Hazirlayanlar


Metindeki hikâyeyi kısaca sözlü olarak özetleyelim



Yüklə 14,65 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə37/247
tarix22.09.2023
ölçüsü14,65 Mb.
#146882
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   247
Istanbul Ders C1

11 Metindeki hikâyeyi kısaca sözlü olarak özetleyelim.
DİNLEME
YAZMA
KONUŞMA
12 Okuma metnindeki aşk mektuplarından yararlanarak edebi bir dille bir aşk mektubu yazalım.
13 Aşağıdaki atasözlerinin anlamlarını kendimize göre açıklayalım. Siz bu sözlere katılıyor musunuz? Konuşalım.
Kalp kalbe karşıdır.
Gülü seven dikenine katlanır.
Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar.
Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.
Gönül kimi severse güzel odur.


41
İ S T A N B U L
YA B A N C I L A R
İ Ç İ N
T Ü R K Ç E
Ö Ğ R E T İ M
S E T İ C 1
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
uyumuşmuş, içmeliymişiz, inanmamalı 
mıymışsın, baksaymış, etmeseymiş, gezse 
miymişim
-Dün akşam erkenden uyumuşmuş. Ne var ki çok yorgun görünüyordu.
-Hepimiz günde iki litre su içmeliymişiz.
-Anladın mı? Bir daha gözünle görmeden inanmamalı mıymışsın?
-Kendine iyi baksaymış, birkaç yıl daha yaşarmış.
-İstediğin keki bulabilmek için biraz daha gezse miymişim?
C. AŞKIN SIRRI
AŞK OLSUN
ÜNİTE
2
OKUMA
1 Bildiğiniz bir aşk hikâyesi var mı? Kısaca anlatalım.
AŞKIN SIRRI
Bu akşam eve geldiğimde eşim akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyleyeceğim şeyler olduğunu 
söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeğini yemeye başladı. Ve yine gözlerinde o korkuyu gördüm. Bir anda kasıldım, 
ağzımı açamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. “Ben boşanmak istiyorum.” dedim. Sinirlenmedi. Sözlerime 
karşılık vermedi, sadece sebebini sordu. Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi. Elindeki çatal bıçağı fırlattı. Bana 
bağırdı ve çok kötü bir insan olduğumu söyledi. O akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün gece ağladı. Evliliğimizin ne 
olacağını merak ediyordu ama onu tatmin edecek bir şey söyleyemeyecektim. Başkasına âşık olduğumu söylemedim. Bu 
vicdan azabıyla bir evlilik sözleşmesi hazırladım. Evi, arabayı ve şirketin %30’unu ona verecektim. Sözleşmeye kısa bir süre 
baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyor-
dum, ama geri dönemezdim, Jane’e çok âşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir 
tepkiydi. Onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende 
saplantı haline gelmişti. Şimdi bu duyguyu daha da güçlü hissediyordum ve doğru karardı. 
Bir sonraki akşam eve geç gelmiştim ve eşimi masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve akşam yemeğini ye-
meden uyumaya gittim. Bir ara uyandım ve onu hâlâ yazı yazarken gördüm. Ama bu benim umurumda değildi ve başımı 
çevirip uyumaya devam ettim. Ertesi sabah bana şartlarını yazı hâlinde sundu. Benden hiçbir şey istemiyordu, sadece bo-
şanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade istedi. Bu zamanda normal bir aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi olarak 
da oğlumuzun bir ay sonra sınavları olduğu için bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Kabul ettim. Bir şey daha vardı: 
Benden onu evlilik gecesinde olduğu gibi bir ay boyunca her sabah yatak odasından kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı 
yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi geçmesi açısından kabul ettim. Sonra bu şartlardan Jane’e bahsettim. Yüksek 
sesle gülüp bunun çok saçma olduğunu ve eninde sonunda boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi. 
İlk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yap-
maya başladı: ‘‘Babam annemi kucağında taşıyor.’’ Bu onu çok sevindirmişti. Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından evin 
kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapattı ve kulağıma, ‘‘Oğlumuza boşanmamızdan bahsetme.’’ diye fısıldadı. 
Ben de başımı öne eğerek ‘‘Tamam’’ dedim ve içime bir üzüntü çöktü. Kapı önünde onu bıraktım. Eşim otobüs durağına 
gitti ve onu işe götürecek olan otobüsü bekledi. Ben de tek başıma ofise gittim. 
İkinci gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. Eşim başını göğsüme yasladı ve onun kokusunu duydum. Birden 
eşime uzun süredir bakmadığımı anladım ve onun evlendiğimiz zamanki kadar genç olmadığını fark ettim. Yüzünde hafif 
çizgiler oluşmuş, saçlarına ak düşmüştü. Geçen yıllar öylesine yanından geçmemişti. 


İ S T A N B U L
YA B A N C I L A R
İ Ç İ N T Ü R K Ç E Ö Ğ R E T İ M S E T İ C 1
42
Dördüncü gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana hayatının 10 yılını hediye eden kadındı.
Beşinci gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. Bundan Jane’e bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak daha da 
kolaylaşmıştı. Belki de bu sayede yaptığım antrenmandan dolayıydı bu. 
Bir sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederek her gün kıyafetlerinin biraz daha bol geldiğini söyledi. 
Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini fark ettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi 
buydu. Birden bir düşünce yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar acıyı ve üzüntüyü kalbinde taşıyordu. Farkında olmadan 
başını okşadım. O an oğlumuz da geldi ve “Baba, annemi taşıman lazım.” dedi. Bu hayatımızın bir parçası olmuştu. Baba-
sının annesini odadan kapıya taşıması. Eşim oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı çevirdim, son anda 
kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve yatak odasından kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koy-
muştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı evlendiğimiz gün gibi. Artık huzursuzlanmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son 
gün onu kucağımda taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve eşime hayatımızdaki yakınlığın ne kadar eksildiği-
ni söyledim. Ofise gittim. Kapıyı kilitlemeden arabadan fırladım. Bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesin-
den korkuyordum. Merdivenden yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı açtı. Ona karımdan boşanmayacağımı söyledim. 
Şaşkın bir ifadeyle elini alnıma koydu ve “Senin ateşin mi var?” diye sordu. “Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak iste-
miyorum.” dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdandı. Jane olayı 
anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağı koşup ilk çiçekçiye gidip eşime bir buket 
çiçek aldım. Üzerindeki karta da ‘’Seni her sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağım.’’ yazdım. Eve vardığımda yüzümü 
bir gülümseme kapladı. Elimde çiçeklerle yatak odasına gittim ve eşimi yatağın üstünde ölü olarak buldum. Eşim aylardır 
kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu fark etmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni oğlumun 
negatif tutumundan korumaya çalışmıştı. En azından oğlumun gözünde iyi bir eş olarak kalmamı istemişti. 
İlişkideki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil. Bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla mutluluğun 
temeli olamazlar. İlişkine zaman ayır ve ilişkine güven, huzur verecek şeylere meşgul ol. Mutlu bir beraberlik yaşa.

Yüklə 14,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   247




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin