Illumination/ aydınlatma: Muayene amacıyla belli bir bölgeyi veya herhangi bir şeyi aydınlatma; herhangi bir şey üzerine düşürülen ışık miktarı. Direct / direkt aydınlatma: Biyomikroskobun ışığı daraltılıp eğik olarak korneaya yönlendirilmesiyle yapılan muayene.
ILM/ iç limitan membran: Bkz. Internal limiting membrane.
Image/ görüntü, hayal: Cisimlerden renk, gölge, hareket ve detay bilgilerini göze yansıtan ışık. Double / çift görüntü: Bkz. Ghost image. Ghost / hayalet görüntü: Bakılan cismi gölgeli olarak görme. jump/ görüntü atlaması: Bifokal camın uzak bölümünden okuma bölümüne bakarken prizmatik etki nedeniyle görüntünün ani hareketi. Purkinje s/ Purkinje görüntüleri: Korneanın ön ve arka yüzleri ile lensin ön ve arka yüzlerinden meydana gelen yansımalar. Three-dimensional / üç boyutlu görüntü.
Implant/ implant: Tedavi amacıyla vücudun herhangi bir bölümüne yerleştirilen sert madde. Baerveldt / Baerveldt implantı: Glokom şant ameliyatında kullanılan, silikon bir tüp ve baryum ile kaplanmış silikon plaktan oluşan bir implant. Drainage / drenaj implantı: Glokom şant ameliyatlarında kullanılan, aközün dışa akımını sağlayan implantlardan her biri. Extruding / atılan implant: İmplantlı göz ameliyatlarında uygulanan implantın atılması. Hydroxyapatite / hidroksiapatit implant: Göz küresinin alındığı ameliyatlarda, daha sonra hareketli protez yapılabilmesi için, oluşan boşluğa konulan hidroksiapatit madde. Intraocular lens / göz içi lens implantı: Katarakt cerrahisi esnasında göz içine yerleştirilen yapay lens. Krupin-Denver / Krupin-Denver implantı: Glokom şant ameliyatında kullanılan, silikondan yapılmış bir oval diske tutturulmuş durumda bulunan, ucunda yarık şeklinde bir valfın bulunduğu silastik tüp. Molteno / Molteno implantı: Glokom şant ameliyatında kullanılan, tek ya da çift hazneli silikon tüp. Schocket / Schocket implantı: Glokom şant ameliyatında kullanılan ve göz küresini 360 derece saran oluklu silikon tüp. Secondary / sekonder implant: Gözün alındığı ilk cerrahide göz küresi yerine materyal yerleştirilmeyen veya küçük materyal yerleştirilen kişilerde hacim eksikliğinin giderilmesi için uygulanan implant.
Implantation/ implantasyon, uygulama: Tedavi amacıyla vücudun herhangi bir bölümüne sert madde yerleştirilmesi. Corneal ring / korneaya halka yerleştirilmesi: Korneanın yeniden şekillendirilerek miyopi, hipermetropi ve astigmatizm gibi kusurların tedavisi amacıyla korneaya küçük plastik halkaların yerleştirilmesi. Secondary / sekonder implantasyon: İlk cerrahisinde afak bırakılan göze göz içi lens yerleştirilmesi.
Incarceration, iris/ iris sıkışması: Göz laserasyonlarında kesi dudakları arasına irisin girmesi.
Incisions, corneal relaxing/ kornea gevşetici kesileri: Astigmatizmin düzeltilmesi için korneanın gergin olan eksenine limbusa paralel olarak yapılan derin kesiler.
Infinity, optical/ optik sonsuzluk: Kişinin gözünde akomodasyon meydana getirmeden sonsuzluk hissi oluşturacak en yakın mesafe.
Infraduction/ infradüksiyon: Bir gözün aşağı bakışı.
Infrared/ infrared, kızıl ötesi: Görünen spektrumun kırmızı ucunun ötesindeki ışık dalga boyları.
Infraversion/ infraversiyon: İki gözün birlikte aşağı bakışı.
Ingrowth, epithelial/ epitelin içe büyümesi: Refraktif cerrahide flep altına epitel hücrelerinin büyümesi ile karakterize bir komplikasyon; göz cerrahisi sonrası yüzeydeki epitel hücrelerinin göz içine ilerlemesi ile karakterize komplikasyon. Fibrous / fibröz içe büyüme: Katarakt cerrahisi sonrası fibrovasküler dokunun iris yüzeyine ilerlemesi.
Injection (1)/ enjeksiyon: Herhangi bir vücut bölümüne şırınga ile ilaç verilmesi. Peribulbar / peribulber enjeksiyon: Daha çok anestezi amacıyla göz küresi çevresine ilaç enjeksiyonu. Retrobulbar / retrobulber enjeksiyon: Daha çok anestezi, bazen de tedavi amacıyla göz küresi arkasına ilaç enjeksiyonu. Subconjunctival / subkonjunktival enjeksiyon: Anestezi veya tedavi amacıyla konjunktiva altına ilaç enjeksiyonu. SubTenon / SubTenon enjeksiyon: Tedavi amacıyla Tenon kapsülü altına ilaç enjeksiyonu.
Injection (2), ciliary/ silier enjeksiyon. Üvea iltihaplarında limbusa komşu silier bölgedeki damarlarda meydana gelen şişkin görünüm. Conjunctival / konjunktival enjeksiyon: Konjunktiva damarlarının şişkin görünmesi.
Injector, lens/ lens enjektörü: İçine yumuşak yapay lens yerleştirilerek göze uygulamaya imkân sağlayan âlet.
Injury, closed/ kapalı yaralanma: Kornea ve skleranın sağlam kaldığı, ama göz içi hasarın bulunduğu yaralanma. Open / açık yaralanma: Kornea veya sklerada ya da herikisinde tam kat hasarın olduğu yaralanma.
Insert, ocular/ oküler insert: Göze yerleştirilerek yavaş ilaç salınımı sağlayan tedavi aracı.
Insertion/ insersiyon, yapışma yeri. Concave iris / konkav iris insersiyonu: Primer konjenital glokomda yüzeysel iris dosusunun iridotrabeküler birleşim yeri ve trabekülün üzerini kaplaması. Flat iris / düz iris insersiyonu: Primer konjenital glokomda irisin doğrudan ve düz bir şekilde sklera mahmuzunun önünden kalınlaşmış trabeküle bağlanması.
Insufficiency, accommodative/ akomodasyon yetersizliği: Gözün beklenenden daha az uyum göstermesi. Convergence / konverjans yetersizliği: Gözlerin yakına bakışta birbirine yeterince yaklaşmaması. Divergence / diverjans yetersizliği: Gözün uzaktaki cisme bakarken normalden daha fazla içe kayması. Fornix / forniks yetersizliği: Soketin protezi tutamayacak şekilde olması. Non-presbyopic accommodative / presbiyopi olmadan akomodasyon yetersizliği: Bkz. Accommodativeinsufficiency.
Integration/ entegrasyon: Çeşitli faaliyetlerin belli bir amaca yönelecek şekilde birleşmesi veya birleştirilmesi. Bilateral / bilateral entegrasyon: Görme rehberliğinde vücut hareketlerinin kontrol edilmesi ve vücudun iki tarafı arasında koordinasyon kurulması. Visual motor / görsel motor entegrasyon: Bkz. Eye hand coordination. Visual sensory / görsel duyu entegrasyonu: Görsel bilginin işitme, denge, duruş ve hareket ile alınan bilgi eklenerek işlenmesi.
Interferometry, laser/ lazer interferometri: Işık dalga girişim tekniklerini kullanan bir tür görme keskinliği ölçüm yöntemi.
Intermediate/ ara bölüm: Trifokal bir lenste uzak ile yakın arasındaki mesafeleri göstermeye yönelik olarak hazırlanan bölüm.
Interpalpebral/ interpalpebral, kapaklar arası: Alt ve üst göz kapakları arasında (bulunan).
Interval, chromatic/ kromatik aralık: Lenslerin kromatik aberasyon özelliği sonucu kısa dalga boylu ışınlarla uzun dalga boylu ışınların odaklandıkları noktalar arasındaki mesafe. Sturm’s / Sturm aralığı: Ön ve arka görüntü çizgileri arasında astigmatik görüntünün uzaması.
Intorsion/ intorsiyon: Her bir gözün üst kısmının içe doğru dönmesi.
Intracapsular/ intrakapsüler, kapsül içi(nde).
IntraLASIK/ intraLASİK: Kornea flebinin mekanik mikrokeratom yerine femtosaniye lazer ile kaldırıldığı LASİK girişimi.
Intraocular/ intraoküler, göz içi.
Intraorbital/ intraorbital, orbita içi.
IO/ İO, AO (inferior oblik kası, alt oblik kası): Bkz. Inferior oblique muscle.
Iodopsin/ iyodopsin: Koni hücrelerinde bulunan, rod hücrelerindeki rodopsine benzeyen ışığa duyarlı pigment.
IOFB (intraocular foreign body)/ GİYC (göz içi yabancı cisim).
IOID/ idyopatik enflamatuar orbita hastalığı: Bkz. Idiopathic orbital inflammatory disease.
IOL/ İOL, GİL (intraoküler lens, göz içi lensi): Bkz. Intraocular lens.
IOP/ İOB, GİB (intraoküler basınç, göz içi basıncı): Bkz. Intraocular pressure.
Iridectomy/ iridektomi: Arka ve ön kamaralar arasında bir açıklık oluşturmak üzere irisin bir parçasının çıkarılması. Laser / lazer iridektomi: Lazer kullanılarak yapılan iridektomi. Peripheral / periferik iridektomi: İrisin periferik kısmından küçük bir parçanın çıkarılması ile yapılan iridektomi. Total / tam iridektomi: İrisin pupilla kenarından iris köküne kadar kesilmesi ile yapılan iridektomi.
Iridencleisis/ iridenklezis: İrisin bir bölümünün korneaya yapılan kesi içine sıkıştırılması ile göz içi basıncının düşürülmesi amaçlanan göz ameliyatı. Peripheral / periferik iridenklezis: Periferik iridektomi yapılıyor gibi sadece periferik irisin sklera yarası içine sıkıştırılması ile yapılan iridenklezis. Total / tam iridenklezis: Tam iridektomi yapılıyor gibi geniş bir iris dokusunun sklera yarası içine sıkıştırılması ile yapılan iridenklezis.
Iridocorneal/ iridokorneal: İris ve korneayı birlikte ilgilendiren; iris ve korneayı birlikte tutan.
Iridocyclectomy/ iridosiklektomi: Açıyı tutan iris tümörlerinin tedavisi için kullanılan bir cerrahi yöntem.
Iridocyclitis/ iridosiklit, ön üveit: İris ve silier cismin birlikte iltihabı. Fuchs’ heterochromic / Fuchs heterokromik iridosikliti: İki göz arasında iris renginin farklı olmasına eşlik eden iridosiklit tablosu.
Iris/ iris: Korneanın arkasında yer alan, ortasında göz bebeği bulunan ve göze rengini veren, ince pigment tabakasından oluşmuş daire şeklindeki kısım. bombé/ bombe iris: Pupilla bloğu nedeniyle periferik irisin öne doğru bombeleşerek açı kapanması glokomu oluşturması. Plateau / plato iris: Düz iris planı ve derin santral ön kamaraya rağmen ön kamara açısının kapandığı bir anomali.
Island, central/ santral ada: Ekzimer lazer girişimlerinde lazerin merkezî bir kornea parçasını bırakması ile ortaya çıkan komplikasyon.
Isochromatic/ izokromatik: Her tarafında aynı renk gösteren; tümüyle aynı renge sahip.
Isopter/ izopter: Görme alanı testinde hedefin boyut ve aydınlığı küçülürken, içinde bu hedefin algılanabileceği sahanın da küçülme göstermesi ile meydana gelen halkalardan her biri.