tam olarak tasavvur edilen insan-ı kâmil olarak adlandırılır.  Nesefî, 

şeriat, tarikat ve hakikatte tam olan insan-ı kâmilin şeyh, önder, hâdi, âlim, 

Hızır, Süleyman, vb.muhtelif isimlerle zikredildiğini ve âlemde daima bulun-

duğunu vurgular (Nesefî 1990:14).

Ahmed Yesevî’nin düşünce sisteminin esasını Kur’an-ı Kerim ve hadisler 

oluşturmaktadır.  O’nun hayatını ve hikmetlerini şekillendiren, hikmetlerinin 

muhtevasını belirleyen ve bunlara kaynaklık eden Kur’an-ı Kerim, hadisler, 

Hz. Muhammed ve Çâr-ı Yâr-i Güzîn ile sahabelerin hayatıdır.Dolayısıyla hik-

metlerinde de bunlara yer vermek suretiyle sözlerini delillendirmiştir.

Meni hikmetlerim ferman-ı Subhan,

Okub çıksang hama mana-yı Kur’an.

Meni hikmetlerim kân-ı hadisdur,

Kişi boy eltmese bilgil habisdur.

Hudâyım sozidin çıkkan bu hikmet,



İşitkenge yağar bârân-ı rahmet (Münacaat, 427-429)

Ahmed Yesevî, hikmetlerinin ilham kaynağını, fikrî temellerini ifade et-

meninin yanı sıra esas olan Kur’an-ı Kerim’i anlamak ve Onunla amel etmek 

olduğunu vurgular. Dolayısıyla hitap ettiği kitleyi dikkate alarak

Hoşlamaydur âlimler sizni aygan Türkî’ni

Âriflerdin eşitseng açar köngil mülkini

Âyet hadîs ma’nâsi Türkî bolsa muvâfık

Ma’nâsıga yetgenler yerge koyar börkini (181,71/1)

Araştırmacıların,  “samimi  bir  Müslüman  ahlak  adamı,  mürşid,  inanmış 

bir dava adamı, misyoner” olarak nitelendirdikleri Ahmed Yesevî, her şeyden 

önce Islâmî esasları hitap ettiği topluluğun sosyo-psikolojik yapısını göz önü-

ne alarak başta Kur’an ve hadis ile din ulularının hayatlarından edindiği bilgi 

ve tecrübelerini anlatmayı en önemli sorumluluk olarak görmüştür.

Ahmed  Yesevî,    Kur’an  ve  hadislerle  mümini  anlatırken  güzel  ahlâkın, 

mükemmelliğin sembolü olan Hz. Muhammed’i tasvir eder. Böylece insan-ı 


Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 233


kâmil somutlaştırılarak daha kolay anlaşılabilir bir üslupla dile getirilir. Zira 

toplumun örnek aldığı insan Hz. Muhammed olmalıdır ve herkes O’nun ha-

yatını örnek alacaktır.

Pir-i mugan, Hak Mustafa bi-şek biling,

Kayda barsang vasfın aytıp tazim kılıng (69,2/25)

Muhammed kim erür hâd-ı âlem

Oşal künde boladurdâhdâhı (127,34/6)

Ideal insan olarak Hz. Muhammed sadece örnek alınması gereken ulu şah-

siyet  değil,  aynı  zamanda  takip  edilip  izinden  gidilmesi  gereken,  şefaatine 

muhtaç olunan Resûldür.

Kıyâmette yol adaşsafi yolga salay

Muhammed dip teşne bolsan kolufi alay

Ferzendim dip elgin tutup cennet kirey

Mustafâga matem tutup kirdim mena

….

Ümmetlerim yazuqlarm her cum’a keç



Alıp kelgey yâ Muhammed sen mum çeç (81,8/8)

Bütün insanlığın yol göstericisi olan Hz. Muhammed’in yaşında O’nun ha-

yatını takip eden, izinden giden ve vefatından sonra Islâmiyet’in yayılmasında 

hizmet ve yaşantılarıyla örnek olan dört halifeye de hikmetlerinde genişçe yer 

vermiştir:

Gurbet tegdi Mustafâ dek erenlerge

Otuz üç min sahabe hem yârânlarga

Ebû Bekir Ömer Osman Murtazâga

Gurbet tegdi alarga hem aygum mena (98,16/3)

Bir kavlidin kaytmagen sırrın hergiz aytmagen 



Gafil bolup yatmagan Ebubekr sıddıkdur (139,42/3)

Başta Hz. Muhammed olmak üzere Hz. Ebub Bekir, Hz. Ömer,  Hz. Osman 

ve Hz. Ali ile bunları örnek alan sahabeler de hikmetlerde ideal insan örneği 

olarak işlenmektedir:



234  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Hz. Ali,  hem yaşadığı dönemdeki çalkantılar, hem Türk dünyasında O’na 

karşı duyulan muhabbet (Çetin 1997:160) yönüyle Ahmet Yesevî hikmetle-

rinde en fazla işlenen Halifedir. “Allah’ın Aslanı” iman gücü, cesareti ile Islam 

âlemine kuvvet verir (2015:131)

Törtünçisi yâr bolgan Şîr-i Hudâ Ali’dür

Hem miracda yâr bolgan Şîr-i Hudâ Ali’dür (142,45/1)

Tasavvufî sistem insan-ı kâmili, Hz. Muhammed, peygamberler, veliler ile 

ilahî isim ve sıfatların kendinde tecelli ettiği insanlar olarak tasnif eder. Bu 

anlamda insan yaratılışında var olan ontolojik yetkinlikle birtakım süreçler-

den geçerek zâtın müşahedesine ulaşır (Yüce 2005:65-6). Böylece insan haki-

kate ulaşır, sırra vâkıf olur. 

Şeriatnı şeraitin bilgen âşık

Tarikatnı makamını bilür dostlar

Tarikatnı işlerini eda kılıb

Hakikatnı deryasığa batar dostlar(188,77/1)

Islâmî  esaslara,  ehl-i  sünnet  akidesine  sıkı  sıkıya  bağlı  olan  Ahmed  Ye-

sevî’nin mutasavvıf kimliği öne çıkar. Allah, kâinat ve insan ilişkilerini var-

lığın sebebi ve anlamı olan ilahî aşk temelli değerlendirmiştir.   Mâsivadan 

sıyrılıp hakikate ancak aşk ile ulaşılacağına inanır. 

Zâhid bolmaâbid bolma âşık bolgıl

Mihnet tartıp ışk yolıda sâdık bolgıl

Nefsni tefipdergâhıga lâyık bolgıl

Işksızlarnı hem cânı yok imânı yık (294,140/11)

Işk bâzârı uluğ bâzâr sevda harâm



Âşıklarga bendin özge gavğa harâm

Işmk yolığa kirgenlergedünyâ harâm

Her ne kılsang âşık kılgılPerverdigâr (126,33/9)

Hakikatnıng manasige yetgen kişi



Bihud bolup küyüb yanar içi taşı (91,12/-8)

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 235


Ahmed Yesevî’ye göre insan yaratılışın, kâinatın özü ve yaratılış gayesinin 

idrakinde olmasını akıl ve bilgiyle elde eder ve hakikate ulaşır, 

Kimni körse izin alıp sürer közge

Akl u huşın dânâ kılup yürür bolgay (233,102/28)

Ahmed  Yesevî  için  insanı  Allah  yolundan  insanlığın  özüne  ulaşmaktan, 

ilahî aşktan alıkoyan “en büyük bela” olarak nitelendirdiği nefistir. Kendisi-

nin de zaman zaman nefsinin peşinden koştuğundan yakınır. 

Âşıklıknı dava kılıb yürelmedim

Nefsdin keçip men emrini kılamadım (126,33/10)

Nefs ile mücadelenin zorluğunu bilen Ahmed Yesevî’ye göre,  insanda var 

olan insanî sıfatlar ancak aşk ile ortaya çıkar. Zira mal, mülk, dünyaya dair 

her ne varsa hatta benlikten, candan ancak aşkla vaz geçilir. Insanın ruhî yol-

culuğu;

Nâm u nişân heç kalmadı lâ lâ boldum



Allah yâdın ayta-ayta illâ boldum

Hâlis bolup muhlis bolup lillah boldum

Fenâ fillâh makamıga aştım mena (67,2/12)

Ahmed  Yesevî  bu  hali  kulun  beşerî  vasıflardan  sıyrıldığı,  ilahî  vasıflarla 

donandığı mertebe ile adlandırır. Insan aşkla yücelir, kemale erer, varlığından 

sıyrılır.  Aksi durumda tekâmül edemez, Allah’a seyirde de başarılı olamaz. 

Açıkça “aşksızları gördü ise yolda kaldı”  diye bu durumu vurgular  (Yücel 

Çetin 208:47).

Ahmed Yesevî için ideal insan, üstünahlâkı ile bütün insanlığa rehber ve 

örnek insan olan Hz. Muhammed’tir. Zira O, Kur’an ahlâkıyla ahlâklanmış, 

Allah‘ın bütün sıfatlarının tecelligâhı olan Hakikat-i Muhammediye’dir. Esa-

sen bir ahlâk dini olan Islâmiyet, Kur’an-ı Kerim veHz. Muhammed’in hadis-

leriinsanın hayatını tanzim eder, güzel ahlâkı öğütler.

Insanı toplumun, hatta kâinatın esası kabul eden Kur’an, ferdin iç dün-

yasını mükemmel biçimde inşasına dikkat çeker (Duran 2010:120). Ahmed 


236  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Yesevî  ve  muakkipleri  ferdî  tekâmülün  yanısıra  sosyal  yapının  tesirinde  de 

hayat tarzları ve eserleri ile önemli roller üstlenmişlerdir

3

Türk Islâm düşünürleri, mutasavvıflar Kur’an’da olduğu gibi insanda ol-



ması gereken iyi söz, iyi davranış yani güzel ahlâk ve bilgiyi ön plana çıkarır-

lar. Islâmiyet insana, her iki dünyada da huzur ve mutluluğu, faziletli yaşa-

mak, yaratılış hikmetine bağlı olarak akıl, bilgi ve iradesiyle “kendi kadrini 

bilir”  ise  ulaşacağını  ifade  eder.  Ahmed  Yesevî  ve  ondan  sonra  gelen  Türk 

insanına manevî liderlik yapan veliler insanı, insanın doğruyu bulmasını he-

defleyen öğretileriyle topluma örnek insan tipinde olması ve olmaması gere-

ken özellikleri anlatmışlardır ve buna uygun yaşamışlardır.Böylece geniş halk 

kitlelerinin hayat felsefelerini de tesis etmişlerdir. “Cemiyet terbiyesi, ahlakî 

yapısı, değerleri, iman anlayışı onların şahsiyetlerinde, hayat tarzlarında ve 

eserlerinde öne çıkmıştır” (Yücel Çetin 2014:316). Onlar, insanlığı kin, öfke, 

nefret, yalan, riya, tama, ihtirastan uzak “ilahî aşk”ın hâkim olduğu özellik-

lerle tasavvur ederler. Ahmed Yesevî’ye göre ilahî aşk, can, ruh, iman;  yani 

insandır. Zira aşksız insan, insan değildir. O hem bireysel hem de sosyal ahlâ-

kı yüceltmenin olumsuz unsurlarla mücadele etmekle başarılacağını vurgular. 

Bu da ancak insanda var olan akıl, bilgi, idrak, irade ve iman ile iyi, güzel, doğ-

ru olanı bireyselden evrensele taşır. Böylece sevgi, merhamet ve hoşgörüsü ile 

kâfirleri dahi incitmeyen bir anlayış tesis edilir.

Sünnet ermiş kâfir bolsa berme âzâr

Köngli kattık dil-âzârdın Hüdâ bizâr

Allah hakkı andag kulga seccin tayyâr

Dânâlardın eşitip bu söz aydım mena (65,1/18)

3

  Daha geniş bilgi için bkz. YÜCEL ÇETIN, Ayşe (2016 Akşemseddin’in Insan, Idrak ve Haki-



kat Anlayışı, Bütün Yönleriyle Uluslararası Çorum Sempozyumu Çorum 2016.YÜCEL ÇE-

TIN, Ayşe (2010), Ahmed Yesevî, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli’de Insan Anlayışı, Türk 

Kültürü ve Hacı Bektaş Veli, 47, 43-49; YÜCEL ÇETIN, Ayşe (2014), Irfan, Insan ve Top-

lumsal Değerler Bağlamında Akşemseddin, Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları 

Buluşması. 26-28 Mayıs 2013, Eskişehir, 309-318. DURAN, Hamiye (2010), Hacı Bektaş Ve-

li’nin Eserlerindeki Ferdi ve Toplumsal Değerler Üzerine, Alevilik – Bektaşilik Araştırmaları 

Dergisi, 2 (Kış), 119-131, Almanya; YAKIT, Ismail (2013), 

 

Mevlana’da Aşk Felsefesi, Istan-



bul; DOĞAN, Ahmet (2013), Yunus Emre Divanı’nda Ideal Insan, Turkısh Studies, (Vinter), 

8/13, 829-839.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 237


Kaynakça

AYDIN, Mehmet (2000), İnsan-ı kâmil, İslâm Ansiklopedisi (TDV), C:22, 330-331. Istanbul.

Aziziddün Nesefî (1990), Tasavvufta İnsan Meselesi-İnsan-ı Kâmil- (Çev. M. Kanar), Istanbul.

BICE, Hayati (Hazırlayan) (2010), Hoca Ahmed Yesevî -Divân-ı Hikmet, Ankara.,  TDV.

ÇETIN, Ismet (1997), Türk Edebiyatında Hz. Ali Cenknameleri, Ankara.

DOĞAN, Ahmet (2013), Yunus Emre Divanı’nda İdeal İnsan, Turkısh Studies, (Vinter), 8/13, 

829-839.

DURAK, Nejdet (2010), Islâm düşüncesinde etik bir ideal olarak “Insan-ı kâmil” Anlayışı, 



Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 7,2, 105-124.

DURAN, Hamiye (2010), Hacı Bektaş Veli’nin Eserlerindeki Ferdi ve Toplumsal Değerler Üzerine

Alevilik – Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, 2 (Kış), 119-131, Almanya.

ERASLAN, Kemal (1991), Divân-ı Hikmetten Seçmeler, Ankara.

Fazlur Rahman (1981), İslâm (Çev. M.Dağ-M. Aydın), Istanbul.

KAPLAN, Mehmet (1987), Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar-2, Istanbul.

KÖPRÜLÜ, M. Fuad (1984), Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Istanbul.

KRANZ, Walther (1994),  Antik Felsefe, (Çev. S.Y. Baydur) , Istanbul. 

KUTLUER, Ilhan (2000), Insan, İslâm Ansiklopedisi (TDV), C:22, 320-323. Istanbul.

ÖZCAN, Muttalip (2006), İnsan Felsefesi: İnsanın Neliği Üstüne Bir Soruşturma, Istanbul.

TAHRALI, Mustafa (1998), Ahmed Yesevî’nin Divân-ı Hikmet’inde Dinî-Tasavvufî Unsurlar, Yese-

vilik Bilgisi (Haz. C.Kurnaz-M.Isen-M.Tatçı), Istanbul, 157-169.

ULUDAĞ, Süleyman (1996), Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Istanbul.

YAKIT, Ismail (2013),  Mevlana’da Aşk Felsefesi, Istanbul.

YALÇIN, Edip (2009), Hilmi Ziya Ülken’in İnsan Felsefesi, Van. (Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sos-

yal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı Felsefe Tarihi Bilim Dalı Yüksek 

Lisans Tezi)

YILDIRIM, Ahmet (2014), Hoca Ahmed Yesevi: Düşünce Sistemi, Kaynakları ve Tesirleri,Türk Dün-



yası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması –Bildiriler, C:I, 431-444, Eskişehir.

YÜCE, Abdulhakim (2005),  Tasavvufta İnsan-ı Kâmil ve Mevlâna,  Tasavvuf Dergisi –Mevlana 



Özel Sayısı-, 14, 63-75 (Ocak-Haziran) www.tasavvufdergisi.net/DergiPdfDetay.aspx?ID=315

YÜCEL ÇETIN, Ayşe (2010), Ahmed Yesevî, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli’de İnsan Anlayışı

Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli, 47, 43-49.

YÜCEL ÇETIN, Ayşe (2014), Irfan, İnsan ve Toplumsal Değerler Bağlamında Akşemseddin, Türk 

Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması. C:2,  309-318, Eskişehir.


Ahmet Yesevî’nin Din Dilini Anlama,  

Algılama ve Yorumlama Biçimi



Yüklə 6,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin